21 KASIM, PAZARTESİ, 2022

“‘Kıvılcım’ Aynı Zamanda Bir Yas ve Adaletsizlik Hikâyesi”

K’nın Sesi’nin yeni podcast dizisi Kıvılcım’ı yazar ve oyuncu Duygu Dalyanoğlu ile konuştuk.

“‘Kıvılcım’ Aynı Zamanda Bir Yas ve Adaletsizlik Hikâyesi”

K’nın Sesi’nin yeni podcast dizisi Kıvılcım, polisiye bir hikâyeyi dinleyicilerle buluşturuyor. İzmir’de gerçekleşen şüpheli bir “intihar” vakası üzerinden gelişen hikâye, zamanla işin içerisine dâhil olan karakter ve bulgularla hızla başka bir yöne doğru evriliyor. Polis Derya, fizik öğrencisi Nehir ve emekli Leman’ın günden güne iç içe geçen hikâyeleri, bu üç farklı kuşaktan kadının kendi yaşam öykülerinin kimi noktalarda ne derece benzer yazgılara sahip olduğunu görünür kılıyor.

Türkiye’de kadınların merkezde olduğu ilk polisiye podcast dizisi olan Kıvılcım renkli karakterleri, zengin üslubu, yetkin oyuncu kadrosu ve özgün müzikleriyle dinleyenleri eşsiz bir işitsel yolculuğa çıkarıyor.

Duygu Dalyanoğlu’nun kaleme aldığı Kıvılcım’ın yönetmenliğini Ayşenil Şamlıoğlu, ses tasarımı ve müziğini Beril Sarıaltun, yapım ve iletişim koordinatörlüğünü Nihal Albayrak üstlenirken oyuncu kadrosunda ise Ayşenil Şamlıoğlu, Duygu Dalyanoğlu, Nazlı Bulum, Ayça Damgacı, Erol Babaoğlu, Tilbe Saran, Gün Koper, Nihal Albayrak, Semih Ali Aksoy, Nihat Alpteki, Zeynep Su Topal, Cüneyt Yalaz, Emre Aymelek, Yiğit Şahin, Burcu Ertürk Kılıç, Zuhal Çelik, Beril Sarıaltun ve Begüm Şengül yer alıyor.

Yeni podcast diziniz Kıvılcım, geçtiğimiz günlerde dinleyicilerle buluştu. Bu podcast dizisinde İzmir’de gerçekleşen şüpheli bir ölüm ve bu ölümün akabinde gelişen olayları merkeze alıyorsunuz. Öncelikle Kıvılcım projesi nasıl gelişti?

K’nın Sesi’nde yayın yapmaya 2020 yılında başlamıştık. O zamandan bu yana çeşitli temalarda, toplumsal cinsiyet dramaturjisini merkeze alan kısa oyunlar ve söyleşiler yayımlamıştık. Bu 10 farklı kısa oyun hem dinleyiciden ilgi gördü hem de bizlere ses tiyatrosu alanında deneyim kazandırdı diyebilirim. Dinleyicilerimizin bir kısa oyunu dinledikten sonra “hikâyenin devamı yok mu” soruları, bizlerin daha geniş bir kadro ile daha kapsamlı bir hikâye anlatma isteğimiz ile birleşince bir podcast dizisi ya da daha eski tabir ile “arkası yarın radyo tiyatrosu” yapma fikri oluştu. Dünyada podcast dizileri yaygın olsa da Türkiye’de yakın dönemde podcast için üretilen dizilerin sayısı hâlen bir elin parmaklarını geçmiyor. Sinemada ve dijital platformlarda olduğu gibi kadın hikâyelerini ve karakterlerini merkeze alan yapımlar ise yok denecek kadar az. Biz de bu bağlamda kadın karakterlerin hikâyesini merkeze alan bir polisiye dizi yapmak istedik. Ben geçmişte hem tiyatro sahnesi için oyunlar kaleme almış, hem de K’nın Sesi’nde kısa oyunlar yazmıştım fakat polisiye yeni bir alandı. 2021 yazında uluslararası bir crime fiction (suçun kurmacası) yazarlığı eğitimi aldıktan sonra sekiz bölümlük bir senaryo hâlinde Kıvılcım’ı kaleme aldım.

Projenin arka planında tıpkı diğer çalışmalarınızda olduğu gibi geniş bir ekip söz konusu. Kıvılcım’ın oluşum sürecinde nasıl bir ekip çalışması yürüttünüz? Projede kimler var?

K’nın Sesi podcast kanalını birlikte var ettiğimiz, Kıvılcım’ın ses tasarımını ve özgün müziklerini yapan Beril Sarıaltun ve Kıvılcım’da hem oyuncu olarak yer alan hem de projenin iletişim&yapım koordinatörlüğünü üstlenen Nihal Albayrak ile en baştan beri proje tasarımının her aşamasında birlikte çalıştık. Metin yazımı tamamlandıktan sonra daha önce Annemin Tarif Defteri adlı ses tiyatrosu oyunumuzda birlikte çalışma fırsatı bulduğumuz ve Ankara Radyosu yıllarından beri pek çok radyo oyununda hem oyuncu hem de yönetmen olarak yer almış Ayşenil Şamlıoğlu’nun kapısını çaldık. Radyo tiyatrosunu günümüz olanaklarıyla podcast’e uyarlanmasından çok heyecan duyan ve Kıvılcım’ın hikâyesini okur okumaz çok seven Ayşenil Şamlıoğlu projenin yönetmeni ve oyuncularından biri oldu. Ardından da her bir karaktere sesi ile can veren bir geniş oyuncu kadrosu dahil oldu Kıvılcım’ın hikâyesine… Nazlı Bulum, Ayça Damgacı, Erol Babaoğlu, Tilbe Saran, Gün Koper, Semih Ali Aksoy, Nihat Alpteki, Zeynep Su Topal, Cüneyt Yalaz, Emre Aymelek, Yiğit Şahin, Burcu Ertürk Kılıç ve Zuhal Çelik dizideki karakterleri seslendirdiler. Son olarak da Kıvılcım karakterine ait şarkıları seslendiren Ezgi Karadayı, kemanda Myrthe van de Weetering ve gitarda İbrahim Odak projeye dahil oldu aramıza. Kıvılcım’ın kapak tasarımı daha önceki oyunlarımızda da olduğu gibi Dilek Şenyürek’e ait. 

Kıvılcım, temelinde bir polisiye hikâye. Polisiye gibi özel bir dikkat gerektiren bir türü, bir podcast dizisi olarak işlemek/geliştirmek bu anlamda önemli ve zorlu bir tercih. Peki bu hikâyeye ruh üfler, ses verirken nelere dikkat ettiniz? Dinleyicide merak duygusunu nasıl diri tutmaya çalıştınız?

Sanırım öncelikli olarak merkeze hangi “suç”u aldığınız en önemli nokta. Ben az önce bahsettiğim suçun kurmacası eğitiminin ardından Kıvılcım’ı kurgularken Türkiye’nin güncelini araştırmaya başladım. Kadın cinayetlerinin uzun yıllardır arttığı hepimizin malumu fakat 2021 yazında şüpheli kadın ölümlerinin ve intiharlarının da arttığı ve birçok dosyanın “intihar” diye kapatıldığını öğrenince bunun üzerinden ilerlemeye karar verdim. Alanda çalışan avukatlarla, adli tıp uzmanları ile, fizik alanından akademisyenlerle görüştüm; feminist yapıların çabaları sonucu adalete kavuşan vakaları inceledim. Yüksek bir tepeden atladığı iddia edilen Kıvılcım adlı genç bir kadının şüpheli intiharını merkeze alan hikâyemizde tüm bu araştırma süreci çok önemliydi. İkinci olarak bu suçu kimin ya da kimlerin ortaya çıkaracağına karar vermek gerekiyordu. Merkezdeki üç karakter yani Derya, Nehir ve Leman böyle şekillendi. Klasik polisiye türünde alışık olunanın aksine tek bir erkek dedektifin suçu aydınlattığı bir model yerine farklı kuşaklardan ve mesleklerden aynı aileye mensup üç kadın karakteri etkin kılmak istedim. Karakterlerden sadece biri -Derya- polis fakat o da çeşitli sebeplerle polis teşkilatının dışında kalan, içinde bulunduğu kuruma kendini ait hissetmeyen bir karakter olarak şekillendi. Bunun dışında polisiyeye has gerilim unsurlarını kullanmanın yanı sıra gündelik hayatı temsil etmenin önemini vurgulamak isterim. Farklı mekânların ve üslupların bir arada olduğu dinamik bir yapı kurmaya gayret ettim. Oyunda merak unsurunu teşvik edecek sahneler de mevcut, mizahi sahneler de, dramatik anlar da, karakterlerin bilinçaltına şahit olduğumuz rüya sahneleri de… Son olarak ses tiyatrosunda belki de herkesin vakıf olmadığı bir kuraldan bahsetmek isterim. İnsan kulağı aynı bölüm içinde en fazla 5-6 farklı sesi ayırt edebiliyor, o nedenle her bölümde en fazla 5 ya da 6 karakterin diyalog içinde olmasına özen gösterdim. Her bölümde ayrı bir yeni karakter dahil ettim. Bu da hem karakter çeşitliliğini gözetmeme hem de merak unsurunu sıcak tutmama vesile oldu diyebilirim.

Kıvılcım, tıpkı K’nın Sesi’nin diğer projelerinde olduğu gibi kadınları merkezine alan bir proje. Bu durumun altını siz de özellikle çiziyorsunuz, zira Kıvılcım’ı “Türkiye’de kadınların merkezde olduğu ilk polisiye dizi” olarak tanımlıyorsunuz. Bu söylemi nasıl açar, K’nın Sesi’ndeki diğer projeler ile birlikte nasıl değerlendirirsiniz?

Kıvılcım bir kadın karakterin şüpheli ölümünü merkeze alıyor öncelikle. Ama kadın karakter sadece “kurban” rolünde değil bu hikâyede. Kıvılcım’ın dosyası “intihar” diye kapatılmasına rağmen adalet arayışına inatla devam eden Canan, bu cinayeti araştıran ve çözen Derya, Nehir ve Leman üçlüsü, olayın açığa çıkmasında bilirkişi raporu ile önemli bir rol oynayan fizik profesörü Uğur gibi kadın karakterler etkin hikâyede. Böyle bir polisiye podcast dizisinin örneği henüz yok ülkemizde. Bunun yanı sıra K’nın Sesi üretimlerini ve Kıvılcım’ı farklı kılan bir diğer öğe de yazar, yönetmen, ana karakter oyuncusu, ses tasarımcısı, besteci, görsel tasarımcı gibi projenin kaderini belirleyen sanatsal rollerin de kadınlar tarafından icra edilmesi.     

Kıvılcım’ın yönetmenliğini tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu/yönetmeni Ayşenil Şamlıoğlu üstleniyor. Bu durum sanırım Şamlıoğlu için de yeni bir deneyim olarak değerlendirilebilir. Bir yönetmen olarak Şamlıoğlu ile nasıl bir çalışma süreci geçirdiniz?

Ayşenil Şamlıoğlu radyo tiyatrosu dinleyerek büyümüş birisi. Aynı zamanda Ankara Radyosu’nda pek çok oyunda hem oynamış hem de yönetmenlik yapmış. Dolayısıyla sese dönük üretim yapmak konusunda oldukça deneyimli. Onunla çalıştığımız için çok mutluyuz. Provalarda ve stüdyo kayıt sürecinde onun yönlendirmeleri bizim için oldukça öğreticiydi. Ses tiyatrosunda elinizde sadece üç unsur var: Kelimeler, oyuncu vokali ve ses tasarımı… Ayşenil Şamlıoğlu oyuncuların vokali ile bir karakter yaratması konusunda her bir oyuncuyu çok doğru yönlendirdi ve doğru ritmi yakalamak konusunda da kayıtlarda çok iyi bir dinleyiciydi. Post-prodüksiyon sürecinde Beril Sarıaltun’un yarattığı gelişkin ses tasarım dünyasına dönük reji müdahaleleri de hep gerçekliği yakalamak ve hikâyedeki dönüm noktalarını vurgulamak ile ilgiliydi. Onun aktif radyo tiyatrosu yaptığı dönemde ses efektleri canlı olarak kaydedilirmiş hatta birçoğu oyuncular tarafından icra edilirmiş; oradan gelen gelişkin bir kulağı olduğunu da düşünüyorum şahsen. Son olarak pozitif enerjisi ve şen kahkahaları ile prova ve kayıt günlerindeki sıcaklığını anmadan olmaz.

Kıvılcım’ın metnini kaleme almakla birlikte aynı zamanda oyuncu olarak da hikâyede yer alıyorsunuz. Kaleme aldığınız hikâyede oynamak, rol almak sizin için nasıl bir deneyim oldu?

Yazım ve kayıt süreci ayrı dönemlerde olduğu için bu iki yaratıcı süreci birbirinden ayırabildim. Yani senaryoyu tamamlayıp oyuncu kimliğime dönebildim. Fakat kaleme aldığınız hikâyeyi seslendirmenin özgürleştirici bir yanı olduğunu söylemem lazım. Çünkü oyun dünyası ile çok uzun süre hemhâl olma şansına sahipsiniz. Hatta ben oyuncu kökenli bir yazar olduğum için her karakteri oynayarak yazıyorum. Seslendirdiğim Derya karakterinin nasıl biri olduğunu da yazım sürecinde inşa edebildim, aynı şekilde oyundaki mekânları kafamda çok önceden canlandırma şansına sahiptim. Vokal oyunculukta mikrofon başında oturduğunuz için bazen rol arkadaşınızdan çok uzakta -hatta bazen tek başınıza- kayıt yapmanız ya da seslendirdiğiniz mekândan bambaşka bir yerde ve pozisyonda olmanız olası. Fakat ben her bir sahneyi kaleme alırken mekânları, karakterlerin birbiri ile olan ilişkisini o kadar çok düşünmüştüm ki seslendirirken zihnimde yarattığım detaylı imgelerden faydalanabildim. Ayrıca kayıt sürecinde sizin masa başında yarattığınız karakterlerin oyuncular tarafından ete kemiğe bürünmesine şahit olmak, yetenekli bir oyuncu kadrosu ile karşılıklı oynamak da ayrı bir keyifti.

