29 TEMMUZ, SALI, 2025

“Henüz Kendimden Müzisyen Olarak Tatmin Olmadım”

Kendine has tarzıyla dikkatleri üzerine çeken Masego ile “PSM Loves Summer by %100 Müzik” serisi kapsamında 6 Ağustos’ta Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde gerçekleşen konseri öncesi merak ettiklerimizi konuştuk.

“Henüz Kendimden Müzisyen Olarak Tatmin Olmadım”

Zorlu PSM’nin her yaz düzenlediği “PSM Loves Summer by %100 Müzik” serisi kapsamında, R&B, hip-hop ve cazı trap house jazz tarzında buluşturan Masego sahne alacak. Müzik listelerine “Tadow” şarkısı ile giren ve dünya çapında tanınan sanatçı, daha sonra yayımladığı Lady Lady, Studying Abroad: Extended Stay ve Masego albümleriyle müziğini sürekli geliştirdi. Sahnedeki yüksek enerjisi ve canlı performanslarıyla tanınan Masego, 6 Ağustos’ta Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde hayranlarıyla buluştu.

Küçüklüğünüzden beri müzikle iç içesiniz bildiğimiz kadarıyla. Müzikal yolculuğunuzun başlangıcından bugüne kadarki sürecine baktığımızda birçok aşamadan geçtiğinizi görüyoruz. Şu an olduğunuz yer, yaptığınız iş sizi tatmin ediyor mu? Yoksa hep farklı arayışlar peşinde misiniz?

Henüz kendimden müzisyen olarak tatmin olmadım; bu yüzden her enstrümanda becerilerimi geliştirme sürecindeyim. Dinleyip hayranı olduğum müziği her enstrümanda çalabilip yaratabildiğim noktaya gelmeden “tatmin oldum” diyemem. Kariyer açısından ise insanların beni nasıl algıladığını kontrol etme beklentisini bıraktım. Üretmeye devam edeceğim, ekibime ve çevremdeki insanlara güvenerek hikâyemi en samimi şekilde anlatacağım.

Müzik evrensel bir dil ve ne kadar farklı olursak olalım bizi bir araya getiriyor. Ancak müziği özel kılan bazı unsunlar olduğu da bariz. Onlardan en önemlisi de kültürel ögeler. Kültürel mirasınızın müziğinize etkileri neler?

Siyah olmak bence en büyük “hile kodu”. Bazen bir şarkımı söylemeye başlıyorum ve sanki o şarkı daha önceden yazılmış ve ben sadece aracıymışım gibi hissediyorum. Bu yüzden ortaya çıkardığım birçok şarkının kredisini bile kendime yazamıyorum. Atalarımın, benden önce enstrüman çalan veya şarkı söyleyen herkesin gücüne ve tarihine gerçekten inanıyorum. Bir arkadaşım­la kültür üzerine hayatımı değiştiren bir sohbet yaptım ve bana göre siyah kültür dünyadaki en güçlü, en etkili kültür. Gittiğim her ülkede -şimdiye kadar pek çok ülkeye gittim- Afrika’dan köklenen izler görüyorum ve bu harika bir duygu. Bu mirasa katkıda bulunmak, farklı ülkeler seyahat edip kendi müziğimi, diğer siyah sanatçıların müziklerini duymak, modadaki tercihlerden yemeklerdeki baharatlara kadar her şeyi geçmişime bağlayabilmek benim için çok özel.

R&B, hip-hop ve cazı harmanlayarak kendinize has “Masego” tarzınızı oluşturdunuz. Müziğiniz “trap house jazz” olarak da tanımlanıyor. Bu terimi nasıl açıklarsınız, tarzınızı nasıl karakterize edersiniz?

Az önce söylediğim gibi, artık yaptığım şey doğrudan “siyah müziği”. Ben siyah bir adamım; dolayısıyla yaptığım her şeyin içinde stil olacak, hedeflediğim kadar havalı olmasa bile. Doğal yaklaşımım, biriktirdiklerimin ve deneyimlerimin yeni bir bakış açısı oluşturmasına izin vermek. Bunu kibirle değil, gururla söylüyorum. Hayatımdaki belirli bir deneyimi ya da duyguyu anlattığım çok spesifik bir şarkının başkalarıyla nasıl bağ kurabildiğini her zaman ilginç buldum. Belki de bu “Masego stili”, belki de türleri harmanlama dediğimiz şey bu. Ama bu bağ kurma gücünü çok önemsiyorum.

Şarkı yazım ve kayıt süreciniz nasıl işliyor? Sözleri ve müziği bir araya getirirken nasıl bir yol haritası izliyorsunuz?

Son zamanlarda doğal sohbet yaklaşımı benimsedim. Stüdyoya girip arkadaşlarımla çocukken sevdiğim şarkıları, o sabah yaşadığım bir olayı, az önce izlediğimiz bir şeyi konuşuyoruz. Bir noktada yaratmaya başlıyor ve sohbetimizin doğal bir uzantısı gibi hissedilen bir şarkı ortaya çıkarıyoruz. Bu yöntem favorim çünkü çok doğal geliyor.

Yaratıcı sürecinizde sizi en çok besleyen müzikal ilham kaynaklarınız kimler? Caz, hip-hop veya funk tarzında takip ettiğiniz sanatçılar var mı?

Bu konser öncesinde yeni bakış açıları kazanmak için İlhan Erşahin, Sena Şahin, Ege Can Sal ve Melike Şahin’in müziklerini keşfediyorum. Yeniden düzenlenmiş klasikler, yeniden tasarlanmış veya sample’lanmış soul parçalar da bana ilham veriyor.

Teknoloji geliştikçe müzikal üretim süreci de değişiyor. Siz prodüksiyon sürecinde teknolojiyi nasıl kullanıyorsunuz? Yeni şarkılarınızı oluştururken elektronik ekipman veya yazılımlardan nasıl faydalanıyorsunuz?

Kendimi farklı şekillerde ifade etmeme imkân tanıdığı için teknolojiye minnettarım. İyi bir synthesizer’ı, havalı eklentileri ve yaratımda farklı sonuçlara götüren araçları seviyorum. Jupiter, Prophet ya da OB‑1 dışında, mümkün olduğunda çoğunlukla analog ekipman kullanıyor ve bunları teknik dokunuşlarla renklendiriyorum.

Pek çok önemli isimle iş birliklerine imza attınız. Diğer sanatçılarla çalışma süreciniz nasıl işliyor, daha fazla iş birliği planlarınız var mı?

Yıllar içinde pek çok farklı şekilde iş birliği yaptım ama favorim, hepimizin aynı anda stüdyoda bulunduğu ve stüdyonun ülke dışında olduğu durumlar; böylece müzik yayımlanacağı yerden farklı bir perspektife sahip oluyoruz. Sonrası yine sohbet. Müzik sanki sohbet ederken arka planda çalan bir “düşünce müziği” gibi akıyor; şarkının kendiliğinden oluşmasına izin veriyoruz.

Canlı performanslarınızda doğaçlama ne kadar yer alıyor? Sahnedeyken dinleyicilerle nasıl bir bağ kurmaya odaklanıyorsunuz?

Şu anda performansların yaklaşık %50’si doğaçlama. Şovum çok fazla hareketli parça içeriyor, bu yüzden bazı bölümler ekibi şaşırtmamak için kesin olarak belirlenmiş durumda. Ama seyircinin ruh hâli, o gün kendimi nasıl hissettiğim veya salondaki atmosferin gösterinin yönünü belirlemesi için mutlaka alan bırakıyorum. Sahnede robot gibi davranmamak önemli. Öte yandan deli gibi prova yaparım, bu yüzden provada çalıştığım bölümleri de mutlaka sahnede göstermek isterim. Yani denge meselesi.

Sizi İstanbul’da ağırlamak konusunda çok heyecanlıyız. Peki sizin İstanbul konseriniz öncesi beklentileriniz neler?

Tek beklentim, gösteriden önce iyi yemek yemek; çünkü uzun zamandır Türk mutfağının hayranıyım. Yani ben oldukça kolay biriyim. İyi beslenirsem kendi adıma konserin çok iyi geçeceğini düşünüyorum. Elimden gelenin en iyisini yapıp sanatımı sergileyeceğim.

Olmazsa olmaz o soruyu soracağım ben de. Yakın zamanda bizi bekleyen yeni planlarınız, bizlerle paylaşmak istediğiniz yeni projeleriniz var mı?

Bu yıl yeni müzik beklemek bence iyi olur. Çok fazla içerik üretiyorum; dolayısıyla güncel kalmak için en iyi yer sosyal medya hesaplarım.

Bu röportaj 6 Temmuz tarihinden önce yapıldı. 

0
886
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage