GÜNDEM
  • 03-05-2025

    Haziran 2024-Haziran 2025’i “Nâzım Hikmet Yılı” ilan eden Bursa Büyükşehir Belediyesi, Nâzım Hikmet üzerine hazırlanan “Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim” başlıklı sergiyi 9 Mayıs-9 Eylül tarihleri arasında sanatseverlerle buluşturacak. Ayrıca 9 ve 10 Mayıs’ta “Güneşin Sofrasında Nâzım Hikmet Sempozyumu” başlıklı bir sempozyum da düzenlenecek.

    Adını, Nâzım Hikmet’in 1962 yılında yazdığı Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim romanından alan sergi, eşzamanlı olarak iki farklı mekânda iki bölümden oluşuyor. “Güneşin Sofrasında Nâzım Hikmet Sempozyumu” başlıklı sempozyumda da Nâzım Hikmet’in, yapıtları, yaşamı ve Bursa Cezaevi’nde yattığı yıllar üzerine bildiriler yer alıyor.

    “Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim” sergisinin küratörlüğünü Emre Zeytinoğlu, mekân tasarımını Savaş Çekiç ve iletişim tasarımını da Nejat Biçen üstleniyor. Serginin ilk bölümü, Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne ait Şefik Bursalı Sanat Galerisi’nde yer alıyor ve Nâzım Hikmet hakkındaki metinler ile görsellerden oluşan dokümanter bir nitelik taşıyor. Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı (TÜSTAV), Nâzım Hikmet Vakfı ve Piraye Koleksiyonu’nun desteğiyle hazırlanan sergide, izleyicilere kronolojik bilgiler aktarılıyor ve görseller aracılığıyla da o bilgilerin birer sahne hâlinde gözlerde canlanmasına yardım ediliyor.

    Nâzım Hikmet’in şiir, tiyatro, roman, sinema ve resim dünyasını anlatan bu dokümanter bölüm, aynı zamanda onun politik yanını hep gündeminde tutarken, çocukluğundan itibaren özel yaşamına da değiniyor ve her bir alanın son derece dinamik hareketleri arasında bağlantılar kurmayı hedefliyor.

    Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne ait Tayyare Kültür Merkezi’ndeki ikinci bölümdeyse Nâzım Hikmet’i konu eden ve onunla kurdukları düşünsel ya da duygusal bağları yansıtan sanatçıların yapıtları bulunuyor. Bu yapıtların büyük bölümü, “Ahmet Merey Koleksiyonu” kapsamında sergi mekânına yerleşiyor. Nâzım Hikmet’in yeğeni Ayşe Yaltırım’ın da aralarında olduğu dört sanatçının yapıtı, söz konusu koleksiyonun dışından bu sergiye ekleniyor.

    Sergide yer alan sanatçılar arasında; Asaf Zeki Yüksel, Ayşe Yaltırım, Hakan Gürsoytrak, Huri Kiriş, İrfan Okan, Memet Güreli, Metin Karayağız, Murat Germen, Mustafa Horasan, Mustafa Orkun Müftüoğlu, Nalan Yırtmaç, Neslihan Pala, Savaş Çekiç, Selçuk Fergökçe, Sezai Özdemir, Taner Güven, Umut Germeç, Ümit Öztürk, Veysel Kurucu, Yalçın Karayağız, Yonca Karayağız ve Zeynep Özdemir bulunuyor.

    “Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim” sergisi ve “Güneşin Sofrasında Nâzım Hikmet Sempozyumu” hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

    Künye:
    1. Selçuk Fergökçe
    2. Sezai Özdemir

    0
    0
    203
  • 03-05-2025

    Bora Jin’in distopik bir gelecekte, hafıza yönetimi üzerinden bireysel kimlik ve geçmişle yüzleşme temalarını ele alırken insan doğasının, hatırlamanın ve unutmanın anlamını sorguladığı romanı Hafıza Bakımı, Yuzu Kitap’tan çıktı.

    Romanın ana merkezinde bir hafıza bakım sistemi var. Burada acılarınızı, travmalarınızı ve kaybettiklerinizin yasını çekmek yerine geçmişinizi yeniden şekillendirmenizi sağlayan bir teknoloji sunuluyor. Bu sistemde unutmak bir seçenek değil, toplumun devamlılığı için bir zorunluluk. Romanın başkahramanı Bom, bu dünyada doğduğundan beri Hafıza Yönetim Sistemi’nin bir parçası olur. Ancak dedesinin kaybıyla sistemin gerçekte ne anlama geldiğini sorgulamaya başlar. Gerçekten unutmak mı istiyor? Yoksa anılarını koruyarak düzeni bozan biri mi olacak?

    “Yakın gelecekte, sürekli çatışma ve çekişmelerden yorulmuş bir şehir, karanlık geçmişinden kaçmak için vatandaşlarının travmalarını yapay bir şekilde yok eden özel bir hafıza yönetim sistemi olan “Hafıza Bakımı’nı hayata geçirir. Böylece anıların manipüle edildiği ve vefat eden sevdiklerine dair tüm hatıraların anında silindiği bir distopya ortaya çıkar. Ancak Bom, bu dünyanın en temel kuralını —vefat eden birinin anısını saklamama kuralını— ihlal ettiğinde, bir zamanlar huzurlu olan hayatı çözülmeye başlar.

    Bom, dedesinin anılarını saklama ayrıcalığı karşılığında Hafıza Bakımı ürünlerini üreten ilaç şirketinin pazarlama ekibine katılınca sistemin kırk yıldır gömülü tuttuğu sırlar tek tek gün yüzüne çıkmaya başlar.”

    0
    0
    204
  • 02-05-2025

    Yönetmenliğini Çağan Irmak’ın üstlendiği BKM yapımı Adile filminin çekimleri başladı.

    Yeşilçam’ın unutulmaz ismi Adile Naşit’in hayatını konu alan filmde Adile’yi, Meltem Kaptan canlandırıyor. Adile Naşit’in hikâyesini anlatan film, aynı zamanda dönemin efsanevi figürlerine de saygı duruşunda bulunacak.

    ​Adile Naşit’in yaşamına dair birçok önemli anı ve dönüm noktasını işleyen Adile filminin çekimleri uzun ve titiz bir hazırlık sürecinin ardından başladı. Filmin vizyon tarihi ise henüz açıklanmadı.

    0
    0
    287
  • 02-05-2025

    Martch Art Project, küratörlüğünü T. Melis Golar’ın üstlendiği “Uyumlanan Beden” başlıklı grup sergisini 24 Mayıs’a kadar sanatseverlerle buluşturuyor.

    Dilşad Aladağ, Zeynep Beler, Serra Bilgincan, Mustafa Boğa, Dilan Bozer, Yekateryna Grygorenko, Fırat İtmeç, Alix Marie’nin eserlerinden oluşan “Uyumlanan Beden” sergisi, aidiyetin yalnızca zihinsel bir inşa değil, aynı zamanda bedensel bir deneyim olduğu fikrinden yola çıkarak, bedenin farklı bağlamlar içinde nasıl şekillendiğini, neye evrildiğini ve hangi ilişkiler ağı içinde konumlandığını sorguluyor. Sergi aidiyet hissi bedeni ne hâle getirir? sorusunu merkezine alıyor.

    Bu çerçevede sergi, bedenin edilgen bir kabuk olmaktan öte, toplumsal normlar, hafıza, çevre ve kültürel kodlarla şekillenen, onları aynı zamanda yeniden üreten bir özne olarak konumlandığı düşüncesine dayanıyor. Sergide beden; tekil bir özne olarak değil ilişkiler bütününde anlam kazanan bir kavram olarak izleyici karşısına çıkıyor. Farklı pratiklerden sekiz sanatçının yaklaşımları bu düşünceler çerçevesinde, Martch Art’ın galeri mekânı ile geçici ama etkili bir aidiyet ilişkisi kuruyor. Yapıtlar, sabit kimlik ve köken tanımlarını aşarak aidiyeti bir hâl, bir geçişlilik, bir maruz kalma ve aynı zamanda bir etkileme biçimi olarak öneriyor.

    ​Anlatı, izleyiciyi su metaforu üzerinden zamansal bir geri dönüşe davet ediyor: rahimdeki ilk varlık hâli, bir hücrenin içinde titreşen yaşam, ilksel okyanuslarda başlayan evrimsel hareket ya da kozmik bir enerjiyle kurulan ortak köken. Su, kimi zaman bir geçiş ortamı; tuzlu bir denizde, içilen ilk sütle, amniyotik sıvıyla ya da karanlık ve derin bir okyanusun bilinmezliği içinde beliren bir potansiyel olarak izleyici karşısına çıkıyor. Beden, bu sergide yalnızca aidiyetin taşıyıcısı değil, aynı zamanda onun yeniden tanımlandığı bir yüzey olarak var oluyor. Aidiyet duygusu, nesneler, kimlikler, ilişkiler ya da coğrafyalarla kurulan bağlarda görünür kılınıyor. Bu duygu bazen ninnilerde yankılanıyor, kimi zaman çoğalırken bedenlerin aynılığını imliyor, bazen de kimliği ifade eden nesneler, kişiler ya da uzak coğrafyalarda kurulmaya çalışılan bağlarla temsil ediliyor.

    0
    0
    573
  • 02-05-2025

    Quartier am Hafen ve istanbulberlin tarafından düzenlenen Seyir Quartier konuk yazar programı Türkiye’den bir yazarı altı hafta boyunca Köln’de ağırlayacak.

    15 Ekim 2025’te başlayacak programa kariyerinin başında bir yazar aranıyor. Almanya’daki edebiyat dünyasına ilgi duyuyorsanız ve kültürlerarası deneyimle gelişirken edebiyat profesyonelleriyle fikir alışverişine açıksanız bu programa başvurabilirsiniz. Program RheinEnegie Stiftung Kultur, Köln Belediyesi ve Stiftung Kunstsalon desteği ve Frankfurt Kitap Fuarı, Landinsicht e.V., Köln-İstanbul Şehirleri Kardeşlik Derneği, NEOLA Sanat Projeleri, Kulturbunker Köln-Mülheim ve das “andere” Literaturcafé iş birliğiyle hayata geçirilecek.

    ​Türkçe “seyir” kelimesi, hareket halindeki gözlemi, bir keşif yolculuğunu ifade ederken, “Quartier” Köln’ün samimi edebiyat topluluğuna ve program mekânı Quartier am Hafen’a atıfta bulunuyor. Konuk yazar programı, bu dünyaları bir araya getirerek ilham ve büyüme için bir alan sunuyor.

    Program üç bölümden oluşacak ve önümüzdeki aylarda ikinci ve üçüncü bölümlere dair çağrılar duyurulacak. İkinci bölümde aralık-ocak aylarında Köln’den bir edebiyat profesyoneli İstanbul’daki Atelier Galata’da, konuk edilecek. Üçüncü bölümde ise şubat-mart aylarında, yeniden Türkiye’den kariyerinin başındaki yazarlar, Köln’deki Quartier am Hafen’da ağırlanacak.

    Program detayları:
    -Başvuru tarihleri: 18 Nisan – 11 Mayıs
    -Program başlangıç tarihi: 15 Ekim 2025
    -Süre: 6 hafta
    -Yer: Quartier am Hafen, Köln, Almanya

    Koşullar: Kariyerinin başındaki bir yazar, İstanbul ve Köln’den bağımsız bir jüri tarafından seçilecektir. İngilizce veya Almanca bilgisi gereklidir, Almanca bilgisi avantaj sağlayacaktır.

    İmkânlar: Seyahat ve Quartier am Hafen’deki konaklama karşılanacak, ayrıca 1.200 €’luk honorarium sağlanacaktır. Yazarın isteklerine göre şekillenmek üzere okuma etkinlikleri, atölye çalışmaları, söyleşirler ve Frankfurt Kitap Fuarı ziyareti gibi imkânlar sunulacaktır. Kölnlü sanatçılarla ve yayıncılık profesyonelleriyle geliştirilecek projeler desteklenecektir. İhtiyaç dahilinde çocuk bakım hizmeti sağlanabilir, ebeveynler gönül rahatlığıyla başvurabilir.

    Başvuru süreci: Programla ilgili sorularınızı seyirquartier@gmail.com adresine iletebilirsiniz, başvurularınızı 11 Mayıs tarihine kadar yine bu adrese göndermeniz gerekmektedir. Seçilen yazar, Haziran 2025’in ilk haftasında duyurulacaktır.

    Başvuru Belgeleri (Türkçe veya Almanca):
    - Özgeçmiş: Yayınlar, ödüller, burslar veya ilgili (yayınlanmış veya yayınlanmamış) yazınsal deneyim dahil edilmeli ve kariyerin başında olma kıstası açıklanmalı (ilk yayınınızın üzerinden 10 yıldan fazla geçmemiş olması veya 40 yaşın altında olmanız gibi).
    - Motivasyon mektubu: Bu programın size nasıl katkıda bulunacağını düşündüğünüzü, varsa Almanya veya Köln ile bağlantınızı, programın diğer bölümleriyle/işbirliği içinde geliştirilen ortak çalışmalarla ilgileniyorsanız bunu da ekleyerek açıklayın.
    - Güncel bir çalışma: Devam eden bir çalışma taslağınızdan en fazla 15 sayfa.
    ​- Örnek Çalışmalar: Önceki eserlerden, her biri 10 sayfayı geçmeyecek en fazla 2 alıntı.

    0
    0
    247
  • 02-05-2025

    DasDas, 12-15 Haziran tarihleri arasında gerçekleşecek Kısalar Festivali’ne ev sahipliği yapacak.

    Bu sene ilk kez gerçekleşecek Kısalar Festivali, kısa formunun da uzun oyunlar kadar etkileyici ve güçlü bir anlatım aracı olabileceğini göstermek, sanatçılar için yeni üretim alanları yaratmak ve sahne sanatları alanındaki profesyonelleri bir araya getirmek amacıyla düzenleniyor. Kısa formda üretilmiş sahne sanatları projelerin yer aldığı festival, sanatçılar için yeni bir üretim ve paylaşım alanı açmayı hedefliyor.

    Festivalin bu seneki temaları Her Yerde Faşizm, Göç, Teknoloji ve İletişimsizlik, Kent Kültürü ve İnsan, Çevresel Kıyamet olarak belirlendi. Festivale başvurular performans, atölye ve yazarlık olmak üzere üç ayrı başlık altında kabul ediliyor.  

    Dört gün boyunca oyuncuların, yazarların, yönetmenlerin, dansçıların, koreografların ve daha birçok alanda üretim yapan sanatçıların bir arada olduğu, izledikleri üzerine tartıştığı, atölye çalışmalarıyla birlikte ürettiği ve gerçekleştirilecek panellerde birbirinden öğrenecekleri bir alan açmayı planlayan Kısalar Festivali’nin yıl içinde büyüyerek ve gelişerek kentin farklı noktalarında seyirciyle buluşması en büyük hedefler arasında yer alıyor.

    ​Kısalar Festivali hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    267
  • 02-05-2025

    Galerist, Nuri Kuzucan’ın “Bir Resmin Bütün Parçaları” başlıklı kişisel sergisini 7 Mayıs-21 Haziran tarihleri arasında sanatseverlerle buluşturacak.

    “Bir Resmin Bütün Parçaları” sergisi izleyiciyi mekânla kurulan görsel ve düşünsel bir diyaloğun içine davet ediyor. Kuzucan sergide herhangi bir yönlendirici anlatı sunmaksızın, galerinin bulunduğu, tarihi 19. yüzyıla dayanan yapının kendi varoluşunu ve hafızasını ön plana çıkaran bir deneyim alanı yaratıyor. Alanın bağımsız varoluşuna duyulan saygı serginin temelinde konumlanıyor.

    ​Mekâna hiyerarşik bir düzen içinde hükmetmek yerine, ona eşit bir unsur olarak yaklaşan Kuzucan, sergide izleyicinin algısını sabit ve tekil bir bakış açısından kurtarıyor. Resimleri, duvarlarda salt birer yüzey olarak var olmanın ötesine geçerken, serginin bütününe yayılan bir akış içinde birbirleriyle ve çevreleriyle ilişki kuruyor. Boşluk ve doluluk, ışık ve gölge, negatif ve pozitif alan gibi ikilikler, sergide birbirini tamamlayan parçalar hâline gelerek tek bir anlatının sınırlarını aşan, sürekli değişen bir görsel denge kuruyor. Sergi; mekân, hafıza ve algının durağanlıktan uzak, sürekli bir dönüşüm hâlinde varlık bulduğu düşünsel bir yolculuk sunuyor.

    0
    0
    273
  • 02-05-2025

    İtalyan sinemacı ve yazar Lorenza Mazzetti’nin kendini bir yere ait hissetmek uğruna hayal kırıklıklarını göze almış küçük bir kızın hikâyesini anlattığı romanı Gökyüzü Düşerken, Yelda Gürlek’in çevirisiyle Odipa Yayınları’ndan çıktı.

    Ölümden kıl payı kurtulduğu İkinci Dünya Savaşı yıllarından sonra Londra'ya yerleşerek sinema eğitimine başladı Mazzetti. Kariyerinin en belirleyici yılı 1952'dir: O tarihte, Kafka'nın Dönüşüm'ünden esinlenerek çektiği K., bugün Özgür Sinema olarak bilinen akımın da başlangıcı sayılıyor. Mazzetti kendi evrenini edebiyatla, resimle zenginleştirmeyi seçti.

    ​Ali Smith: “Gökyüzü Düşerken karamsar ama eğlenceli, yer yer insanı kahkahalarla güldüren bir roman, hummalı bir masumiyet ve şaşkınlık rüyası gibi görünüyor. Fakat gerginliği kırık dökük şeylerin hengamesinde yüzeye vuran bir kitap bu; deliliğe doğru yükseltikçe yükselen bir histeri, ıstırap ve zulüm ayinlerinden mürekkep bir oyun.”

    0
    0
    401
  • 01-05-2025

    İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından +1’in katkılarıyla düzenlenen +1 Sunar: Gezgin Salon Festivali’nin programına üç yeni isim daha eklendi. 28 Haziran’da deneysel, progresif rock müziğiyle Gevende ve William Dorey’nin tek kişilik müzik evreni, retro tınıların çağdaş temsilcisi Skinshape, 29 Haziran’da ise festival temposunu artıracak psikedelik Anadolu beat üçlüsü Lalalar sahne alacak.

    +1 Sunar: Gezgin Salon Festivali’nin ilk gününde, ikonik albümünün ilk çeyreğini AIR Play Moon Safari turnesiyle taçlandıran Fransız ikili AIR ve French Touch akımına yeni bir ivme kazandıran Marsilyalı prodüktör Simon Henner’ın solo projesi French 79; ikinci gününde enerjik CLUB NF ritimleriyle Parkorman’ı dans pistine çevirecek NEIL FRANCES ve indie rock’un Liverpool çıkışlı ikilisi King Hannah dinleyicilerle bir araya gelecek. Bu isimlere ek olarak Gevende, Skinshape ve Lalalar festival izleyicisiyle buluşacak.

    Bu yıl 28 ve 29 Haziran’da Bonus Parkorman’da gerçekleştirilecek +1 Sunar: Gezgin Salon Festivali’nin biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.

    +1 Sunar: Gezgin Salon Festivali Programı:

    28 Haziran Cumartesi
    16.00 - DJ set
    17.00 - Skinshape
    18.30 - Gevende
    20.15 - French 79
    22.00 - AIR Play Moon Safari

    29 Haziran Pazar
    16.00 - DJ set
    17.00 - King Hannah
    18.30 - Lalalar
    20.15 - NEIL FRANCES CLUB NF
    ​22.00 - Slowdive

    0
    0
    584
  • 01-05-2025

    Arkas Sanat Merkezi, Türk resminin modernleşme yolculuğuna odaklanan “Gelenek ve Modernite: Arkas Koleksiyonu’nda Türk Resmi (1920-1970)” sergisini 28 Aralık’a kadar sanatseverlerle buluşturuyor.

    Arkas Koleksiyonu’ndan derlenen 110’dan fazla eser, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş sürecinde sanatçıların modernleşme ve yerel kimlik arasındaki dengeleri nasıl kurduklarını gösteriyor. Sergi, Arkas Sanat Göztepe’nin koleksiyon seçkisinin de bir öncüsü olma niteliğini taşıyor. Arkas Sanat Merkezi ve Arkas Sanat Göztepe’de birbirleriyle diyalog içinde devam edecek bu iki sergi, Arkas Koleksiyonu’ndan yola çıkarak Türk resminin evrimini sanatseverlere sunuyor.

    Cumhuriyet’in ilk yıllarından 1970’lere uzanan sergi, dönemin sanatçılarının modernleşme sürecine nasıl yön verdiğini hem figür hem de manzara resmi üzerinden ele alıyor. Sayfiye kültürünün Boğaziçi ve Adalar’dan Ankara ve Anadolu’ya uzanan değişimi, manzara resimleriyle ortaya konulurken; modern birey, yaşam tarzı ve kentsel dönüşüm figüratif eserlerde kendini gösteriyor. Sergide, II. Dünya Savaşı sonrası burslu olarak Paris’e giden sanatçıların Yeni Paris Ekolü’ndeki etkileri ve Türk resmindeki özgüven değişimi de önemli bir yer tutuyor. 

    Türk resim tarihinin önemli figürlerini bir araya getiren sergide 1914 Kuşağı sanatçıları İbrahim Çallı, Nazmi Ziya, Hikmet Onat ve Namık İsmail’in Paris’te Fernand Cormon’un atölyesinde edindikleri eğitimin etkileri izlenirken; Hoca Ali Rıza ve Halil Paşa’nın açık hava resim geleneğinin sonraki kuşakları nasıl etkilediği de vurgulanıyor. Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği’nden Hale Asaf ve d Grubu sanatçılarının hocası André Lhote’un eserleri, Bedri Rahmi ve Eren Eyüboğlu, Cemal Tollu, Nurullah Berk ve Hamit Görele gibi sanatçılarla birlikte izlenebiliyor. Sergide Fikret Mualla, Pierre Bonnard, Léopold Lévy gibi sanatçıların eserlerine de yer veriliyor.

    ​Sanat tarihçisi ve akademisyen Prof. Dr. Burcu Pelvanoğlu’nun kürasyonu ile kurgulanan sergi, klasik sanat tarihi yazımının ötesine geçerek Erken Cumhuriyet dönemi ile Meşrutiyet döneminin kopuk değil, birbirine bağlı bir modernleşme süreci olduğunu ortaya koyuyor. Türk resminde İzlenimcilik, Geç Kübizm ve Art Déco gibi akımların nasıl işlendiğini gösteren sergi, Arkas Koleksiyonu’ndan bir seçkiyle Türk resminde gelenek ve modernite arasındaki ilişkiyi yeniden düşünmeye davet ediyor. 

    0
    0
    352
DAHA FAZLA
Geldanlage