"Bir yanda kayıtsız seyreden insanlar,
diğer yanda şiddet ve rutin hayatın dışında olan bir aktvitenin
hayret vericiliği vardır." - Nconen

Ülkemiz de Graffiti'nin yaygınlaşmasıyla, sokaklarımız birer sokak sanatı müzesine dönmeye başladı. İstanbul' da çok ilerleyen sokak sanatı kültürü, sadece sokaklarla kalmayıp, apartman yanlarına yapılan dev murallara, 
mağazalara, kafelere , iş yerlerine , şirketlere ve ofis duvarlarına kadar graffitiyle renklenmeye başladı. Peki İstanbul' da bunlar olurken diğer illerde neler oluyor. Ben yıllardır İzmir'de yaşayan biri olarak, yıllardır takip ettiğim
biri hakkında biraz bilgi vericem. Çünkü gerçekten bu akıma İzmir gibi küçük biryer de büyük katkılar sağladığına inanıyorum.

İzmir'in neresine gidersem gideyim, onun bir tagini ya da imzasını görmeye başladım. İnsan sürekli aynı şeyi görünce ne olduğunu merak ediyor açıkçası. İnternette bu ismi aratınca yalnızca bir tane Facebook sayfası çıktı.
Sokaklara yaptığı işleri paylaşıyordu. İzban hattı boyunca her istasyon da onlarca işi vardı. Bazen yaptığı işler dışında boyarken ki anında fotoğrafını paylaşıyordu. Birkaç yıl boyunca sürekli takip ettim ve neredeye her hafta yeni
bir çalışmasını koyuyordu. Kişisel hiçbir bilgisi yoktu. Ne yüzü, ne adı ne kim olduğu hiçbir şey. Neden sürekli boyayıp duruyordu, bu illegal eylemlerin amacı neydi merak etmeye başladım. Belki de hiçbir amacı yoktu.
Boyamak için boyuyor olabilirdi.

2013 yılında bir afiş gibi birşey yayımladı. Kendi çalışmalarının yer aldığı ve bunu sokakta ücretsiz olarak dağıtacağını duyurdu. Nedensiz bir şekilde heyecanlandım. Çünkü daha İzmir'de graffitinin ne olduğu tam olarak bilinmiyorken,
bu adam dergi çıkarıyordu ve sokak ruhuna yaraşır bir şekilde ücretsiz dağıtacaktı. Küçük fanzin gibi birşeydir heralde diye düşündüm. Yazılan tarihte Alsancak'a gittim fakat kimden nasıl alacağımı bilmiyordum bu dergiyi.
Kıbrıs Şehitleri'nin ortasında 4-5 genç ellerinde dergiler insanlara veriyorlardı. Gidip bende bir tane rica ettim. Acaba dağıtanlardan biri o mudur diye herkese dikkatlice baktım ama kafamda ki profile hiçbiri uymuyordu.
Dergiyi elime aldığım da hiçte fanzin gibi değildi. 80 sayfalık a4 boyutunda, üzerinde emek verilmiş olduğu belliydi. Bir kafeye geçip okumaya başladım. Dergi de yaptığı çalışmalar, o anın fotoğrafları, bazı çalışmaların komik ve kötü
anıları vardı. Bazense kafasına takılmış birşeye değinmişti. Yarı-otobiyografi gibiydi. Derginin adı "Kill'em All" yazdıklarıyla çok uyumluydu gerçekten. İçindeki öfkeyi dizginleyememiş ve bunu yazılarına ve çalışmalarına dökmüştü.
Herkesin de bu öfkesini bilmesini istercesine bedava dağıttırıyordu. Gerçekten graffiti hakkında fazla bir bilgim olmamasına rağmen bu dergi çok farklıydı. Arada hala açar okur incelerim.

Gezi olayları sırasında, insanımız duvar yazıları seviye atlamış ve mizahı yönü bir anda patlak vermişti. İnternetten takip ettiğim kadarıyla da İzmir gibi İstanbul,Ankara'da da her duvara bazen parti isimleri,mizahi cümleler ya da slogan
yazılamalarından boş duvar kalmıyordu. Kıbrıs Şehitleri'n de Gezi Ruhuna kendimizi kaptırmış dolanırken bir anda kepenkte "İZMİR" şeklinde graffiti vardı ve herkes fotoğraf çekiliyordu önünde.İmzasından hemen tanıdım bu yapanın da
Nconen olduğunu. Yürümeye devam ederken 2 kepenkte yine "İzmir" yazıyordu. Daha farklı renk ve stillerde yapılmış fakat yapan yine aynı kişiydi. Ne ara gelip 3 çalışma yapıp gittiğini merak ettim. Çünkü daha düne kadar yoktular.
Gezi'den bir kaç ay sonra da Nconen bir graffiti videosu yayımladı "Our Neighborhood" adında. Hemen açıp izledim. Video da şehrin birçok yerini boyuyor, tren yollarından çatılara kadar çıkıyordu. Ve merak ettiğim düşüncemi izlemiş olmak 
yüzümde bir tebbesüme neden oldu. Çünkü Gezi'de bu kepenkleri ne ara yaptı diye merak ederken, o kepenklerin boyanma anlarını, hatta direnirken ki görüntülerini bile eklemişti. Gerçekten mahallesin de olan olayları güzel yansıtmıştı.

Nconen'in sokakta görmeye alışık olduğum işlerini, bir anda bazı mağaza ve kafelerde de görmeye başladım. Hatta kurumsal şirketlerin duvarlarında da. Daha sonra instagram hesabını keşfettim. Keşfetmem geç oldu çünkü instagram da Nconen değil
Çağatay Mirren adı altında açılmış ve sokak işleri dışında portreler, yağlı boyalardan bir çok malzeme kullanımına kadar çok farklı işlerde yapıyormuş sokak sanatı dışında. Sadece tek bir alan da değil birçok alanda işler yapması ve
malzeme kullanımının geniş ve her konsepte güzel işler yapması bir kez daha takdirimi kazandırdı.

Sokaklardan buralara gelen ve İzmir gibi küçük biryer de çok fazla kişiliğini açık etmeden, sadece işlerini ön plana çıkaran biri bu şehiri ve insanlarını birkez daha sevmemi sağladı. Bu aralar sokaklar da yeni fazla işlerini görememek 
beni üzse de, umarım yakında büyük bir proje için çalıştığını gösterir.