28 TEMMUZ, SALI, 2020

Rowling, Rushdie ve Atwood’dan “Hoşgörüsüzlüğe” Karşı Açık Mektup

Harper’s Magazine, geçtiğimiz günlerde 150’den fazla akademisyen, sanatçı ve yazar tarafından imzalanan “Adalet ve Açık Tartışma”ya dair açık bir mektup yayımladı. “Hoşgörüsüzlük” ve “linç kültürü”nden duyulan endişeleri dile getiren mektup, kamuoyunda büyük yankılar uyandırdı. Özellikle Atwood, Rushdie ve JK Rowling gibi isimlerin imzacılar arasında yer aldığı mektup, temel ilkelerine imzacılarının dahi uymadığı gerekçesiyle yoğun bir protestoyla karşılandı. Alison Sel’in bu konuyla ilgili The Guardian’da yayımlanan yazısını okurlarımız için Türkçeye çevirdik.

Rowling, Rushdie ve Atwood’dan “Hoşgörüsüzlüğe” Karşı Açık Mektup

Harper’s Magazine geçtiğimiz günlerde bazı olumsuz düşüncelerin tartışmaya açılarak değiştirilmesi gerektiğini söyleyen bir açık mektup[1] yayımladı. Bu mektupta imzası bulunan kimi yazarlarsa eleştirmenler tarafından oldukça sert bir şekilde uyarıldı.

​JK Rowling, Salman Rushdie ve Margaret Atwood gibi isimlerin de imzasını taşıyan mektup, “farklı görüşlere karşı hoşgörüsüzlük”ün ortadan kaldırılmasını ve “kamusal dışlama ve linç kültürü” gibi modalardan vazgeçilmesi gerektiğini ifade ediyor.

Son dönemde transseksüeller ile ilgili açıklamaları nedeniyle Harry Potter hayranları tarafından ciddi bir biçimde eleştirilen JK Rowling, bu eleştirilere karşı açıklamasında “bu mektubu liberal bir toplumun temel ilkelerini savunmak için” imzaladığını belirtiyor ve “düşünce ve konuşma özgürlüğü”nün kısıtlanamayacağının altını çiziyor.

Mevcut durumu McCarthy yıllarıyla karşılaştıran Rowling, bu konudaki görüşünü Lillian Hellman’dan bir alıntı yaparak şöyle açıklıyor: “Vicdanımı günün modasına göre yönlendirmiyorum ve yönlendirmeyeceğim.”  Harper’s Magazine tarafından yayımlanan açık mektupta Martin Amis, Noam Chomsky, Steven Pinker, Malcolm Gladwell ve Gloria Steinem gibi isimlerin de yer aldığı 150’den fazla akademisyen, sanatçı ve yazarın da imzası bulunuyor. 

“Irk ve sosyal adalet konusunda gerçekleştirilen protestoların emniyet teşkilatının polis yapılanması konusunda gecikmiş bazı talepleri gündeme getirdiğini ve eşitlik açısından da daha fazla özgürlük talebi doğurduğunu” ifade eden mektup, “politik konular yüzünden hoşgörünün azaldığını, insanların tartışma ve görüşlerini ifade etme imkânlarının kısıtlandığını ve ahlaki normlarda yeni sorunlara neden olduğunu” belirtiyor.

“Panikle olayları kontrol altına alma çalışmaları”nın aceleci ve orantısız cezalar verilmesine yol açtığına değinen mektup, “editörlerin kimi metinlerdeki tartışmalı konular nedeniyle nasıl kovulduğunu; kimi kitapların asılsız iddialarla nasıl toplatıldıklarını; gazetecilerin belirli konu ve başlıklarda yazı yazmalarının nasıl yasaklandığını; profesörlerin edebiyat derslerinde kullandıkları kimi alıntılar nedeniyle nasıl hemen ciddi soruşturmalara maruz bırakıldığı; hakemli bir dergi için çalışan bir araştırmacının nasıl bir ânda işten çıkarılabildiği; ve kimi organizasyon başkanlarının bazı küçük hatalar nedeniyle nasıl görevlerinden uzaklaştırıldığını” da gündeme getiriyor”.

Hareketin ilk temsilcisi olan yazar Thomas Chatterton Williams, National Book Critics Circle ve the Poetry Foundation’da büyük tartışmalara yol açan ırkçılık davaları ile ilgili The New York Times’a çeşitli açıklamalarda bulundu.

The NYT’a “Canceler in Chief’in Donald Trump’ın kendisi” olduğunu söyleyen Williams, “ancak onun bazı yasaları kötüye kullanmasının insanların inandığı ilkeleri gölgeleyen bir şey olmadığını” belirtiyor.

