GÜNDEM
  • 27-04-2024

    Goethe-Institut’un German Films iş birliği ve Ernst Reuter İnisiyatifi (ERI) katkılarıyla düzenlediği “Kino 2024: Alman Filmleri Türkiye’de” programı 2-5 Mayıs tarihleri arasında Sinematek/Sinema Evi’ne konuk olacak.

    Son bir yıl içerisinde festivallerde dikkat çeken ve ödüller kazanan başarılı Alman yapımlarını izleyicilerle bir araya getiren programın Sinematek/Sinema Evi’nde gerçekleşecek gösterimlerde yedi film sinemaseverlerle buluşacak. Bu yılki yolculuğuna 43. İstanbul Film Festivali çerçevesinde gösterilen Alman yapımlarıyla başlayan Kino 2024’ün Sinematek/Sinema Evi'ndeki programının açılış filmi Timm Kröger’in yönettiği Her Şeyin Teorisi (Die Theorie von Allem) olacak. Geçtiğimiz yıl Venedik Film Festivali’nin ana yarışmasında Altın Aslan ödülü için yarışan Her Şeyin Teorisi filminin başrol oyuncusu Jan Bülow Kino 2024’ün konuğu olarak İstanbul’a gelecek ve gösterime katılacak. Şubat ayında gerçekleşen Berlin Film Festivali’nden ödülle dönen filmler de Kino 2024 seçkisinde yer alıyor. En İyi Belgesel dalında Teddy Ödülü kazanan Teaches of Peaches bunlar arasında yer alıyor. Philipp Fussenegger ve Judy Landkammer’in birlikte yönettikleri film, electroclash akımının öncü isimlerinden Peaches’ın ilk albümüyle aynı adı taşıyor.

    2009 yılında Almanya’ya iltica başvurusu yapan İranlı muhalif sinemacı Narges Kalhor’un yönettiği Shahid, Kino 2024 seçkisi kapsamında izleyicilerle buluşacak. Kalhor’un yeni filmi de hem geride bıraktığı ve kurtulmaya çalıştığı köklerinin hem de yeni vatanında sürekli karşı karşıya kaldığı katı bürokrasinin yaratma sürecini nasıl etkilediği üzerine bir taşlama. Filmin gösterimi ardından Nergis Kalhor ile çevrim içi bir söyleşi yapılacak. Thomas Arslan’ın yeni filmi Verbrannte Erde’nin Türkiye’deki ilk gösterimi de Kino 2024 kapsamında yapacak. Her türlü süsten uzak, polisiye türünün en temel unsurlarına odaklanan bu minimal film, olayların beklendiği gibi gitmediği bir soygunu konu alıyor. Yönetmenin 2010 yapımı filmi Gölgede’nin (Im Schatten) devamı diyebileceğimiz Verbrannte Erde, sadece biçimsel anlamda bir sürekliliğe işaret etmiyor. Her iki filmin de başrolündeki Mišel Matičević, bir kez daha Trojan karakterini canlandırıyor. Berlinale’de Panorama bölümünde gösterilen Verbrannte Erde, eleştirmenlerden olumlu tepkiler aldı.

    80’li yıllar boyunca Batı Berlin’in yeraltı kültürünü yakından takip etmiş ve çektiği fotoğraflarla belgelemiş sanatçı Jürgen Baldiga’nın hayatını konu alan, Markus Stein imzalı belgesel film Baldiga: Özgür Kalp (Baldiga – Entsichertes Herz) Kino 2024’e Berlinale seçkisinden gelen yapımlar arasında yer alıyor. Programdaki bir diğer belgesel olan, Dane Komljen’in Berlin’in doğusundaki kuir feminist bir komünün gündelik hayatını filme aldığı Bahçe Kadansları’nın (The Garden Cadences) ilk gösterimiyse mart ayında Cinéma du réel festivalinde gerçekleşti. Tarabya Kültür Akademisi konuk sanatçı programının bursiyerlerinden Aslı Özarslan’ın yönettiği Dirsek (Ellbogen) de yine bu yıl Berlin Film Festivali’nde Generation bölümünde prömiyer yaptı. Fatma Aydemir’in aynı adlı ödüllü ilk romanından sinemaya uyarlanan film, 18. yaş gününü kutlarken beklenmedik şekilde ölümcül bir kazaya bulaşan Hazal’ın Almanya’dan Türkiye’ye kaçmasını konu alıyor. Programın kapanış filmi Dirsek’in gösterimi film ekibinin katılımıyla gerçekleşecek.

