GÜNDEM
  • 01-12-2025

    EVİN, Kader Genç’in “Evvel Zaman, Ahir Mekan, İşte; İnsan” başlıklı kişisel sergisi ile “EVİN’Salon” başlıklı karma sergisini 2 Aralık’tan itibaren eş zamanlı olarak sanatseverlerle buluşturacak.

    Kader Genç’in “Evvel Zaman, Ahir Mekan, İşte; İnsan” başlıklı sergisi, zamanın doğrusal akışını kıran, mekânın kesinliğini belirsizleştiren ve geçmişle şimdinin iç içe geçtiği sahneleri odağına alıyor. Sanatçının yapıtları, bireysel deneyimlerinden beslenirken, aynı zamanda kolektif belleğe işaret ederek, varoluşun izlerine temas ediyor. Genç’in pratiğinde geçmiş, yalnızca kişisel bir hatırlama alanı değil; toplumsal bir tanıklığın, paylaşılan bir duyumsamanın zemini hâline geliyor. “Ben sadece onların arasında dolaşan, bazen izleyen, bazen ifşa eden bir tanığım,” diyerek sanatçı, kendisini bir otorite ya da anlatıcı olarak değil, sahnenin içindeki bir özne olarak konumlandırıyor. Bu yaklaşım, klasik sanat anlayışının sanatçıyı yücelten, izleyiciyi ise edilgenleştiren yapısına karşı alternatif bir perspektif sunuyor. Bu bağlamda sanatçının yapıtları, eşitlikçi estetik düzlemde konumlanarak, seyirciyi edilgen pozisyondan çıkarıp onları kendi hikâyelerini keşfetmeye davet eder ve izleyicinin belleği ve çağrışımlarıyla birlikte çoğalan çok anlamlı bir katman oluşturuyor. Zaman, mekân ve insan arasında kurulan bu çok katmanlı diyalog, izleyiciyi hem tanık hem de katılımcı olmaya çağırıyor.

    EVİN’in geçtiğimiz yıl düzenlemeye başladığı Paris’in tarihi Salon sergilerinden esinlenen “EVİN’Salon” yıllık sergi serisi, sanat alanında geçmiş ve geleceği, geleneksel ve yenilikçi yaklaşımları, bireysel ve kolektif üretimleri bir arada düşündürmeyi amaçlıyor. Sergi, çok yönlü pratikleri bir arada barındırma amacı güden yapısıyla, farklı kuşak ve disiplinlerden sanatçıların üretimlerini aynı mekânda buluşturarak günümüz sanatının dinamik yapısını görünür kılıyor.

    18. yüzyılda Paris’te düzenlenmeye başlayan Salon sergileri, kamuya açılmalarıyla birlikte modern sanat eleştirisinin doğuşuna zemin hazırlamış; yalnızca bir sergi formatı değil, sanatsal yeniliği ve kamusal etkileşimi teşvik eden bir kültürel fenomen olarak tarihe geçti. EVİN’Salon sergileri bu tarihsel fenomene çağdaş bir bakış getirerek, günümüz sanatının biçimsel çeşitliliğini besleyen düşünsel süreçlere ve estetik arayışlara odaklanıyor. Sergide yer alan sanatçılar arasında; Rahmi Aksungur, Setenay Alpsoy, Cemile Çolak, Şükriye Dikmen, Kader Genç, Mehmet Güleryüz, Hakan Gürsoytrak, Ilgaz Gürün, Sevde Hallaç, Nasip İyem, Nuri İyem, Temür Köran, Nuri Kuzucan, Kübra Su Yıldırım, Hare Sürel, Emin Turan, Devin Oktar Yalkın bulunuyor.

    Künye:
    1. Kader Genç, Günü Selamlama, Tüyb, 100x144 Cm, 2025
    2. Kader Genç, You Only Live Once, Tüyb, 140x240 Cm, 2025
    3. Hare Sürel, İsı̇msı̇z, Kağıt Üzerı̇ne mürekkep, 35x50cm,2016
    4. Nurı̇ Kuzucan, Exit Paintings III, Tuval Üzerı̇ne Akrilik, Ahşap Çerçeve, 69x106x11,5 Cm 2025
    5. Devı̇n Oktar Yalkın, Rosa İçı̇n, Pı̇gment Mürekkep Baskı, 53,2x36,1 Cm, 2016

    0
    0
    25
  • 01-12-2025

    Violaine Huisman’ın delilikten istismara, kuşaktan kuşağa aktarılan travmalardan her şeye rağmen kurulan bağlara bir büyüme ve büyütme öyküsü anlattığı kitabı Annenin Kitabı, Siren İdemen’in çevirisiyle Siren Yayınları’ndan çıktı.

    Huisman’ın çıkış romanı olan bu kitap kalıplarına uymakta zorluk çektiği bir dünyada var olan ya da var olmaya çabalayan bir kadın ve onun inişli çıkışlı, fırtınalı yaşamını anlatıyor.

    Çocukları için ve onların sayesinde yaşayan bir kadının bir evlat, bir eş, hayalleri olan bir girişimci, hayal kırıklığına uğramış bir sevgili ve bipolar bozukluk teşhisi almış bir hasta olarak yaşamda savruluşu, Huisman’ın tekniğiyle kolay unutulmayacak bir anlatının zeminini oluşturuyor. Üstlendiğimiz ve kimi zaman üstesinden gelemediğimiz rolleri, yaşam denen bitimsiz mücadeleyi sarsıcı bir doğrudanlıkla ele alan Huisman, otokurmacada çığır açabilecek soruları bu romanda incelikli bir biçimde yanıtlıyor.

    “Bir hayattan geriye ne kalır? Bir hayat nasıl anlatılır? Doğurmak ya da yaratmak dışında hayatın bir değeri var mıdır? Hangi hayat hatırlanmaya değer? Kim hatırlanır? Kimleri hatırlayacağız?”

    0
    0
    116
  • 01-12-2025

    Yunanistan sinemasından klasiklerini izleyicilerle buluşturan Yunanistan Sineması Günleri, dördüncü edisyonuyla 2-7 Aralık tarihleri arasında Pera Müzesi’nde ücretsiz olarak gerçekleştirilecek.

    EMEIS Kültür Kolektifi, istos film ve istos yayın ortaklığında, Yunanistan Ulusal Turizm Teşkilatı ve EKKOMED’in özel desteği ve katkıları, Yunanistan İstanbul Başkonsolosluğu’nun desteği ve Pera Müzesi’nin iş birliğiyle hayata geçirilen Yunanistan Sineması Günleri, dördüncü edisyonuyla izleyicilerle buluşmaya hazırlanıyor. 1990’ların Yunanistan sinemasına odaklanan kapsamlı bir retrospektif sunacak etkinlik, Pantelis Voulgaris’in 1998 yapımı Hepsi Bir Yol filmiyle açılışını yapacak. Yunanistan sinemasının en üretken ve çok yönlü isimlerinden olan Dimitris Indares’in yanı sıra Yeşim Ustaoğlu ile Petros Markaris’i buluşturacak Ustalar Sınıfı ve Drama Uluslararası Kısa Film Festivali’nin (DISFF) Programcısı Vasileios Terzopoulos’un konuşmacı olacağı söyleşiyle de zenginleşecek Yunanistan Sineması Günleri’nin kapanış filmi Theo Angelopoulous’un 1991 yapımı başyapıtı Leyleğin Asılı Kalan Adımı olacak.

    13 uzun metraj filmin yer aldığı program kapsamında; Sotiris Goritsas’ın Balkanizatör (Balkanisatuer, 1997); Antonis Kokkinos’un 1994 Yunan Devlet Film Ödülleri’nde En İyi Film, En İyi Senaryo, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu, En İyi Kurgu ve En İyi Ses ödüllerini alan ve Yunan Film Eleştirmenleri Birliği Ödülleri'nde En İyi Film seçilen Bir Devrin Sonu (End of an Era, 1994); Vassiliki Iliopoulou’nun Haykırış (Desire, 1998); Frieda Liappa’nın Eyyamıbahur Yılları (The Years Of The Big Heat); Dimitris Yatzouzakis’in Fanuropita (Fanuropita, 1991); Katerina Evangelakou’nun Jaguar (Jaguar, 1994); Angeliki Antoniou’nun 1997 Selanik Film Festivali’nde En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Senaryo ve En İyi Kadın Oyuncu ödüllerini toplayan Kayıp Geceler (NightsGambled Away); Nikos Grammatikos’un 1996 Selanik Film Festivali'nde En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Senaryo ve En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dallarında ödüllerle başarısını tescilleyen Kaytaranlar (Truants); Nicholas Triandafyllidis’in Moskova Radyosu (Radio Moscow, 1995); Eleni Alexandrakis’in 1996 Berlin Uluslararası Film Festivali'nden Mionetto Film Ödülü, İstanbul Film Festivali'nde Jüri Özel Ödülü ile Valladolid Uluslararası Film Festivali'nde En İyi Kadın Oyuncu ödüllerini kazanan Okyanusta Bir Damla (A Drop In The Ocean) filmi ile Dimitris Indares’in 1995 Selanik Film Festivali'nde En İyi Film, En İyi Yeni Yönetmen ve En İyi Ses ödüllerini alan Wyoming'de Bir İbibik Kuşu (Like a Prairie Cock in Wyoming, 1999) adlı filmleri de izleyiciyle buluşacak.

    Auteur yönetmen Yeşim Ustaoğlu’nun filmi Bulutları Beklerken (Waiting For The Clouds, 2004) filminin 7 Aralık Pazar günü gerçekleşecek gösteriminin ardından Yeşim Ustaoğlu ve filmin senaristlerinden Petros Markaris’in katılımıyla özel bir ustalık sınıfı ve söyleşi gerçekleştirilecek. Bir diğer Ustalık Sınıfı ise Dimitris Indares tarafından 6 Aralık Cumartesi saat 12.00’de verilecek “Sinema: Anlatıda Israr Etmek –Dünyanın Tutarlılığını Korumak” (Cinema: Insisting on Narrative — Preserving the Coherence of the World) olacak.

    Bu yılın yeniliklerinden biri de ilki yapılacak Kısa Film Yarışması olacak. Açık çağrı üzerine başvuran Yunanistan yapımı 75 film arasından seçilen 10 kısa film, yapımcı Aslı Filiz, yönetmen Hüseyin Karabey ve festival programcısı Vasileios Terzopoulos tarafından değerlendirilecek.

    ​Yunanistan Sineması Günleri’nin detaylı programına buradan ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    276
  • 01-12-2025

    Yves Rocher Vakfı’nın “Plant for Life” (Yaşam İçin Ağaç Dikin) projesinden ilhamla, fotoğrafçı ve yönetmen Murathan Özbek’le birlikte hayata geçirdiği “Yanıbaşında” sergisi, 3-8 Aralık tarihlerinde FAAR Gallery’de sanatseverlerle buluşacak.

    Yves Rocher Vakfı’nın, fotoğrafçı ve yönetmen Murathan Özbek ile hayata geçirdiği “Yanıbaşında” sergisi, doğa ile insan arasındaki görünmez bağları görünür kılmayı amaçlıyor. Sergi, izleyiciyi doğa ile insan arasında kurulan duygusal bir yakınlığa davet ediyor. Sanatçının önceki çalışmalarında da sıklıkla karşımıza çıkan ağaç teması, vakfın “Plant for Life” (Yaşam İçin Ağaç Dikin) projesinden aldığı ilhamla anlatının merkezine yerleşiyor. Özbek, sinematik anlatımını fotoğrafın dingin diliyle bir araya getiriyor; bakmak ile görmek, durmak ile hissetmek arasında köprüler kuruyor.

    Sergide Özbek’e Ekin Bernay eşlik ediyor. Ekin Bernay bu kez anlamı ağaçların içinde, etrafında ve belki de en çok “yanıbaşında” arayan bir figür olarak izleyicinin karşısına çıkıyor. Sanatçı süreci “Ağaçlarla daha önce hiç bu kadar konuşmamıştım” diyerek özetliyor. “Yanıbaşında” ile izleyici de her karede bu sohbete şahitlik ediyor. Şahit olduğumuz bu içten diyalog ve duygu ortaklığından ağaçlarla dost olarak ayrılmaya davet eden sergi, doğaya yaklaşmanın yeni bir yolunu, ağaçlara duyulan içsel bir özlemin görsel anlatımını sunuyor.

    ​Galeri Siyah Beyaz’ın temsil ettiği sanatçı Murathan Özbek’in “Yanıbaşında” başlıklı kişisel sergisi Yves Rocher Vakfı iş birliğiyle 3-8 Aralık tarihleri arasında FAAR Gallery’de ziyarete açık olacak. Sergi daha sonra halka açık olarak İstanbul başta olmak üzere, büyük şehirlerdeki AVM’lerde dolaşacak.

    0
    0
    272
  • 01-12-2025

    Eğitimci yazar Ebru Köfter’in bahçelerine gelen minik kediler ile kardeşlik bağlarının farkına varan iki kardeşi anlattığı, Dilek Altıntaş Birben’in resimlediği kitabı Bahçemizin Misafirleri, Meraklı Tilki Kitaplığı’ndan çıktı.

    Kitap 3 yaş ve üzeri okurlara kardeşlik bağlarının tanıdık ve en güzel hâllerini anlatıyor. Yaşadıkları temel sorunların üstesinden kolaylıkla gelebilen bu iki minik kedi, onlara da örnek oluyor.  Öykü aynı zamanda, sokak hayvanlarının beklentilerini, yaşadıklarını, kendi dünyaları içindeki yaşayış ve disiplini işliyor.

    Bazen değişir tüm düşüncelerimiz.
    Aynı yere baksak da bazen aynı şeyi görmeyiz.
    Ama biliriz ki biz birbirimizi hep çok severiz.
    Korktuğumda kalbimi rahatlatan mırlaman,
    Afacanlık yapsam da beni koruman,
    Bana en değerli hazinenmişim gibi bakman…
    Biliyor musun kardeşim?
    Sen benim arkadaşımsın hem de en sevdiğim.”

    0
    0
    252
  • 30-11-2025

    9-19 Nisan 2026 tarihlerinde gerçekleştirilecek 45. İstanbul Film Festivali’ne başvurular 10 Ocak 2026 tarihine kadar devam ediyor.

    İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından ilk kez 1982 yılında bir sinema haftası olarak düzenlenen İstanbul Film Festivali, 9-19 Nisan 2026 tarihleri arasında N Kolay sponsorluğunda 45. kez gerçekleştirilecek.

    Dünya sinemasının en çok ses getiren yapımlarından sinemamızın en yeni filmlerine, uluslararası festivallerde prömiyerini yapmış ödüllü yapımlardan klasiklere; taze keşiflerden usta yönetmenlerin unutulmaz başyapıtlarıyla kült filmlere uzanan geniş programı, söyleşileri, özel gösterimleri, festival sohbetleri ve Türkiye’nin ilk ortak yapım marketi Köprüde Buluşmalar’ı bir araya getiren İstanbul Film Festivali için başvurular başladı. Festival programında yer alacak filmler için son başvuru tarihi 10 Ocak 2026.

    ​45. İstanbul Film Festivali başvuruları hakkında ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

    Fotoğraf: Salih Üstündağ

    0
    0
    293
  • 30-11-2025

    SANATORIUM, Sergen Şehitoğlu’nun “310 Sanatçı Portresi (2025)” başlıklı ABD’deki ilk kişisel sergisini 11 Aralık 2025 - 1 Şubat 2026 tarihleri arasında FIERMAN New York’ta sanatseverlerle buluşturacak.

    Google’ın Arts & Culture arayüzünden toplanan veriler üzerine inşa edilen sergi, bilgi-enformasyon ayrımı ve bilginin hegemonyası ekseninde şekillenirken, listeler, görsel kültür ve sanat dünyası gibi kavramları sorgulamaya açıyor. “310 Sanatçı Portresi (2025)”, bir sanatçının kabul edilme koşullarının hangi yapılarla belirlendiğini listeler, sayısal veriler, enformasyon ve görsel çağ üzerinden ele alıyor. Bilgi-enformasyon ayrımının silikleştiği bu çağda, benzer başka alanlarda olduğu gibi sanat alanında da bu bulanık veriler, bireyin bir topluluk içinde (sanatçı olarak) tanınmasında belirleyici hâle geliyor. Sergi bu anlamda, “Sanat dünyasının” yerini dijital bir kabul sisteminin almasını ve kalıcılıkla özdeşleşen sanat tarihi yazımının hangi kabullerle şekilleneceğini düşünmeye davet ediyor.

    2017’de ilk kez gerçekleştirilen bu sistematik projenin temel yönergesi, bu sergi kapsamında yeniden uygulandı ve elde edilen veriler, aynı düşüncenin farklı biçimsel varyasyonlarını oluşturuldu.

    ​Sergen Şehitoğlu’nun “310 Sanatçı Portresi (2025)” başlıklı sergisi, çağın getirdiklerine kendi alanını referans alan bir alegori oluşturarak, Makyavelli’nin “Bilgiye sahip olan güce sahip olur” cümlesi üzerinden bir daha bakmayı öneriyor.

    0
    0
    298
  • 30-11-2025

    Behiç Ak’ın kentin yörüngesinde büyüyen bir hikâyenin izini sürdüğü ve geçmişten bugüne topluma çarpıcı bir bakış sunduğu yetişkin romanı İstanbul Senin Olacak, Günışığı Kitaplığı’ndan çıktı.

    40 yılı aşkın süredir karikatür, tiyatro, edebiyat gibi sanatın çeşitli alanlarında üreten usta yazar Behiç Ak bu kez yetişkinler için yazdı. İstanbul Senin Olacak, İstanbul'un yörüngesinde büyüyen bir hikâyenin izini sürüyor.

    Şehrin bütün yolları, ihanetin, bekleyişin, edebiyatın, cevapsız soruların, sonuçsuz hesaplaşmaların, ümitsiz bir aşkın kesiştiği bir şiire çıkıyor; anıların ve geçmişin tozunu yutanlar, bir edebiyat kulübünde, zamansız bir yemek masasında buluşuyor. Bazen bir flanör, bazen bir zaman yolcusu, bazen de sahile vuran mısraları toplayan bir lodosçu edasında kentin içinde yürüyor. Sıkı sıkı sarıldığımız kimliklerimize, geride bırakamadıklarımıza, ölümsüzlüğe ve özgürlüğe dair çarpıcı bir toplumsal bakış sunuyor.

    “Şehir mi onu fethedip köleleştirecek, o mu şehrin fatihi olacaktı? Ya da ikisi birden mi? Ödün veremezdi. Ne sahip ne de köle olmak istiyordu. Hayallere dalarak bu gizemli şehrin sokaklarında dolaşmak istiyordu sadece...

    0
    0
    305
  • 29-11-2025

    Ödüllü oyuncu Cem Uslu’nun kaleme alıp sahneye taşıdığı Başka Hayat, 12 Aralık Cuma akşamı DasDas’ta izleyici karşısına çıkacak.

    Başka Hayat ile kendi sanat yolculuğunun en çıplak, en cesur duraklarından birine imza atan Cem Uslu, bu kez kendi elleriyle yeni bir hayat kurmaya çalışan bir adamın, yalnızlıkla, suçlulukla ve akılla sınanan iç dünyasını sahneye taşıyor. Gerçek ile hayalin, umut ile çöküşün iç içe geçtiği bu hikâyede Uslu, insanın hem yıkımına hem de yeniden var oluşuna incelikli bir dille tanıklık ettiriyor.

    11 Kasım Salı akşamı DasDas İstanbul’da prömiyerini yapan, 26 Kasım Çarşamba akşamı ise Baba Sahne’de izleyiciyle buluşan Başka Hayat, 12 Aralık Cuma akşamı DasDas’ta seyircisiyle buluşmaya devam edecek.

    Issız bir tepenin yamacında, sabahın ilk ışıklarına 1 saat kala… Doğacak güneşle birlikte Kâmil Osman Dilek’in hayatında yepyeni bir sayfa açılacak!.. Kâmil bize her şeyi anlatacak!.. Buraya nereden geldiğini, neden geldiğini ne umup ne bulduğunu ve en önemlisi: neden mutlaka anlatması gerektiğini!

    Cem Uslu’nun kaleminden çıkan Başka Hayat, hayal kırıklıklarıyla yoğrulmuş inancın, inadın, umudun ve direnişin trajikomik hikâyesi.

    Başka bir hayatın hayaliyle beyaz yakalı yaşamını ve büyük şehri terk ederek kırsala yerleşen Kâmil’in başından geçenler, hem bu yola giren herkesin başına gelebilecek kadar olağan hem de Kâmil’in bizzat Kâmil olmasından sebep, bir o kadar olağandışı. Hayalle gerçeğin, acıyla komiğin, yalnızlıkla kalabalığın iç içe geçtiği oyun, her insanın kendine en az bir kez sorduğu o meşhur ‘başka bir hayat mümkün mü?’ sorusunun peşinden gidiyor ve cevaplıyor da: ‘Evet, mümkün. Ama nasıl?..’

    Künye:
    Yazan ve Yöneten: Cem Uslu
    Oyuncular: Cem Uslu
    Işık Tasarımı: Yasin Gültepe
    Reji Asistanı: Zeynep Diker Özkaya
    Oyun ve Yapım Asistanı: Yeşim Toplu, Taha Berk Kaya
    Prova ve Oyun Fotoğrafları: Irmak Yılmaz
    Afiş Fotoğrafı: Sinan Arslan
    Afiş Tasarımı: Sıla Sert
    Yürütücü Yapımcı: Selin Dağlıoğlu
    Yapımcı: Serkan Ortaç
    ​Yapım: NO Yapım

    0
    0
    356
  • 29-11-2025

    Galeri / Miz, “Dönüş” başlıklı grup sergisini 9 Aralık 2025-9 Ocak 2026 tarihleri arasında sanatseverlerle buluşturacak.

    “Dönüş” sergisi; Beyza Boynudelik, Delal Eken, Huri Kiriş ve Seydi Murat Koç’un birbirinden farklı yaratıcı süreçlerden geçerek farklı teknik ve materyallerle üretilmiş çalışmalarını bir araya getiriyor.

    “Dönüş” sergisi izleyiciyi; doğa ile insan, ilerleme ile kayboluş, yapı ile yıkım arasındaki ince çizgiyi görünür kılmayı ve bu ilişkiyi merkeze alarak çevremizdeki yaşam formları ve medeniyet arasındaki bağlantılar üzerine düşünmeye davet ediyor. İnsan ve doğanın aynı metabolizma içinde varlık gösteren bir anlayışın sınırlarını araştırıyor. Doğa ve insan arasındaki hiyerarşik ilişkiyi sorgularken doğayı ne temsil edilecek bir yüzey ne de romantize edilecek bir alan olarak ele alıyor, aksine doğanın bizden bağımsız var olan kendi düzenine ve içkin enerjisine odaklanıyor. Sanatçılar bu düşünsel zemini farklı biçimlerde görünür kılıyor ve modern insanın doğa karşısındaki konumunu yeniden düşünmeye davet ediyor.

    “Kehre; Almanca bir kelime olup doğrudan çevirisi dönüş, yön değiştirme anlamına gelir. Heidegger, felsefi bağlamda bu kelimeyi ‘varlık ve zaman’ üzerine düşüncesinde bir dönüm noktası olarak kullanır. Heidegger’e göre Batı düşüncesinde insan, doğayı ve varlığı kendisinin hizmetine ve merkezine alarak bir ‘araçsallaştırma’ eğilimi geliştirmiştir ve bu yaklaşım modernitenin ve akıl çağının temelini oluşturmuştur. Heidegger Kehre’yi bu akışın değiştiğini, insanın varlıkla ilişkisini tersine çevirdiği bir dönüş anını temsil etmekte kullanır. Bu dönüş anı, insan-merkezli bir bakıştan varlık-merkezli bir farkındalığa geçişi ifade eder. Bu aynı zamanda, modern aklı aşma ve varlığı kendi hakkıyla düşünme çabasıdır. İnsan artık varlığı kontrol eden değil, tanıklık eden bir konumda durur. 

    Modernite ile birlikte insanın kendi iç ritmine karşıt akli bir çağın adımları atıldı. Doğanın kendi dinamiğinin içinden bakabilme kapasitesini, aklın ilerlemeci zamanı geçmeye başladı. Doğa insanın düşünsel haritasında nesneleşti ve insan doğayı kendisi için tanımladı, anlamlandırdı, ölçtü, kategorize etti, dönüştürdü.”

    0
    0
    349
DAHA FAZLA
Geldanlage