Pera Film, “Samih Rifat: ‘Çok İş Var Yapacak’” sergisine paralel olarak “Fotoğrafçı” başlıklı yeni film programını 2-25 Mayıs tarihleri arasında sinemaseverlerle buluşturacak.
Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi Film ve Video Programları (Pera Film), “Samih Rifat: ‘Çok İş Var Yapacak’” sergisi kapsamında, görmenin, kaydetmenin ve yorumlamanın sınırlarını sorgulayan bir film seçkisini izleyicilerle buluşturacak. İzleyiciyi bakışın doğasına, gerçeklik algısına ve görüntünün hafızasına dair derin bir yolculuğa çıkaran “Fotoğrafçı” başlıklı program 2-25 Mayıs arasında Pera Müzesi Oditoryumu’nda gösterilecek 5 film ile çevrimiçi gösterilecek 1 film olmak üzere toplam 6 filmden oluşuyor.
Film seçkisinde, Rifat’ın Akla Kara Arası adlı fotoğraf kitabında yer verdiği usta fotoğrafçılar Sebastião Salgado, Henri Cartier-Bresson, Josef Koudelka ve Bill Cunningham üzerine yapılmış belgeseller ve iki kurmaca film yer alıyor.
Win Wenders ve Juliano Ribeiro Salgado tarafından çekilen dünyaca ünlü fotoğrafçı Sebastião Salgado’nun insanlık trajedilerinden doğaya uzanan yolculuğunu anlatan Toprağın Tuzu, Alfred Hitchcock’un ikonik yapıtı Arka Pencere, Michelangelo Antonioni’nin başyapıtı Cinayeti Gördüm, efsanevi fotoğrafçı Josef Koudelka’nın Akdeniz’in antik kalıntıları arasında yaptığı keşiflere eşlik eden yönetmenliğini Coşkun Aşar’ın üstlendiği Koudelka Aynı Nehirden Geçmek, Richard Press imzalı Bill Cunningham New York filmleri seçki kapsamında izleyiciyle buluşacak. Çevrim içi gösterim kapsamında ise Heinz Bütler’in yönettiği ve Henri Cartier-Bresson’un yaşamı ile fotoğrafa bakışına odaklanan Henri Cartier-Bresson: Bir Bakışın Biyografisi, 9 ve 10 Mayıs’ta Pera Müzesi’nin internet sitesinden izlenebilecek.
“Fotoğrafçı” başlıklı film programı hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
16-20 Nisan tarihleri arasında Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı Rumeli Salonu’nda gerçekleşen CI Bloom, 25 galeri ile 4 sanat inisiyatifiyle bir araya gelerek, 263 sanatçının 520 eserini sanatseverlerle ve koleksiyonerlerle buluşturdu.
Contemporary Istanbul’un genç, dinamik ve cesur yüzü olarak konumlanan CI Bloom, 2025 edisyonuyla hem sanatçılar hem de izleyiciler için güçlü bir üretim ve etkileşim alanı sundu. Her yıl genç ve yükselen sanatçıları, uluslararası basını ve sanat profesyonellerini ağırlayan CI Bloom, bu edisyonunda 11.780 ziyaretçiyi ağırladı. CI Bloom’da eserlerin %62’sinden fazlası satılarak yeni koleksiyonlara dahil oldu. Genç izleyici kitlesinin yoğun ilgisiyle, 780 üniversite öğrencisi fuarı ücretsiz olarak gezdi.
CI Bloom, çağdaş sanat pazarının oyuncularını bir araya getirmek amacıyla, bu bölgedeki sanata özel olarak ilgi duyan uluslararası sanat profesyonellerinden ve uluslararası basından önemli temsilcileri Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA) iş birliğinde İstanbul’a davet etti. Art Tribune (Italya), Le Quotidien de l’Art (Fransa), Canvas (Birleşik Arap Emirlikleri), Artslife (Italya), Qantara (Almanya) ve Clarin Newspaper (Arjantin) yayınlarının temsilcilerini fuarda ağırladı.