Mektup, yazarların “kötü düşünceleri bertaraf etmeye giden yolun onları susturma veya onları uzaklaştırmakla kat edilemeyeceğini, bu yolun ancak bu gibi konuların tartışılıp bir sonuca bağlanarak çözülebileceği” önerisiyle son buluyor.

Harpers tarafından yayımlanan mektubun ardından bir tweet atan gazeteci ve yazar Glenn Greenwald ise şu değerlendirmelerde bulundu: “Özgürlük ve eşitlik talebinde bulunan, baskılara direnilmesi gerektiğinin yüksek sesle tekrarlandığı birçok çalışmada olduğu gibi Harpers’ın Açık Mektubu’nda da bu mektupta kınanan eylemleri yapan ve sansürcü bir zihniyete sahip kişiler var.”

Amerikalı senatör Brian Schatz ise mektubun oldukça önemli olduğunu, “onu anlamak için büyük bir beyin gücüne ihtiyaç duyulduğunu ve çözülmesi kimi zaman imkânsız gibi duran sorunların bir sonuca bağlanması için bazen uzun bir süreye ihtiyaç duyduklarını” belirtiyor.

Mektubun orijinal imzacılarından biri olan tarihçi Kerri Greenidge, daha sonra bu metni onaylamadığını ve imzasını geri çekmek istediğini söyledi. Kerri Greenidge’in yazar olan kardeşi Kaitlyn Greenidge ise aynı mektubun kendisine de iletildiğini, ancak onu imzalamayı reddettiğini açıkladı. Harpers’a çevrim içi olarak yaptığı bir paylaşımla cevap veren Greenidge, “bu mektupta dile getirilen endişeleri paylaşmadığını ve bu tehditlerin gerçek olduğuna inanmadığını” dile getirdi. Açıklamada ayrıca şu ifadelere de yer verildi: "Veya en azından, herhangi bir konu hakkında yazarken akademide bastırılan yüzlerce farklı görüşün ardından, anti-siyahlık ve beyaz terörizm tarihini dikkate almamın istenmediğine inanmıyorum, bence bu kurumsal otorite kaybının bir karşılığı."

Mektubun imzacılarından olan yazar Jennifer Finney Boylan ise yaptığı açıklamada mektubu imzalayanlar arasında başka kimlerin olduğunu bilmediğini ifade etti. “Eğer mektubu imzalayanlar gizli tutulsaydı bunun internetteki linç kültürüne karşı iyi bir cevap olabileceğini düşündüm. Chomsky, Steinem ve Atwood’un da mektubu imzalayanlar arasında olduğunu biliyordum ve bunun iyi bir topluluk olduğunu sandım. Bunun sonuçlarını kabulleniyorum. Bundan dolayı çok üzgünüm.”

Williams ayrıca mektuba dair yöneltilen eleştirilerden birisinin, “bu mektubu imzalayan isimlerin gerçekte değişmekten korkan insanlar” olduğunu ama asıl konunun da bu olmadığını belirtiyor.

Thomas Chatterton Williams

Williams, Twitter hesabındanda şu açıklamalarda bulundu: “Hayır, bunlar hoşgörüsüz bir dünya görmekten endişe duyan, adalet ve özgürlük düşüncesinin birbirinden ayrılamayacak unsurlar olduğuna inanan insanlar. Bundan korkanlar imzalamayı reddetti. Ama bu tabii ki bu mektubu imzalamayan herkesin bundan endişe duyduğu anlamına gelmiyor. Aramızda birçok öğretici konuşma geçti ve çeşitli anlaşmazlıklar oluştu. İnsanlar gerçekten de her şeyi farklı açılardan değerlendirebiliyor. Kimileri bunu kabul etti, kimileriyse bu mektubun yankılarından endişe duyduklarını belirtti.”

Williams son olarak The New York Times’a şu değerlendirmelerde bulundu: “Biz sadece orada öylece oturup bu mektubu yazan beyaz insanlar değiliz. Birçok siyah düşünür, müslüman düşünür, yahudi düşünür, gay ve trans, yaşlı ve genç, sağ ve sol düşünür bu mektubun imzacıları arasında. Tüm bunların yaygın ve paylaşılan değerler olduğuna inanıyoruz ve listenin bunu yansıtmasını istiyoruz.”

Yazı Alison Flood’un The Guardian’da yer alan “Rowling, Rushdie and Atwood warn against “intolerance” in open letter” başlıklı yazısının birebir çevirisidir.

Kaynak: The Guardian

​​Çeviri: Abdullah Ezik

0
5514
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Advertisement
Geldanlage