GÜNDEM
  • 18-02-2025

    Joanna Rzezak’ın yazdığı ve resimlediği, hayvanların nasıl birlikte yaşadıklarını örnekler ve çizimler eşliğinde anlattığı kitabı Birlikte, Filiz Karaküçük’ün çevirisiyle Yapı Kredi Yayınları’ndan çıktı.

    8 yaş ve üzeri okurlara hitap eden Birlikte dünyanın dört bir yanındaki hayvanların yaşamlarını ele alarak “Hayvanlar neden bir araya gelir ve nasıl birlikte yaşarlar?” sorusunu yanıtlıyor.

    ​“Yırtıcı hayvanlardan kaçan ringa balığı sürülerinden hayatlarının aşkını arayan flamingo kolonilerine, göğü kaplayan sığırcık sürülerinden heybetli fil topluluklarına varıncaya dek pek çok hayvan türü birlikte yaşar…”

    0
    0
    816
  • 17-02-2025

    İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından, Talât Sait Halman anısına, nitelikli edebiyat çevirilerine armağan edilen Talât Sait Halman Çeviri Ödülü’nün 2024 yılı sahibi Kenzaburo Oe’nin Suda Ölüm (Can Yayınları) romanı çevirisiyle Ali Volkan Erdemir oldu.

    Seçici Kurul, Ali Volkan Erdemir’e verilen ödülün gerekçesini şöyle açıkladı: “Ali Volkan Erdemir, çağdaş Japon edebiyatının en önemli yazarlarından, 1994 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görülen Kenzaburo Oe’nin 2009 tarihli deneysel romanı Suda Ölüm’ü Türkçeye aktarırken, yıllardır sabır ve ustalıkla sürdürdüğü Japoncadan Türkçeye çeviri pratiğinden damıtılmış, nitelikli bir metne imza atmıştır. Tokyo’da ve Shikoku Adası’nın ormanlarında geçen bu büyüleyici romanda, Oe, babasının suda ölümünü izleyen Kogito Choko’nun adaya dönüş ve babasının gizemli ölümünü açıklayacağına inandığı belgeleri “kırmızı deri bir bavulda” arayış hikâyesini anlatır. Erdemir, görünürde düz ve basit bir anlatıma sahip olan, ancak ilerledikçe yankılar, üst üste binen konuşmalar, sahne performansları ve telefon konuşmalarıyla örülü bu çok katmanlı metnin sunduğu savaş sonrası Japonya panoramasını Türkçeye büyük bir yetkinlikle çevirmiştir. Bu yaratıcı roman, okura Japonya’nın tarihine ve metnin siyasi ve kültürel bağlamına dair iç görüler sunarken, okurun hem bir romanın yazım sürecine hem de kahramanın hatırlama ve hatırlarken yaratma mücadelesine tanıklık etmesini sağlar. Daha önce Haruki Murakami ve Yukio Mishima’dan yaptığı çevirilerle tanıdığımız Erdemir, teknik ve estetik açıdan övgüyü hak eden bir metne imza atmış, Kenzaburo Oe’nin 2023’te ölümünden önce yazdığı sondan ikinci kitabını Türkçeye büyük bir başarıyla çevirmiştir.”

    Başkanlığını yazar Doğan Hızlan’ın üstlendiği Talât Sait Halman Çeviri Ödülü Seçici Kurulu; yazar, çevirmen ve eleştirmen Sevin Okyay; yazar ve çevirmen Ayşe Sarısayın; yazar ve çevirmen Yiğit Bener ile yazar ve çevirmen Kaya Genç’ten oluşuyor.  2015’te başlatılan Talât Sait Halman Çeviri Ödülü daha önce Siren İdemen, Ahmet Arpad, Fuat Sevimay, Ülker İnce, Gökhan Sarı (Jüri Özel Ödülü), Ebru Erbaş, Kamil Kayhan Yükseler, Erdem Kurtuldu, Süleyman Doğru, Zafer Ceylan ve Regaip Minareci’ye sunulmuştu.

    ​Ali Volkan Erdemir’e ödülü, 19 Şubat’ta Salon İKSV’de yapılacak bir törenle takdim edilecek. 

    0
    0
    688
  • 17-02-2025

    Ezgi Erol’un “Daphne’nin Europa Mozaiği ve Sanatsal Araştırma” başlıklı sunumu 22 Şubat saat 15.00’te KAIROS’ta gerçekleşecek.

    Ezgi Erol, “Daphne’nin Europa Mozaiği ve Sanatsal Araştırma” başlıklı sunumda, sanatsal araştırmanın olanaklarına eğilerek, bir objeyi yalnızca estetik veya tarihsel açıdan değil, öznel deneyimler, göç hikâyeleri ve politik bağlamlarla nasıl ele alabileceğimizi tartışmaya açacak.