Ayrıca çevrim içi satış segmentinde 12 yıldır hizmet veren Artwide çevrim içi satış platformunda, 4. CI Bloom’da yer alan sanatçıların fuarda sergilenmeyen işleri dijital ortamda sunuldu. Müzayede şeklinde yer alan çevrim içi platform çevrim dışı fuarla eş zamanlı gerçekleşti. Bu yıl ilk kez CI Bloom’da hayata geçen Artwide iş birliği, fiziksel fuar deneyimini dijital bir platformla genişleterek hibrit bir yapının ilk adımını oluşturdu. Bu modelin CI'ın 20. yılında da gelişerek sürdürülmesi hedefleniyor.
Contemporary Istanbul Yönetim Kurulu Başkanı Ali Güreli şunları söyledi: “Contemporary Istanbul’un 20. yılında, CI Bloom onun dinamik ve cesur yüzü olarak öne çıkıyor. Bu yıl dördüncü edisyonu gerçekleşen CI Bloom’un başarılı bir şekilde sona erdiğini gururla paylaşmak istiyorum. Ankara, Diyarbakır ve Eskişehir’den katılım gösteren genç galeriler ve sanat inisiyatiflerinin varlığı fuara ayrı bir değer kattı. İstanbul dışından katılan galerilere ve sanat inisiyatiflerine alan açarak; üretim, paylaşım ve görünürlük açısından onları cesaretlendirmek CI Bloom’un temel değerlerinden biri olmaya önümüzdeki yıllarda da devam edecek. CI Bloom dördüncü edisyonunda yalnızca genç sanatçıların değil, genç koleksiyonerlerin de buluşma noktası oldu. 2025 yılında 20. yılını kutlayacak olan Contemporary Istanbul’un bir tamamlayıcısı olarak, CI Bloom’un, genç sanatçılar ve sanat yolculuklarına yeni başlayan koleksiyoncular için mükemmel bir basamak olduğuna inanıyoruz. CI Bloom satış başarısı ve yeni izleyici profiliyle sektöre umut verici bir tablo sundu.”
İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nün hakemli, açık erişim ve uluslararası akademik dergisi YILLIK: Annual of Istanbul Studies’in, Aralık 2025 ve 2026’da yayımlanacak yedinci ve sekizinci sayıları için yazı başvuruları 5 Mayıs’a kadar devam ediyor.
Hem basılı hem de dijital olarak yayımlanan ve SCOPUS, ERIH PLUS ve MLA International Bibliography tarafından dizinlenen YILLIK, İstanbul’un geçmişi ve bugününe dair güncel araştırmalara yer vermeyi amaçlıyor. Tarih, mimarlık ve sanat tarihi, arkeoloji, şehir planlama, sosyoloji, antropoloji, coğrafya, kent çalışmaları ve ilgili sosyal bilim alanlarında çalışan araştırmacıların İstanbul’a odaklanan Türkçe ve İngilizce akademik makalelerine, denemelerine, görsel içerikli yazılarına ve kitap ile sergi incelemelerine yer veren dergiye gönderilen ve Yayın Kurulu tarafından uygun görülen makaleler, Aralık 2025’te yayımlanacak yedinci sayıda yer alacak. Revizyonla kabul edilen yazılardan bazıları ise Aralık 2026’da çıkacak sekizinci sayıda yer bulacak.
Uluslararası yayın ve danışma kurullarına sahip YILLIK: Annual of Istanbul Studies, her yıl bir doktora öğrencisi ya da doktorasını tamamlamasının üzerinden beş seneden fazla geçmemiş bir araştırmacının makalesine Erken Kariyer Makale Ödülü veriyor. YILLIK’a İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nün internet sitesi ve DergiPark platformu üzerinden ulaşabilirsiniz.
Dünya çapında flamenko gitarının önemli isimlerinden biri olan Vicente Amigo, 1 Ekim Çarşamba akşamı 21.30’da Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde konser verecek.
Latin Grammy ödüllü flamenko starı Vicente Amigo, etkileyici tekniği ve duygusal derinliğiyle tanınıyor. Paco de Lucia’nın tahtının varisi; Sting’den Bob Dylan’a, John McLaughlin’den Alejandro Sanz’a kadar ünlü isimlere gitarıyla hayat veren sanatçı; Tierra, Memoria de los Sentidos ve Poeta gibi albümleriyle flamenkonun sınırlarını genişletmeye devam ediyor. 2000 yılında “Endülüs Madalyası” ile ödüllendirilen sanatçı aynı yılın Ekim ayında, kendisine Latin Grammy ödüllerinde En İyi Flamenko Albümü ödülünü kazandıran Ciudad de Las Ideas albümünü yayımladı. Bu albümle İspanya’nın en önemli ödüllerinden Premio Onda’yı da alan Vicente Amigo, Cordoba şehri tarafından “şehrin oğlu” unvanı ile ödüllendirildi.
Stagepass organizasyonuyla 1 Ekim Çarşamba akşamı saat 21.30’da Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde gerçekleşecek Vicente Amigo konserinin biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.
Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi ve Bor Sanat iş birliğiyle gerçekleşen, Ebru Nalan Sülün küratörlüğündeki “Zihnin Sınırlarında Bir Rota: Fikret Muallâ” sergisi kapsamında hazırlanan sergi kitabının lansmanı 26 Nisan Cumartesi günü saat 13.00’te gerçekleştirilecek.
Ebru Nalan Sülün ve Pelin Okvuran tarafından yayına hazırlanan sergi kitabında; Ebru Nalan Sülün’ün “Zihnin Sınırlarında Bir Rota: Fikret Muallâ”, Zeynep Yasa Yaman’ın “Nakkaş”, Ayşe Nahide Yılmaz’ın “Varoluşçuluk Perspektifinden Paris’te Sanatçı Olmak: Neden Buradayım?”, Necmi Sönmez’in “Bir Paris Münzevisi: Fikret Muallâ”, Nedim Gürsel’in “Fikret Muallâ’nın Fırçasından”, Seda Yavuz’un “Anti-kahraman, Özdeşleyim ve Özgünlük: Muallâ’nın İmgeleri”, Youki Desnos’un “Muallâ”, başlıklı yazıları yer alıyor. 26 Nisan Cumartesi günü saat 13.00’te, Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi’nde kitap lansmanı ve yazarların katılımıyla bir söyleşi gerçekleştirilecek.
“Fikret Muallâ’nın eserlerini anlayabilmenin en önemli yolunun -tüm diğer sanatçılarda olduğu üzere- yaşam öyküsünü içselleştirmek olduğunu düşünürüm. Bu hissiyat, Fikret Muallâ söz konusu olduğunda daha da artar. Bu artışın en önemli nedenleri arasında, yıllar içerisinde hayatının belli başlı ve aslında çok az yönlerinin konuşulur, bilinir olduğunu düşünmem ve deneyimlemem yer almakta. Sergi başlığında da ifade edilen ‘rota’; ‘görüş veya tutuma göre gidilen, izlenen yol’ olarak tanımlanmakta. Fikret Muallâ’nın yaşam öyküsüne yönelim, tam da bu noktada önem kazanmakta. Sanatçının hem yaşadıkları hem yaşanılanların ruhsal yansımaları hem de 1939’da Paris’e gidene dek uğradığı ülkeler/kentler/deneyimler ve tüm bu sürecin onun yaşamında yarattığı değişimler, bu yolda çizilen rotanın bir parçası olma özelliğinde.”
Ebru Nalan Sülün’ün sergi kitabında yer alan metninden alıntı.
Konuşmacılar ve konu başlıkları:
Moderatör: Tansel Türkdoğan
-Ebru Nalan Sülün / “Zihnin Sınırlarında Bir Rota: Fikret Muallâ”
-Zeynep Yasa Yaman / “Nakkaş: Fikret Muallâ”
-Seda Yavuz / “Anti-kahraman, Özdeşleyim ve Özgünlük: Muallâ’nın İmgeleri”
-Necmi Sönmez / “Paris’in Lanetlileri: 1945 Sonrası Paris Sanat Ortamı ve Türkiyeli Sanatçıların Konumu
-Nedim Gürsel / “Fikret Muallâ’nın Nafile Dünyası”
Macaristan’ın ünlü Jókai Tiyatrosu, Avrupa turnesi kapsamında Yabancılar ve Tanıdıklar oyunuyla 28 Nisan Pazartesi 20.00’de İstanbul Devlet Tiyatrosu Mecidiyeköy Büyük Sahne’de tiyatroseverlerle buluşacak.
Macaristan’ın Békéscsaba şehrinin ünlü tiyatro stüdyosu Jókai Tiyatrosu, Tibor Zalán’ın kaleme aldığı Yabancılar ve Tanıdıklar oyununu İstanbul Aydın Üniversitesi Drama ve Oyunculuk bölümünün iş birliğiyle İstanbul’da sahneleyecek. Macaristan Sanat Akademisi tarafından da desteklenen oyun, Mór Jókai’nin 200. doğum yıldönümü kapsamında izleyicilerle buluşuyor. Ayrıca oyun bittikten sonra oyuncularla soru-cevap gerçekleştirilecek.
Oyun, 19. yüzyılda Macaristan’da eserleriyle büyük üne kavuşmuş iki Macar sanatçıya; yazar Mór Jókai ve ressam Mihály Munkácsy’ye odaklanıyor. Her ne kadar oyun bu sanatçıların döneminde ve ikisi arasında diyalog şeklinde geçse de konusu her zaman güncelliğini koruyor. Oyun “Uluslararası üne sahip sanatçı mı yoksa halkının günlük temsilini üstlenen bir sanatçı mı vatanına daha çok hizmet eder?” sorusuna odaklanıyor.
Künye:
Yönetmen: Tamás Herczeg T.
Munkácsy: Csaba Gerner
Jókai: Attila Czitor
Ressamın eski hizmetçisi: Kornélia Kövesdi.
Müzikler: Bálint Varga
Süre: 80 dakika
İstanbul Modern Sinema’nın, yılın öne çıkan kısa filmlerinden oluşan seçkisi “Gelecek Kısa”, 24-27 Nisan tarihleri arasında izleyicilerle buluşacak.
İstanbul Modern Sinema’nın Türk Tuborg A.Ş. katkılarıyla hazırladığı ve Türkiye’den kısa filmlere yer veren “Gelecek Kısa” programında, kurmacadan belgesele yılın öne çıkan kısa filmleri ve yönetmenleri sinemaseverlerle bir araya gelecek. 17 filmden oluşan program kapsamında; dünya prömiyerini 70. Oberhausen Kısa Film Festivali’nde yapan Mori, Cannes Film Festivali’nin Eleştirmenler Haftası bölümünde ilk kez gösterilen Noksan ve bu yıl Sinema Yazarları Derneği’nin “En İyi Kısa Film” seçtiği Neredeyse Kesinlikle Yanlış gibi yılın öne çıkan filmleri gösterilecek.
İstanbul Modern Sinema Küratörü Müge Turan şunları söyledi: “Dördüncüsünü düzenlediğimiz ‘Gelecek Kısa’ programında bu yıl 17 filme yer veriyoruz. Programda, dünya prömiyerini 70. Oberhausen Kısa Film Festivali'nde yapan Mori, Cannes Film Festivali’nin Eleştirmenler Haftası bölümünde ilk kez izleyiciyle buluşan Noksan ve bu yıl Sinema Yazarları Derneği’nin “En İyi Kısa Film” seçtiği Neredeyse Kesinlikle Yanlış gibi yapımlar yer alıyor. Bu yılki programın öne çıkan projelerinden bir tanesi de Mimaroğlu Remix Projesi. Yönetmen Serdar Kökçeoğlu ve yapımcı Dilek Aydın’ın küratörlüğünde 30’dan fazla sanatçının katkısıyla hayata geçen proje, İlhan Mimaroğlu’nun 8mm arşiv filmlerini yeniden biçimlendirerek görsel ve işitsel açıdan bambaşka bir sanat deneyimine dönüştürüyor. İstanbul Modern Sinema’da bir kısa film festivali gibi hazırladığımız ‘Gelecek Kısa’yı, her yıl olduğu gibi filmlerin yönetmenlerinin katılımıyla gerçekleştireceğiz.”
“Gelecek Kısa” programı hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen, HUMANİS tarafından hazırlanan Atatürk sergisi “Karanlıkta Akan Bir Yıldız: Mustafa Kemal Atatürk”, 6 Temmuz’a kadar Müze Gazhane’de sanatseverlerle buluşuyor.
Nâzım Hikmet’in Kuvâyi Milliye Destanı’nın unutulmayan dizesinden ilham alan ve hazırlanışı tam yedi yıl süren “Karanlıkta Akan Bir Yıldız: Mustafa Kemal Atatürk” sergisinin proje direktörlüğünü Fahri Özdemir üstleniyor. “Karanlıkta Akan Bir Yıldız: Mustafa Kemal Atatürk” başlıklı sergide, büyük dahi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye’de ilk kez kamuoyu ile paylaşılan 150 adet yayımlanmamış fotoğrafıyla birlikte, Atatürk’ün kullandığı özel eşyaları, kendisinin ve o dönemin önemli kişilerinin yazışmaları, telgraflar, gazeteler, dergiler, dönemsel belgelerle birlikte o döneme ait birçok obje de bulunuyor. Bu objeler arasında Atatürk’ün özel eşyaları, Atatürk’ün bazı kişilere imzaladığı fotoğraflarla birlikte yerli ve yabancı fotoğrafçıların çektiği fotoğraflar yer alıyor.
Sergide ayrıca Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın yazdığı mektup da ziyaretçilerle buluşuyor. Bu mektup izleyicileri yoğun bir duygu seliyle o dönemlere götürüyor. Sergi, 1909 yılından başlayıp, Çanakkale Savaşları ve sonrasında Avrupa’nın “hasta adamı” diye nitelendirilen Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü ile birlikte, çok zor koşullarda sürdürülen Kurtuluş Savaşı ve ardından Cumhuriyetimizin kuruluşu ve sonrasını görsel bir bütünlükle sanatseverlere sunuyor.
Chihiro Maruyama’nın kaleme aldığı, bir labirent macerasını konu alan Labirent Dedektifi Pierre kitabı Mundi Çocuk etiketiyle yayımlandı.
Chihiro Maruyama’nın macera dolu kitabında, opera şehrini kurtarmak için meşhur dedektif Pierre ve arkadaşı Carmen’e katılan okurlar, ipuçlarını takip ederek, gizemleri çözmeye yardımcı oluyor. Kitapta çocukları birçok labirent, saklı nesne ve ekstra görev bekliyor.
“Bay X, Opera şehrini kocaman bir labirente dönüştürebilen Labirent Taşı’nı çaldı. Pierre ve arkadaşı Carmen, zorlu görevleri yerine getirerek on beş farklı labirenti aşmak ve Bay X’i durdurmak zorunda. Opera şehrini kurtarmak için bu karmaşık ama heyecanlı macerada dedektif Pierre’e ve Carmen’e yardım etmek gerek.”
Martch Art Project, yedinci yılı kapsamında bir araya getirdiği 17 sanatçıdan oluşan “yedionyedi” başlıklı karma sergisini 27 Nisan’a kadar Akaretler Sıraevler 37-39 nolu binalarda sanatseverlerle buluşturuyor.
Koordinatörlüğünü Ömer Uğurluoğlu’nun üstlendiği “yedionyedi” başlıklı karma sergide; Serdar Acar, Burak Ata, Zeynep Beler, Mustafa Boğa, Ecemnaz Dalmaz, Sinem Dişli, Merve Denizci, Mia Dudek, Casper Faassen, Sedef Gali, Ekaterina Gerasimenko ve Ece Haskan, Fırat İtmeç, Can Kabba, Merve Morkoç, Alp Sime, Ayşe Uluçay’ın eserleri yer alıyor.
Sergi, birlikte üretmenin, bir arada var olmanın ve sanatın doğası gereği taşıdığı karşılaşmaların bir yansımasını izleyicilere sunuyor. Birlikteliğin sadece fiziksel yakınlıkla değil, düşünsel, duygusal ve tarihsel bir bağlamla da mümkün olduğunu hatırlatıyor. Sanatçılar arasında kurulan bu ilişkiler ağı, izleyiciyi de içine çekerek, onu bu dinamik yapının bir parçası olmaya çağırıyor. Sergi, sanatın bireysel bir ifade biçimi olduğu kadar kolektif bir hafıza oluşturma aracı olduğunu da vurguluyor. Her eser, diğerleriyle kurduğu bağlar sayesinde yeni anlam katmanları kazanıyor; sanatçının niyetini aşan ve izleyicinin deneyimiyle tamamlanan bir sürecin parçasına dönüşüyor.
Tekil seslerin çokluk içinde eriyip yeniden şekillendiği, sanatsal birlikteliğin gücünü kutlayan bir mekân olarak varlık bulan sergi, izleyiciye sanatın yalnızca bireysel bir yaratım olmadığını, aksine paylaşılan bir deneyim, ortak bir bilinç ve kolektif bir gelecek tahayyülü sunduğunu hatırlatıyor.