
Yeni bir çağdaş sanat platformu olan Schoeni Projects, yenilikçi bir anlayışla meydana getirdiği kültürler arası görsel serisini yaratıcı mekânlarda sanatseverlerle buluşturuyor.
Londra’daki platformun açılış sergisi, çevrim içi olarak açılan ve randevu alarak 24 Ağustos 2020 tarihine kadar görülebilecek bir Victoria dönemi konağında gerçekleşiyor. Şu an için yenileme çalışmalarının sürdüğü konak gelecek yıl ziyaretçilerle buluşacak.
“disCONNECT” başlıklı sergi içerisinde yer aldığı yapıyı tamamen dönüştürüyor ve Portekiz’den Alexandre Farto (Vhils) de dâhil olmak üzere 7 farklı ülkeden 10 sanatçının çalışmasıyla ortaya sıra dışı bir hikâye çıkarıyor.
Schoeni Projects’teki, Hkwalls’un iş birliğiyle yaratılan sergi temel olarak sadece COVID-19’un etkilerini izleyicilerle buluşturmuyor, aynı zamanda küresel krizin yaratıcı ve fiziksel kısıtlamalarını da yansıtıyor. “disCONNECT”, salgına karşı psikolojik ve politik tepkileri merkeze alırken benzer şekilde bu iki unsur arasında teknolojinin rolünü de araştırıyor.
Portekizli sanatçı Vhils, sergi kapsamında salgın sırasında Lizbon’daki stüdyosunda ürettiği bir işi sanatseverlerin beğenisine sunuyor. Bir evin kütüphane kapılarını dönüştürdüğü eser, sanatçının dokunuşlarıyla yepyeni bir kimlik kazanıyor. Kapı, sokaktan toplanıp lazerle biçimlendirilerek odanın ortasına yerleştirilmiş metal plakalar da içeriyor ve “Camada Series #26” başlığını taşıyor.
Vhils’in çalışmaları kapı, çeşitli basılı materyal ve elementleri bir araya getiriyor. Genellikle göz ardı edilen unsurları üretimlerinde kullanan sanatçı, bu farklı maddelerden kavramsal olarak yeni çıkarımlar yapmaktan hoşlanıyor.
Vhils, 2017’de gerçekleştirdiği bir söyleşide şu ifadeleri kullanıyor: “Hâlihazırda mevcut olan tüm yüzey ve katmanları yok ederek bunları portrelerim için birer renk katmanı olarak kullanmak istiyorum. Bu benim için çok yoğun bir süreç. Bu işin nasıl sonuçlanacağını bilmediğiniz için yaratılışı da bir o kadar tuhaf ve kaotik.”
Kaynak: Designboom
Angel Olsen yeni albümünü aynı isimli Whole New Mess şarkısıyla duyurdu.
28 Ağustos 2020’de Amerikan bağımsız plak şirketi Jagjaguwar aracılığıyla dinleyicilerle buluşacak Whole New Mess, Olsen’in 2012’de yayımlanan Half Way Home’dan sonra hiçbir grup arkadaşı olmadan kaydettiği ilk çalışma olarak da ön plana çıkıyor.
Olsen, yeni çalışması Whole New Mess’i ilk kez Ekim 2018’de Anacortes, Washington’da kiliseden stüdyoya döndürülen ve Phil Elverum ile Nicholas Wilbur tarafından yönetilen The Unknown’da kaydetti. Sanatçının yeni albümü geçen yıl yayımlanan All Mirrors’da yer alan birkaç şarkının yeni versiyonlarını da içeriyor.
Angel Olsen, konuyla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: “Bir ayrılık sürecini ardımda bıraktım, ama bu düşünülenden daha büyüktü. Birçok arkadaşımı da kaybettim. Bir ilişkiyi sonlandırdığınızda bu sırada sergilediğiniz kişiliği ve davranışlarınızı gözden geçirmelisiniz. Ben de hâlâ bu duyguları taşırken onları şarkıya dönüştürmek istedim. Bu şarkılar bir âna hapsedilmiş kişisel çalışmalar.”
Whole New Mess’te yer alacak şarkılar ise şu şekilde açıklandı.
01 Whole New Mess
02 Too Easy (Bigger Than Us)
03 (New Love) Cassette
04 (We Are All Mirrors)
05 (Summer Song)
06 Waving, Smiling
07 Tonight (Without You)
08 Lark Song
09 Impasse (Workin’ for the Name)
10 Chance (Forever Love)
11 What It Is (What It Is)
Kaynak: Pitchfork
https://www.youtube.com/watch?v=Z3_9FSfpADA
Fiber sanatçı Han Cao, yoğun bir şekilde işlenmiş kanaviçe dikişler ve ipliklerle atılan eski fotoğraf ve kartpostalları yeniden canlandırıyor.