    Bir göç objesi, bir hafıza kaydı ve geçmişin parçalanmış bir anlatısı olan Europa Mozaiği, tıpkı diğer mozaikler gibi müzelerdeki sergileniş biçimleri, taşınma süreçleri ve parçalanmış yapıları, objelerin biyografik hikâyelerini nasıl anlamlandırabileceğimize dair önemli veriler sunuyor.

    “Daphne’de 1934 yılında Amerika ve Fransız kazıları kapsamında gün yüzüne çıkarılan Europa Mozaiği, yalnızca bir mitin temsili değil, aynı zamanda göç, diaspora ve objelerin biyografisi üzerine düşünmeyi sağlayan çok katmanlı bir kalıntıdır. Bu mozaik, Antakya’nın tarihsel kırılmaları ve depremler ile şekillenen hayatına tanıklık eden bir obje olarak, sanat tarihi ve sanatsal araştırmalara, yeni okumalara kapı aralar.”

    0
    0
    892
  • 17-02-2025

    Ebru Ojen’in hayatı değiştirmek isterken bir anda kendilerini beklenmedik olayların içinde bulanların hikâyesini anlattığı romanı Belgrad Kanon, İletişim Yayınları’ndan çıktı.

    Romanda; yolları Türkiye’den Belgrad’a düşmek zorunda kalmış siyasi mülteci kahramanların yaşamlarının sadece yirmi dört saatlik dilimine şahitlik ediyor okur. Bu kahramanlar var olma mücadelesi verirken, aynı zamanda geçmişin hem politik düşleriyle hem de insanlarıyla bir hesaplaşmaya girişiyorlar.

    “İki yöne bakan bir yüz görüyorum. Ölümün, gökkuşağını andıran renkleriyle, yaşamın tekdüze, neredeyse gri renklerinin arasında kalmış bir yüz. Bu benim yüzüm mü? Yüzümün bir yan anlamı var mı? Zihnimde beliren görüntülerden manzaralar kuruyorum. Şafağa uyanmış bitkilerin arasında; kum dalgalarının, dolinlerin arasında; dumanların, sümbül köklerinin arasında bir gezginim. Zihnimdeki kelimeler, müzikli renk öbekleri halinde sokaklara yayılıyor. Geleceği hayal ediyorum, geçmişin çile dolu göğsüne uzanmışken üstelik. Sorular gölüne yüzükoyun yatıyorum. Ovaları aşıp yürüyorum yalınayak. Turnaların, kekliklerin kanadına değen o ülkeyi arıyorum; benden aşırı, göğsüme yakın...”

    0
    0
    747
  • 17-02-2025

    İş Sanat’ın müzikli çocuk oyunu Pat Pat Patara 22 Şubat, 23 Şubat ve 9 Mart tarihlerinde İş Kuleleri Salonu’nda sahnelenecek.

    Müzikli çocuk oyunu Pat Pat Patara, küçük izleyicileri antik bir şehrin büyüleyici dünyasında yolculuğa çıkarıyor. Likya uygarlığının önemli şehirlerinden Patara Antik Kenti’nin atmosferinde geçen oyun, çocuklara sürprizlerle dolu bir öykü anlatırken, Anadolu’nun tarihine de ışık tutuyor. Yekta Kopan’ın Patara’yı ziyaret etmesiyle temelleri atılan, Lerzan Pamir’in yönetmenliğinde inşa edilen müzikli oyunda; Efe, Defne ve sınıf arkadaşları, arkeolog Aslı’nın sorduğu bilmeceleri çözmeye çalışırken tarihin derinliklerinden gelen Likyalı Su ile tanışıyor.

    22 Şubat Cumartesi, 23 Şubat ve 9 Mart Pazar günleri saat 15.00’te İş Kuleleri Salonu’nda sahnelenecek oyunda oyuncular, canlı bir orkestra eşliğinde izleyicilere unutulmaz bir deneyim yaşatıyor.

    Künye:
    Yazan: Yekta Kopan
    Yöneten: Lerzan Pamir
    Oyuncular: Özge Fışkın, Şeyla Halis Çiçekdemir, Baran Güler, Mert Aydın, Derman Çinkılıç, Elif Gizem Aykul, Emrecan Karakum,
    İrem Kayakököz, Mehmet Berker Korkmaz
    Müzik: Tolga Çebi
    Dekor Tasarımı: Merve Yörük
    Işık Tasarımı: Kemal Yiğitcan
    Kostüm Tasarımı: Gül Sağer
    ​Koreografi: Emre Karaca

    0
    0
    872
  • 17-02-2025

    Bağımsız sanatçılara dinamik bir platform sunan ve ortak üretimi teşvik eden offgrid art project, Daire Sanat iş birliğiyle gerçekleştirdiği “Tesirli Karşılaşmalar” başlıklı sergiyi 28 Mart’a kadar sanatseverlerle buluşturuyor.

    “Tesirli Karşılaşmalar” sergisinde; geçtiğimiz sonbaharda Daire Sanat konuk sanatçı programına seçilerek atölye programını tamamlayan sanatçılardan Can Memişoğulları ve Aslıhan Mumcu ile Beyza Durhan’ın kurucusu olduğu KovanProject ekoloji, sanat ve teknolojinin kesişiminde ürettikleri eserleri ile izleyici karşısına çıkıyor. Sanatçılar arasındaki etkileşimlerin, doğayla kurdukları bağların ve bireysel deneyimlerin sanata nasıl yansıdığına dair güçlü örnekler sunan “Tesirli Karşılaşmalar”, sanatın yalnızca bireysel bir ifade biçimi değil, aynı zamanda kolektif bir etkileşim süreci olduğunu keşfetmeye davet ediyor.

    KovanProject, Türkiye’nin iki ucunda, Tekirdağ’da ve Şırnak’ta yaşayan, dünyayı aynı ekolojik kaygılarla deneyimleyen Aslıhan Mumcu ve Beyza Durhan’ın arıların fiziksel ve metaforik varlığından beslenerek işlerini üretmesiyle ortaya çıkıyor. Sanatçıların Daire Sanat’ı bir kovan (ev) olarak nitelediği ve burada gerçekleştirdikleri üretim olan “İki Yüzlü Almanak” serisi doğa ve insan arasındaki hiyerarşiyi nasıl “yersiz ve yurtsuzlaştırabileceğinin” sorusuna cevap arıyor. Arıların, güneşin ve bitkilerin yolculuğunu ve aralarındaki ilişkiyi bir kimlik meselesi addediyor; geçiş, dönüşüm ve aidiyet kavramlarıyla analiz etmeyi öneriyor. Proje, makro ve mikro ölçüde Şırnak ve Tekirdağ’da geçen bir yılın görsel günlüklerinden, bitkilerinden ve yanı sıra atölye atıklarından, duvarda biten bitkilerden besleniyor. Daire Sanat’ta gerçekleşen bu atölyede mühürler işleniyor ve basılıyor, yol haritaları gün içinde tüketilen atıkların yeniden pişmesiyle biyoplastik olarak şekilleniyor ve geçmişin görsel günlükleri malzemesiyle deneye açık olarak yeniden gözden geçiriliyor. Karşılıklı inşanın yollarını bireysel geçmişi, betonu, birlikteliği, karşılaşmayı, tüketimi ve üretimi yok saymadan arayan İki Yüzlü Almanak serisi offgrid art project’te izleyicileri sanat ve ekoloji üzerine düşünmeye davet ediyor.

    Doğa olayları, insan algısı ve teknolojik ilerlemenin kesişim noktalarını keşfetmeye yönelik disiplinlerarası bir yaklaşımla eserlerini üreten Can Memişoğulları, bu sergide KovanProject’e paralel olarak doğa teması etrafında işlediği eserlerini izleyicilerle buluşturuyor. Sanatçı, offgrid art project’te farklı medyumları bir araya getirdiği, aralarında video yerleştirme ve 3d baskı eserlerinin yer aldığı bir seçkiyi izleyicilerin beğenisine sunuyor.

    Fotoğraf: Barış Özçetin

    0
    0
    968
  • 17-02-2025

    Tina Cho’nun yazdığı Deb JJ Lee’nin resimlediği Kuzey Koreli iki kardeşin hayatta kalma mücadelesini anlatan, şiir ve sanatın buluştuğu Yarının Öteki Yüzü adlı çizgi roman Yuzu Kitap’tan çıktı.

    “Hiçbir zaman bir sonraki yemeklerini nereden bulacaklarını bilememekten her köşede pusuya yatmış askerlerden kaçınmaya kadar, Kuzey Koreliler için yerinde kalmanın neredeyse kaçmak kadar tehlikeli olduğu bir gerçektir. Hem utangaç ve pratik zekalı Yunho hem de cesur ve hayat dolu Myunghee bu gerçeği çok iyi biliyorlar. Bu yüzden, karşı karşıya oldukları karanlık geleceklerine boyun eğmek yerine kaçmaya karar verdiklerinde, ölümden bile daha kötü bir kadere sürüklenebileceklerinin farkındadırlar.

    Yunho, yıllar önce sınırı gizlice geçen annesiyle yeniden buluşmayı umut ederken; Myunghee, rejimin asla izin vermeyeceği kadar büyük hayallerinin peşinden gitmektedir. Birbirini tanımayan bu iki yabancı, tesadüfi bir karşılaşma sonucu farkında olmadan kaderlerini birbirine bağlar ve Myunghee, Yunho’nun hayatını kurtarır. Daha parlak bir gelecek hayaliyle birbirine bağlanan ikili, zehirli orman yılanları, yozlaşmış askerler ve her an bulunma ya da hapsedilme korkusuyla dolu zorlu bir yola adım atar. Ancak özgürlüğe doğru attıkları her adımla birlikte içlerindeki umut da artar. Peki, bu umut, ikisinin de özgürlüğe ulaşması ve yol boyunca birbirlerini kaybetmemeleri için yeterli olacak mı?”

    0
    0
    770
  • 16-02-2025

    Türker Süer’in yönettiği, başrollerini Ahmet Rıfat Şungar ve Berk Hakman’ın paylaştığı Gecenin Kıyısı, 14 Mart’ta vizyona girecek.

    Türker Süer’in ilk kurmaca uzun metrajlı filmi Gecenin Kıyısı, dünya prömiyerini Venedik Film Festivali’nde yaptı ve Adana Altın Koza Film Festivali’nde Yılmaz Güney Jüri Özel Ödülü, En İyi Erkek Oyuncu Ödülü ve En İyi Kurgu Ödülü’nü, Ankara Film Festivali’nde de En İyi Görüntü Yönetmeni Ödülü’nü kazandı.

    15 Temmuz gecesinde geçen film, babalarının trajik ölümü sonrası yolları ayrı düşmüş iki subay kardeşin çatışmasını işliyor. Görüntü yönetmenliğini Matteo Cocco’nun üstlendiği, kurgusunu Rainer Nigrelli’nin, yapım tasarımını da Meral Efe Yurtseven ile Yunus Emre Yurtseven’in yaptığı filmin ses tasarımında Jan Petzold’un, müziklerinde Ozan Tekin’in imzası bulunuyor. Yapımcılığını Nadir Öperli, Viola Fügen ve Michael Weber’in üstlendiği filmin başrollerinde Ahmet Rıfat Şungar ve Berk Hakman yer alıyor. Onlara filmde filmde Mert Tümer, Serkan Ilgaz, Yılmaz Gökgöz, Eda Akalın, Baran Akbulut, Şencan Güleryüz ve Ahmet Kaynak eşlik ediyor.

    Türker Süer’in yazıp yönettiği Gecenin Kıyısı, Sinan ve Kenan adlı iki subay kardeşe odaklanıyor. Türkiye’nin çalkantılı bir döneminde, 2016’nın 15 Temmuz gecesinde geçen film, ağabeyi Kenan’ı askeri mahkemeye götürme görevi üstlenen Sinan’ın çelişkilerini izliyor. Babalarının trajik ölümünün ardından yolları ayrı düşmüş ve farklı bakış açılarıyla çatışan iki kardeşin bu zorunlu yolculukları, uzun ve sarsıcı bir gecede, birlikte geçtikleri ağır bir sınava dönüşüyor.

    ​14 Mart’ta Bir Film dağıtımıyla gösterime girecek Gecenin Kıyısı filminin dünya satışını ise The Match Factory yürütüyor. Filmin fragmanını buradan izleyebilirsiniz.

    0
    0
    1191
  • 16-02-2025

    Araştırma ve üretimi teşvik eden bir platform oluşturmak amacıyla BBVA Vakfı iş birliğinde hayata geçirilen Salt Sanatsal Araştırma ve Üretim Destek Programı’nın 2025 yılında başvuruları açıldı.

    Sanat, mimarlık, tasarım, kent ve toplum çalışmaları alanlarında üretim yapan sanatçı ve araştırmacılara yönelik düzenlenen programda “Sanatsal Araştırma Fonu” ile “Üretim Fonu” olmak üzere ki ayrı fon yer alıyor. “Sanatsal Araştırma Fonu” ile günümüzün toplumsal ve ekolojik meselelerine odaklanan disiplinlerarası bir araştırma projesine destek sağlanacak. Üretim Fonu ise hareketli görüntünün dinamik ve çok yönlü niteliğiyle ilişki kuran, güncel toplumsal ve ekolojik meselelere odaklı bir üretimi destekleyecek. Her iki fon kapsamında da sanat, tasarım, teknoloji ve ekolojinin kesişimindeki güncel ve kritik konuların ele alınması teşvik ediliyor.

    2025 yılı başvuruları 7 Nisan’a dek devam edecek. Başvuru ve değerlendirme sürecinin ardından seçilen projeler 7 Mayıs’ta duyurulacak. Seçilen projelerin her birine 20.000 Euro’luk fon desteği sağlanacak. Program kapsamında üretilen işler ile araştırma çıktıları, 2026’da Salt Galata’da gerçekleştirilecek sergide sunulacak. Üretilen işlerin ve araştırma çıktılarının sergilenmesine ilişkin ek masraflar ile isteğe bağlı olarak Madrid’e (İspanya) yapılacak bir seyahate ilişkin masraflar da karşılanacak.

    Bu yılki değerlendirme süreci, Amanda de la Garza (Yardımcı Sanat Direktörü, Museo Nacional Centro de Arte Reina Sofía), María Berríos (Küratöryel Programlar ve Araştırma Direktörü, Museu d’Art Contemporani de Barcelona), Guillermo Zuaznabar (Tasarım ve Mimarlık Küratörü, Museo de Bellas Artes de Bilbao), Marina Otero Verzier (Mimar-Araştırmacı), Özge Ersoy (Kıdemli Küratör, Asia Art Archive), Laura Poderoso (Yardımcı Direktör, BBVA Vakfı) ve Fatma Çolakoğlu’nun (Araştırma ve Programlar Direktörü, Salt) yer aldığı Seçici Kurul tarafından yürütülecek.

    Programın geçtiğimiz yıl düzenlenen ilk edisyonu kapsamında seçilen Aslı Uludağ, Ali Taptık ve Merve Mepa’nın projeleri ise 18 Mart-15 Haziran tarihlerinde Salt Galata’da sanatseverlerle buluşacak.

    ​Salt Sanatsal Araştırma ve Üretim Destek Programı hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    785
  • 16-02-2025

    Sanat tarihçisi Oğuz Erten’in kaleme aldığı, Murat Araz Koleksiyonu’nda yer alan 17. yüzyıldan günümüze ekslibris örneklerinin yer aldığı, ekslibris sanatının ve kitap koleksiyonlarının tarihi gelişiminin anlatıldığı Murat Araz Ekslibris Koleksiyonu isimli kitap Onsekiz Yayınları’ndan çıktı.

    Editörlüğünü Dr. Özlem İnay Erten’in üstendiği kitabın önsözünü Türkiye’de ekslibris alanındaki çalışmalarıyla tanınan, İstanbul Ekslibris Derneği Kurucu Başkanı ve İstanbul Ekslibris Müzesi Müdürü Prof. Dr. Hasip Pektaş yazdı.

    Murat Araz Ekslibris Koleksiyonu, Türkiye’de ekslibris alanında nadir bir koleksiyonu içeren ve bu koleksiyonu toplumla paylaşmayı amaçlayan ilk özel ekslibris koleksiyonu kitabı. Kitabın, kitap koleksiyonlarının ve ekslibris sanatının tarihi gelişimine de yer veren bu kitap, Murat Araz Ekslibris Koleksiyonu’nda yer alan 17. yüzyıldan günümüze, dünyadan ve Türkiye’den birçok ekslibris örneğini sunuyor.

    “Tarihi binlerce yıl öncesine uzanan ekslibrisler, kitap sahiplerinin kitabına sahip çıkma, onu koruma arzusuyla şekillenen ve zamanla bir sanat dalına dönüşen, kitabın kartviziti ya da tapusu sayılabilecek, küçük boyutlu baskı resimlerdir. Sözcük olarak …’nın kitaplığından, …’nın kütüphanesine ait anlamına gelir. Kitabın iç kapağına yapıştırılan, üzerinde kitap sahibinin ismi ve farklı konularda resimlerin yer aldığı ekslibrisler, kitap sahibini tanıtır, onu yüceltir ve kitabı ödünç alan kişiyi geri getirmesi konusunda uyarır.

    İşlevsel bir amaçla doğmasına rağmen, zaman içinde estetik yönü giderek kuvvetlenen ve sanatsal bir nitelik kazanan ekslibrisler, üretildikleri dönemde çağın en önemli sanatçıları tarafından da ele alınır. 19. yüzyılda üretim açısından doruk noktasına ulaşan ekslibris, 20. yüzyılda dünyanın pek çok merkezinde koleksiyoncuları ve müzeleri olan bir sanat dalına dönüşür.”

    0
    1
    1046
DAHA FAZLA
Geldanlage