23 EKİM, ÇARŞAMBA, 2019

Beynin İçindeki Sesin Lekeye Dönüşmüş Hâli

Versus Art Project ekim ayında alışılmışın dışında bir sergiye ev sahipliği yaptı. Vahit Tuna’nın “Mağara” isimli beşinci kişisel sergisi, 19-28 Eylül tarihleri arasında izleyicilerle buluştu. Sergiyi alışılmışın dışına çıkaran etmenler arasında ise kısa süresinden kişisel deneyim alt yapısına, aktif yapay zekâ figüründen bilinç dışı etmenlere kadar pek çok öge yer alıyor.

Beynin İçindeki Sesin Lekeye Dönüşmüş Hâli

Sanatçı Vahit Tuna’nın beşinci sergisi “Mağara”ya girdiğimizde sağ tarafta kalan odada devasa bir demir plaka bizi karşılıyor. Mekânın içinde dolaştıkça bizi tanıyan, diyaloğa geçen ve tanıyıp alıştıktan sonra da iletişime geçen bir organizma adeta. Kokumuzu alıp güvendikten sonra kendisini sevmemize izin veren bir hayvan gibi. Yerleştirmeden mi kendi içimizden mi geldiğine emin olmadığımız bir titreşim ve her gün biraz daha kayarak evrilen demir tozları eserdeki yaşayan bir organizma hissiyatını güçlendiriyor. Bilinç dışı, bellek dışı, kontrolümüzden uzak temaları sanatçının çalışmalarında sıklıkla karşımıza çıkıyor.

Mürekkep lekelerini kullanarak algıyı analiz eden Rorschach testi serginin bir diğer öznesi. Vahit Tuna’nın iki yıl önce tutmaya başladığı Rorschach günlüğü adını verdiği defteri süreç içinde evrilerek sergideki hâlini alıyor. Sanatçının “Beynimin içindeki düşünceleri, sesleri bir kâğıda akıtsam, bir leke elde etmeye çalışsam ortaya ne çıkar?” düşüncesinden ortaya çıkan seri, her izleyicinin kendi yorumunda dönüşen, özelleşen lekelerden oluşuyor. “Beynin içindeki sesin lekeye dönüşmüş hâli nedir?” sorusunun bir cevabı olarak okunabilecek meditatif çalışma, farklı yüzey ve dokularda, tek seferde oluşturulmuş eserlerden bir araya geliyor. Yapay zekâ, opera, matematik, rastlantısallık, toplumsal bilinci, bilinç arkası üretimlerin ardındaki düşüncelerden sadece birkaçı.

​Serginin en konuşulan bir diğer işi ise sergiyle aynı adı taşıyan Mağara adlı çalışma. Yüzlerce adet bilinç dışı leke ve örüntüyü bir zihin kurmacası içerisinde ses ve ışık ile harmanlayan sanatçı, bu eserleri bir yapay zekânın eline teslim ediyor. Yapay zekânın farklı bir yorum getirerek sese dönüştürdüğü desenler adeta bir orkestranın elinde harmanlanarak operaya evriliyor. Sanatçı çok katmanlı çalışmasını şu sözlerle açıklıyor: “Sergiyi ilk planladığımda ses, ışık ve bu imgeler yer alacaktı. Bu lekelerin ışıkla ilişkisi enteresan. Işık değiştiğinde bunlar da değişiyor. Ardından başka bir fikir doğdu: ‘Acaba imgeler için bir ses nasıl üretebilirim?’ dedim. Genel olarak bunlar benim için zihin parçacığı gibi. Zihinde düşünce karşılığı gibi… Bu imgeler dil ile sesin birleşmesi sonucu duyduğumuz kelimeler gibi sanki. Siz onu farklı şekillerde algılayabiliyorsunuz. Peki, sesi nasıl elde edebilirdim? Sonra bunları bir yapay zekânın sese dönüştürebileceği, farklı bir yorum getireceğini düşündüm. Yaptığım imajlardan birini seçip bu resimden ses elde etmek, ardından bu sesi bir beste hâline dönüştürmek istedim. Aklımda uzun zamandır bir opera bestelemek vardı. Ama acaba bir yapay zekâ bana bir opera bestelemem için yardım edebilir miydi?” 

Titizlikle planlanmış bir çalışma olan Mağara enstalasyonunun oluşum sürecini ise sanatçı şu sözleriyle anlatıyor: “Önce başka bir yazılım tasarladık. Bu yazılım son iki yılda ürettiğim imajlardaki/imgelerdeki ton farklarını, ayrıntıları sese dönüştürdü. Her ton bir sese aitti. Sonra bu sesleri opera sanatçısı Ayşe Yakut Somer seslendirdi, onun imajlara yaptığı yorumu kaydettik. İki saate yakın süren bu kayıtları küçük parçalara bölüp bir algoritmayla yüzlerce olasılık elde ettik ve bunları yapay zekâya sunduk. Yapay zekâ tüm parçalar arasından hangilerinin opera olduğuna karar verdi ve opera dediği parçalardan bize yepyeni bir dizilim sundu. Ortaya çıkan dizilimi de tekrar Ayşe Yakut Somer’e yorumlattık, yapay zekânın en değerli bulduğu kompozisyonu bu sefer Ayşe öğrendi. Bu da 15 dakikalık ses projesinde gösterilecek. Özetle; yapay zekâ opera öğrendi, ardından öğrenip de ortaya koyduğu çalışmayı bir opera sanatçısı yorumladı.” 

Sanatçının her sergisinde olan Bellek Masası bu sergide de karşımıza çıkıyor. Şekli, formu, büyüklüğü ve içeriği her sergide değişen çalışma, mıknatıs materyalini barındırıyor. Sergi kapsamında ayrıca seslerin kaydedildiği 250 plak satışa çıktı. Plaklarda opera sanatçısı Somer’in yorumu, Tuna’nın yapımına yıllardır devam ettiği imajlardan kaydedilen sesler ve bestelediği dört dakikalık Horizon adındaki parça da yer alıyor.

0
6599
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage