14 MAYIS, ÇARŞAMBA, 2025

Daha Adil ve Eşit bir Sanat Ekosistemi Mümkün mü?

Kültür sanat alanında görünmeyen emeği görünür kılmak, adil koşullar için ses çıkarmak mümkün mü?

​Sanat dünyasında şeffaflığı ve hakkaniyeti savunan uluslararası bir oluşum olan FRANK’in kurucularından Fatoş Üstek ile sistemin sorunları ve olası çözümler üzerine konuştuk.

Daha Adil ve Eşit bir Sanat Ekosistemi Mümkün mü?

Sokaklarda “Hak, Hukuk, Adalet!” sloganları yankılanırken, dünya genelinde bir uyanış ve adalet arayışı yaşanıyor. Gelişen teknoloji ve değişen dünya düzeniyle birlikte insanlar artık sistemdeki aksaklıkları kabul etmiyor; değişim için harekete geçiyor. 

Peki, dünyanın dört bir yanında insanlar hakları için seslerini yükseltirken, kültür-sanat alanında faaliyet gösteren kurumlar ne kadar adil ve şeffaf bir şekilde işliyor? 

Müzeler, galeriler ve bağımsız sanat alanları sistemin önemli yapı taşları ve ihtiyaç duyduğumuz mecralar. Ancak bu alanlarda emek veren sanatçı ve sanat profesyonellerinin haklarının gerçekten korunduğu kurum sayısı oldukça az. Bugün hâlâ emeğinin karşılığını alamayan, ödemeleri geciktirilen ve hatta bazen yapılamayan sanatçılar ve kültür-sanat çalışanlarının varlığını duyuyoruz. 

Sanat kurumlarında, galerilerde çalışanlar ve sanatçılar -yani sanat emekçileri- için daha adil ve şeffaf bir yapı mümkün mü? 

Bu soruları, yaklaşık sekiz yıldır çeşitli sanat kurumlarında çalışmış biri olarak defalarca kendime sordum; meslektaşlarımla da sık sık gündeme getirdik. Çoğu sanat emekçisi ve sanatçı, içinde bulunduğu sistem ve çalışma koşullarından memnun değil. Beklentiler yüksek, imkânlar sınırlı, rekabet çok... 

Üstelik bu yalnızca Türkiye’ye özgü bir durum değil; benzer sıkıntılar farklı ülkelerde de karşımıza çıkıyor. 

Nitekim yakın bir geçmişte İngiltere’de kurulan *FRANK – Fair Pay for Artists*, sanatçılar ve sanat emekçileri için daha adil bir sistemin mümkün olduğunu ortaya koyuyor. Daha şeffaf ve hakkaniyetli bir sanat dünyası hedefiyle yola çıkan FRANK, benim gibi birçok kişiye umut oldu. Aynı zamanda Türkiye’de benzer bir yapı nasıl oluşturulabilir sorusunu da gündeme getiriyor.

​Bu konu üzerine FRANK’in kurucularından, küratör ve yazar Fatoş Üstek ile bir röportaj gerçekleştirdik. Bu röportajın, sanat dünyamızda olası bir dönüşüme ışık tutmasını ve tüm sanat emekçileri için daha sağlıklı, daha insani çalışma koşullarının oluşturulmasına katkı sağlamasını umuyorum.

Kurucularından olduğunuz, “FRANK, Fair Pay for Artists” günümüz sanat dünyasında en şaibeli ve önemli konulardan biri olan sanatçı, küratör ve sanat çalışanlarının, hakları ve haklı ücretlendirmeleri üstünde duruyor. Sanatçı ve sanat çalışanları için adil bir ücretlendirme sağlamak, haklarını korumayı hedefliyor. Bu kadar hassas ve önemli bir konu üzerinde çalıştığınız için ben de bir sanat emekçisi olarak size teşekkür ederek başlamak istiyorum.

FRANK’in kuruluş sürecinden biraz bahseder misiniz? Bu girişimi başlatma fikri nasıl ortaya çıktı?

İlginiz ve nazik sözleriniz için çok teşekkür ederim. Sanat ekosisteminde emeğin görünürlüğünü sağlamak ve sanatçıların, küratörlerin ve sanat alanındaki tüm çalışanların hak ettikleri koşullarda çalışmasını desteklemek FRANK’in temel motivasyonlarından biri.

FRANK’in kuruluş sürecine gelince, sanatçı Anne Hardy ve sanatçı Lindsay Seers ile pandemi döneminde bir araya gelip, eğer düzenin değişmesini istiyorsak, değişimin nerede olması gerektiğini düşünerek FRANK’i kurduk. Pandemi, sanat dünyasındaki kırılganlıkları daha görünür hâle getirdi; sanatçılar ve sanat çalışanları güvencesiz koşullarda bırakıldı, birçok proje iptal oldu ve ekonomik eşitsizlikler daha da derinleşti. Bu kriz, uzun süredir var olan yapısal sorunları daha belirgin hâle getirerek, sanat alanında daha adil, sürdürülebilir ve şeffaf bir sistem inşa etme gerekliliğini açıkça ortaya koydu.

Fotoğraf: Christa Holka

Sizi ve ekibinizi sanat alanında adil ücretlendirme ve çalışma koşulları konusuna odaklanmaya iten temel motivasyon neydi?

Bu girişim sanat dünyasındaki sistematik adaletsizliklere doğrudan bir yanıt olarak ortaya çıktı. Hepimizin bildiği gibi, sanat profesyonellerinin emeği çoğu zaman görünmez kılınıyor, bütçelerde sanatçı ücretleri bir zorunluluk değil bir ek masraf gibi görülüyor ve sözleşmeler ya belirsiz ya da hiç yapılmıyor. Sanatın sürdürülebilir bir meslek olarak var olabilmesi için bu döngünün kırılması gerektiğini düşündük.

Sanat dünyasında sıkça duyduğumuz “bütçemiz kısıtlı” bahanesi ya da “bunu görünürlük için yapıyorsun” gibi söylemler, aslında bir kültürel alışkanlığın parçası. FRANK, bu algıyı dönüştürmeyi ve sanatçının emeğini bir yatırım olarak gören bir sistem inşa etmeyi amaçlıyor.

FRANK, tam da bu noktada, sanatçılar ve sanat profesyonelleri için adil ücretlendirme, net sözleşmeler ve sağlıklı çalışma koşulları üzerine düşünerek ve harekete geçerek doğdu. Amacımız, sanat emeğinin görünmez kılınmasını engellemek, sanatçıların ekonomik güvencesini sağlamak ve sanat dünyasında etik ve adil bir çalışma kültürünü yaygınlaştırmak.

Kuruluş aşamasında sanatçılar, küratörler ve sanat kurumlarıyla kapsamlı görüşmeler yaptık Camden Art Centre, Yorkshire Contemporary (önceki ismiyle The Tetley), Contemporary Arts Society, Contemporary Visual Arts Network, Canvas Art Law. Amacımız, sektörün tüm paydaşlarını sürece dahil ederek, sanat profesyonelleri için adil, şeffaf ve sürdürülebilir bir standart oluşturmak. Bugün FRANK hem bireysel sanatçılar hem de kurumlar için rehberlik sağlayan, danışmanlık veren ve sektördeki adalet mekanizmalarını geliştirmeye yönelik çalışmalar yapan bir platform hâline geldi.

​Sanatta emek meselesi, yalnızca finansal bir konu değil, aynı zamanda etik bir sorumluluk. Bu nedenle FRANK, sanatçılar ve sanat çalışanları için hak savunuculuğu yaparken, aynı zamanda sanat kurumlarının daha bilinçli ve sorumlu hareket etmesine yönelik yapısal değişiklikler için de çalışıyor.

FRANK’in sanatçıların haklarını korumanın yanı sıra sanat profesyonelleri için de bir çerçeve sunduğundan bahsettiniz. Bu noktada sanat ekosistemindeki hangi roller ve aktörler önceliğiniz?

FRANK olarak sanat ekosisteminin adil ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşması için yalnızca sanatçıların değil, tüm sanat profesyonellerinin haklarını ve çalışma koşullarını önceliklendiriyoruz. Sanat üretimi, bireysel bir çabadan çok daha fazlasıdır; sanatçılar, küratörler, yazarlar, teknik ekipler, yapımcılar, sanat yöneticileri ve bağımsız kültür çalışanları gibi birçok aktörün emeğiyle şekillenir. Bu nedenle FRANK, sanat dünyasında emek veren herkesin adil bir şekilde ücretlendirilmesini, sözleşmelerle güvence altına alınmasını ve haklarının korunmasını savunuyor.

Önceliğimiz, sistemin en kırılgan noktalarında yer alan aktörlere destek olmak. Özellikle serbest çalışan sanatçılar ve sanat profesyonelleri, güvencesiz çalışma koşulları, belirsiz bütçeler ve eksik sözleşmeler gibi sorunlarla sıkça karşılaşıyor. Sanatçılar için adil ücret standartları oluştururken, küratörler, yazarlar ve teknik ekipler gibi diğer sanat emekçilerinin de hakkaniyetli ücretler ve şeffaf çalışma koşullarıyla desteklenmesi gerektiğine inanıyoruz.

​Ayrıca, sanat kurumları, koleksiyoncular, fon sağlayıcılar ve kamusal kültür politikaları oluşturan yapılar da bu ekosistemin önemli parçaları. Onlarla da diyaloğa girerek, sanat emeğinin görünür kılındığı ve sanat profesyonellerinin haklarının sistematik olarak korunduğu bir model inşa etmeye çalışıyoruz. Adil bir sanat ekosistemi, tüm aktörlerin sorumluluk almasıyla mümkün olabilir.

Fotoğraf: Christa Holka

Sanat dünyasında adil ücretlendirme kavramı genellikle sanatçı odaklı ele alınır. FRANK, küratörler, galeri çalışanları ve diğer sanat emekçileri için nasıl bir destek sunuyor? Örneğin bir sanat galerisi çalışanı olarak benim de geçmişte hakkımı alamadığım, mağdur bırakıldığım durumlar oldu. Elbette sektör içinde sanat kurumlarının da ayakta kalabilmek adına uyguladığı bazı stratejiler mevcut ancak, sizce bu gibi durumlarda mağduriyet yaratmadan bir çıkış yolu bulmak mümkün müdür? Bu gibi durumlarda FRANK nasıl bir çözüm üretebilir?

Sanat dünyasında adil ücretlendirme yalnızca sanatçılar için değil, tüm sanat emekçileri için geçerli olmalıdır. FRANK, sanatçılarla olduğu gibi küratörler, galeri çalışanları ve diğer sanat profesyonelleriyle de yakın bir şekilde çalışmayı hedefliyor. Maalesef, galeri çalışanları ve diğer sanat emekçileri de benzer sorunlarla karşılaşıyor ve çoğu zaman ödemeler geç yapılıyor. Bu noktada FRANK, adil ücretlendirme anlayışını tüm sanat sektörü için yaymayı hedefliyor. Bu hem kurumların hem de çalışanların güvence altında olduğu, sürdürülebilir bir sistemin kurulması anlamına gelir. Çıkış yolu ise, kurumların ve sanat profesyonellerinin birbirleriyle daha şeffaf ve anlaşılır sözleşmeler yapmalarını sağlamakla başlar. FRANK, bu noktada, ücret hesaplayıcı gibi araçlarla, çalışanların aldıkları maaşın sektördeki ortalama ile ne kadar uyumlu olduğunu görmelerine yardımcı olabilir. Ayrıca geç ödemelerin önlenmesi için açık ödeme takvimlerinin oluşturulmasını öneriyoruz ve bunları sektördeki en iyi uygulamalarla güçlendirmeyi amaçlıyoruz.

Peki sizce sanatçılar ve sanat profesyonelleri haklarını talep etme konusunda neden hâlâ çekimser davranabiliyorlar? Bu algıyı nasıl değiştirebiliriz?

Sanatçılar ve profesyoneller haklarını talep etmekte çekimser davranıyor çünkü sektörde genellikle rekabetçi bir ortam hakim ve birçok sanatçı, başkalarının beklentilerini aşmayı ya da pozisyonlarını kaybetmekten korkuyor. Sanat dünyası, özellikle yaratıcı profesyoneller için, bazen güç dengesizlikleri ve korku kültürüyle şekillenen bir yer olabiliyor. Bu algıyı değiştirebilmek için, açık iletişim ve kolektif güç oluşturmak çok önemli. Sanatçılar ve profesyonellerin haklarını savunmaya başlamaları, yalnızca bireysel çıkarlarını korumakla kalmaz, aynı zamanda sektördeki genel durumu iyileştirir. FRANK’in amacı, bu tür bir topluluk yaratmak; sanatçılara ve profesyonellere haklarını savunma konusunda cesaret vermek, onların daha güçlü bir duruş sergilemelerini sağlamak ve daha güvenli bir çalışma ortamı yaratmaktır. Bu algıyı değiştirmek, eğitim ve bilinçlendirme ile mümkün olacaktır. İnsanların haklarını ne zaman, nerede ve nasıl savunacaklarını bilmeleri, toplumsal olarak daha güçlü bir pozisyon oluşturmalarına yardımcı olacaktır.

FRANK olarak adil bir sanat ekosistemi yaratmak için hangi somut aksiyonları alıyorsunuz? Bu aksiyonların etkilerini nasıl ölçüyorsunuz?

FRANK olarak, adil bir sanat ekosistemi yaratmak için somut adımlar atıyoruz. Bunlar arasında sanatçılar için ücret hesaplayıcı, sözleşme kontrol listeleri, şeffaf çalışma sözleşmeleri ve sektördeki en iyi uygulamalara dair eğitimler yer alıyor. Bu araçları sağlarken, sektördeki dönüşümü izlemek için sürekli veri topluyor ve analizler yapıyoruz. Bir örnek vermek gerekirse, sanatçılarımızın hangi koşullarda ve hangi ortalamalarla ücretlendiklerini takip edebiliyoruz. Ayrıca, kurumlarla birlikte adil sözleşme örnekleri üzerinde çalışarak, her iki tarafın da fayda sağlayacağı bir sistem kurmaya çalışıyoruz. Aksiyonlarımızın etkilerini hem sanatçılar hem de kurumlar üzerindeki değişikliklerle izliyoruz. Bu daha fazla sanatçıya adil ücret verilmesi, geç ödemelerin azalması, kurumların daha şeffaf hâle gelmesi gibi somut sonuçlarla ölçülüyor.

FRANK’in sunduğu araçlar (örn. ücret hesaplayıcı, sözleşme kontrol listeleri) sanatçılar tarafından nasıl karşılandı? Bu araçların kullanımı sahada nasıl bir fark yaratıyor?

Sanatçılar tarafından sunulan araçlar büyük bir olumlulukla karşılık buldu. Ücret hesaplayıcı ve sözleşme kontrol listeleri, sanatçıların haklarını daha kolay ve güvenilir bir şekilde savunmalarına yardımcı oldu. Bu araçlar, sanatçılara özgürlük ve güven duygusu veriyor çünkü kendilerini daha iyi bir şekilde konumlandırabiliyorlar. Saha üzerindeki fark ise, sanatçılar artık daha bilinçli kararlar alabiliyor, kurumlarla daha sağlam ve şeffaf ilişkiler kurabiliyor. Ayrıca, bu araçlar sayesinde, sektördeki ödeme eşitsizlikleri daha görünür hâle gelerek, daha adil bir dağılımın sağlanmasına zemin hazırlıyor.

Adil çalışma koşulları konusunda sanat kurumlarıyla nasıl bir iletişim kuruyorsunuz? Kurumlar bu konudaki öneri ve taleplerinize ne kadar açık?

Sanat kurumlarıyla iletişimi sürekli olarak şeffaf ve diyalog odaklı yürütüyoruz. FRANK, kurumları suçlamak değil, birlikte çalışarak iyileştirme yapmak istiyor. Bu yüzden önerilerimizi, sanatı ve sanatı üreten profesyonelleri daha sürdürülebilir bir şekilde destekleyecek yollar sunarak iletiyoruz. Kurumlar genellikle bu önerilere açık, çünkü sektörün daha sağlıklı bir hâle gelmesi herkesin yararına olacak. Ayrıca, kurumlarla uzun vadeli ilişkiler kurarak, bu değişikliklerin sürekli hâle gelmesini sağlamak istiyoruz.

FRANK’in sanat dünyasında bir referans noktası hâline gelmesi için yürüttüğünüz bilinçlendirme çalışmaları neler?

FRANK, sanat dünyasında bir referans noktası olabilmek için bilinçlendirme ve eğitim çalışmalarını genişletiyor. Bu, sanatçılarla yapılan birebir görüşmeler, sosyal medya ve dijital platformlarda yapılan kampanyalar, seminerler ve panel tartışmalarını içeriyor. Ayrıca sektördeki önemli aktörlerle birlikte çalışarak, adil ücretlendirme ve sanatçı hakları konusunda daha geniş bir farkındalık yaratmaya çalışıyoruz. Eğitimler ve bilinçlendirme çalışmaları, sanatçıları güçlendiriyor ve sektördeki profesyonellerin daha bilinçli ve adil bir yaklaşım benimsemelerini sağlıyor.

Adil ücretlendirme gibi soyut kavramlar, farklı coğrafyalarda ve kültürel bağlamlarda nasıl somutlaştırılabilir? FRANK’in bu konudaki yaklaşımı nedir?

Adil ücretlendirme gibi soyut kavramlar, yerel kültürel bağlamlarda somutlaştırılabilir. FRANK, farklı coğrafyalarda ve kültürel bağlamlarda yerel dinamiklere uygun stratejiler geliştiriyor. Örneğin, farklı ülkelerdeki ekonomik düzeyler, çalışma kültürleri ve sanatın toplumsal işlevleri dikkate alınarak, adil ücretlendirme modelleri farklı şekillerde adapte edilebilir. Bu, her yerel bağlamda adil ücretlendirme anlayışını doğru bir şekilde inşa etmek için esnek ve duyarlı bir yaklaşımı gerektiriyor.

Sizce sanat dünyasında “fair” yani adil bir ortam yaratmak gerçekten mümkün mü? Bu hedefe ulaşmak için hangi yapısal dönüşümler gerekiyor?

Sanat dünyasında adil bir ortam yaratmak kesinlikle mümkün. Ancak bu, birçok yapısal dönüşümü gerektiriyor. İlk olarak, şeffaflık ve hesap verebilirlik temel ilke hâline gelmeli. Sanatçılar, kurumlar ve diğer tüm paydaşlar arasındaki ilişkilerde güç dengesizliklerini ortadan kaldıracak bir yapının oluşturulması lazım. Bu yapıyı oluşturmak için sanatçı haklarının korunması, adil sözleşmelerin oluşturulması, ödemelerin düzenli ve şeffaf yapılması gibi ilk adımlar kritik öneme sahiptir. Ayrıca, sanat kurumlarının kurumsal sorumluluklarını kabul ederek, sanatçılara daha adil bir çalışma ortamı sunmaları sağlanmalıdır.

FRANK’in modeli uluslararası ölçekte nasıl yaygınlaştırılabilir? Başka ülkelerde benzer girişimlerle iş birlikleri kurmayı düşünüyor musunuz? Örneğin Türkiye’de benzeri bir girişim sizce mümkün müdür?

FRANK’in modeli, uluslararası ölçekte yaygınlaştırılabilir ve bu tür girişimlerle iş birlikleri kurmak oldukça önemli bir adım olacaktır. Şu anda Avusturya, Avustralya ve Hollanda gibi farklı bölgelerdeki meslektaşlarımızla iletişim hâlindeyiz ve bu tür girişimlerin uluslararası düzeyde büyümesi için potansiyel iş birlikleri geliştirmeyi hedefliyoruz.

​Türkiye’de de benzeri bir girişimin mümkün olduğunu düşünüyorum. Sanatçıların, küratörlerin ve diğer sanat profesyonellerinin hakları konusunda bilinçlenme giderek artıyor ve sanat dünyasında adil ücretlendirme, hakların korunması gibi konular daha çok önem kazanıyor. Bu bağlamda, FRANK'in modelinin Türkiye’de uygulanması hem yerel hem de uluslararası sanatçılar için önemli fırsatlar yaratabilir. Sanatçı hakları ve adil ücretlendirme konusunda Türkiye’de ciddi bir ihtiyaç olduğunu gözlemliyoruz, bu yüzden böyle bir girişimin burada da hayata geçmesi mümkün ve çok faydalı olacaktır.

Sanat kurumları sanatçı haklarını nasıl daha iyi koruyabilir ve destekleyebilir?

Sanat kurumları, sanatçı haklarını daha iyi koruyabilmek için ilk adım olarak daha şeffaf ve adil sözleşmeler geliştirmeli ve sanatçılara yönelik etkin bir destek ağı oluşturmalıdır. Bu, yalnızca maddi hakları değil, aynı zamanda yaratıcı özgürlüklerini ve iş güvencelerini de kapsar. Ayrıca, kurumlar sanatçılarla sürekli ve anlamlı bir diyalog kurarak, onların seslerini duyurmalı ve onları karar alma süreçlerine dâhil etmelidir. Bu yaklaşım hem sanatçılara hem de sanat kurumlarına fayda sağlar; çünkü sanatçılar yalnızca yaratıcı değil, aynı zamanda kurumsal yapının bir parçası olurlar. Benim de The Art Institutions of Tomorrow kitabımda vurguladığım gibi, kurumların gelecekteki sürdürülebilirliklerini yalnızca yaratıcı işler üzerinden değil, aynı zamanda etik ve adil çalışma ortamları sağlama sorumluluklarıyla sürdürebilecekleri bir döneme geçiyoruz.

Kitabınızda ele aldığınız konularla FRANK’in misyonu arasında nasıl bir bağlantı görüyorsunuz? FRANK’in sanat kurumlarıyla iş birliği yaparak sanatçılar için daha adil bir sistem oluşturma konusunda nasıl bir rol oynayabileceğini düşünüyorsunuz?

The Art Institutions of Tomorrow kitabımda, sanat kurumlarının daha etik ve adil bir yapıya bürünmesinin gerekliliğini vurgularken, FRANK Fair Artist Pay’in misyonu da tamamen bu doğrultuda bir değişim talep ediyor. FRANK, sanatçıların haklarını savunmak ve onlara adil ücretlendirme sağlamak için önemli bir platform sunuyor. Kitabımda bahsettiğim gibi, sanatı sadece sergileyen kurumlar değil, aynı zamanda sanatçılara daha iyi çalışma koşulları ve daha adil finansal modeller sunan kurumlar olarak yeniden tasarlamak gerektiğini savunuyorum. FRANK, sanatçıların haklarının savunulmasında kurumlarla iş birliği yaparak bir ekosistem inşa edebilir ve daha sağlıklı, sürdürülebilir bir sanat sektörü yaratılmasına katkı sağlar. Bu tür iş birlikleri, sadece finansal değil, aynı zamanda kurumların etik sorumlulukları açısından da önemli bir değişim yaratacaktır.

Son olarak, genç sanatçılar ve sanat profesyonelleri için adil bir kariyer inşa etmelerine yardımcı olabilecek en önemli tavsiyeniz nedir?

Genç sanatçılara ve sanat profesyonellerine verebileceğim en önemli tavsiye, kendi değerlerini net bir şekilde anlamaları ve bunu iş pratiklerine yansıtmalarıdır. Sanatçıların sadece yaratıcı yetenekleri değil, aynı zamanda kendi haklarını savunma ve adil koşullarda çalışma konusundaki kararlılıkları da son derece önemlidir. Kendilerine sağlam bir ağ kurmalarını, gerektiğinde mentorluk almalarını ve iş birlikleri geliştirmelerini öneririm.

FRANK gibi oluşumlar, sanatçıları ve sektör çalışanlarını desteklemek için var ve uygulayabilecekleri araçlar sunuyor. Bu tarz desteklere ve yol gösterilmesine hepimizin ihtiyacı var. Kariyerime ilk başladığım yıllarda, hangi iş için ne kadar ücret isteyeceğimi bilmiyor, kendimi işverenlerin ve proje sahiplerinin inisiyatifine bırakıyordum. Bu da birçok projede çok düşük ücretlere çalışmama neden oldu. Yıllar sonra AICA Türkiye’ye üye oldum ve orada AICA’nın belirlediği fiyatlara bakarak kendi iş gücümü değerlendirmeye başladım. Bugüne geldiğimizde aldığım projelerin benim için ne kadar zaman ve enerji gerektirdiğine bakarak ve yıllık kazanç hedefimle bunu karşılaştırarak ücretlendirme yapıyorum. Ve neden bu kadar istediğimi çalıştığım kişi ve kurumlarla açıkça paylaşıyorum. Belki bu, genç sanatçılar ve sanat profesyonelleri için bir tavsiye olabilir.

FRANK hakkında daha detaylı bilgiye buradan erişebilirsiniz.

*FRANK Fair Artist Pay Visual Identity by FeDeRAtion! FRANK 
​Pamphlet designed by Umi Aishath.

0
358
0
Fotoğraf: Christa Holka
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage