+1’in katkılarıyla düzenlenen Pozitif Vibrations, 10 Ağustos’ta Bonus Parkorman’da gerçekleşecek ikinci edisyonunda Grammy ve Brit adaylığına ve Mercury Ödülü’ne layık görülen Michael Kiwanuka’yı dinleyicilerle buluşturacak.
Kiwanuka albümünden beş yıl sonra çıkardığı Small Changes ile kuşağının tanımlayıcı şarkı yazarlarından biri olduğunu bir kez daha kanıtlayan Michael Kiwanuka, +1 Pozitif Vibrations kapsamında sahne alacak. Programı, organizasyonu ve diğer tüm detaylarıyla müzikseverlere farklı bir deneyim sunan Pozitif Vibrations serisinin ikincisi 10 Ağustos’ta Bonus Parkorman’da gerçekleşecek.
+1 Pozitif Vibrations biletlerine Biletix, Passo ve Biletinial üzerinden ulaşabilirsiniz.
Pelda Aytaş’ın “Naaile” başlıklı ilk kişisel sergisi 12 Temmuz’a kadar Gülden Bostancı galeride sanatseverlerle buluşuyor.
Pelda Aytaş “Naaile” sergisinde kadın bedeni, aile yapısı ve geleneksel kadın rollerine yönelik feminist bir sorgulama sunuyor. Sergi adını hem “maaile” kalıbının ironik bir ters yüz edilişinden hem de “muradına ermiş kadın” anlamına gelen Naile isminden alıyor. Bu anlam, kadının muradını ancak evlilikle bulabileceği inancını yüceltiyor. Bunun aksine sergi, kadınların muradını kendi bedenlerinde, arzularında ve kırılganlıklarında aradığı bir alanı niteliyor.
“Sanatçı, sergide hem dilin hem kültürün dayattığı “kutsal aile” imgesine karşı, ironik ve politik bir yerden seslenir. Ve “Na” (hayır) der. Ne aileyiz ne de aileden sayılan o sınırlar içindeyiz. Kadın cinselliğinin bastırılması, anneliğin yüceltilmesi, heteronormatif çekirdek ailenin makbul tek seçenek olarak sunulması gibi normatif anlatılar bu sergide parçalanır, dikiş yerlerinden konuşur.”
Künye:
1. Zevk-i Cümle (Herkesin Zevki) 35x50cm bez üzerine nakış 2025
2. Çark- Rindan 25x25cm bez üzerine nakış 2025
3. Nazargah-i Harem 20x30cm bez üzerine nakış 2025
Güç adlı romanıyla feminist distopya türünde başarısını kanıtlayan Naomi Alderman’ın toplumun çizdiği sınırlar arasında sıkışan iki kadının hikâyesini anlattığı ilk romanı İtaatsizlik, Canan Akgöçmen’in çevirisiyle İthaki Yayınları’ndan çıktı.
Alderman, kalemini Margaret Atwood’un mentorluğunda geliştiren bir yazar. Güç romanı ile 2017’de Women’s Prize Edebiyat Ödülü’nü kazandı. İtaatsizlik ile 2006’da Orange Yeni Yazarlar Ödülü ve 2007’de Sunday Times Yılın Genç Yazarı Ödülü’nü kazanmıştı bile. Melankoliyi umutla birleştirerek okura yansıttığı İtaatsizlik, 2017’de başrolünde Rachel Weisz ve Rachel McAdams’ın oynadığı bir filme uyarlandı, birçok sinema ödülüne layık görüldü. İtaatsizlik, köklerini kaybetmeden özgürlüklerini savunan herkesin, sesini ve yolunu sahiplenme mücadelesi.
Londra’nın kuzeyinde, kendi saf inançlarına uygun muhafazakâr yaşam sürdüren kapalı bir cemaatin bulunduğu Hendon’da, liderlerinin beklenmedik ölümü, toplumun önde gelenleri arasında bir halef seçilmesi konusunda tartışmalar başlatır. Bu süreç yıllar önce yollarını ayırmış iki kadını tekrar bir araya getirecektir: Babasının cenazesine katılmak üzere New York’tan gelen, dini aidiyetten uzak ve özgür yaşayan Ronit ile birlikte büyürken yaşadıklarını artık geride bırakmaya çalışan Esti için yüzleşme zamanı da gelecektir. Yeni bir önder arayışı, değişimin sorgulanmasına sebep olurken gelenekler ile arzuların çatışmasını da görünür kılacaktır.
Seyir Derneği tarafından Ayvalık Belediyesi ortaklığıyla 16-21 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek Ayvalık Uluslararası Film Festivali Genç Sinema programı başvuruları 30 Haziran’a kadar devam ediyor.
Sinema alanında kendini geliştirmek isteyen öğrencilere hem eğitim görecekleri hem de festivali deneyimleyebilecekleri bir alan açmak amacıyla başlatılan Genç Sinema programı, Türkiye’nin farklı illerinde üniversite eğitimlerine devam eden gençlerin başvuruları arasından seçilecek 30 öğrenciyi Ayvalık’ta bir araya getirecek. Genç Sinema programına, başta sinema bölümünde okuyan ya da üniversitelerin sinema kulüplerine üye olan öğrenciler olmak üzere, sinema alanında kendisini geliştirmek isteyen tüm öğrenciler başvurabiliyor.
Genç Sinema’ya başvurusu kabul edilen 30 öğrenci festival boyunca Ayvalık’ta yapımcılık, yazarlık, yönetmenlik, kurgu, post-prodüksiyon, sanat yönetimi, müzik gibi farklı alanlarda profesyonel isimlerin vereceği atölye çalışmalarına katılacak, aynı zamanda festival organizasyonunun farklı alanlarında görev alarak festivalin önemli bir parçası olacaklar. Ulaşım, konaklama ve yemek masrafları festival tarafından karşılanacak öğrenciler, yılın dikkat çekici ve merakla beklenen festival filmlerini izleme, panel ve konuşmaları takip etme, sinemacılarla tanışma ve sohbet etme imkânı da bulacak. Öğrenciler başvurularını 30 Haziran’a kadar buradan yapabiliyor.
Ayvalık Uluslararası Film Festivali Genç Sinema programı hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
Ortaklaşa: Kültür, Diyalog ve Destek Programı kapsamında desteklenen “Motorhane Kültür Ağı” projesi kapsamında Merzifon’daki eski elektrik santrali kültür merkezine dönüştü.
İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV), Avrupa Birliği desteğiyle yürüttüğü Ortaklaşa: Kültür, Diyalog ve Destek Programı kapsamında hibe desteği alan “Motorhane Kültür Ağı” projesiyle Merzifon’da yeni bir kültür merkezi kuruldu. “Motorhane” adını taşıyan merkez, gerçekleştirilen açılış etkinlikleriyle hizmete başladı.
Açılış programı “Yarınları Beslemek: Sinop’tan Merzifon’a Kültürel Birikim ve Ortak Hayal Gücü” temasıyla; Merzifon Belediye Başkanı Alp Kargı, Sinop Belediye Başkanı Metin Gürbüz ve Merzifon Kaymakamı Ahmet Karaaslan’ın katılımıyla gerçekleştirildi. Üç gün süren program İKSV Kültür Politikaları Çalışmaları Direktörü Özlem Ece’nin moderatörlüğünde düzenlenen “Kültür ile Gelişmek: Merzifon’un Kültür Politikaları Ekseninde Geleceği” başlıklı forumla devam etti. Forumun ikinci gününde kültür yöneticisi Melih Görgün ve Sinop Üniversitesi’nden Alpay Tırıl moderatörlüğünde “Eve Dönüş Hikâyeleri” ve Sinop Üniversitesi Fen ve Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Cenk Demir moderatörlüğünde “Kent ve Bellek” oturumları düzenlendi. Programın son günündeki etkinlikler konser, film gösterimi ve sergi açılışıyla tamamlandı.
Proje kapsamında, 1930’larda enerji üretimi için kurulan, son dönemde ise uzun yıllar âtıl kalan Motorhane’nin, Merzifon’dan Orta Karadeniz’e yayılacak bir kültürel gelişimin odağı olması hedefleniyor. Merzifonlu sanatçılar, sanat toplulukları, sivil toplum aktörleri ve akademisyenlerden oluşan “Motorhane Kültür Ağı”, mekânın açılış etkinlikleriyle başlayan dönüşüm sürecini ve kültürel programlamasını yerel yönetimlerin iş birliğiyle yürütecek.
Motorhane, 2025 yaz ayları boyunca etkinlik programlarına ev sahipliği yapacak. Motorhane Kültür Ağı projesi kapsamında iki festival gerçekleştirilmesi hedefleniyor. Bahçe ve ek binada yapılacak mekânsal düzenlemelerle “Forum”, “Bahçe”, “Dönüşüm”, “Akustik” gibi başlıklar altında açık hava sineması gösterimleri, konserler, atölye çalışmaları ve pazar yeri etkinlikleri planlanıyor. Amasya Üniversitesi ile imzalanması hedeflenen protokol, Motorhane’de uygulamalı dersler yapmak ve ders tasarlamak gibi ortak çalışmaları da kapsayacak.
Ortaklaşa: Kültür, Diyalog ve Destek Programı hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
Fotoğraf: Mert Kaya
Çağdaş Fransız edebiyatının öne çıkan yazarlarından Édouard Louis, 18 ve 19 Haziran’da İstanbul’da Moda Sahnesi’nin konuğu olacak ve okurlarıyla buluşacak.
Türkiye, Louis’yi ilk kez Babamı Kim Öldürdü romanının Moda Sahnesi tarafından sahneye uyarlanmasıyla tanımıştı. Ayberk Erkay’ın çevirdiği, Kemal Aydoğan’ın yönettiği, Onur Ünsal’ın oynadığı oyun 2020 yılında 17 Eylül’de ilk kez seyirciyle buluşmuştu. Oyun 5. sezonunda hâlâ izleyicinin yoğun ilgisini görüyor.
Babamı Kim Öldürdü’nün 18 Haziran’daki gösterimine Édouard Louis de katılacak. Ertesi gün 19 Haziran’da Édouard Louis ile Ayberk Erkay’ın moderatörlüğünde seyircilerin de katılımına açık, Louis’nin edebiyata bakışı, toplumsal cinsiyet, sınıf çatışması ve bireysel hafıza üzerine bir söyleşi düzenlenecek.
Söyleşiye katılmak isteyenler, biletlerini Biletinial üzerinden alabilecek. Söyleşi dili İngilizce olacak ve katılımcılar için eşzamanlı çeviri hizmeti sunulacak. 18 Haziran’daki gösterimin biletini buradan, 19 Haziran’daki söyleşinin biletini ise buradan alabilirsiniz.
Etkinlik bilgileri ayrıntıları:
18 Haziran - 20.30
Babamı Kim Öldürdü
Gösterim (Édouard Louis’nin katılımıyla)
19 Haziran - 20.00
Édouard Louis ile Söyleşi (Moderatör: Ayberk Erkay)
Her yıl, ülkenin dört bir yanından, farklı disiplinlerde sanat eğitimi almış yeni mezunların yapıtlarını sanatseverlerle buluşturan BASE’in 2025 edisyonu için başvurular 15 Haziran’a kadar devam ediyor.
Bu yıl dokuzuncusu düzenlenecek olan BASE, Türkiye’deki üniversitelerin resim, heykel, fotoğraf, video, baskı, grafik tasarım, cam ve seramik, geleneksel Türk sanatları, tekstil, mimarlık, görsel iletişim ve diğer ilgili bölümlerinden 1 Ocak 2025-31 Aralık 2025 tarihleri arasında mezun olmuş olan veya yıl sonuna kadar mezun olacak olan lisans ve lisansüstü öğrencilerinin başvurusuna açık.
Mezuniyetten profesyonel sanat hayatlarına geçişlerinde yeni mezunlara destek olmayı, onlara eşit görünürlük ve bağlantılar kurma fırsatı sunarak kariyerlerine bir ivme ve yön kazandırmayı amaçlayan; Türkiye’nin yeni sanatçı nesline ışık tutan BASE, aynı zamanda galeri, koleksiyonerler, sanatseverler ve yaratıcı endüstrilerin de genç yetenekler keşfetmesine aracı olma misyonunu taşıyor. BASE geçmiş sekiz yılda Türkiye’nin dört bir yanından yaklaşık 1000 yeni mezunun üretimlerini ilk kez sanatseverlerle buluşturdu. Bu yıl dokuzuncusu gerçekleşecek olan BASE’in 2025 edisyonu Trendyol Sanat ana sponsorluğunda; Jumbo, KTSM (Kale Tasarım ve Sanat Merkezi) ve TEB Özel Bankacılık co-sponsorluğunda gerçekleşecek.
BASE’in bu yılki seçici kurulunda; Ani Çelik Arevyan, Canan Dağdelen, Canan Tolon, Derya Yücel, Ebru Yetişkin, Eda Kehale Argün, Ferda Dedeoğlu, Gürbüz Doğan Ekşioğlu, Guido Casaretto, İnci Furni, İrfan Önürmen, İsmet Doğan, M. Wenda Koyuncu, Necmi Sönmez, Pınar Öğrenci ve Selim Bilen yer alıyor. BASE’te her yıl 1500’e yakın başvuru arasından seçici kurul değerlendirmesi ile yaklaşık 100 genç sanatçı adayının yapıtı sergileniyor.
BASE hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
İstanbul’un kültürel haritasına alternatif bir soluk getirmeyi amaçlayan AOS51, ilk sergisi “KOMPLEKS” ile kapılarını açtı.
“Kariyerleri boyunca sanatı sanat mekanlarının dışına çıkarmaya, demokratikleştirmeye ve şehre dahil etmeye odaklanan işlere öncelik veren ikili ile içinde konumlandığı mahallenin ruhunu yansıtmak isteyen AOS51 ekibinin ortaklık süreci KOMPLEKS sergisinin merkezinde yer alıyor.
Küratör ikilisi sergi sürecini şöyle anlatıyor:
Serginin ismi hem İstanbul’un en önemli sanayi komplekslerinden biri içinde konumlanan bu yeni sanat kompleksine gönderme yapıyor hem de sanatsal süreçlerin kompleksliğini hatırlatıyor. Sanat mekânı kurmanın, bu sanat mekanına kimlik kazandırmanın, sanat ekosisteminin dışında bir yerde bu mekânı konumlandırmanın kompleks süreçleri ilk katmanı oluşturuyor. İkinci katmanda küratörler ile mekân/galeri sahipleri arasındaki ilişkinin ve sanatçılarla küratörler arasında ilişkinin kompleksliği yer alıyor. Sanat mekânı olarak tasarlanmamış bir mekâna sanat yerleştirmenin zorlukları da bu katmana ekleniyor. Üçüncü katmandaysa sanatsal üretim ve küratörlüğün kendi kompleks mekanizmaları oturuyor. Bütün bu katmanlar Atatürk Oto Sanayi’nin kompleks ekosistemi içinde hayat buluyor.
Bu anlamda mekân bir taraftan bu sergiye ilham olurken, bir taraftan da bu ilk sergi mekânı tanımlıyor ve ona yeni bir kimlik kazandırıyor. Serginin oluşum süreci, mekânı içinde konumlandığı mahalleden ayrıştırırken, aynı zamanda bütünleştirme hedefiyle başladı. AOS’un günlük koşturmacası içinde göze çarpmak, ama bunu yaparken bölgenin ritminden uzaklaşmamak amacıyla Furkan ‘Nuka’ Birgün’le yaptığımız bina yüzü çalışması KOMPLEKS sergisinin ilk eserini oluşturdu ve binaya yeni bir kimlik kazandırdı. Yeni bina yüzünün karakteri ve renk skalasından esinlenerek mekânın yeni adı ve logosu oluştu ve AOS51 hem üzerinde taşıdığı sanat eseriyle hem de içinde bulunduğu sokakla kendini birleştirmiş oldu.
Mekânı dönüştürürken aynı zamanda mekândan beslenmek amacıyla çıktığımız bu yolculukta, sokağa açık olmak ilk hedeflerimizden biri olduğundan, sergi içinde sokak sanatının yer alması kaçınılmazdı. Bu nedenle ilk kattaki sergi için İstanbul’da sokak sanatı denince akla gelen en önemli isimlerden Cins’i davet ettik. Cins bu katı 2023’ten bugüne gelen hem ülkemiz hem dünya için kompleks süreçte ürettiği ve aslında bizim bu sergide yaptığımız gibi, işleri bir yöne doğru zorlamak yerine, kendisini doğaçlamanın götürdüğü yerlere açık tutan bir yaklaşımla geliştirdiği işlerinden bir seçkiyle dolduruyor.
AOS özünde çok katmanlı dev bir tamirhane. İşlevini veya değerini kaybetmiş objelerin yeniden değer kazandığı bir yer. Biz de benzer şekilde geri dönüşüme ve ileri dönüşüme, objeleri ilk üretim amaçları dışında kullanmaya ve değerini kaybetmiş objelere yeniden değer kazandırmaya önem veriyoruz. Bu yaklaşımla objelerle ilişkimize kapitalizmin ve sosyal medyanın dayattığının dışında bir yaklaşımın mümkün olup olmadığını sorguluyoruz. Bu çerçevede, buluntu objelerle de çalışan ve çoğunluğun dekoratif gördüğü seramikleri heykel ve yerleştirmelere dönüştüren Aslı Aydemir’i ikinci katımıza davet ettik. Aydemir burada tüketim toplumuyla, sosyal medyayla, bunların kimi zaman bize unutturduğu çocuklar ve kadınlara karşı şiddet gibi sorunlarla ve her şeye rağmen ayakta tuttuğu umutla dolu bir sergi kurguluyor.
İçinde konumlandığımız ekosistemle kuvvetli bağlar kurmak ve karşılıklı merakla gelişmek isteğimizin en net şekilde ortaya çıktığı sergi ise Çağla Çağlar, Emre Köktaş ve Ci Demi’yi AOS’ta fotoğraf çekimleri yapmaya davet etmemizle oluşan fotoğraf sergimiz. Çağla Çağlar’ın seçkisi işçilerin günlük hayatının tekrara dayalı doğasına ve kişinin bunun farkına vardığı kısa anlara yoğunlaşan bir hikâye anlatırken, Emre Köktaş ve Ci Demi daha ziyade AOS’u dolduran objelere ve mekanlara odaklanıyor. Köktaş, kaotik sanayi sitesinin içinde dingin ve bireysel adacıkları açığa çıkarırken, Ci Demi sanayi coğrafyasının belirleyici elemanlarına dönüşen objeleri fotoğraflıyor. Bu serginin oluşum sürecinin bizi AOS’un ruhuyla ve komşularımızla yakınlaştırdığına ve AOS51’i mahallenin vazgeçilmez bir parçası yapma yolunda önemli bir ilk adım attığına inanıyoruz.”
“KOMPLEKS” sergisini, 22 Haziran’a kadar çarşamba, cuma ve cumartesi günleri saat 12.00-20.00 arasında Maslak Atatürk Oto Sanayi’de yer alan AOS51’de ziyaret edebilirsiniz.
Künye:
1. Furkan ‘Nuka’ Birgün, mural
2. Aslı Aydemir
3. Çağla Çağla
4. Ci Demi
5. Cins
6. Emre Köktaş
Sanatçı Melih Çebi’nin ChatGPT ile eserler arası ilişkileri ve kavramsal çerçeveyi kapsayan sohbetleri kitaplaştırıldı ve “Can’t Come, Still Emerging” sergisi kapsamında Pilot Galeri’de izleyici karşısına çıkarıldı.
Çebi’nin başlangıçta yalnızca dilbilgisi düzeltmeleri için kullandığı yapay zeka, zamanla sanatçının duygularını yansıtan bir araca dönüşerek, serginin en kişisel ve anlamlı parçalarından biri hâline geldi. Sohbetler, geleneksel cilt teknikleriyle üretilen el yapımı bir kitaba dönüştürülerek serginin bir parçası oldu. Kayda geçen bu diyaloglar, yapay zekâyla kurulan etkileşimin örneklerinden biri olarak, çağımıza ait arşiv niteliğinde bir belge sunuyor.
Melih Çebi’nin bireysel ve sanatsal dönüşüm sürecine ayna tutan “Can’t Come, Still Emerging” sergisini 4 Haziran’a kadar Pilot Galeri’de ziyaret edebilirsiniz.
Nu metal’in ikonik grubu Limp Bizkit, 17 Ağustos’ta Ataköy Marina Arena’da konser verecek.
İticket Production ve TemaCC ortaklığıyla gerçekleşecek özel konser, grubun 14 yıl sonra gerçekleşecek ilk konseri olacak. Fred Durst önderliğinde 1994 yılında Florida’da kurulan Limp Bizkit, 90’ların sonu ve 2000’lerin başında müzik dünyasını derinden etkileyen gruplardan biri oldu. Metal, hip-hop ve punk enerjisini harmanlayan tarzlarıyla nu metal akımının öncüsü hâline gelen grup, milyonlara ulaşan albüm satışları ve asi duruşlarıyla bir dönemin kült figürüne dönüştü. Hit şarkılar “Nookie”, “Break Stuff”, “My Way”, “Rollin’” ve “Behind Blue Eyes”, hem radyo listelerinde hem de müzik televizyonlarında dönemin marşları hâline geldi. MTV ödüllerinden Grammy adaylıklarına, dünya turnelerinden kült videolara kadar uzanan etkileyici kariyerleri boyunca Limp Bizkit, sahnede yarattığı kaotik enerjiyle de tanınıyor.
Limp Bizkit konserinin biletleri 2 Haziran Pazartesi günü İticket ve Bubilet üzerinden satışa çıkacak.