Daha önceki projelerinde de benzer işler gerçekleştiren Han Cao, yeni serisi New Nostalgia’da üretimlerine yeni ilavelerde bulunuyor. Yeni çalışmalarına orijinal konu ve fiber bazlı eklemeler yapan sanatçı, tüm bu unsurlar arasında dikkat çekici bir denge kuruyor. Kimi zaman seyrek bir şekilde yerleştirilmiş karahindiba pufları kimi zamansa konfeti benzeri havai unsurlarla eserdeki yüzleri kaplayan Cao, vintage parçaları yeniden tanımlıyor ve onlara âdeta kendi imzasını atıyor.
Çalışmalarını Palm Springs’te devam ettiren sanatçı, eserlerini Instagram hesabı aracılığıyla sanatseverlerin beğenisine sunuyor. Sanatçının yeni çalışmaları ayrıca yeni bir sergi kapsamında 22 Ağustos 2020’ye kadar Philadelphia’daki Paradigm Gallery’de de görülebiliyor.
Kaynak: ThisIsColossal
California’daki müzik festivali Coachella’nın organizatörleri, kısa süre önce “Couch-ella” adıyla bir bağış kampanyası gerçekleştirileceğini duyuran Multiple Sclerosis Charity ile iletişime geçti ve kampanyanın adının değiştirilmesini istedi.
Hertfordshire merkezli yardım kuruluşu MS Trust, 22 Ağustos 2020’de gerçekleştirilecek olan sanal bağış kampanyası festivali Couch-ella ile ilgili olarak Californiyalı festivalinden avukatları ile temasa geçildiğini duyurdu.
Kurum tarafından yapılan açıklamada karşı kurumun kendilerine “Coachella'nın onlara ‘Chella’ ticarı markası”nı hatırlattığını ve bu iki olay arasında “olası karışıklık”lara neden olabileceği konusunda uyardıklarını belirtti.
Konuyla ilgili olarak BBC News’e konuşan MS Trust’ın genel müdürü David Martin şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bizden ismimizi tekrar gözden geçirmemizi ve karışıklığı önlemek için kullanabileceğimiz başka bir isim olup olmadığı üzerine yeniden düşünmemizi istediler. Bunu kafaya takmaya değer mi, diye düşündük ama daha sonra işin içine avukatlar dâhil olunca çok fazla para harcamak gerekeceğini ve kurumun parasını boşa harcamak istemediğimize karar verdik.”
Festival şu an için MS Trust Home Festival adı altında devam ettirilecek. Festival sırasında komedi, performans, dans ve müzik dersleri çevrim içi olarak gerçekleştirilecek.
MS Trust, beyin ve omuriliği etkileyen tedavi edilemez, yaşam boyu süren bir hastalık olan “multiple sclerosis”dan etkilenen insanlar için bağış toplayan bir kurum olarak tanınıyor.
Coachella, her yaz California çöllerinde gerçekleştirilen yıllık bir müzik ve sanat festivali olarak biliniyor. Bu yılki festival pandemi nedeniyle iptal edilmişti.
Kaynak: Independent UK
Sanatçı Luciano Cian, son baskı serisi Geo’da cesur renkler ve jestler kullanarak çağdaş kadınların güç, azim ve istikrarının peşine düşüyor ve onları görselleştiriyor.
Luciano Cian, yeni üretimlerinde basit çizgiler ve geometrik şekiller aracılığıyla izleyicilere çarpıcı yüz ifadeleri içeren sıra dışı figürler sunuyor. Çalışmalarında temel olarak simetri ve asimetri arasındaki ilişkiye odaklanan sanatçı, Clossal’a yaptığı açıklamada yeni serisi kapsamında Brezilyalı modernist sanatçı Athos Bulcão ve mimar Oscar Niemeyer’den ilham aldığını da belirtiyor.
Rio de Janeiro merkezli çalışan sanatçının işlerine Instagram hesabı üzerinden ulaşabilirsiniz.
Kaynak: ThisIsClossal
God’s Plan ile tanınan şarkıcı Drake, Amerika’da tüm zamanların en fazla dinlenen en iyi 10 tekli rekorunu kırdı. Sanatçı, US Billboard tablosunun zirvesini Madonna’dan devralarak tarihe geçti.
BBC’nin haberine göre Kanadalı rapçi ve şarkıcı Drake, DJ Khaled’in yeni teklileri Popstar ve Greece için yaptığı vokal çalışmalarıyla birlikte bu haftanın UK tablosunda önce önce 39., ardından da 40. kez zirvede kalarak rekorun sahibi oldu.
Tüm gözleri ünlü rapçinin üzerine çeviren bu gelişme, sanatçının daha önce top 10’a yerleşen Best I Ever Had adlı çalışmasından 11 yıl sonra geldi.
Rekor, 2008 yılından beri daha önceki rekortmen The Beatles’ı geride bırakan Amerikalı şarkıcı Madonna’da bulunuyordu.
İngiliz grup The Beatles, 1962’deki Love Me Do ve 1995’teki Free As A Bird arasında 34 hafta boyunca top 10 listesinde kalmayı başarmıştı. Grubun bu başarısında John Lennon’ın son cover çalışmalarının da ciddi payı vardı.
Madonna, Don't Tell Me isimli parçasıyla The Beatles’ın rekorunu 2001 şubatında kırmış, ertesi yıl Die Another Day ile de bunu geliştirmişti.
Madonna’nın ABD grafiğinin üst kademelerinde son kez zirveye yerleşmesi 2012'deki Super Bowl konserinin devre arasında sahne alırken seslendirdiği All Me Your Your Luvin ile birlikte gelmişti.
Drake’in bu yeni başarısı kısmen sanatçının kendisi kadar meşhur hip-hop'çı ortağı DJ Khaled’den de kaynaklanıyor. Ancak bu başarı yıldız ismin ne denli hızlı bir şekilde yükselebileceğinin de kanıtı olarak görülüyor.
Drake, En iyi 10 tekli listesine girmesinin yanı sıra Hot 100 çizelgesindeki (224) ve ilk 40 hitindeki (113) en fazla parçası yer alan sanatçı rekorlarını da elinde bulunduruyor.
Kaynak: BBC
Top 10s on the Billboard Hot 100 Listesi:
Drake - 40
Madonna - 38
The Beatles - 34
Rihanna - 31
Michael Jackson - 30
Mariah Carey - 28
Stevie Wonder - 28
Janet Jackson - 27
Elton John - 27
Lil Wayne - 25
Elvis Presley - 25 (majority of his hits pre-date the Hot 100)
Taylor Swift – 25
Avustralyalı sanatçı Andy Thomas, doğal alanların seslerini kaydederek dijital heykellere dönüştürdüğü serisine devam ediyor. İlkini 2016 yılında gerçekleştirdiği “Visual Sounds of the Amazon”un ikincisi olan “Visual Sounds of the Amazon 2”de kuşların, böceklerin ve doğanın seslerine kulak vererek bu sesleri animasyonlu dijital heykel serisi olarak izleyicilerin beğenisine sunuyor.
“Visual Sounds of the Amazon 2” serisi, patlama noktaları ve iniş çıkışlarıyla farklı formların bir araya geldiği bir buluşma noktası olarak ön plana çıkıyor. Bu seriyle birlikte Amazon’daki her cıvıltı ve hareket kendisine benzer bir form buluyor ve büyüyüp dağılarak yeni yapılar meydana getiriyor.
Çalışmalarında doğayla teknolojinin kesişim noktalarını araştıran Andy Thomas, Colossal’a yaptığı açıklamada “bilgisayarları evrimin hiper uzantısı olarak gördüğünü” söylüyor ve düşüncelerini şu sözlerle açıklıyor:
“İnsanlar doğal dünyanın biyolojik çeşitliliğini değiştiriyor ve geçmişin yankılarını karşımıza sayısallaştırarak çıkarıyor. Ben de doğanın güzelliği ve karmaşıklığını merkeze alan dijital sanat düşüncesine hayran kaldım ve bunu benimsedim. Umarım benim üretimlerim insanları Amazon havzasındaki kuş türlerini keşfetmeye teşvik eder ve bize bu yerin ne kadar önemli olduğunu hatırlatır.”
Brezilya’nın en büyük ekosistemini merkezine alan “Visual Sounds of the Amazon 2” dijital heykel serisi hakkında daha fazla bilgiye sanatçının Instagram ve Vimeo hesabı üzerinden ulaşabilirsiniz.
Kaynak: Thisiscolossal
The Weeknd yeni müzik videosu Snowchild ile geri döndü. Kanadalı sanatçı bu yeni çalışma için anime stüdyosu D'Art Shtajio ile birlikte çalıştı.
Sanatçı tarafından paylaşılan animasyon görselinde The Weeknd’in bir gök taşına baktığı ve bu esnada Snowchild’ın şarkı sözlerinin çalındığı fark ediliyor. Abel Tesfaye'nin farklı evrelerini gözler önüne seren görseller, izleyicileri ikonik House of Balloons’a biraz daha yaklaştırıyor ve Kiss Land and Beauty Behind the Madness’la dolu bir ânın ardından bizi Starboy’a doğru sürüklüyor.
The Weeknd ile birlikte çalışan D’Art Shtajio, Japonya’daki ilk siyah animasyon stüdyosu olarak tanınıyor. Stüdyo 2016 yılında Arthell Isom, Darnell Isom ve Henry Thurlow tarafından kuruldu.
Kaynak: Somewhere Magazine
https://www.youtube.com/watch?v=G0JKdFjWkLA
Suspiria’nın bir televizyon dizisi olarak geri dönmesini beklerken Luca Guadagnino bu sonbaharda yeni projesi We Are Who We Are ile geri dönmeye hazırlanıyor. Sekiz bölümlük bir HBO Dizisi olacak projenin senaryo, yapım ve yönetmenliğini de Guadagnino’nun bizzat kendisi üstleniyor.
Daha önce Cannes’ın Directors’ Fortnight bölümünde prömiyerini yapacağı duyurulan dizinin ilk fragmanı da izleyicilerle paylaşıldı.
We Are Who We Are, ana hatlarıyla İtalya’daki Amerikan üssünde yaşayan bir çift çocuğun günlük yaşamını ve hayat hikâyesini izleyicilerle buluşturacak.
Luca Guadagnino, oyuncu kadrosunda Chloë Sevigny, Jack Dylan Grazer, Alice Braga, Jordan Kristine Seamón, Spence Moore II, Kid Cudi, Faith Alabi, Francesca Scorsese, Ben Taylor, Corey Knight, Tom Mercier ve Sebastiano Pigazzi’nin yer aldığı We Are Who We Are’da arkadaşlık, ilk aşk, kimlik, henüz gençliğin başında olmanın tüm sorunlu yanları gibi birçok konuya değiniyor. Aslında dünyanın her yerinde benzer şekilde yaşanabilecek bu hikâye, bu sefer İtalya’nın Amerikalıların yaşadığı küçük bir bölümünde hayata geçiyor.
Kaynak: The Film Stage
https://www.youtube.com/watch?v=zslamAqw3BQ
Lana Del Rey yeni şiirlerinden oluşanViolet Bent Backwards Over the Grass'ın sesli kitap versiyonunu yayımladı. Del Rey tarafından seslendirilen proje, sanatçının sık sık birlikte çalıştığı yakın arkadaşı Jack Antonoff'un da müziklerini içeriyor. Interscope tarafından yayımlanan albüm, şu an için bu platform üzerinden satın alınabiliyor.
Lana Del Rey tarafından geçtiğimiz Aralık ayında duyurulan Violet Bent Backwards Over the Grass, ciltli özel baskı ve e-kitap olarak 29 Eylül 2020’de okuyucularla buluşacak. Albümün CD ve LP çalışmaları ise 2 Ekim 2020’de piyasaya sürülecek.
Violet Bent Backwards Over the Grass, Del Rey’in bu yıl yayımlanacağını duyurduğu iki şiir projesinin ilki olarak dinleyicilerle buluşuyor. Sanatçının ikinci çalışması olan behind the iron gates - insights from an institution başlığını taşıyan şiir albümün çıkış tarihiyle ilgili ise henüz resmi bir açıklamada bulunulmadı. Ancak Del Rey, geçtiğimiz Mayıs ayında paylaştığı patent leather do-over başlıklı bir seçkiyle bu albümün müjdesini de vermişti.
Lana Del Rey, Violet Bent Backwards Over the Grass’i duyururken yaptığı açıklamada, bu albümden elde edilecek gelirin yarısının “yerli Amerikalılar’ı destekleyen organizasyonlarla paylaşılacağını ve onların haklarını korumak, kendilerini güvenceye almak için yapılacak çalışmalarda kullanılacağını” belirtmişti. Sanatçı geçtiğimiz günlerde de bir başka destek projesi olan the Navajo Water Project’i duyurmuştu.
Lana Del Rey son olarak 21 Mayıs’ta yaptığı bir Instagram paylaşımında yeni albümünün 5 Eylül 2020’de dinleyicilerle buluşacağını duyurmuştu.
Kaynak: Pitchfork
https://www.youtube.com/watch?v=jVzfgVSq_Ic