Bu polisiye hikâyede üç kuşaktan üç kadın kahramana yer veriyorsunuz: Polis Derya, fizik öğrencisi Nehir ve emekli bir kadın olan Leman. Bu üç kadın kahraman üzerinden oldukça geniş bir tarihsel süreci işin içerisine dâhil ettiğiniz söylenebilir. Bu hikâyeyi neden üç kuşak üzerinden kurguladınız? Söz konusu bu üç kuşak, bize nasıl bir tarihsel süreç sunar?

Bu üç kadının farklı kuşakları temsil etmesini özellikle tercih ettim. Derya 30’larının başında hayattaki ve ailesindeki konumunu sorguluyor, değişimden korkuyor; kardeşi Nehir ise 20 yaşında, hayata yeni başlayan, değişime açık, meraklı genç bir kadın. Teyzeleri Leman ise ellilerinin sonunda bir kadın, geçmişten getirdiği yükleri daha fazla... Bir cinayetin çözüm sürecinde her kuşağın da farklı bilgileri ve yaşam tecrübeleri ile sürece dahil olmasını hayal ettim. Öte yandan edebiyatta ve popüler kültürde sıkça şahit olduğumuz kuşaklar arası çatışma klişesini hem kullanmak hem de biraz alaşağı etmek istedim. Kıvılcım’ın hikâyesi farklı kuşaktan kadınların çatışarak başladıkları bir hikâyenin sonunun bir cinayet bağlamında uzlaşıya dönüşebileceğini söylüyor aslında. Sekiz bölümde sona eren bir çatışma değil bu ama uzlaşıya dönüşme sinyallerini veren bir dönüşümün ilk adımı belki de… Dizi boyunca sadece bir cinayetin ardındaki gerçeği değil birbirlerini dinlemeyi ve birbirlerinden öğrenmeyi de öğreniyorlar.   

Kıvılcım, kişinin hayatında hiç farkına varmadığı veya yüzleşmekten kaçındığı kayıpları, yasları, elemleri vurgulayan bir dizi. Bu durumun izlerini bölümler ilerledikçe Derya, Nehir ve Leman’ın derinleşen hikâyelerinde görmek mümkün. Peki Kıvılcım’ın “şüpheli intiharı” ile gelişen süreç, içerisine zamanla nasıl bir yas ve kayıp hikâyesi dâhil etti?

Diziyi henüz dinlemeyenler için sürprizi biraz kaçıracak bir cevap olabilir. Baştan uyarımı yapayım ama evet en baştan beri sadece tek bir cinayeti değil aslında Derya, Nehir ve Leman’ın geçmişinde yaşanan ve çok da konuşulmayan bir cinayeti de çözüyoruz bölümler boyunca. Yıllar önce babalarının annelerini öldürdüğü ve bu cinayeti engelleyemedikleri -ya da Derya özelinde cinayette tanık konumunda olduğu- için karakterlerin kendilerini suçladıkları dolayısıyla da konuşmaktan kaçtıkları bir geçmiş hikâyesi de mevcut. Dolayısıyla bu aynı zamanda bir yas ve adaletsizlik hikâyesi… Kıvılcım’ın cinayetinin ardındaki gerçeği araştırmadaki ısrarları, engellere rağmen bu vakanın peşini bırakmamaları biraz da bundan kaynaklanıyor aslında. Tıpkı bir soğanın katmanları gibi hikâye (yani cinayet soruşturması) ilerledikçe yeni sırlar ve potansiyel suçlar çıkıyor ortaya. Ve ana karakterlerimiz suça yaklaştıkça mesele kendileri için de kişisel bir yere, diğer bir deyişle bam teline dokunuyor. O yüzden en baştan beri geçmişte yası tutulamayan bir cinayetin daha varlığını merkeze yerleştirmek istedim hikâyede. Ayrıca kadın cinayetlerinin sadece bugüne veya Kıvılcım karakterinin hikâyesine has, tekil bir mevzu olmadığını da göstermek istedim.   

Kıvılcım’ı SpotifyApple PodcastlerK’nın Sesi Web Sitesi üzerinden dinleyebilirsiniz.

0
4024
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Advertisement
Geldanlage