24 ARALIK, CUMA, 2021

“Dans Etmeye Çalışırken Biraz Birbirimizin Ayaklarına Bastık Ama Bu Süreçte Çok Şey Öğrendim”

Shakespeare’in Hamlet eserinin Büyükada’daki “fayton krallığı” üzerinden yeniden uyarlandığı Hamlet mini dizisinde “kadın Hamlet” olarak karşımıza çıkan Elit İşcan ile dizi üzerine bir röportaj gerçekleştirdik.

“Dans Etmeye Çalışırken Biraz Birbirimizin Ayaklarına Bastık Ama Bu Süreçte Çok Şey Öğrendim”

Kaan Müjdeci’nin yönetmenliğini üstlendiği, Shakespeare’in ölümsüz eseri Hamlet’ten uyarlayarak gerçek bir hikâyeyle harmanladığı Hamlet dizisi, Büyükada’daki “fayton krallığı” üzerinden hem hayatın hem de Türkiye’nin akıl almaz görünen, çarpıcı ve bir o kadar da absürt gerçeklerine ışık tutuyor. Cinayet, intikam, keder, ihanet, aşk unsurlarıyla bezeli bir aile draması olan Hamlet’te Erdal Beşikçioğlu, Elit İşcan, Şebnem Bozoklu, Hatice Aslan, Ahmet Rıfat Şungar, Murat Kılıç, Çiğdem Selışık Onat, Cihat Tamer, Serdar Orçin, Emrullah Çakay, Ozan Çelik, Kutay Sandıkçı, Çiçek Acar ve Mustafa Alabora rol alıyor. Çekimleri üç ayda Büyükada’da gerçekleştirilen, GAİN ve Asteros Film ortak yapımı olan Hamlet, geçtiğimiz aylarda Avrupa’nın en büyük televizyon içeriği festivali Series Mania’ya seçilen ilk Türk yapım olmuş ve uluslararası kategoride dünya prömiyerini gerçekleştirmişti. Kaan Müjdeci’nin kendine has tavrının hissedildiği, yedi bölümden oluşan mini dizi Hamlet’i Gain üzerinden izleyebilirsiniz.

Herkesin dilinden düşürmediği “kadın Hamlet” karakterini asıl kahramanına sorarak başlamak istiyorum. Hamlet karakterini oynayacağını öğrenince neler hissettin, role hazırlık sürecin nasıl geçti? Neler yaptın bu süreçte?

Oldukça beklenmedik bir şeydi benim için. Hamlet’i oynamayı hiç hayal etmemiştim daha önce. Oyuncu kadrosundaki çoğu kişinin Hamlet ile tiyatro üzerinden bir geçmişleri var. Ben tiyatro okulu mezunu olmadığım için öyle bir bağa da sahip değilim. Seneler önce kendi merakımdan okumuştum oyunu, bir gün Hamlet’i oynayacağım hiç aklıma gelmemişti. Bu anlamda beklenmedik ve oldukça endişe vericiydi. Sonra pandeminin ortasında da karşıma kariyerim ve kişisel gelişimim için böyle önemli bir projenin çıkmasını beklemiyordum. İki senedir Hamburg’da yaşıyorum, bu yüzden sete gelmeden önce Kaan ile yüz yüze tanışma fırsatımız olmadı. Kendi odamda kaydettiğim deneme çekiminden önce kısaca sohbet ettik sadece ardından birkaç gün sonra apar topar Büyükada’ya gittim ve bir anda hayatım tamamen Kaan ve Hamlet’ten ibaret oldu. Projeye son anda dahil olduğum için hazırlık süreci için de pek vaktimiz olmadı. Birkaç gün Kaan ile Büyükada’da dizinin çekildiği mekânlarda vakit geçirdik. Farklı saçlar, kıyafetler denedik. Ama onun dışında aslında oynarken bulduk ne aradığımızı, sürekli yeni bir şeyler deneyerek.

​Tüm süreç aslında benim için tıpkı Hamlet’in iç dünyası gibiydi. Oldukça iniş çıkışlı, kendimi çok sorguladığım, birçok uçta duyguyu aynı anda yaşadığım, çoğu zaman çok korktuğum ve aynı zamanda cesur da hissettiğim bir deneyimdi. Üç ay boyunca gündüzlerim, gecelerim ve rüyalarım tamamen Hamlet ve Kaan’dan ibaretti. Bazen her şey çok kolay, bazense çok zordu; bazen inanılmaz keyif aldım bazense yerin dibine geçip kaybolmak istedim. Beni her anlamda çok büyüten, geliştiren, besleyen bir proje oldu. Kaan’ın ezber bozan çalışma stili bana kendimi hem çok özgür hem de kayıp hissettirdi. Hem fiziksel hem de duygusal olarak yeni şeyler deneyimlediğim bir iş oldu. Korkudan yerin dibine girmek istediğimde yerin üstünde durmaya çalışmak da buna dâhil, kışın Marmara denizinde yüzmek, yılanla, horozla, bebek bir kuzuyla koyun koyuna yatmak da. Çok güzel bir ekiple çalıştık, Kaan çok yetenekli, çok zeki biri. Tamamen ezber bozmak üzerine bütün pratiği, bildiğiniz bütün şeyleri unutuyorsunuz. Bunu deneyimlemek çok güzeldi, beni çok esnettiğini düşünüyorum.

Dizinin üç aylık bir süreçte, pandemi döneminde Büyükada’da çekildiğini biliyorum. Bir oyuncu ve yönetmen arasındaki diyalog sence nasıl olmalı? Bu bağlamda Kaan Müjdeci ile çalışmak nasıldı?

Oyuncu ve yönetmen arasındaki diyalog kesinlikle şöyle olmalı diye bir şey söylemek zor benim için. Her işin gereklilikleri farklı oluyor. Ama o gereklilikler her neyse, buna hizmet edecek çözümleri bulmak için güvenli bir ortamın oluşmasını kendim için önemli buluyorum. Ben o güveni hissettikten sonra bırakabiliyorum kendimi, onu hissetmediğimdeyse biraz daha kapalı oluyorum, yeni şeyler denemekten çekiniyorum. Kaan ile çalışırken özgür hissettiğim zamanlar olduğu kadar güvensiz hissettiğim zamanlar da oldu. Ama bu dinamik bir şey zaten sürekli aynı çizgide gitmesi de beklenemez. Bir de bahsettiğim güven size sadece dışarıdan birinin verebileceği bir şey değil. Hamlet projesi karşıma çıktığında benim aslında kendimi çok güvensiz hissettiğim bir dönemdi, bu yüzden de zorluklar yaşadım.

​Kaan çok sürprizli biri. Duygularını, düşüncelerini saklamayan biri, işine çok önem veren, tatmin olduğu şeyi bulana kadar vazgeçmeden deneyen bir yönetmen. Sürekli yeni bir şeyler denemek isteyen, bir şeyleri tekrar tekrar bozup, bozduğu şeylerden yeni çözümler bulan biri. Bu da biraz ayağımın altında zeminin kaygan olduğunu hissettirdi bana. Onunla çalışmak zaman zaman çok eğlenceli, keyifli, huzurlu, zaman zaman da çok zor ve stresli. Ama uyumlu olduğumuzu düşünüyorum, bir yandan da inişli çıkışlı bir ilişkimiz vardı. İkimiz de zaman zaman çok özgüvenli ve zaman zaman da çok panik hâldeydik bence, bazen bu anlarda birbirimizden güç aldık bazen de tam tersine birbirimizin işini zorlaştırdık. Sette bizimle beraber Kutay Sandıkçıoğlu vardı, benim oyuncu koçumdu ve Kaan’a da bana da özellikle panik anlarımızda çok yardımcı oldu. Kaan çok zeki, çok cömert, yaptığı işe ve çalıştığı insanlara nazik, özverili davranan biri. Ezber bozan bir çalışma tarzı var, senaryodaki hiçbir şeye sadık kalacağına dair söz vermiyor size hatta tüm bildiklerinizi unutmanızı istiyor. Tamamen kendinizi bırakmanızı, orada onunla dans etmenizi istiyor. Kendimi bıraktığımda, ona güvendiğimde çok keyif aldım. Ama zorlandığım zamanlar da oldu, kafamın çok karıştığı zamanlar da oldu. O zamanlarda dans etmeye çalışırken birbirimizin ayaklarına bastık biraz ama bu süreçte çok şey öğrendim. Beni her anlamda çok geliştiren bir proje oldu Hamlet ve Kaan ile çalışmak. Beni konfor alanımdan çıkmaya davet eden, her an karşıma yeni sürprizler çıkaran biriyle çalışabildiğim için de çok şanslı hissediyorum kendimi. Bir de tüm bunların dışında Kaan’ı bir şey yaratırken izlemek de ayrıca çok keyifliydi. Denemeleri, yanılmaları ya da bir önceki denemeden minik bir şey alıp başka bir yere koyması. Oradan bambaşka bir şey çıkarması. Hatice, Kaan’ın çalışma tarzı için adeta bir ressam gibi demişti mesela. Buna şahit olmak da çok keyifli ve heyecanlıydı.

Hamlet’ten bahsederken gerçekten bir noktada hiç eskimeyen bir metinden söz ediyoruz. Çürüyüp giden bir krallığa karşı tepki göstermek isteyen ama bu tepkisinin çok da güçlü olmadığı bir oyun Hamlet. Hamlet karakteri aslında diğer oyuncuların dönüşümlerini de yönlendiriyor. Bu noktada senin diğer oyuncularla olan ilişkine değinmek istiyorum. Çünkü oyuncular arası senkronizasyon da çok güçlü. Yedi bölüm boyunca diğer oyuncularla olan etkileşimin nasıldı? Bu uyumu nasıl yakaladınız?

Çalıştığınız mekân ve yaşadığınız mekânın birbiriyle bu kadar iç içe olması, boş zaman ve iş zamanı kavramını da silikleştiriyor, aynı zamanda iş arkadaşlarıyla kurduğunuz ilişkiler de başka bir boyuta taşınıyor ya da beklenmedik paylaşımlara olanak sağlıyor. Özellikle Hatice ve Çiğdem Hanım ile bu paylaşımı sağlayabildiğimiz için çok mutluyum. Kaan ekibini çok koruyan, kollayan, bakımına özen gösteren biri ve buna sadece iş alanında değil, özel hayatta da önem veriyor. Onun bu yönünü keşfetmek, bizi kendi dünyasına davet edişi çok cömertti.

​Erdal ile Hayat Var filminde baba kızı oynamıştık 2008 senesinde. 13 yılın geçtiğine inanmak zor, daha dün gibi geliyor, anılarım da bir o kadar canlı. Komikti seneler sonra tekrar birlikte oynamak, sık sık eski zamandan da konuşuyorduk. Rıfat basın buluşmasında şöyle bir şey söylemişti, uzun zamandır beklediğim bir projeydi bu diye… Benim için de öyle aslında ve uzun zamandır çalışmayı umduğum çok şahane bir oyuncu kadrosuyla çalıştığım için çok şanslı hissediyorum kendimi. Rıfat’ı Üç Maymun’dan beri çok beğenerek takip ediyordum, onunla çalışmak çok keyifliydi. İyi bir diyalog ve alışveriş vardı bence aramızda, kendimi güvende hissettim, çok keyif aldım birlikte olan sahnelerimizden. Diziyi izlemeyenler de izleyince görecektir, inanılmaz iyi oynamış, insanın kalbini paramparça yapıyor. Çiğdem Hanım benim Koç Üniversitesi’nde okuduğum dönemde okulda hocalık yapıyordu ama dersini alamamıştım, kaçırmıştım ve çok üzülmüştüm. Onunla bir araya geldiğim için çok mutluyum. Sohbetlerimiz, kendisinin deneyim paylaşımı, önerileri çok ilham verici, çok değerliydi. Hatice’nin canlılığı, her şeyi hafife alması, her şeye bir oyun gözüyle bakması. Bana şöyle demişti bir gün “Bu hayatta teflon gibi ol, hiçbir şey üzerine yapışmasın”. Sonra Şebnem çok şahane bir oyuncu. Bir gün sete gelmişti. O gün de bizim televizyondan Şebnem’in programını izlediğimiz sahneyi çekiyorduk, televizyonun önüne geçti ve canlı oynadı, saatlerce doğaçlama yaptı. Çok acayipti. Tüm bu anların parçası olabildiğim için o kadar mutluyum ki. Çiğdem Hanım ve Hatice beni endişeli zamanlarımda hep sarıp sarmaladılar, Çiğdem Hanım da Hatice de varlıklarıyla bana güç ve ilham verdiler. Şebnem de öyle, her ne kadar kendisiyle sette çok fazla vakit geçirmemiş de olsak prova zamanı heyecanıma ortak oldu, beni çok yüreklendirdi, motive etti. Bu paylaşımları, dayanışmayı çok değerli buluyorum. Mustafa Alabora ile sahnelerimiz çok azdı ama adada olduğu günler çok keyifli vakit geçirdik, beraber rakı içtik, güzel sohbetler ettik. Onun Hamlet eseri ile ilgili görüşlerini, deneyimlerini dinlemek çok değerliydi.

İnsan-hayvan ilişkilerinin yoğun olarak görüldüğü bir dizi olarak da dikkat çekiyor bence Hamlet. Her oyuncu için dikkat çekiyor ancak senin atlarla, yılanlarla, tavuklarla birçok sahnen var. Bu noktada sen dizi çekilirken bir hayvanla oynamanın zorluğunu hissettin mi? Özellikle belirtecek olursam yılanla olan sahnelerinden çok etkilendim. Ne gibi yönlendirmeler yapıldı bu sahnelerde?

Hayvanlarla olan sahnelerdeki tek yönlendirme rahat olmam üzerineydi. Kaan’ın hayvanlarla çok iyi bir iletişimi var, nasıl yapıyor bilmiyorum ama ne söylese hayvanlar hemen onun isteği doğrultusunda cevap veriyorlar. Hayvanlar onun yanında güvende hissediyorlar sanırım, böylece iletişim kurmaya açık oluyorlar. Ben de biraz Kaan’ı örnek almaya çalıştım bu konuda. Hayvanları çok severim zaten ve fiziksel iletişim kurarken de herhangi bir çekince hissetmiyorum ama zarar verir miyim endişesi vardı birazcık. Tavuğu mesela kucağımda tutarken canını acıtmaktan çekinmiştim ya da şu an burada olmak istiyor mu diye düşünmüştüm ama kucağıma oturup kalkmayınca içim rahatlamıştı. Yılan da ilk vücudumda gezindiğinde dokusu çok garip gelmişti ama korkmamıştım, vücudumda ilerleyip beni tanımasına izin verdim. İşte böyle tanıdıkça alıştık birbirimize bütün hayvanlarla ve pek uzun sürmedi bu. Hayvanların Kaan’dan aldıkları güven, bana da geçti sanırım.

Son olarak gelecekte seninle nerelerde karşılaşacağız? Yakın gelecekte çalıştığın ve izlenebilecek olan bir proje var mı?

Ben oyunculuğu hep farklı ülkelerde, farklı dillerde, farklı kültürden gelen insanlarla bir araya gelerek yapmayı hayal ettim ve yavaş yavaş bu hayalimi gerçekleştiriyorum. İki senedir Almanya’da yaşıyorum. Mustang filminin yurt dışındaki başarısından sonra Almanya’da bir oyunculuk ajansı ile çalışmaya başladım, beş senedir beni uluslararası projeler için temsil ediyorlar. Bundan iki sene önce Gregory Kirchhoff’un yönettiği Baumbacher Syndrome filminde oynamıştım. Öncesinde İtalyan yönetmen Alessandra Pescetta’nın yönettiği bir kısa filmde oynamıştım. Şimdi kendisinin ilk uzun metraj filminin finansmanının tamamlanmasını bekliyoruz. Onun dışında henüz çok detaylı bilgi paylaşamadığım hem Türkiye’de hem de yurt dışında başka projeler de var. Bu yaz Aslıhan Ünaldı’nın ilk uzun metraj filmi Afloat’ta oynadım, teknede geçen bir aile draması. O da keyifli ve bir o kadar zor bir işti, çok merak ediyorum nasıl bir film olacağını.

0
4559
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Advertisement
Geldanlage