
Sanatçı Hanna Lee Joshi, son görsel serisinde kendisi için poz veren kadınların görsellerini canlı renklerle bambaşka bir forma sokuyor; figürlerin göğüslerini kobalt, omuzları ise gül ve misket limonu renginde resmediyor. Guaj ve renkli kurşun kalemle parlak tonlar yaratan sanatçı, “kadınlarımda farklı bir dünyevi yön var” ifadelerini kullanıyor ve farklı tonlarda çalışıyor. İçindeki tanrıçayı ortaya çıkarmak ve onun ruhunu mevcut formda somutlaştırmak isteyen Joshi, büyütülmüş kavisli gövde ve uzuvları koyu tonlarda kullanarak geleneksel çizgiden uzaklaşıyor ve kendi dünyasını meydana getiriyor.
Vancouver'da yaşayan ve yakın zamanda Hashimoto Contemporary'deki “Somebody” adlı grup sergisinde de temsil edilen Koreli-Kanadalı sanatçı, kendine özgü deneyimlerini üretimlerine taşırken kişisel olanı genel unsurlarla ilişkilendiriyor ve bu sayede işlerine anonim bir yan katıyor. Sanatçının her çalışması kısmen fiziksel, kısmense zihinsel ve ruhsal olanı kapsayan bir otoportre olarak ön plana çıkıyor.
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan sanatçı şu ifadeleri kullanıyor: “Bu benim yeryüzünde kapladığımız yer ile ilgili sorunlarımı ifade etme yolum, özellikle de toplumda ve günlük yaşantımda. Çalışmalarım, sosyal sınırlamalar veya kendi kendine yaratılan sınırlamalar içinde kapana sıkılma hissini keşfetmekten, özgürlük için bitmek bilmeyen kovalamacayı ifade etmeye kadar birçok konuya değiniyor. Bu, benim için kadın bedeninin nasıl tasvir edildiğinin tedavi edici bir geri kazanımı, yavaş yavaş içselleştirilmiş kadın düşmanlığının veya bir kadının nasıl olması veya davranması gerektiğine dair yürütülen herhangi bir fikrin ortadan kaldırılması için ortaya koyduğum net mesaj. Bu, benim kendimi nasıl gördüğümü yeniden tanımlamaya çalıştığım uzun bir süreç.”
Joshi, temsil ettiği giysisiz figürlerde uzun parmak ve ellerin pozisyonlarıyla izleyicilere çeşitli mesajlar vermeyi de ihmal etmiyor. Sanatçı, onları “güçlü sembolizmle yüklü şiirsel jestler” olarak somutlaştırmak için “yogik mudra”larla tasvir ediyor.
Sanatçının son dönem çalışmalarına göz atmak için Instagram hesabını ziyaret edebilirsiniz.
Kaynak: Colossal
Andy Warhol’un Chelsea Girls’ü The Warhol Museum ve Animal Crossing iş birliğiyle 7/24 izlenebilecek bir hâlde izleyiciye sunuldu. Animal Crossing, karantina sürecinin başlarında günlük hayatımızın bir parçası olan yaratıcı simülasyon oyunlarının başlıcalarından biri hâline geldi. Oyun, daha sonraki altı ay içerisinde hızla gelişti ve sanal sanat gösterileri, moda kıyafetleri ve hatta IRL siyasi protestoları gibi birçok konuda insanlara ilham verdi.
Dün Twitter hesabında Jake Fogelnest, simülasyonlardan oluşan oyunda kendisine ait bir Andy Warhol gösterim odasını takipçileriyle paylaştı. Oyuncular, Pittsburgh'daki The Warhol Museum ile birlikte yapılan bir adada, Warhol'un 1966 tarihli deneysel filmi Chelsea Girls'ün 7/24 oynadığı bir adayı ziyaret edebilir hâle geldiler. Warhol'un orijinal çalışması gibi bölünmüş bir ekrana sahip olan kurulumla ilgili açıklamalarda bulunan Jake Fogelnest, "İki adet 16mm projektör kullanıyoruz ve uygun makara düzeni ile ses sistemine sahibiz,” değerlendirmesinde bulundu.
Bu özel çalışmanın AC versiyonunun orijinaliyle nasıl karşılaştırıldığı belirsiz olsa da, Chelsea Girls seks, uyuşturucu ve dramdan oluşan klasik bir Warholian koktely olarak ön plana çıkıyor ve sanatçının ticari açıdan başarılı ilk filmini ziyaretçilerin beğenisine sunuyor. Warhol tarafından gerçekleştirilen çalışmanın Nico, International Velvet, Eric Emerson, Brigid Berlin, Mario Montez, Ondine, Gerard Malanga, Susan Bottomly ve Ingrid Superstar'dan meydana gelen 22 farklı 33 dakikalık makara ve görüntüye sahip olduğu da belirtiliyor.
Jake Fogelnest’in konuyla ilgili açıklamalarına ve Twitter hesabına buradan ulaşabilirsiniz.
Kaynak: Dazed
Bu yıl 25’inci kez armağan edilen dünyanın saygın edebiyat ödüllerinden Women's Prize for Fiction (Kadınlar İçin Kurgu Ödülü)’ın kazananı Hamnet romanı ile Maggie O'Farrell oldu.
Yazar Maggie O'Farrell, William Shakespeare'in tek oğlundan esinlenerek adını koyduğu romanı Hamnet’te, Shakespeare'in 1596'da henüz 11 yaşındayken vebadan ölen oğlunun hayatının kurgusal bir anlatımını sunuyor. O'Farrell'ın sekizinci romanı olan Hamnet, yas üzerine bir çalışma; 11 yaşındaki bir çocuğun ölümüyle başlıyor ve Hamnet'in annesi Agnes ile ünlü oyun yazarı kocası arasındaki ilişkiyi araştırıyor.
Jüri başkanı Martha Lane Fox, roman hakkında şu cümleleri söyledi: “Roman, hem oldukça güncel, hem de aslında kalıcı olan insan deneyimi hakkında oldukça derin bir anlam ifade ediyor.”
Ödül, her yıl dünya çapında İngilizce yazan kadın yazarların kaleme aldığı en iyi kurgu esere armağan ediliyor. Bu yıl prestij ve 30,000 sterlin değerindeki ödül için yarışan kısa listede edebiyat dünyasının yükselen yıldızları yer aldı. Ödül jürisinde Open University’nin girişimcisi ve rektörü Martha Lane Fox’un başkanlığında yazar ve aktivist olan Scarlett Curtis, Black British Business Awards kurucu ortağı Melanie Eusebe, yazar ve komedyen Viv Groskop ve uluslararası en çok satan yazar Paula Hawkins yer aldı.
Oscar, 2024 yılında düzenlenecek 96. Akademi Ödülleri ile birlikte En İyi Film adayları için çıtayı yükseltmeye hazırlanıyor.
The Academy of Motion Picture Arts and Sciences, tarihi bir gelişmeyle geçtiğimiz Salı günü, cinsiyet, cinsel yönelim, ırk, etnik köken ve engellilik gibi konuları kendisine referans alan ve fırsat eşitliliğini teşvit etmek isteyen yapımları desteklemek için En İyi Film kategorisinde yeni reformlar yaptı.
Film akademisi, bu kapsamda dört geniş temsil kategorisi oluşturdu: ekran, çevre, stüdyo, filmin gelişim ve gösteriminin diğer yönlerini içeren eğitim ve gelişme fırsatları. Akademi, filmlerin festival kapsamında En İyi Film olarak değerlendirilebilmesi için bu dört yeni standarttan ikisini karşılaması gerektiğini açıkladı.
Bu yeni plan üzerine hazırlanan her kategori kendi içerisinde ayrıntılı alt kategorilere de sahip. Ekrandaki temsil standardını karşılamak için, bir filmin ya istenen şartları karşılayan en az bir baş karaktere sahip olması ya da yeterince temsil edilmeyen bir ırk veya etnik gruptan önemli bir destekleyici karaktere sahip olması gerekiyor. Benzer şekilde ikincil rollerin en az % 30'unun ekranlarda yeterince bulundurulmayan topluluklardan olması isteniyor; buna paralel olarak ana hikâye, tema veya anlatının da yeterince göz önünde bulundurulmayan bir topluluğa odaklanması gerekiyor. Akademiye göre yeterince temsil edilmeyen gruplar arasında kadınlar, beyaz olmayanlar, LGBTQ + insanlar veya engelli insanlar bulunuyor.
Bir filmin yapımcılarına verilen En İyi Film ödülü, her film akademisi üyesinin oy verebileceği bir kategoridir. Bu yıl Güney Kore filmi Parasite, ödülü kazanan İngilizce olmayan ilk film olarak tarihe geçti.
Oscar ödülleri kapsamında diğer tüm kategorilerin ise mevcut şartlarda devam ettirileceği belirtildi.
Akademi başkanı David Rubin ve CEO Dawn Hudson yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
“Filmlerdeki unsurlar hem film yapımında hem de onlarla bağlantı kuran izleyicilerdeki küresel etki alanımızı yansıtacak şekilde zaman içinde genişleyip gelişmelidir. Bu yeni standartların sektörümüzde uzun süreli temel değişimler için bir katalizör olacağına inanıyoruz.”
Yeni standartlar, akademi yöneticileri DeVon Franklin ve Jim Gianopulos liderliğindeki bir grup ile the Producers Guild of America arasındaki istişareler sonucunda geliştirildi. Ekip, bu kapsamda British Film Institute ve British Academy of Film and Television Awards tarafından kullanılan çeşitlilik standartlarını dikkate aldı.
Bu değişiklikler 25 Nisan 2021 tarihine ertelenen 93. Akademi Ödülleri’ni etkilemeyecek ve mevcut şartlarda ödüle başvuran filmler kabul edilecek.
Kaynak: The Guardian
Soundwalk Collective & Patti Smith’in adını yirminci yüzyılın ünlü Fransız yazarlarından biri olan René Daumal'in dünya klasiği Analog Dağ romanından alan Peradam albümü yayımlandı.
GRGDN Müzik'in temsil ettiği Bella Union etiketiyle dinleyicilerle buluşan albüm, dinleyicilere farklı diyarlarda dolaşan deneysel bir müzik sunuyor.
Daha önce Killer Road, The Peyote Dance ve Mummer Love adlarını taşıyan üç deneysel albüm yayımlayan Soundwalk Collective & Patti Smith, bu çalışmasında ilhamını Fransız şair ve yazarlardan alıyor. Alüm kapsamında başta Anoushka Shankar, Tenzin Choegal ve Charlotte Gainsbourg gibi isimler ön plana çıkarken Peradam, bünyesinde barındırdığı diğer sürrealist metinlerle de farklı bir yere konumlanıyor. Peradam, dinleyicilere Patti Smith’in ruha işleyen çekici sesi ve Soundwalk Collective'in eşsiz ses tasarımıyla ruhani, mistik ve büyüleyici bir deneyim vadediyor.
https://www.youtube.com/watch?v=wwyGrJfHCbU
Banksy’nin eski temsilcisi Steve Lazarides, kişisel koleksiyonunda yer alan çeşitli sanat eseri ve öğeleri satmak için yeni bir çevrim içi mağaza olan Laz Emporium'un açılışını gerçekleştirdi.
Bu hafta açılan mağazada Lazarides, diğer sanatçı veya iş birlikçilerinin sınırlı sayıda ürettikleri sanat eserleri satışa çıkarılacak. Bunun yanı sıra çeşitli özel baskı çalışma ve kitaplar (Banksy'yi çalışırken gösteren 250 sayfalık bir resim kitabı ve yakında çıkacak ikinci cilt de) da bu metotla piyasaya sürülecek.
Çevrim içi mağazada yer alan sanat eserleri arasında Di-Faced Tenner, Banksy'nin sahte Prenses Diana banknotu ve sanatçının uzun yıllar boyunca ürettiği kartpostal, poster ve çıkartmalar gibi diğer birçok Banksy “efemera” parçası (veya Lazarides'in dediği gibi “anarşi nesneleri”) da satışa çıkarışacak.
Jamie Hewlett’in anarko-punk çizgi romanı Tank Girl (1995 tarihli kült filme ilham veren) için yaptığı orijinal sanat eserinin bir parçası da Massive Attack’ın 3D'sinden (diğer adıyla Robert Del Naja) sanat eserleri de mağazanın kataloğunda yer alacak. Lazarides, Artnet'e yaptığı açıklamada fiyatların 75 ila 100 bin sterlin arasında değiştiğini ve tüm satışların şeffaf olacağını söyledi ve çevrimiçi mağazanın "bir görseli kullanmak için nihai özgürlüğe" sahip olduğunu açıkça belirtti.
Lazarides ayrıca “Son yirmi yıldır parçası olduğum bir hareket ya da kalıcı bir alan tarafından artık zincirlenmediğim için özgür hissediyorum,” ifadelerini de kullandı.
Son dönemde basına yansıyan haberlere göre Banksy, Avrupa'ya ulaşmaya çalışan mültecileri kurtarmak için bir kurtarma botu olan MV Louise Michel'i finanse etti. Bu gelişmeden sonra sanatçı, 200'den fazla kişinin kurtarıldığı bir operasyondan sonra cankurtaranları, Akdeniz'deki imdat çağrılarını görmezden gelmekle suçladı.
Kaynak: Dazed
Jackson Pollock'un nadir görülen eserlerinden biri olan Red Composition, Christie's’in önümüzdeki Ekim ayında gerçekleştireceği 20. ve 21. Yüzyıl Sanat Müzayedesi’nde satışı çıkmaya hazırlanıyor. Pollock tarafından 1946'da yaratılan yedi resimlik bir serinin parçası olan tablo, bu özelliğiyle ön plana çıkıyor ve eserin yaklaşık 12 milyon dolara satılacağı düşünülüyor.
Red Composition, Pollock'un kendisi için imza niteliği taşıyan fırça ile boya uygulamasından tamamen vazgeçip resim pigmentini doğrudan tüpten çıkararak tuvallere sürdüğü ve soyut dışavurumculuk tarzını benimsemeye başladığı yıl içerisinde üretildi. Pollock'un ilk kez kullandığı damla boyama tekniği o günden bu yana 20. yüzyıl sanatında bir devrim etkisi yarattı.
Öte taraftan resmin Syracuse New York'taki Everson Museum tarafından satışa çıkarıldığı ve tablodan elde edilecek gelirin bir kısmının müzenin koleksiyonunda yer alan diğer Pollock eserlerinin korunması için kullanılacağı da açıklandı.
Christie's tarafından yapılan 20. ve 21. Yüzyıl Sanat müzayedesi 6 Ekim'de başlayacak.
Kaynak: Somewhere Magazine
Art Basel Miami Beach'in organizatörleri bu yıl Aralık ayının ilk haftasında Florida'da gerçekleşmesi planlanan Bellwether Miami Beach Fuarı'nı iptal etmek zorunda kaldıklarını duyurdu. Haber, fuarın mali açıdan zor durumdaki ana şirketi MCH'in halka açık olarak işlem gördüğü İsviçre borsasında işlemin kapanmasının ardından duyuruldu.
Art Basel’in Amerika direktörü Noah Horowitz, konuyla ilgili yaptığı açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
"Bu fuarın buradaki galeriler, Miami sanat toplulukları ve yerel ekonomi için ne kadar önemli olduğunu bildiğimiz için fuarın Aralık ayında gerçekleşmesi planlanan Miami Beach'teki edisyonunun iptal edildiğini duyurduğumuz için büyük bir üzüntü ve hayal kırıklığı yaşıyoruz. Geçtiğimiz süreçte görüşlerini bizimle paylaşan herkese teşekkür ediyor ve başarılı bir fuarı izleyicilerle buluşturmak için gelecek yıl Miami Beach'e dönmeyi dört gözle bekliyoruz."
Fuarın bu yıl için iptal edilmesine neden olan başlıca nedenler arasında ülke geneline yayılmaya devam eden virüs salgını gösteriliyor. Bugüne kadar Florida’da açıklanan 633.000 vaka, eyaleti California ve Teksas’ın ardından Amerika’da salgının en fazla görüldüğü üçüncü eyalet yapıyor. The New York Times’a göre son yedi gün içinde 25.538 yeni vaka daha bildirildi.
Art Basel Miami Beach ayrıca 2020 için yapılan başvuruların ve masraflarının 2021 yılına devredileceğini duyurdu. Fuarın bir sonraki edisyonu için 1 Aralık’taki önizleme ile başlayıp 2-5 Aralık tarihlerinde gerçekleşecek. Art Basel, iptal edilen fiziki fuar yerine kabul edilen tüm galerilere açık olacak Çevrim İçi Görüntüleme Odaları’na ev sahipliği yapacak.
Kaynak: ArtNews
Francis Ford Coppola salgından önce girdiği kurgu odasında işleriyle meşguldü, ancak bu süreç ona işlerini yeniden gözden geçirmek için daha fazla zaman verdi. Usta yönetmen Tucker: The Man and His Dream’ı restore ettikte sonra Apocalypse Now ve The Cotton Club için de çalışmalarını sürdürdü. Coppola şimdi ise The Godfather üçlemesi için restorasyon süreci üzerine odaklandı, özellikle de serinin en bilinen filmi olan 3’üncü filmine.
Paramount Pictures, Francis Ford Coppola'nın Mario Puzo'nun THE GODFATHER, Coda: The Death of Michael Corleone adlı epik Godfather üçlemesinin son filminin restore edimiş hâlini yayımlayacaklarını duyurdu. The Godfather: Part III'nin bu yeni versiyonu, yönetmen ve senarist Coppola ve senarist Puzo'nun final için daha önce düşündükleri orijinal düşüncesini gerçekleştiriyor; bu çalışma, Corleone efsanesinin son bölümünün en iyi şekilde izleyicilerin beğenisine sunulması için titizlikle gerçekleştirildi. Mario Puzo'nun aynı isimli eserinden uyarlanan film, Aralık ayında Amerika’da sınırlı sayıda sinema salonunda yeniden gösterime girecek ve ardından dijital ev eğlence platformlarında ve disklerde piyasaya sürülecek.
Coppola, konuyla ilgili değerlendirmelerinde şu ifadelere yer veriyor:
“Mario Puzo'nun THE GODFATHER, Coda: The Death of Michael Corleone'si Mario'nun ve benim tercih ettiğim düzenin ve ortak çalışmamız The Godfather: Part III'nin ilk tasarladığımız yaklaşması için gerçekleştirdiğimiz çalışmaya dair niyetimizi gösteriyor. Üçlemenin bu son filminin bu özel versiyonu için yeni bir başlangıç ve bitiş ânı meydana getirdim; bazı sahneleri, çekimleri ve müzikleri yeniden düzenledim. Bu değişiklikler, görüntüler ve sesler benim için filmi The Godfather ve The Godfather: Part II’nun ardından daha iyi bir yere konumlandırdı. Jim Gianopulos'a ve Paramount'a tekrar onları ziyaret etmemi sağladıkları için minnettarım.”
Coppola'nın Puzo'nun romanından uyarladığı film, Corleone ailesinin yükselişini ve düşüşünü anlatıyor. Hikâye sinema tarihinin en önemli çalışmalarından biri olarak görülüyor. Bu yıl otuzuncu yıl dönümünü kutlayan Godfather: Part III, daha önce başta İyi Film ve En İyi Yönetmen dahil olmak üzere yedi dalda Akademi Ödülleri’ne aday gösterildi. Film, ailesini maruz kaldığı yasal suçlardan kurtarmaya ve imparatorluğuna uygun bir halef bulmaya çalışan Michael Corleone'yi (Al Pacino) ve onun 1960’lardaki serüvenini anlatıyor.
Kaynak: The Film Stage
Tartışmalı bir Vincent van Gogh tablosu, Alman müzayede evi Dechow'un ev sahipliğinde 1 Eylül 2020 tarihinde düzenlenen bir açık arttırma oturumunda 550.000€ (651.100 $) karşılığında satıldı. The Wijk Mill (1883–85) başlığını taşıyan eser, kurumun resmi incelemesi ve ressam tarafından yapılmadığını belirlemesi üzerine Amsterdam'daki Van Gogh Müzesi tarafından geri çevrildi. Daha sonra Monopol'e müzayededen hemen önce bir açıklama yapan Dechow’un proje yöneticisi Jens-Peter Franz, "Bunun gerçek olduğunu kanıtlayamayız, ancak bu yönde birçok kanıt var," ifadelerini kullandı ve tablonun meşru olduğunu iddia etti .
Monopol'ün bildirdiğine göre, özgünlük iddiasını desteklemek isteyen müzayede evi, bu konuda bir kimyasal analiz ve bir sanat tarihi raporu ile yapay zeka destekli bir soruşturma başlattı. ARTnews’e göre Almanya'daki Kiel Üniversitesi'nde profesör olan Ulrich Kuder, Van Gogh’un tabloyu 1883 ile 1885 yılları arasında Hollanda'daki Lahey Okulu'nda bir öğrenciyken yaptığını belirten Dechow'un iddiasını destekliyor. Bu iddia da Hollandalı ressam Jacob van Ruisdael’in The Windmill at Wijk (1670) adlı çalışmasıyla Van Gogh arasında görülen benzerlikleri ve onun alışık olmadığımız “Vincent” imzasını da açıklıyor.
Bu çalışmanın ilginç yanı sanatçının eğitimi sırasındaki olaylarla ilgisidir. Van Gogh Enstitüsü'nden bazı araştırmacılar geçtiğimiz Temmuz ayında sanatçının sözde son resmi olduğu düşünülen Tree Roots’u (1890) çizdiği yerin tam olarak nerede olduğunu keşfettiklerini açıkladılar. Bu da en az tablo kadar tartışmalı bir iddia. Araştırmacı Wouter van der Veen, Van Gogh'un son aylarını geçirdiği Paris'in dışındaki taşra kasabası Auvers-sur-Oise'nin eski bir kartpostalını inceledikten sonra bölgeyi araştırdı.
Geçtiğimiz Mart ayının başlarında ise Van Goh’un The Parsonage Garden at Nuenen in Spring 1884 (1884) adlı tablosu pandemi nedeniyle kapalı olan the Dutch Museum Singer Laren’den çalınmıştı.
Kaynak: Artsy