26 HAZİRAN, PERŞEMBE, 2025

Bir Coğrafyanın Kaderini Okumak: “Şam’ın Uykusuz Zürafası”

Çağdaş Arap edebiyatının özgün seslerinden biri olan Khalil Alrez’in gerçek ile hayal arasında seyreden romanı Şam’ın Uykusuz Zürafası üzerine bir yazı.

Bir Coğrafyanın Kaderini Okumak: “Şam’ın Uykusuz Zürafası”

Khalil Alrez’in geçtiğimiz aylarda Eyyüp Tanrıverdi çevirisiyle Timaş Yayınları tarafından yayımlanan romanı Şam’ın Uykusuz Zürafası, gerek merkezine aldığı konular gerekse bir hikâyeyi incelikli bir şekilde işleme biçimiyle özgün ve etkileyici bir metin.

​Çağdaş Arap edebiyatının özgün seslerinden biri olan Khalil Alrez, Another Day (Youm Akhar, 1995), A White Cloud in the Window of the Grandmother (Gaima Baidaa fi Shubak Al Gadda, 1998) ve Where is Safed, Youssef? (Aina Taqaa Al Safad Ya Youssef, 2008) gibi romanlarıyla kendisine özgün bir yer edinmiş, Arap edebiyatının coğrafyasını genişletmiş isimlerden biri olarak ön plana çıkar. Metinlerinde çoğunlukla doğup büyüdüğü coğrafyayı, Suriye’yi, bütün bir Doğu kültürünü modern bir dil ve yaklaşımla işleyen Alrez, bu yaklaşımını Şam’ın Uykusuz Zürafası’nda da sürdürür ve ortaya özgün bir metin çıkarır.

​Bütün bir coğrafyanın, Orta Doğu ve Mezopotamya’nın hikâyesi olarak da görülebilecek Şam’ın Uykusuz Zürafası, bu topraklarda neler olup bittiğine, yaşandığına, gün yüzüne çıktığına dair bir yakın dönem metni olarak görülebilir. Suriye’de, savaşın büyük bir yıkıma uğrattığı Şam’daki bir hayvanat bahçesinde geçen roman, bir yandan alegorik bir örgü üzerinden hareket ederken diğer yandan gerçeküstü karakterleri ve yapısıyla katmanlı bir anlatıyı beraberinde getirir. Romanın merkezinde bir zamanlar Moskova’da gazetecilik yapmış, sonrasındaysa Şam’daki Rus Mahallesi’nde yer alan hayvanat bahçesinde yaşayan isimsiz bir anlatıcı vardır. Bu anlatıcının yaşadıkları, tecrübeleri, ülkede büyük bir felakete sebep olan iç savaşa dair dikkatleri romandaki ana örgüyü inşa eder. Zaman içerisinde onun kendi kişisel hikâyesiyle birleşen Zürafa ve Nonna’nın serüvenleriyse Şam’ın Uykusuz Zürafası’nı giderek daha da zengin kılar.

Roman, anlatıcının Zürafa ile kurduğu dostluk ile açılışını yapar. Onu hem bir sırdaş ve dost hem de bir yoldaş olarak benimseyen anlatıcı, bütün bir yaşamını onunla beraber şekillendirir. Anlatıcıyla Zürafa arasındaki ilişki bir yandan insana dostluğun ne derece önemli olduğunu gösterirken öte yandan bütün bir insanlık krizine, savaşa ve yoksunluğa rağmen kimi değerlerin nasıl da hayatta kalabileceğini gösterir. Böylelikle büyük bir yıkımın içinde bile hâlâ hayatta kalmayı başarabilen değerlerin olabileceği vurgulanır. Zaman içerisinde bu örgüye dâhil olan Nonna ise beraberinde sürüklediği Denis Petroviç, Arkadi Kozmiç, Victor İvaniç gibi karakterlerle okura giderek zenginleşen bir yapı vadeder.

Suriye’de uzun yıllardır süregiden iç savaş, Şam’ın Uykusuz Zürafası’nda hemen her zaman kendisini yakından hissettiren en temel meselelerden biri. Ortada hiçbir şey yokken dahi o vardır ve savaş, büyük bir felaket olarak herkesin yaşamında kendisine özel bir alan açar. Hiç kimse ondan kaçmayı başaramaz. Bir şekilde herkesin yaşamı, yakın çevresi, düşünceleri ve duyguları bu durumdan derinden etkilenir. Romanın merkezinde yer alan anlatıcı karakter, hem kendi hikâyesi içerisinde hem de yan karakterlerin serüvenlerine paralel bir şekilde savaşın onu ve onları nasıl dönüştürdüğünü/etkilediği her fırsatta dile getirir. Modern dünyanın en büyük trajedilerinden biri olan bu durum, nihayetinde kendisine edebiyat zemininde de bir karşılık bulmuş olur.

