0 YAPILAN YORUMLAR
5853 GÖRÜNTÜLENME
6 TAKİPÇİ
0 BEĞENİ
Anlar mısın?

Sen gelirsen güneş kıskanır söner, ay dönüşür bembeyaz bir geline…

Üstümüze düşen bir sevgi yük olur bazen bize,
Yine de sevgi diye hoş görür şükrederiz,
Onun için siz de şükredin Tanrıya ve bize,
Size böyle yük olduğumuz için... 

İnsanlar geçiyor yanımdan, üstümden kuşlar... Arabalar desen vızır vızır. Ben geçiyorum aynı yollardan. Güneş her gün istisnasız doğup batıyor. Günler geçiyor. Haftalar geçiyor. Aylar kovalıyor birbirini. Havada bulut kümeleri savruluyor rüzgârla. Bir lodos, bir karayel derken mevsimler durur mu hiç yerinde. Mevsimler de geçiyor. Hatta buna yılları da eklemeden olmaz. Her şey geçiyor. Devamlı değişiyor dünya, devamlı değişiyoruz. Varlık oluş içinde demiş ya filozof doğru desek, yanlış olmaz sanırsam. Zaman adeta hain bir düşman, geçiyor hiç durmadan. Her bir şey değişiyor, ben de dâhil. Lakin bende değişmeyen bir şey var. Herhangi bir şekilde seninle yolu kesişen herkes sevmiştir seni, farklı boyutlarda elbet. Katılmamak ne haddime. Bilmiyor onu sevmemin aslında ne kadar büyük bir şey olduğunu. Sıradan, vasıfsız, kısa süreli bir duygudurum zannediyor belki. Ne fark eder ki ne zannettiği. Anlatamıyorum.

 Pek çok vaziyetin telafisi mümkün olabiliyor bu hayatta. Düzeltebileceğimiz pek çok şey mevcut tıpkı düzeltemeyeceklerimizin mevcudiyeti gibi. Örneğin birisine yanlış zamanda gitmek yahut geç kalmak. Tam bir kaos. Yapılabilecek hiçbir şey yok, durumu kurtarmaya yetecek hiçbir kelam mevcut değil. Bu yüzden bu durum bir çıkmaz ya. Peki, doğru zamanı nasıl anlarız? Ne müneccim bilir ne de mukavvit. İşte böyle durumlarda anlatamadıklarımız kâr kalır yanımıza. Birini seviyorsanız ve o sizi sevmiyorsa bundan güzel bir kaos çıkar. İşte düzeltemeyeceklerimizin mevcudiyetinin güzel bir örneği. Birisini ne kadar severseniz sevin o size karşı bir duygu hissetmediği sürece bir çıkar yol yoktur. Sizi günün herhangi bir saatinde aklının ucundan bile geçirmeyecek ve şu dakikalarda kuvvetle muhtemel size karşı bir düşünsel eylem içerisinde de değil. Yani kısacası umrunda değilsiniz. Lakin ortada bir suçlu ve ya suç yok. Ne sevmek kötü bir eylem ne de sizi seven insanı sevmemek. Saygıdeğer filozofumuz Platon güzel isim takmış buna. Lakin şu an kullandığımız manasından uzak bir anlam takmış. Divan şairlerimiz şöyle bahseder karşılık beklemeden duyulan sevgiden: “Müşahhastan mücerrete…”
Eğer birini seviyorsanız ve o seni sevmiyorsa bundan çok güzel kaos çıkar. Bir sürü şiir, sağlam bir roman ve anlatacak bir sürü hikâye çıkar. Uykusuz geçen geceler, parklarda içilen şaraplar, yerli yersiz kıskançlık krizleri çıkar. Ama sevgine karşılık çıkar mı? O biraz zor işte…"
''Vazgeçti iseniz sevelim efendimiz.'' diye bir biten diyalog vardır Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar adlı muazzam yapıtında. Başı ve sonrası çok da alakadar değil konumuzla. İlk başlarda anlamamıştım anlatmaya çalıştığı şeyi. Çok sonraları farkına vardım. Anladığım kadarı ile diyordu ki: Eğer karşılık beklemeden seveceksiniz, eğer artık ondan herhangi bir şey ummuyor iseniz, eğer artık müşahhastan mücerrete adını verdiğimiz mertebeye erişti iseniz sevelim efendimiz, vazgeçti iseniz sevelim.

Anlatamıyorum evet. Ben ne müneccimim ne de mukavvit. Bilemiyorum doğru zaman ne vakit. Bildiğim şey sevgim. Vazgeçer de öyle mi severim, yoksa toplarım heybemde ne varsa anlatabildiğim kadarını anlatabilir miyim? Dedim ya bu bir çıkmaz. Ben o çıkmaz denizinin dili deryasındayım. Ne yaparım, nasıl gelirim sana bilinmez. Anlatabildiğim kadarı ile ne yapılabilir ki. Anlatabildiğim kadarı ile anlar mısın beni. İnsanı korkutan kaybetme hissiyatıdır. Bende de var bu, ya yetmezse anlatabildiklerim ya uzaklaşırsan benden ya elimde olduğun kadarını da kaybedersem, ne kalır geriye senden. Nasıl dayanılır, gözde canlılık demek olan fer kavramının vuku bulmuş olduğu gözlere bakamamaya bir daha. Bir daha isminle sana hitap edememeye nasıl dayanır insan. Kimler geçerken içimden bir tek sen vardın melekleri imrendiren.
Birazdan mavi bir ay doğar, sessizliğe gömülmüş şu adi şehrin üstüne. Herkes çekilir köşesine. Bir rüzgâr çıkagelir tepelerin ardından, sen üşürsün. Malum sen çabuk üşürsün. Sonra ben çıkarım balkona. Bir sigara yakarım. Bende üşürüm elbet. Lakin yanımda olsan montumu da veririm ama konumuz bu değil. Sonra biter sigaram. Şehrin ışıkları bir bir söner. Uyursun sen. Ki uyumuşsundur şu an kuvvetle muhtemel…

Sen gelirsen güneş kıskanır söner, ay dönüşür bembeyaz bir geline…


                                                                                                                                                             Alim Aksoy



0
1664
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage