10 AĞUSTOS, ÇARŞAMBA, 2022

Bozcaada’da “Şifa” Bulmak: “6. Bozcaada Caz Festivali”

Yıllar içinde etki alanını genişleten, toplumsal cinsiyet eşitliği, ekolojik dönüşüm ve erişilebilirlik başlıklarındaki savunuculuk alanları üzerinde duran ve bu yıl altıncı kez gerçekleşecek Bozcaada Caz Festivali’ni festival ortaklarından Gizem Gezenoğlu ve Çağıl Özdemir ile konuştuk.

Bozcaada’da “Şifa” Bulmak: “6. Bozcaada Caz Festivali”

3dots ve fermente tarafından bu yıl altıncı kez düzenlenecek Bozcaada Caz Festivali, 26-27-28 Ağustos 2022 tarihlerinde, “şifa” teması çevresinde hazırlanan zengin bir programla müzikseverlerle buluşacak. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı’nın (TGA) katkılarıyla gerçekleşecek festival, KEŞİF programıyla da adanın iyileştirici ve yenileyici gücünü yansıtacak.

Paribu ana sponsorluğunda gerçekleşecek Bozcaada Caz Festivali, bu yıl da toplumsal cinsiyet eşitliği, ekolojik dönüşüm ve erişilebilirlik başlıklarındaki savunuculuk alanları üzerinde duracak; Kendine Has, Volkswagen, Jack Lives Here, Metro Türkiye, The ORGANICS by Red Bull destekleriyle de adanın yerel ve kültürel tarihi, gastronomi, girişimcilik, sanat ve iyi olma hâli (wellbeing) dahil olmak üzere farklı ilgi alanlarına hitap edecek.

​6. Bozcaada Caz Festivali’nin 2017 yılından bugüne yolculuğunu, yarattığı etki alanını, her sene gelişen KEŞİF programını, üzerinde durduğu savunuculuk alanlarını ve Türkiye’de caz müziğe katkılarını festival ortaklarından Bozcaada Caz Festivali CEO ve fermente kurucusu Gizem Gezenoğlu ile Bozcaada Caz Festivali ve 3dots kurucu ortağı Çağıl Özdemir’e sorduk.

Bu yıl altıncı kez buluşacağımız Bozcaada Caz Festivali’ni geçtiğimiz yıl pandeminin -bu yıla göre- daha yoğun etkilerinin sürdüğü bir dönemde gerçekleştirdiniz. Nasıl bir festival geçirdiniz geçen yıl, deneyim açısından kazanımları neler oldu?

Gizem Gezenoğlu: Pandemi iki yıla etkisi olan, şu an hâlen hep birlikte baş etmeye çalıştığımız bir dönem olmaya devam ediyor. İçerisindeyken nasıl ele alacağımızı öğrenmek zaman istemişti ama insanın en büyük yeteneklerinden olan adaptasyon ile hızlı şekil aldık, biz de. 2020 yılında hayata geçirdiğimiz dijital programın ardından 2021 yılında kısıtlamalarla bir festival yapmak her ne kadar zor gibi görünse de, buluşmaktan dolayı mutlu olduğumuz ilginç bir tecrübeydi. Kazanımı festivalin bizleri ne kadar beslediğini yeniden görmek ve iyimser bir inatçılık ile devam etme kuvvetimizi yeniden hatırlamak oldu.

Bozcaada’da bir caz festivali düzenlemeye karar verdiğiniz zamandan baktığınızda bugüne kadar nasıl bir yolculuğunuz oldu? Geçtiğimiz seneki röportajımızda gelenekselleşen bir festivale dönüştüğünden bahsetmiştik. Neler söylersiniz geçen zaman hakkında?

Gizem Gezenoğlu: Geçtiğimiz günlerde farkı bir röportajda konuştuğumuz bir konu oldu bu, festivalin bizim için duygusallıktan tutkuya dönüşme hâli. Yıllar içinde etki alanını genişletti festival. Herkese sağladığı katkıyı büyüten bir ekosisteme dönüştü. Geçen zaman, öğrenimlerle dolu bir zaman oldu. Giderek kendini genişleten, kapladığı alanı büyüten bir festivalin serüveni içinde biz de onunla birlikte yol aldık, büyüdük. Bozcaada Caz Festivali’nin beni de en tatmin eden tarafı, her defasında kendisinin üzerine çıkacak, kendi kabuğunu genişleten bir hâl alıyor olması. Tekrar eden bir formu yok, bizi sürekli zorlayan ve büyüten bir formu var. Bu büyüme, seyirci sayısı ile direkt alakalı değil. Adanın kapalı devre sistemi içinde onunla ahenkle yol alan, uluslararası bilinirliği giderek artan, KEŞİF programı ile pek çok mühim konuya alan açan ve platform olan, profesyonel bir girişim olarak gelişen hâl, festivalin zaman içinde dönüşmesinden en mutlu olduğumuz alanlar arasında.

6. Bozcaada Caz Festivali basın toplantısından

Dönüşme, kabuğunu genişletmeden yola çıkarak her sene farklı bir tema altında da dönüşüyor festival. Bu yılın başlığı “Şifa”. Bozcaada Caz Festivali’nin bu yılı için “şifa” nasıl bir temsiliyet oluşturuyor?

Çağıl Özdemir: Festival hazırlıkları başlarken içinden geçtiğimiz süreçleri anlamaya çalıştığımız ve bunu birbirimizle paylaştığımız bir dönem geçiriyoruz. Aynı zamanda yakın arkadaşlar olduğumuz için birbirimizi iyi anlamda etkilediğimizi ve dönüşümü birlikte yaşadığımızı söyleyebilirim. Şifa da aslında pandemi sonrası dönemi değerlendirirken dünyayla iletişim kurma, oluşan koşullarda bir çeşit çıkış yolu bulduğumuz savunma mekanizmamız oldu.

Pandeminin dünyadaki pek çok dinamiği değiştirdiği aşikâr. İnsan türü olarak aldığımız en iyi aksiyonlardan biri hızlı adapte olabilmemiz. Etrafımızı anlamlandırmaya ve zorluklarla baş edebilmek için yeni yöntemler geliştirmeye ihtiyaç duyuyoruz. Pandemi bu süreçte bize bunu tekrar hatırlattı. Yeni bağlar oluşturmak için iş birliğine ihtiyaç duyduğumuzu, yeni karşılaşma alanları yaratmamız gerektiğini ve ancak büyük bir bütünün parçası olduğumuzu kabul ederek hareket edebileceğimizi gösterdi. Dahil olduğumuz, kendimize kurduğumuz topluluklar içerisinde -bu çok küçük bir topluluk da olabilir- benzer deneyimler yaşadıkça kurduğumuz bağların derinleştiğini ve birlikte çözümler geliştirdikçe dönüştüğümüzü gördük. Hem kendimizin hem de etrafımızdakilerin iyileştiğini gözlemledik.

​Bu seneki "Şifa" teması da bu süreçte biriktirdiklerimizden, hangi geçmişten geldiğimizin bir önemi olmadan krizlerin ortasındayken ifadenin, bir araya gelmenin sakinleştirici etkisini deneyimlememiz ile ortaya çıktı. Anlam arayışlarımızı zorluklara karşı daha iyisini yapma motivasyonuyla bu sene iyileşerek ve şifa yoluyla aktarmaya karar verdik.

Her yıl etki alanını bir adım daha genişleten festivalin bu yılı nasıl başladı ve devam ediyor peki? Nasıl bir içerik bekliyor festivalcileri? Geçtiğimiz yıllara göre yeni neler olacak?

Gizem Gezenoğlu: Bunu ifade etmeniz çok güzel, en çok kafa yorduğumuz şey festivalin etki alanı. Bu etki alanı üzerine inşa ediyoruz pek çok şeyi. Festivalin savunuculuk alanları ekseninde KEŞİF programını tasarlıyoruz. Bu sene de odağımıza; toplumsal cinsiyet eşitliği, erişilebilirlik ve ekolojiyi aldık. Müzik programının uluslararası ayağını üyesi olduğumuz European Jazz Network ile bağlantılı; Hollanda’dan Bimhuis, Fransa’dan Association Jazze Croise, İtalya'dan Südtirol Jazz Festival ve İsraeli Jazz Community ile ortak kürasyonla yaptık. Aynı zamanda kültür ofislerinin de desteği ile farklı ülkelerden sanatçıları ağırlama fırsatımız oldu. Bizim için bu yıl attığımız bu adım, uluslararası ortak programlama girişimi, festivalin yeni adımlardan biri oldu.

5. Bozcaada Caz Festivali'nden

Bozcaada Caz Festivali sadece bir müzik festivali değil ada genelinde bir “yaşam alanı” da oluşturan yapısıyla farklı ve cezbedici. Müzik programı kadar merak ettiğimiz KEŞİF programında nasıl bir seçki hazırlandı?

Çağıl Özdemir: KEŞİF programı Bozcaada Caz Festivali içerisinden çıkan ve ayrı bir ürün hâline gelen bir birim. Festivalin kendisini, festivalin tüm yaratıcı ekibinin bir ifade alanı olduğunu düşünürsek; her birimiz festivale çok farklı şekilde etki ediyoruz. Festivalin bize, bizim de festivale katkı sağladığımız organik ve dönüştürücü bir ilişkimiz var. Buradan hareketle festivale gelen konuklarla daha fazlasını paylaşmak isteyen yapımız, bizi doğal süreçlerle zaman içerisinde KEŞİF’i geliştirmeye ve adaya yayılmaya sebep oldu.

KEŞİF, çok disiplinli bir kurguyla duyuları merkezine alan bir deneyim alanı oluşturmaya çalışıyor. Üç gün boyunca atölye, panel, yürüyüş, tartışma, gösterim, pop-up konser, tadım gibi 50'yi aşkın aktivite gerçekleştiriyoruz. Bu sene, geçtiğimiz edisyonlardan farklı olarak sevgili Emre Erbirer kürasyonuyla “Güncel Meseleler, Yeni Olasılıklar” başlığı altında “Bir Adanın Ses Anatomisi”, “Müzik Alanında Kızkardeşlik”, “Ege'de Neler Oluyor?”, “Erişebiliyor Muyuz?”, ve “Tadın Peşinde, Hazzın İzinde” etkinliklerinde bir araya geliyoruz. Ses tasarımcısı ve araştırmacı Dr. Oğuz Öner, ”Bir Adanın Ses Anatomisi” başlıklı yürüyüşte katılımcıları kendi ritimlerini ve ses manzaralarını yaratmak için kentsel bir ses yolculuğuna çıkarıyor. “Müzik Alanında Kızkardeşlik” paneli “Beats by Girls” girişiminin Türkiye bölümünün kurucusu Beril Sarıaltun ve “SistaSound” inisiyatifinden Melissa Lara Clissold müzik sahnesinde fırsat eşitsizliğini, bu alanda aktivist söylemleri olan kurumlar çerçevesinden incelerken, panelin moderatörlüğünü podcast yapımcısı, sunucusu ve eğitmeni Hazal Sipahi üstleniyor.

Ege’nin dört bir yanındaki kültür-sanat alanından son haberlerin hareketi ve bereketi üzerine konuşacağımız “Ege'de Neler Oluyor?” paneli farklı bölge ve şehirlerdeki kültüre katılımı gözeterek kültürel göç olgusunu tartışacak. K2 Güncel Sanat Merkezi ve İzmir Akdeniz Bienali’nden Ayşegül Kurtel’in moderasyonunu üstleneceği panelde Komünite Bodrum’dan Cemre Ceren Asarlı, Çanakkele Bienali’nden Seyhan Boztepe, Originn’den Nazey Erdilek, Odeon’dan Günseli Baki ve Kıraarthane’den Simay Dinç konuşmacı olarak yer alacak. British Council’dan Su Başbuğu’nun moderasyonunu üstleneceği “Erişilebiliyor Muyuz?” panelinde Puruli Kültür Sanat’tan Ezgi Yalınalp, Erişilebilir Her Şey’den Eser Epözdemir, Bongo Art Project’ten Çiğdem Aslantaş ve Blindlook’tan Cansu Tekdemir ile bir araya gelerek katılımcılarla erişilebilirlik üzerine tartışacağız.

Ege mutfağından Bozcaada'nın yerel tarif ve lezzetlerine, yemek yapmanın ve yemenin ruhumuz ve bedenimizle olan ilişkisinden yemeğin iyi olma hâlimize olan etkisine varan geniş bir yelpazede konuların konuşacağımız “Tadın Peşinde, Hazzın İzinde” başlıklı tartışmada ise Seda Domaniç ve Türkan Çim Işık, katılımcılarla birlikte tadın ve hazzın ilişkisine yakından bakacak.

Paribu’nun gerçekleştireceği Akustikhane: Yeni Yerli Pop-Up Konserleri’nde dinleyicileri yeni müzisyenlerle buluştururken, Turan Sert ve Efe Bulduk, "Web3 ve Merkeziyetsiz Teknolojiler" panelinde yine festivalin ana sponsoru Paribu'nun moderasyonuyla teknoloji üzerine konuşacağız. Programda yer verdiğimiz bir başka panelde ise Merkezsiz ve Omnea ile ReFi (Regenerative Finance) çağında yaratıcılığın, dijital sahnede fikri mülkiyet haklarının ve sürdürülebilir bir geleceğin temellerine odaklanarak katılımcılara öngörülerimizi aktaracağız.

Katılımcılarımızı hem zihinsel hem bedensel arınma ve gelişime davet ettiğimiz KEŞİF programında festivalcilerin, Erdinç Çatak ile Kendine Has tadım atölyesinde gastronomik bir yolculuğa çıkacak; Jack Lives Here desteğiyle Lelabbo ile Viski Kokteyl Atölyesi’nde kokteyl kültürünü öğrenirken, yine Jack Lives Here ve Ayşe Köroğlu & Ece Erdoğmuş Becer eşliğinde gerçekleşecek “Denge ve Sosyalleşme” başlıklı sohbette şifa bulmalarını umuyoruz. Jack Lives Here Whisky Master Class ile Amerikan viskilerini tadımı eşliğine, hikâyelerini aktarırken; Metro Türkiye, dünyanın seçkin ve butik üreticilerinin ürünlerinden oluşan Wise Local Selection Uzun Masa Tadımı ile bu seçkide yer alan şarapları keşfe çağırıyoruz. Tadım ve atölyelerin yanı sıra ilham verici paneller ve müzik dinletilerine de yer verdiğimiz festivalde, misafirlerimizi The ORGANICS by Red Bull Pop-Up Performansları ile dinlendirmeyi amaçlıyoruz. Aynı zamanda festivalin içerik destekçisi Kale Grubu ise festivalin “Güncel Meseleler, Yeni Olasılıklar” programına dahil olan, gençlere odaklı "İyi Bak Bozcaada'ya” tartışma oturumu Dilara Koçak ve Alpay Oğuş ile gerçekleşirken “Dünyasına İyi Bakanlar" paneli ise Zeynep Çelik moderatörlüğünde Ekin Al, Sıla Dönmez ve Muzaffer Alperen Önal eşliğinde festivalcilerle buluşuyor.

Sanatçılarla göz göze gelip, şarkılarını beraber mırıldanarak unutulmaz bir deneyim yaşatmaya hazırlanan Kendine Has’ın ''Biraz Yalnız Kalabilir Miyiz?'' buluşmaları festival katılımcılarını çok değerli sanatçılarla bir araya getirip şeffaf bir odada baş başa benzersiz bir müzikal deneyime davet ediyor. Space Goats kürasyonuyla gerçekleşecek BCF KEŞİF Pop-up Sahnesi’nde adanın her yerinde müzikle karşılaşacağımız, Esmiyor’un canlı podcast serisi “Esmiyor ile Kahvaltıda Podcast” her şeyin başladığı yerde, Bozcaada’da; festivalcilerle buluşacağız ve İklim Çemberi deneyimi ile yalnız olmadığımızı hatırlayacağız. Yine Esmiyor’dan Utku Güven ve Derin Altan’ın kürasyonunu üstlendiği “Dinlenmek hakkımız değil mi?” adlı panelde ‘dinlenmek, çalışanların hakkıdır’ söyleminden yola çıkarak üretmek baskısını, tüketim toplumunun sürekli verimli olma baskısını ele alacağız.

Bozcaada Caz Festivali’nde misafirlerimizi “Asude Durak ile Kundalini Yoga: Çakralar ve Uyanış” ile binlerce yılın kadim bilgeliğini taşıyan Kundalini Yoga ve Meditasyon eşliğinde doğanın iyileştiren ve yenileyen sabah pratikleri ile güne başlamaya, Ayça Oğuş ile seslerin sessizliğe karıştığı, zeytin ağaçlarının altında gökyüzüne uzanan bir yoga pratiği ile nefesi, bedeni ve zihni şifalandırmak için harekete davet ediyoruz. Aynı zamanda Erçin Çaçan pilates atölyeleri ve Çağrı Salon ile ‘Gözler Bağlı’ Yoga Atölyesi Bozcaada’nın huzur veren sakinliğinde bedene ve doğaya dönüşe çağırıyor.

Bozcaada Caz Festivali olarak üyesi olduğumuz caz ve doğaçlama müzik türlerinde Avrupa'daki kültür politikalarının temsil edildiği, her sene gerçekleştirdiği Avrupa Caz Konferansı’nda bilgi ve deneyim alışverişinin yapıldığı, çalışan değişim programlarıyla kültürler arası diyaloğun ve hareketliliğin desteklendiği Europe Jazz Network’ün, bazı üye kurumlarından temsilcilerle festival kapsamında gerçekleştireceğimiz panelde caz aracılığıyla “uluslararasılaştırma” temasını sohbete açmaya hazırlanıyoruz.

Yaratıcılıkla teknoloji ilişkisi üzerinden gelişen ve yapay zeka uygulamaları ile zenginleşen ifade alanına değinen Deplike ile Girişimcilik konulu bir panele ev sahipliği ederken; Akbank Caz Festivali: Yıl Boyu Caz partnerliğinde gerçekleşecek “Yeni Medya Çağında Görsel ve İşitsel Deneyimler” söyleşisinde geçtiğimiz yıl Akbank Caz Festivali’nde birlikte sahne alan Eda Urfalıoğlu ve Barış Demirel’in kişisel yaratım süreçlerini, görsel ve işitsel farklı sanat dallarının iç içe geçtiği çalışmalarını, dünyada ve Türkiye’de edindikleri sahne deneyimlerini dinleyeceğiz.

Festival kapsamında bu sene Pure Finn desteğiyle gerçekleşecek LeLabbo & Artun Omurca Kokteyl Atölyesi ile kokteyl yaratma, hazırlama ve karıştırma tekniklerinin püf noktalarını öğrenirken, The ORGANICS by Red Bull - Mix&Match Kokteyl Atölyesi ile ziyaretçiler kokteyl yapma yeteneklerini keşfetme şansı yakalayacağız. Katılımcılar aynı zamanda “Dilan Bozyel ile Mobil Fotoğraf Atölyesi” sayesinde kokteyllerini görselleştirebilecekler.

Onaranlar Kulübü ile Kuş Yuvası Yapımı ve doğaya duyarlı tasarımlarıyla dikkat çeken Atelier Tenera’nın gerçekleştireceği atölyelerle katılımcıları, atıkları “upcycle” yöntemi ile kumaş boyalarına dönüştürüp doğa dostu el işleri üretmenin tekniklerini öğrenmeye davet ediyoruz.

​Adanın şifalı topraklarını fiziksel olarak tanımak için 2017 yılından beri Metro Türkiye aracılığıyla meraklılarıyla buluşan Wise Local Selection eşliğinde Bozcaada'nın en köklü üzüm bağına gezi düzenleyeceğiz, Kendine Has ve Onaranlar Kulübü ile adaya bir dokunuş katacak ''Hack The Island'', katılımcılara kreatif bir enstalasyon yaratma deneyimi sunacağız. Festivalde ayrıca Ekolojik Dönüşüm’ü ele alan Onaran Podcast ile ziyaretçilere ulaşacağız.

Heyecan verici başlıklar, nefis bir KEŞİF programı olmuş. Yeniden caza dönersek… Son yıllarda Türkiye’de caz müziğe ilginin arttığını, çoğalan festivalleri de düşündüğümüzde gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz sanırım. Siz bu ilgi konusunda neler söylersiniz?

Çağıl Özdemir: Bu durumu biz de gözlemliyoruz. Son yıllarda yeni girişilen caz festivallerinin birçoğuyla da sıcak ve yakın ilişkilerimiz var. Bizi her şeyden önce çok mutlu ediyor; birlikte büyüyecek olmaktan, alanı geliştirecek olmaktan heyecan duyuyoruz. Caz müziğini bir sanatsal ifade alanı olarak ele aldığımızda felsefesinden öğrendiğimiz, dönüşümünden etkilendiğimiz bir disiplin olduğunu söyleyebiliriz. Özgür, geçişken ve kapsayıcı olması sebebiyle özellikle son yıllarda farklı müzik türleri ve disiplinlerarası üretimlerle çok farklı kitlelere erişebildiğini görüyoruz. Sadece Türkiye’deki trendler değil, dünyadaki çapraz türleri destekleyen programlamalarda, cazın farklı türlerle etkileşimini görmek bizi çok sevindiriyor.

Peki Bozcaada Caz Festivali’nin Türkiye’deki caz dinleyicisine ve bu alana katkılarını nasıl anlatırsınız? Sektördeki yeri hakkında somut veriler ne yönde?

Gizem Gezenoğlu: Bozcaada Caz Festivali, caz festivalleri adına farklı bir adım atarak hayatına başlamış oldu. İlk somut veriyi bu anlamda bir trend yaratması olarak adlandırabilirim. BCF’den önce açık hava müzik festivali kurgusunda bir caz festivaline pek sık rastlamıyorduk. Diğer taraftan da bağımız bir girişim olarak bu çapta bir festivali hayata geçirmek pek çok yeni girişime ilham ve enerji veriyor diye düşünüyoruz, bu konuda geri bildirimler alıyoruz. Türkiye Caz Ağı’nın da ilk adımlarını atarak büyük bir oluşumun parçası olan Bozcaada Caz Festivali Türkiye’deki caz dinleyicisine ulaşıyor ve bu alana üretmeye devam ederek katkı sağlıyor olabilir, siz ne dersiniz?

Her sene merakla beklenen bir festival olması bunun en güzel göstergesi diyebilirim :).  Bozcaada’nın kapalı devre bir ada olduğundan bahsettik konuşmamızın başında. Festivalin yıllar içinde Bozcaada’ya nasıl bir etkisi oldu? Son yıllarda adaya ilgi çok arttı bu konuda iyi-kötü pek çok görüş var ancak bu ilginin festivale bir katkısı oldu mu ya da tersine bir ilişki söz konusu mu?

Gizem Gezenoğlu: Bozcaada gibi zor bir turizm destinasyonu için oldukça hassas bir konu. Festivalin adaya olan, ekonomik, ekolojik, sosyal ve kültürel etkisi uzun süredir üzerinde kafa yorduğumuz, çeşitli çalışma grupları yaptığımız bir alan. Bu sene aynı zamanda festivalin karbon ayak izini de ölçerek bu alanda daha somut atılacak adımlar için çalışmalar yapacağız. Geçtiğimiz senelerden elde ettiğimiz ve bu sene de çeşitli görüşmelerle bildiğimiz, festival zamanı adaya gelen seyircilerin adanın ekonomisine, festival dışı zamanda gelen ziyaretçilerden 1,5 - 2 katı kadar daha fazla harcama yaparak katkı sağladıkları yönünde. Bu anlamda, ekonomisinin büyük bölümünü turizmden sağlayan bir bölge için festivalin katkı sağladığı çıkarımı yapılabilir ama daha çok yolunun olduğunu da ifade etmeliyim.

5. Bozcaada Caz Festivali'nden

Bozcaada Caz Festivali, başlangıçtan beri toplumsal cinsiyet eşitliği, ekolojik dönüşüm, sürdürülebilirlik ve erişilebilirlik savunuculuk alanları üzerinde duran bir festival. Önemsenen bu başlıkların festivaldeki yansımalarını anlatır mısınız?

Çağıl Özdemir: Bahsettiğimiz bu üç savunuculuk alanı tam kapasiteyle festival programına sirayet etmesini istediğimiz ama sadece festival programında değil günlük pratiklerimizde de bizi geliştirmeye, dönüştürmeye devam etmesini istediğimiz değerlere işaret ediyor. Festivalin hem müzik hem de KEŞİF programını bu gözle oluşturuyoruz. Kafa yorduğumuz, konu ettiğimiz meseleler bu üç alana dokunuyor. Festivalin karar alma süreçlerine etki eden cinsiyet dağılımından, festivalde misafir ettiğimiz kitleye sunduğumuz içeriklere kadar zamana yayılan, kapsamlı; teorik ve pratik pek çok açıdan aksiyonlarımızı geliştirdiğimiz alanlar bu bahsettiklerimiz.

Keychange imzacılarından biriyiz. Festival programında ve ekibi oluşturan sayılarda 50:50’yi yakalamaya çalışıyoruz ve konu ne kadar zorlayıcı olsa da bu konuda her zaman elimizden daha iyisinin geleceğini biliyoruz. Sadece programın değil, karar alıcıların da çeşitlenmesi ve daha kapsayıcı hâle gelmesi gerektiğini görüyoruz. Buralarda daha fazla katkı sağlayabilmek için festival dışında da KEŞİF programı ile Türkiye’nin farklı bölgelerinde gerçekleştirmek istediğimiz ve özellikle 9-13 yaş arası kızlar için fırsat eşitliği ve sanata erişim sağlayacak bir proje üzerine çalışıyoruz. Sorunu tespit etmenin kolay, çözümün bir parçası olmak için daha fazlası gerektiğini düşünüyoruz. Festival katılımcılarının %65’inin de kadınlardan oluştuğunu eklemeden geçmek istemem.

Erişilebilirlik ve toplumsal kapsayıcılık bizim için oldukça önemli. Ada kendi içerisinde çok zor fiziksel koşullara sahip olan bir yer olsa da festivalin ikinci senesinden beri festivalin fiziksel, içeriksel ve iletişimsel erişilebilirliği için çalışıyoruz. Festival iletişiminde dijital kanallarda uyguladığımız alternatif metinlerden, sahne üzerinde yapılan sesli betimlemelere kadar farklı pratikleri elimizden geldiğince uygulamaya çalışıyoruz. Daha fazlasını yapabilmenin imkânlarını yaratmaya çalışıyoruz.

Ekolojik dönüşüm ilk senemizden beri ileri dönüşüm olan festival sahnesi ve alan tasarımından, plastik kullanımının önüne geçecek uygulamalara kadar (festival seyircisine SuCo dağıtmak, alana sebiller koymak) farklı açılardan kafa yorduğumuz bir alan. Bir adada üç günlük bir festival yapıyoruz. Adanın uzun vadeli iyiliğini düşünmek ve oraya sağlayacağımız katkının kapsamını genişletmek bizim için önceliklerden biri. Bu açıdan geçtiğimiz yıl akademisyenler, Bozcaada’da yaşayan yereller ve sektör profesyonellerinden oluşan bir çalışma grubu kurduk ve adanın bundan 50 yıl sonra sağlıklı bir şekilde hayatına devam edebilmesi için festival olarak neler yapabileceğimizi, dikkat edeceğimiz hususları tartışıyoruz. Adanın karbon nötr olması için biz nasıl katkı sağlayabiliriz?

Bunlara ek olarak program içeriklerimizde doğrudan bu savunuculuk alanlarına dokunan içeriklerimiz de mevcut. Emre Erbirer’in kürasyonunda gerçekleşecek “Güncel Meseleler, Yeni Olasılıklar” başlığı altında “Müzik Alanında Kızkardeşlik” panelinde müzik alanında fırsat eşitsizliği tartışmalarına dikkat çekerken, “Erişebiliyor Muyuz?” panelinde erişilebilirlik üzerine çalışan girişimciler farklı katmanlarda erişilebilirlik konusunu tartışacak. Festivalin hem kültür sektöründen hem de büyük şehirlerde etki alanı olan beyaz yakalılardan oluşan bir kitlesi de var. Bu açıdan, bu tip başlıkları gündeme almanın etkiyi dalga dalga arttırdığını görüyoruz. Burada bahsettiğim etkinlikler haricinde KEŞİF programının içine dahil ettiğimiz çok farklı aktivitelerde savunuculuk alanlarımıza dokunuyoruz, yukarıda da bahsettiğim gibi.

​Yaptığımız partnerliklerden de bahsetmek keyifli olabilir. Geçtiğimiz yıllarda da birlikte çalıştığımız ecording ile bu sene de tüm seyirciler ve ekip için ecoDrone’larla tohum topu atışı yaparak ormanlaştırma ve biyoçeşitliliğe katkıda bulunacağız. Ayrıca yeni geliştirdikleri mobil uygulama ecordingApp ile festivale katılanların ilk elden deneyimleyebilecekleri bir çevresel etki alanı oluşturacağız. Uygulama içerisinde yer alan ve oyunlaştırma aracılığıyla gerçekleştirilen dünya yararına görevlerde, karbon salınımı en az olan kişiye hediyelerimiz olacak. Bazı farkındalıkları yaratabilmek için bu tarz uygulamaların çok faydalı olduğunu düşünüyoruz. 3pmetrics ile bu sene festivalin sürdürülebilirlik çalışmaları kapsamında; festivalin karbon ayak izini hesaplayacağız. Bu seneki verilerimiz, önümüzdeki seneler için yeni hedefler koymamıza ve net sıfır karbon stratejimizi geliştirmemize, yönlendirmemize büyük katkı sağlayacak.

https://www.youtube.com/watch?v=TdDzmmMKRKY

Son olarak Bozcaada Caz Festivali’nin altıncı yılını gerçekleştirecek olmanın sizdeki karşılığı nedir? “Şifa”yı birlikte arayacak ve mutlaka bulacağınız katılımcılar için neler söylersiniz?

Çağıl Özdemir: Yukarıda Gizem’in bahsettiği gibi festivalin altıncı yılına girerken, yaptıklarımızın duygusallıktan tutkuya dönüştüğünü deneyimliyoruz. Bunun ne demek olduğunu birbirimize sorup tartışıyoruz. Festival ile kurduğumuz ilişki, festivalin dönüşümüne etki eden her bir unsuru içtenlikle karşıladığımız ve belki de bizden bağımsız bir şekilde değişmesine tepki göstermediğimiz bir noktaya geldi. Bunun özgürleştirici hissini yaşıyoruz. Bazen koşulları yok sayarak, inatçı bir şekilde iyi hissedeceğimiz ve iyi gelmek istediğimiz için bu işi yapmaya devam ediyoruz. Festival altı senedir var ve bize göz kırpıyor; bir arada var olarak birbirimizi geliştiriyor ve dönüştürüyoruz. Yaratım süreçlerimiz bizi iyileştiriyor. Buradaki deneyimimizi paylaşmak ve bu festivali gerçek kılan herkesle birlikte şifalanmak için ilgili herkesi bütün olmaya davet ediyoruz.

6. Bozcaada Caz Festivali'nin ayrıntılarına buradan, biletlerine ise buradan ulaşabilirsiniz. 

0
4764
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage