GÜNDEM
  • 09-05-2024

    Ekolojist Mark Bertness’in geçtiğimiz yarım yüzyılda bilimcilerin ve akademisyenlerin doğal dünya, evrim ve insanlar hakkında öğrendiklerini aktarmayı amaçladığı çalışması Uygarlığın Kısa Bir Doğa Tarihi, Süha Sertabiboğlu’nun çevirisiyle Ayrıntı Yayınları’ndan çıktı.

    Bertness, insanların dünyadaki diğer organizmalara ve karmaşık sistemlere ne kadar bağımlı ve ilişkili olduğunu ortaya koymayı ve evrimin sadece bir rekabet olduğu yolundaki düşünceyi değiştirmeyi hedefliyor. Uygarlığın Kısa Bir Doğa Tarihi’nde iki milyar yıl önceden günümüze kadarki evrimsel süreci takip ederek, rekabet ve iş birliğinin karşıt güçlerinin günümüz insanlarına, hayvanlara ve bitkilere nasıl yön verdiğinin hikâyesini anlatıyor.

    ​Dünya üzerindeki insan etkisinin hiç olmadığı kadar arttığı günümüz koşullarında dünyaya ve birlikte yaşadığımız tüm canlılara ne kadar bağlı olduğumuzun anlatılması özellikle önemli. Çünkü bu anlatı hem bencillik ve rekabet söylemini aşar hem de geleceğe dair yeni kavrayışlar edinmemizi sağlıyor.

    0
    0
    156
  • 09-05-2024

    Bilsart’ın yeni video çalışmasını tamamlaması adına bir sanatçıya üretim desteği vermek üzere yaptığı açık çağrıya başvurular 31 Mayıs tarihine kadar devam ediyor.

    Bilsart, bu çağrı ile seçici kurulun değerlendirmeleri sonucu belirlenecek yeni bir video işine üretim desteği sağlayacak. Çalışma süresi sonucunda tamamlanan eser, Bilsart’ta Aralık 2024’te sergilenecek. Bilsart seçici kurulunda Erdal İnci, Hülya Özdemir ve Ebru Yetişkin yer alıyor. 40.000 TL tutarında üretim desteği sağlanacak seçilen projenin, Bilsart’ta sergilenmesinin ardından bir edisyonu Bilsar Koleksiyonu’na dahil edilecek. Açık çağrıya 31 Mayıs tarihine kadar buradan başvuru yapabilirsiniz.

    Başvuru Koşulları:
    -Tek/çok kanallı video eserleri ve video eserler odağında diğer sanat pratiklerini (enstalasyon, performans, resim, heykel vb.) beraberinde barındırabilecek projeler için geçerlidir. İçerisinde hareketli görüntüye dair çalışma olmayan başvurular katılım koşulları gereğince değerlendirilmeyecektir.
    -Başvuru sahibi, çalışmakta olduğu ve belirli bir aşamaya getirdiği video eserini anlatan dökümanlarla (video, görsel, yazı vb.) başvuruyu gerçekleştirmelidir.
    -Türkiye’de yaşayan ve çalışan sanatçılar için geçerlidir.
    -Başvuran kişi lisans mezunu olmalıdır.
    -Kolektif sanatçı grupları başvuru yapabilir.
    ​-Başvurular yalnızca vote.bilsart.com internet sitesi üzerindeki formla sağlanır. Eksik veya son başvuru tarihi sonrası herhangi bir yerden iletilen dokümanlar değerlendirilmeye alınmayacaktır.

    Tag: Bilsart
    0
    0
    137
  • 09-05-2024

    Aslı Özge’nin yeni filmi Faruk, Fas’ta gerçekleştirilen 29. Tetouan Akdeniz Film Festivali’nde “En İyi Erkek Oyuncu” ve Eleştirmenler Jürisi En İyi Film ödüllerini kazandı.

    Aslı Özge’nin gerçek karakterlerden ve olaylardan esinlendiği Faruk filminin başrolünde yer alan 96 yaşındaki babası Faruk Özge, filmdeki performansı ile “En İyi Erkek Oyuncu” ödülünü alırken, film Eleştirmenler Jürisi tarafından da en iyi film ödülüne layık görüldü. Beşinci filmi Faruk ile ilk filmi Köprüdekiler’in izinden giden Özge, gerçek mekânlarda çekilen, gerçek karakterlerden ve olaylardan esinlenen yeni filminde, sadece kentsel dönüşümün etkilerini değil, aynı zamanda bir baba-kız ilişkisinin karmaşıklıklarını da göstererek, İstanbul kalabalığının içinde ayakta kalmaya çalışan yaşlı bir adamın hayatına benzersiz ve samimi bir bakış sunuyor. Faruk Özge, Fikret Özge, Derya Erkenci, Gönül Gezer, Alibey Güner, Nurdan Çakmak, Begüm Güzeldoğu ve Semih Arslanoğlu’nun rol aldığı filmin görüntü yönetmenliğini ise Emre Erkmen yapıyor.

    ​Dünya prömiyerini gerçekleştirdiği 74. Berlin Film Festivali’nden de Uluslararası Film Eleştirmenleri Birliği tarafından verilen FIPRESCI ödülünü kazanan Faruk filmi, 42. İstanbul Film Festivali’nde de izleyici karşısına çıktı. Türkiye-Almanya-Fransa ortak yapımı olan filmin yapımcılığını EEE Films, FC Istanbul, Parallel 45 ve The Post Republic üstleniyor.

    0
    0
    152
  • 09-05-2024

    Versus Art Project, Huo Rf’nin “Hareket Alanı” başlıklı kişisel sergisini 14 Haziran tarihine kadar sanatseverlerle buluşturuyor.

    Huo Rf’nin son dönem çalışmalarından oluşan “Hareket Alanı” sergisi, sanatçının pratiğinin merkezinde yer alan empati ve utanç duyguları etrafında şekilleniyor. Huo Rf, sergide sanatsal sürecini şekillendiren bu iki duygunun yaratabileceği ağır yükleri bırakmayı tercih ederek bu duyguların birleştirici gücüne odaklanıyor. İzin verilen ya da kazanılan bir özgürlük alanı ya da tolerans marjı olarak tanımlanabilecek hareket alanı, dilin her daim önemli bir bileşeni olduğu Huo Rf’nin pratiğinde yeni bir aşamaya atıfta bulunuyor. Sanatçı, öfke ve üzüntüye saplanıp kalmak yerine akışkanlığın baskın olduğu başka bir düzlemde olma ihtimalini araştırıyor.

    Sergilenen eserler, Spot Işığı (2021) ve Kişi, Eylem, Durum serileri (2019-2024) ile İsimsiz heykel serisi (2015), utanç, umutsuzluk, depresyon, öfke ve melankoli gibi bir dizi mahrem duyguyu ele alıyor. Huo Rf, bu duyguları politik eylemliliğe sahip duygular olarak tasvir ediyor. Çalışmalarıyla kişisel ve politik olanın sınırlarını zorlayan ve kuir kimliğe buradan yaklaşan sanatçı, utancı hem bireysel hem de toplumsal yönleri olan, kişinin benlik algısını ve başkalarıyla ilişkilerini şekillendiren, dolayısıyla kimlik inşası için oldukça verimli bir tartışma alanı açan bir duygu olarak tanımlıyor.

    Künye: 
    1. Huo Rf, N.B. ,2024, ahşap kaide ve bakır üzerinde farklı tarihlerde üretilmiş ve farklı boyutlarda sabunlar, 21 cm x 20 cm x 33 cm
    2. Huo Rf, Spotlight, fotoğraf, 15 x 21 cm
    3. Huo Rf, H.R., 2022, bakır ve sanatçının annesi tarafından örülmüş perde, farklı ağırlıklarda üç taş, Mersin-Gözne’den, ahşap kaide,
    21 cm x 21 cm x 38 cm. Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi desteği ile üretilmiştir.
    ​4. Huo Rf, Untitled History III, Chromaİstanbul

    0
    0
    168
  • 09-05-2024

    Ara Güler’in 21-27 Mayıs 1952 tarihleri arasında Jamanak gazetesinde yayımlanan Kumkapı Ermeni Balıkçılarıyla Birlikte yazı dizisine odaklanan “Kumkapı Balıkçıları” sergisi, 27 Ekim’e kadar Ara Güler Müzesi’nde sanatseverlerle buluşuyor.

    “Kumkapı Balıkçıları” sergisinin ilham kaynağı olan yazı dizisi ve eşlik eden fotoğraflar, bugün artık var olmayan Küçük Deniz Sokağı ve balıkçı barınağını, burada çalışan insanları ve bir yaşam tarzını izleyiciye sunuyor. Ara Güler arşivinden Kumkapı’ya odaklanan daha önce sergilenmemiş fotoğraflar, efemera ve Ara Güler’in editoryal ve yaratıcı sürecini, seçimlerini gösteren kontakt baskılardan örnekler ilk kez izleyici karşısına çıkıyor.

    Ara Güler, henüz 24 yaşındayken yayımlanan Kumkapı Ermeni Balıkçılarıyla Birlikte yazı dizisi ile, foto muhabirliği alanında erken yaşta kendine bir yer edindi. Mesleğinde ün kazanmasını sağlayan önemli çalışmalarından biri olarak tarihe geçen bu foto-röportaj, yakın gelecekteki başarılı uluslararası kariyerinin de habercisi oldu. Ara Güler 1952 senesinin ardından, yıllar içerisinde Kumkapı Mahallesi’ni pek çok kez ziyaret ederek; kaybolacağını bildiği bir bölgeyi orada yaşayan insanlar ile kaydetti. Balıkçı reislerini, tayfaları, merametçileri günlük hayatları içerisinde fotoğraflayarak ölümsüzleştirdi.

    ​Doğuş Grubu’nun, Ara Güler ile iş birliği sonucu 2016 yılında hayata geçirdiği Ara Güler Müzesi’nin “Kumkapı Balıkçıları” başlıklı yeni sergisini 27 Ekim’e kadar ziyaret edebilirsiniz.

    0
    0
    312
  • 09-05-2024

    Olivier Roy’un yaşadığımız dönemi ve içinden geçtiğimiz dönüşümü anlamak ve yorumlamak isteyenlere kapsamlı bir çerçeve sunduğu çalışması Dünyanın Düzleşmesi - Kültürün Krizi ve Normların Tahakkümü, Haldun Bayrı’nın çevirisiyle Metis Yayınları’ndan çıktı.

    Roy kitabında şu sorulara yanıt arıyor: Psikolojik destek almak için uçağa tavuskuşunuzla ya da tasmalı bir timsahla binmeyi düşünür müydünüz? Yirmi-otuz yıl önce aklımızdan bile geçmeyecek bu tür davranışlar bugün yaşanmakla kalmıyor, bunlara ilişkin düzenleme ve açıklamaların yapılması zorunlu hale geliyor. Peki neden?

    ​Bu yanıt arayışında davranışların zımni kabullerle belirlenmesi anlamına gelen kültürün aşılması ihtiyacına işaret ediyor. Dünyanın pek çok yerinde geleneksel anlamıyla kültür aşınır; edebiyatı, sanatı, düşünceyi kapsayan “yüksek kültür” de değerini kaybederken, kültür kelimesinin kullanım alanı genişliyor ve “iptal kültürü” gibi ifadelere rastlıyoruz. Giderek daha çok davranış apaçık ifade edilen normlarla düzenlenmeye çalışılıyor; genç kuşaklar woke denen, “duyarlılık yanlısı” bir tavırla yeni doğruları ve yanlışları gündeme getirmeye ve belirlemeye yöneliyor. Yazara göre eşzamanlı sayılabilecek dört hareketin bir sonucu bu da: 68’le birlikte başlamış kültür eleştirisi, internet teknolojisinin dünyanın büyük kısmını birbiriyle iletişime sokmuş olması, neoliberalizmle birlikte her türlü ilişkinin metalaşması ve ürünlerin, ilişkilerin yurtsuzlaşması, bu arada kitleselleşen göçler.

    0
    0
    217
  • 08-05-2024

    Slovenya’nın sevilen rock grubu Joker Out, Charm Music Türkiye organizasyonuyla 10 Ağustos akşamı Maximum Uniq Açıkhava’da konser verecek.

    Bojan Cvjetićanin, Jure Maček, Kris Guštin, Jan Peteh ve Nace Jordan’dan oluşan Joker Out, bugüne kadar Umazane Misli ve Demoni olmak üzere iki albüm yayımladı. Kendine özgün görsel kimliği, grup üyelerinin müzikal yetenekleri ve eşsiz dinamizmleri, arka arkaya Slovenya Yılın Sanatçısı ödüllerini (2021 ve 2022) ve bir IMPALA ödülünü gruba kazandırdı.

    Joker Out, 2023 yılında Slovenya’yı Eurovision Şarkı Yarışması’nda temsil etti. “Carpe Diem” adlı hit şarkılarıyla bu yarışmada Avrupa’da çok dinlendi. Eurovision, grubun dünya çapında milyonlarca dinlenmeye ulaşarak hayran kitlesini genişletmesine sebep oldu. Eurovision’daki başarılarının ardından, Joker Out Avrupa genelinde tura çıktı.

    ​10 Ağustos akşamı Maximum Uniq Açıkhava’da gerçekleşecek Joker Out konserinin biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    300
  • 08-05-2024

    Kaan Tanhan’ın “Vizör” başlıklı ilk kişisel sergisi 14 Haziran’a kadar Galeri / Miz’de sanatseverlerle buluşuyor.

    ​Kaan Tanhan, üretimlerinde ağırlıklı olarak sanat ve teknolojinin bir aradalığına başvuruyor ve aşina olduğumuz durum ve kavramları, teknolojinin sunduğu olasılıklar dahilinde yeniden ele alarak, yeni ihtimalleri arıyor. Bu bağlamda sanatçının çalışmaları, bu durum ve kavramlara nihai çözümler öneren sonuçlar olmanın dışına çıkarak, sürekli bir deney hâlini sürdürüyor. Adını, kameranın görüş alanını çerçeveleyen merceği tanımlamak için kullanılan optik araçtan alan “Vizör” sergisinde sergilenen eserler, sanatçının üretim pratiğinin temelinde yer alan bu deneysel yaklaşımın bir sonucu olarak Orwell’ın 1984 adlı romanında tasvir ettiği dünyanın, günümüz dünyasındaki teknolojik izdüşümünü izleyici ile buluşturuyor. Tanhan’ın gözetleme, takip ve vizör kavramları ekseninde kurguladığı bu eserler, alternatif bir dünyanın temsili olmakla kalmıyor, bunun aksine; sanatçının yarattığı algoritmalar vasıtasıyla vizör, izleyici ile etkileşime giriyor ve izleyicinin- bu durumda gözlenenin- varlığı ile döngüsünü tamamlıyor. Kavramsal çerçevesini Öykü Demirci’nin oluşturduğu sergide sunulan dünya, Orwell’ın çoğunluğun azınlığı izlediği ve azınlığın ise kontrol ettiği distopik dünyaya bir alternatif sunuyor. Sanat ve teknolojinin birleşimi vasıtasıyla denetim ve kontrolü azınlığın elinden alarak, topluma veriyor ve kendi denetimini kendi yapan bir toplumun ihtimallerini araştırıyor.

    0
    0
    365
  • 08-05-2024

    British Council, Türkiye ve Birleşik Krallık’taki kültür-sanat kuruluşlarının yaratıcı iş birlikleri geliştirmelerini desteklemek amacıyla hayata geçirdiği ve bu yıl üçüncüsü gerçekleşecek “Yaratıcı İş birlikleri Hibe Programı”na 2 Haziran’a kadar başvurulabilecek.

    Yenilikçi ve sanatsal üretimleri teşvik etmeyi amaçlayan program kapsamında, 5 kuruma kurum başına 17,500 Sterlin ve 5 kuruma ise 7,500 Sterlin’e kadar destek sağlanacak ve toplamda 10 projeye toplam 125 bin Sterlin hibe desteği sağlanacak.

    Tüm Türkiye’den başvurulara açık olacak hibe çağrısında, yeni biçimler ve içerikler sergileyen, yeni ortaklarla çalışan ve izleyicilere geniş kapsamda ulaşan yenilikçi kültür ve sanat projeleri aranıyor. Program kapsamında, iklim değişikliğinden küresel sorunlara kadar çağdaş temaları ele alan özgün ve yaratıcı proje iş birlikleri desteklenecek. Film, yaratıcı teknolojiler, edebiyat, görsel sanatlar, tiyatro ve dans, müzik, mimarlık, tasarım ve disiplinler arası projeler alanlarındaki yenilikçi başvuruların dikkate alınacağı programda, Türkiye'deki sanatçı ve sanat kuruluşlarının Birleşik Krallık'taki sanatçı ve kurumlarla iş birliği içinde yaratıcı projeler geliştirmeleri amaçlanıyor.

    Çevrim içi veya yüz yüze sergilenebilecek projeler, performans, rezidans, sergi, festival, gösterim, panel, söyleşi ve atölye formatlarında olabilmekle beraber, farklı yenilikçi yaklaşımlara da açık olacak. Belli bir tema şartı aranmayan projeler arasında, özellikle cinsiyet, ırk, etnik köken, engellilik, kapsayıcılık, yaş ve diğer çeşitlilik alanlarına odaklanan iş birlikleri teşvik ediliyor. Programa başvuruda bulunan projelerin, 31 Mart 2025 tarihine kadar hayata geçmesi isteniyor. 

    Hibe programı hakkında detaylı bilgiye ve başvuru için ayrıntılara buradan ulaşabilirsiniz. British Council Türkiye web sitesi üzerinden gerçekleştirilebilen başvurular için son tarih 2 Haziran Pazar günü olacak ve 21 Mayıs Salı günü saat 11:00’de açık çağrı ile ilgili olası soruların cevaplandırılacağı çevrim içi bir oturum gerçekleştirilecek. Hibe programı kapsamında seçilen projeler, 22 Temmuz 2024 tarihinde British Council web sitesi üzerinden açıklanacak. 

    0
    0
    242
  • 08-05-2024

    Volkswagen Arena, “Her Şey Bir Arenada” mottosuyla mayıs ayı boyunca da birbirinden farklı etkinlikleri katılımcılarıyla buluşturacak.

    Volkswagen Arena mayıs ayı boyunca; All Night Long World Tour adıyla çıktığı turne kapsamında Klangkuenstler, Türkçe pop müziğin pek çok vazgeçilmez şarkısında imzası bulunan Gülşen, dört yılın ardından beklenen albümü Dönmek İçin Eve lansmanıyla Gazapizm, trance, acid ve techno türlerini harmanladığı müziği ile KI/KI ve modern dans müziğinin öne çıkan DJ ve müzik yapımcısı Dax J, yüksek enerjisiyle göz dolduran techno'nun durmak bilmeyen Belçikalı ismi Amelie Lens, 2024 dünya turu kapsamında dünyaca ünlü Harlem Globetrotters, eleştirmenler tarafından “Rönesans Adamı” olarak tanımlanan dünyanın en büyük seslerinden Plácido Domingo ve müziğin heyecan dolu ritminin bir an olsun eksilmeyeceği geri dönüş partisi “Welcome Back Devil”ı sahnesinde ağırlayacak.

    ​Volkswagen Arena’nın detaylı programına buradan ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    242
DAHA FAZLA
Geldanlage