    ​Kino 2024 seçkisi hakkında detaylı bilgiye buradan, Sinematek/Sinema Evi’ndeki gösterimlerin biletlerine ise buradan ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    103
  • 27-04-2024

    Belm’art Space’in yeni sergisi “Baskı Meselesi / the Printmaking Issue” 15 Mayıs tarihine kadar sanatseverlerle buluşuyor.

    Seçkisi Beyza Boynudelik tarafından yapılan “Baskı Meselesi / the Printmaking Issue” sergisinde; Ahmet Sarı, Altan Çelem, Antonio Cosentino, Barış Sarıbaş, Beyza Boynudelik, Burcu Günay, Desen Halıçınarlı, Doğu Gündoğdu, Ekin Saçlıoğlu, Engin Esen, HORASAN, Hüsnü Dokak, İrfan Önürmen, Leyla Emadi, Murat Akagündüz, Setenay Alpsoy’un eserleri yer alıyor. Sanatsal üretim pratiklerine baskı resmi dahil eden çağdaş sanatçılardan bir kesit sunmayı hedefleyen sergide, baskı resmin deneysel, demokratik ve çoğulcu dili üzerinden bir anlatım kullanılıyor. Değişen ve dijitalleşen dünyanın tam da bu çağında hem zanaat yetkinliği hem de kişiye özel bir dil oluşturmadaki yöntemsel zenginlik, baskı resmin tüm segmentlerini bir kez daha değerli kılıyor. İmgenin sonsuz ve kontrolsüz çoğaltıldığı çağımızda sınırlı sayıda üretim, biricik olma hâli ve malzemeye hâkimiyet gibi konuları tam da bu sebeple tartışmaya açmak isteyen sergide gravürden litografiye, dijital baskıdan serigrafiye birçok farklı baskı tekniğiyle üretilmiş iş yer alıyor.

    Künye:
    1. Setenay Alpsoy, Arka Bahçedeki Çalılar 2019, Cyanotype ve Metal Gravür (eau forte) 40.5x29.5cm, 1/1 ed.
    2. Beyza Boynudelik, Kendi /the Self 2023, 123x80.7cm, Metal Gravür (eau forte + aquatint), 1/15 ed. + 3A.P.
    3. HORASAN, İsimsiz, 2010, Fine Art Print, 98x78cm, 1/1 ed.
    ​4. Antonio Cosentino, Yelken Kulaklı, 2019, Litografi, 73x53cm, 16/35 ed.

    0
    0
    135
  • 27-04-2024

    Alan Gratz’in kitap yasakları ve sansüre karşı ilham verici romanı Bu Kitabı Yasaklayın, Tuğçe Özdeniz’in çevirisiyle Can Çocuk’tan çıktı.

    Bu kitap Amy Anne’nin en sevdiği kitap okul kütüphanesinde yasaklandığında sesini yükseltme ve karşı koyma cesaretini bulmasıyla ilgili. Anne en sevdiği kitabı okul kütüphanesinden almaya gittiği gün başlar her şey. Kütüphaneci Bayan Jones ona kötü haberi verir: Amy Anne'in en sevdiği kitap yasaklanmıştır! Bunun nedeni ise sınıf arkadaşlarından birinin annesinin bu kitabın çocuklar için uygun olmadığını düşünmesidir. Çok geçmeden, Amy Anne ve arkadaşları kendilerini kitap yasağı, sansür ve neyi okuyup neyi okumayacaklarına kimin karar verebileceği konusunda beklenmedik bir mücadelenin içinde bulurlar.

    “İşte o zaman, Yasaklı Kitaplar Dolap Kütüphanesi işine neden giriştiğimi hatırladım. İyi kitaplar saklanmamalı, mümkün olduğunca çok insan tarafından mümkün olduğunca çok defa okunmalıdır. Ama bu tam olarak doğru sayılmazdı. Saklanmaması gereken sadece iyi kitaplar değildi, hiçbir kitap saklanmamalıydı. Ne hakkında olduklarının, benim, Bayan Spencer'ın ya da okul yönetim kurulunun onları sevip sevmemesinin bir önemi olmaksızın. Ben şanslıydım, istediğim takdirde ailem bana istediğim kitabı alırdı. Ama bütün ebeveynler bunu yapmazdı, yapamayabilirdi. Kütüphaneler de bunun için vardı zaten: Herkesin bu kitaplara eşit imkânlarla erişmesini sağlamak için. Yasaklı Kitaplar Dolap Kütüphanesi işine bu yüzden giriştim ve bu yüzden Bayan Spencer'ın yasaklattığı ne kadar kitap varsa almayı kafama koydum.”

    0
    0
    131
  • 26-04-2024

    İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından Garanti BBVA sponsorluğunda hayata geçirilen 31. İstanbul Caz Festivali kapsamında gerçekleştirilecek +1’li Gece Gezmesi, 18 Temmuz Perşembe akşamı Kadıköy’de müzikseverlerle buluşacak.

    Bu sene 3-18 Temmuz tarihleri arasında gerçekleşecek İstanbul Caz Festivali’nin en hareketli etkinliklerinden +1’li Gece Gezmesi, 18 Temmuz Perşembe akşamı festival coşkusunu Kadıköy-Moda hattındaki sevilen mekânlara taşıyacak. Festivalin bu yıl +1’in desteğiyle, dokuzuncu kez düzenleyeceği etkinlikte gece boyunca 4 mekânda 10 konserin müzikseverlerle buluşacak. “Festival içinde festival” vadeden +1'li Gece Gezmesi, Kadıköy ve Moda’da tek bir biletle giriş yapılabilecek 4 mekânda 10 konsere ev sahipliği yapacak. Konserler; Moda Sahnesi, Dorock XL, Kadıköy Sahne ve Kadıköy Sineması’nda gerçekleşecek.

    +1’li Gece Gezmesi’nde; bas ağırlıklı groove’larıyla Baby Berserk; Avrupa pop, caz ve klasik müzik türleri arasından çekip çıkardığı kendine has pop’uyla Thomas Azier; dünyanın dört bir yanından topladıkları hikâyeleri saykedelik folk ve caz rock’la buluşturan Gevende; saykedelik, rock, caz ve lirikten harmanlanan, Anadolu ile yoğrulan müziğiyle Korhan Futacı; kıtalararası müziğiyle Amerika ve Türkiye’yi buluşturan Coşku Turhan; derin sözlerini, synth pop ve indie rock grubu Eve Dönüş Yok; sözleriyle gündelik mücadelelerimize ve varoluş sancılarımıza dokunacak, gitar tellerinden yükselen asi tınılarından güç alacağımız Yangın; kimliklerimiz ve ait olduklarımızı sorgulatacak, feminizmde müzikal bir cephe açacak Min Taka; synthwave’den post-punk’a uzanan “buğulu ve atmosferik” müziğiyle Brek ile Anadolu’nun geleneksel seslerine kattıkları özgün yorumla Telli Davul, Kadıköy’ün çeşitli sahnelerinde dinleyicilerle bir araya gelecek.

    ​+1’li Gece Gezmesi hakkında detaylı bilgiye buradan, biletlerine ise buradan ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    183
  • 26-04-2024

    LG OLED partnerliğinde, Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı Rumeli Salonları’nda gerçekleşen CI Bloom’un üçüncü edisyonunda, LG OLED’in çağdaş sokak sanatı hareketinin önemli isimlerinden Shepard Fairey gerçekleştirdiği iş birliği sanatseverlerle buluşuyor.

    LG OLED partnerliği ile, 25-28 Nisan tarihleri arasında Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı Rumeli Salonları’nda gerçekleşen CI Bloom’da, 24 çağdaş sanat galerisi, 5 kurum ve inisiyatif yer alıyor ve 267 sanatçının 568 eseri sergileniyor. Yeni nesil sanatçıları ve sanat profesyonellerini sanatseverlerle buluşturan fuarda, LG OLED, çağdaş sokak sanatı hareketinin önemli isimlerinden sanatçı, sosyal aktivist ve OBEY sokak giyim markasının kurucusu Shepard Fairey ile gerçekleştirdiği iş birliğini sanatseverlerin beğenisine sunuyor.

    Shepard Fairey tarafından özel olarak seçilen ve günümüz toplumunun karşı karşıya olduğu en acil sorunlardan bazılarına dikkat çeken çalışmaların yer alacağı sergide, sanatçının tanınmış eserleri son teknoloji LG OLED ekranlarında izleyici karşısına çıkıyor. Geleneksel ve ticari sanat arasındaki sınırı bulanıklaştıran Fairey, baskı, duvar resimleri, çıkartmalar ve posterler aracılığıyla eleştirilerini ve düşüncelerini çalışmalarına yansıtıyor.

    Shepard Fairey şunları söylüyor: “Sanatın her zaman dekoratif veya rahatlatıcı olması amaçlanmamıştır, aslında rahatsız edici konuşmalar yaratabilir ve rahatsız edici duyguları harekete geçirebilir.”

    CI Bloom’un üçüncü edisyonunda yer alan, medya sanatçısı Ahmet Said Kaplan’ın DECOL iş birliğiyle gerçekleştirdiği “Living Things (Canlı Şeyler)” sergisi, izleyicilere “canlılar” kavramını farklı ve etkileyici bir biçimde deneyimleme fırsatı sunuyor. DECOL’ün kurucu ortağı ve yaratıcı yönetmeni Ahmet Said Kaplan, insan-bilgisayar etkileşiminin yenilikçi yollarını ve olanaklarını arıyor. “Living Things”, geleneksel yaşam ve suni yapılar gibi kavramlara odaklanarak organik ve inorganik âlemler arasındaki karmaşık etkileşimi inceliyor. Her bir yerleştirme, teknolojinin doğal dünyanın unsurlarını nasıl taklit edebileceğini, geliştirebileceğini ve onlarla nasıl etkileşime girebileceğini gösteriyor. Bu alanda sergilenecek üç büyük interaktif enstalasyondan Mirora Unfold’u sanatseverler LG OLED ekranlarda deneyimleme fırsatı buluyor.

    Sanata ilham veren LG OLED, yeni sanat biçimleri ile ilerleyen birçok sanatçıya yol gösterici oluyor. LG’nin sanat ve teknolojinin gücüyle hayatı daha iyi hâle getirme misyonunun bir parçası olan LG OLED ART projesi geleneksel medyanın sınırlarını aşarak dijital sanata ve sanatçılara yeni olasılıklar sağlamaya devam ediyor. LG, OLED ekranlarına dayalı farklı iş birlikleriyle oluşturulan işlerin, “OLED ART” adlı yeni bir kültürel akım oluşturmasını hedefliyor.

    0
    0
    182
  • 26-04-2024

    İngiliz modern cazının en önemli isimlerinden Portico Quartet, “Garanti BBVA Uluslararası Caz Günü Konserleri” kapsamında, 30 Nisan Salı gecesi Blind sahnesinde müzikseverlerle buluşacak.

    The Guardian’ın “Radiohead, Cinematic Orchestra ve Efterklang tarafından işgal edilen topraklarda hak iddia ediyor” sözleriyle tanımladığı Portico Quartet; Duncan Bellamy (davul, hang drum) Milo Fitzpatrick (Kontrabas ve elektro), Jack Wylie (tenor ve soprano saksafon) ve Nick Mulvey’den (keyboard, hang drum) oluşuyor. 

    Real World, Ninja Tune, Gondwana Records gibi köklü plak şirketlerinden albümleri yayımlanan caz, elektronik ve ambiyans müziğin ünlü dörtlüsü Portico Quartet, altı stüdyo albümü ile kendi tarzını oluşturdu. 2007 yılında yayımladığı Knee-Deep in the North Sea aynı sene Time Out dergisi tarafından “Caz, Folk ve Dünya Müziği” kategorisinde yılın albümü olarak seçildi ve Mercury Müzik Ödülü’ne aday gösterildi.

    ​30 Nisan Salı gecesi gerçekleşecek Portico Quartet konserinin biletlerine Biletix ve Passo üzerinden ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    934
  • 26-04-2024

    Kargo grubu, 16 yıl aradan sonra Koray Candemir, Selim Öztürk, Serkan Çeliköz, Mehmet Şenol Şişli ve Burak Karataş’tan oluşan orijinal kadrosu ile Kargo☆Yarına Kalan Şarkılar saygı albümü kapsamında konser serisine başlıyor.

    Geçtiğimiz aylarda yayımlanan Kargo☆Yarına Kalan Şarkılar saygı albümünün ardından Kargo grubu uzun yıllar sonra dinleyicisiyle yeniden bir araya gelecek. Kargo, turne kapsamında 18 Mayıs’ta Ankara CerModern’de, 1 Haziran’da İstanbul Maximum Uniq Açıkhava’da ve 2 Haziran’da İzmir Kültürpark Açıkhava Tiyatrosu’nda konser verecek.

    ​Kargo’ya saygı duruşu niteliği taşıyan albümde yer alan isimler arasında; Aleyna Tilki, Barış Demirel ft Abkountry, Batu Akdeniz, Buray, Cem Adrian, Deniz Tekin, Evdeki Saat, Gece, Gökçe, Jabbar, maNga, mor ve ötesi, Nilipek., Rashit, Sattas, Selin, Simge Pınar, Sufle, Şanışer, TNK, Vega ve Yalın yer alıyor. Bir dönemin büyük gruplarından biri olan Kargo hem albümü kutlamak hem de dinleyicilerine sahnede bir son kez bir araya gelmek amacıyla Kargo☆Yarına Kalan Şarkılar saygı albümü kapsamında turneye çıkıyor. Turnenin ilk ayağı İstanbul, Ankara ve İzmir’de gerçekleşecek. Turnesinin devamı ise daha sonra duyurulacak. 

    0
    0
    278
  • 26-04-2024

    Seramik ve heykel sanatçısı Tuba Önder Demircioğlu’nun “Present” başlıklı kişisel sergisi 15 Mayıs-14 Haziran tarihleri arasında Gama Gallery ev sahipliğinde 42 Maslak’ta sanatseverlerle buluşacak.

    Tuba Önder Demircioğlu’nun duygu ve düşüncelerin insan bedenindeki yansımalarından ilham aldığı yeni koleksiyonu “Present”, mutluluğu, gülmeyi, sevinmeyi ve anı keyifle yaşamayı sembolize eden yaklaşık 50 eserden oluşuyor. Tuba Önder Demircioğlu’nun ming porselen ve stoneware çamuru gibi malzemelerle yarattığı ve ağırlıklı olarak duvar heykellerinin yer aldığı “Present” sergisinde sanatçı, artistik serbest teknik ile malzemenin olanaklarının sınırlarını zorlayarak büyük boyutlarda yeni konstrüksiyonlar oluşturdu.

    ​​“Present” kapsamında Demircioğlu’nun mentorluk yaptığı her yaş skalasından 25 öğrencinin seramik eserlerinin yer aldığı atölyenin üçüncü serisi olan “Black Sergisi” de sanatseverlerle buluşacak. Ayrıca sergi boyunca söyleşi ve seminerler de düzenlenecek. 

    0
    0
    361
  • 26-04-2024

    Çocuk edebiyatımızın usta ismi Huban Korman’ın yazdığı ve resimlediği, 5 yaş ve üzerindeki tüm okurlarını önyargılar üzerine düşünmeye davet ettiği kitabı Bu Nasıl Timsah?, Redhouse Kidz (SEV Yayıncılık) tarafından yayımladı.

    Bu Nasıl Timsah?, dış görünüşe göre verilen hükümlerin nasıl yanıltıcı olabileceğini, küçük bir kızın gözünden anlatıyor. Hikâye karlı bir şehir manzarası ve muzip hayvan karakterler ile sunuluyor.

    Macera, küçük bir kızın metrodan inerken gördüğü timsahtan korkmasıyla başlar. Küçük kız, o zamana kadar çevresinden hep timsahlara güven olmayacağını duymuştur. Bu yüzden hiç düşünmeden ondan kaçıp saklanır. Kitabın sonunda aslında haydut sanılan timsahın nasıl kibar bir karakter olduğu esprili bir dille gözler önüne serilir.

    “Metrodan inerken ayak sesleri duydu. Dönüp baktığında ne görsün? Peşinde kocaman bir timsah! Timsahlara hiç güven olmaz derlermiş. Onlarda her türlü haydutluk varmış. Yoksa... yanılıyor muydu?”

    0
    0
    303
  • 25-04-2024

    Macaristan Ulusal Film Enstitüsü’nün hazırladığı ve Macar sinemasının 120 yılını anlatan “Geniş Açı” başlıklı sergi, 29 Nisan-31 Ağustos tarihleri arasında Macar Kültür Merkezi’nde izleyicilerle buluşacak.

    Liszt Enstitüsü - Macar Kültür Merkezi İstanbul, Macar sinemasının doğuşunun 120. yıldönümü kapsamında Macaristan Ulusal Film Enstitüsü’nün 2021 yılında açtığı ve Macar sinemasının tarihine kapsamlı bir bakış sunan “Geniş Açı” sergisini daha küçük bir ölçekte mekânına taşıyor. 30 Nisan 1901’de Budapeşte’deki Urania Bilim Tiyatrosu’nda gösterilen “Dans” filmiyle başlayan Macar sinemasının tarihi ayrılan, sonra yeniden birleşen ve sonra tekrar ayrılan yollarla, tarihsel olaylar ve yenilikçi teşebbüslerle karakterize ediliyor. Sergi, Macar kültürünün önemli bir parçasını oluşturan Macar sinemasının ve film endüstrisinin geçmişinin ve bugününün kapsamlı bir portresini sunmayı amaçlıyor.

    Sergide, sessiz ve sesli sinema dönemi, Macar sinemasının altın çağları, ödüllü çağdaş filmler ve birçok önemli festivalde kazanılan ödüllere dair bilgiler yer alıyor. Ayrıca tarihsel bir perspektiften, başta Hollywood’da olmak üzere uluslararası kariyere sahip Macar sinemacılar, Macar kökenli Oscar ödüllü ve Macaristan’da çalışan film yapımcıları da bulunuyor. Dev bir infografik harita, Macar film yapımcılarının göç dalgalarını ve varış noktalarını gösteriyor. Lumière’in ortakları tarafından 1896 yılının mayıs ayında Budapeşte’de çekilen ilk filmler, sergide izleyiciyle buluşuyor.

    ​Sergi ayrıca, yaratıcı süreç, üretim teknolojisi ve film gösterimi deneyimi gibi diğer önemli unsurlara da yer veriyor. Projektör, kamera ve prodüksiyon ekipmanlarının yanı sıra orijinal kostüm ve maketlerin de yer aldığı sergide ziyaretçiler, ekranlardan tarihi sahnelere tanık oluyor. Serginin başlığı olarak seçilen “Geniş Açı” ise yalnızca zamana değil mekâna da vurgu yapıyor. Özel belgeler, basın materyalleri ve değerli hatıralar, sinema tarihindeki bu zaman yolculuğunu heyecanlı kılıyor.

    0
    0
    345
DAHA FAZLA
Geldanlage