Roman, kurguyla kurgu dışının iç içe geçtiği bir ara formda, ara mekân ve dünyada vücut bulur. Olayların geçtiği Rus Mahallesi de hayvanat bahçesi de bir ara görünüm alanıdır, ne gerçek dışıdır ne de gerçek. Hâlihazırda önemli olan da bu değildir. Dile getirilen hikâyeden, anlatılan karakterler ve olaylardan ziyade yaşanan yıkım esas konudur. Dolayısıyla yazarın, Khalil Alrez’in gerçekle kurgu arasında bir yere konumlandırdığı hikâyeyle birlikte mekân tercihi de bu anlamda dikkat çeker. Olmayan bir mekânda herkesi hırpalamış, yıpratmış, yontmuş bir serüven kendisine karşılık bulur.

Büyük bir iç savaşın olduğu, herkesin bir şekilde kendi yaşamına devam etmeye çalıştığı, kendisine sığınacak bir liman aradığı yerde hayvanat bahçesi hem küçük çaplı bir ülke ve iktidar alanı, hem de bir kaçış alanı olarak belirir. Anlatıcı da Nonna ve Zürafa da kendilerine bu özerk alanda yeni bir yaşam kurmaya çalışırlar. Bunu yaparken bir yandan birbirlerine bağlanır diğer yandansa içerideki ve dışarıdaki düşmanla mücadele etmeye çalışırlar. Hayvanat bahçesinin müdürü Victor İvaniç, Fransızca öğretmeni ve esnaf Ebu Ali Süleyman, mahallenin kahramanı İsam ve Rus yazar Arkadi Kozmiç gibi karakterler, romana dair başka meseleleri imler. Kimi için iktidarını korumak, kimi için geçmiş günleri yad etmek, kimi içinse bütün olumsuzluklara rağmen yeni bir kurtuluş yolu gözetmek ana motivasyon olarak belirir.

Bellek, kolektif hafıza ve geçmiş, roman boyunca kendisini gösteren diğer başat öğeler olarak ön plana çıkar. Sözgelimi Zürafa’nın aslan korkusu da Nonna’nın içten içe hissettiği ama dışa vurmaktan sakındığı bastırılmış korkuları da bu anlamda bütün karakterler arasında belirli duyguların ön plana çıktığını gösterir. Herkes bir şekilde bir şeylerden korkmakta, ama bunu dile getirirken zorlanmaktadır. Tam da bu noktada bellek ve kolektif hafıza devreye girer. Kimse kendisi için asıl korkutucu olan şeyin ne olduğunu dile getiremezken dışarıda sürüp giden yıkım, onlara ortak bir zemin ve uzlaştıkları kolektif bir tarih/hafıza verir. Ortak düşleri, kırılganlıkları ve korkuları üzerinden hareket etme konusunda onları birleştirir. Böylelikle farklı geçmişlerden, kökenlerden, anlatılardan gelseler dahi ortak bir yöne doğru hep beraber hareket edebilirler.

Algı ve alımlanma, Şam’ın Uykusuz Zürafası’nda söz konusu olan bir diğer konudur. Romanda özellikle Zürafa’nın körlüğü üzerinden beliren bu konu, yorum ve alımlanmanın kişiden kişiye nasıl değiştiğine/değişebileceğine dair bir tartışma alanı geliştirir. Sözgelimi Viktor İvaniç için kör ve işlevsiz olan Zürafa, anlatıcı ve Nonna için bir içgörüyle her şeyin sırrına vâkıf özel bir dosttur. Kimi için değerli ve anlamlı olan kimi içinse kıymetsiz ve ucubedir. Bu durum alımlanma dediğimiz şeyin nasıl da farklı şekillerde yorumlanabileceğine dair başat bir örnek olarak Zürafa üzerinden tartışmaya açılır ve romanda kendisine karşılık bulur.

​Khalil Alrez’in Timaş tarafından yayımlanan Şam’ın Uykusuz Zürafası başlıklı romanı, yakın bir coğrafya ve tarihte vuku bulmuş büyük bir tarihsel olayın/hikâyenin izdüşümüdür. Anlatıcı, Zürafa ve Nonna üzerinden şekillenen, kurguyla kurgu dışını iç içe geçiren roman, okurlara sıkı, katmanlı, zengin bir metin sunar.

0
945
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage