09 MART, PERŞEMBE, 2023

Depremzede Sahaflarla Dayanışma Vakti

Hermes Sahaf’ın sahibi Ümit Nar ile depremde zarar gören sahaflara destek olmak için başlattığı kampanyayı, felaket günlerinde örgütlenmenin önemini, bölgedeki kısa ve uzun vadedeki planlarını konuştuk.

Depremzede Sahaflarla Dayanışma Vakti

Ümit Nar, Hermes Sahaf’ın sahibi. Önce Beyoğlu'nda, Aslıhan Pasajı'nda bir dükkan devir alarak mesleğe başlıyor, devamında İzmir'e taşınıyor ve kitapçılık hayatını iki yıldan fazla bir süredir İzmir'de sürdürüyor. Hermes Sahaf’ın müdavimi çok, dahası Ümit’i “kitaplarla kör randevu” çalışmasından, sahaf festivallerinde yönettiği, konuşmacı olduğu panellerden, röportajlarından, sosyal medyadan tanıyoruz. İzmir’de yaşanan sel felaketinin ardından binlerce kitabı zarar gören Exlibris Sahaf için sosyal medya üzerinden kurguladığı kampanya da hâlâ belleklerimizde. Yıkıcı deprem felaketinin ardından hepimiz bildiğimiz yerden, bir yerinden destek çalışmalarına katılmaya çalışırken Ümit kendi bildiği yerden hızlı ve etkili bir kampanya oluşturdu, depremde zarar gören sahaflar için destek duyurularını sosyal medyadan paylaştı, kısa sürede de pek çok insana ulaştı. “Afet örgütlülüğün ve bunun getirdiği hiyerarşisiz dayanışmanın ne derece kıymetli olduğunu bir defa daha gösterdi” diyen Ümit Nar ile kampanyanın detaylarını, kısa ve uzun vadede yapmayı planladıklarını, felaket günlerinde örgütlülüğü konuştuk.

Yaşadığımız korkunç depremin hemen ardından zarar gören sahaflar için bir kampanya fikri nasıl doğdu, çalışmayı nasıl kurguladın? 

İlk başta ben de sersem gibiydim. Bir yandan felaketin büyüklüğü, bir yandan sosyal medyadan akan haberler/görüntüler beni hem dehşete düşürdü hem de “bir şeyler yapmalıyım,” duygusunu doğurdu. O bölgede kaç kitapçı var, hangileri sahaf, ne durumdalar fikrim yoktu. Uzun zaman evvel sosyal medya üzerinden yaptığım çağrıyla oluşturduğumuz dijital haritayı da kaybetmiştim, yok olmuştu. Derken İzmir’den bir arkadaşım (Ahmet Balcı), Kahramanmaraş’tan tanıdığı bir sahafın depremzede olduğunu ve geçici olarak İzmir’e geldiğini iletti. Hemen Yeryüzü Sahaf’ı Aliağa’da misafir olduğu evde ziyaret ettim, onunla konuşurken de dayanışma fikri oluşmaya başladı. O akşam bir başka arkadaşımla yazışırken Azzefran Sahaf’ın da benzer durumda olduğu bilgisini aldım. Sonra bölgedeki tanıdıklara sora sora beş arkadaşımıza ulaştım. Bütün bu bilgileri İzmir’de kampanyaya destek olan sahaf arkadaşlarla paylaşıp sosyal medyadan ilk duyurumuzu yaptık. Bu esnada üç meslektaşımızın daha benzer durumda olduğu ortaya çıktı.

​Sahaflar geleneksel olarak genellikle bir arada, çarşılarda oldukları için dayanışmaya, esnaf dayanışmasına yatkınlar. Daha küçük çaplı iç gerekliliklerimizde küçük meslektaş dayanışmaları yapmış; 2 Şubat 2021’de İzmir’de yaşanan sel felaketindeyse yirmi binin üzerinde kitabı su altında kalan arkadaşımızı beş hafta gibi kısa bir sürede yeni bir dükkânda, yok olan miktardan fazla sayıda kitabıyla mesleğe döndürmüştük. Bu dönemde kitapseverlerin teveccühü, desteği, dayanışmak için verdiği çaba beni çok etkilemiş ve benzer kötü durumlarda da dayanışma çağrısı yapabileceğim duygusunu oluşturmuştu. İnternet üzerinden satış yaptığımız Kitantik.com yetkilileriyle görüştüm ve onların da dâhil olduğu bir dayanışma örgütledik. Ve peşinden sosyal medya üzerinden yaptığımız duyurularla kampanyamız başladı.

Kampanyanın detaylarını aktarır mısın, nasıl destek olabiliriz zarar görmüş sahaflara? 

Depremin etkileri epey uzun sürecek. Orta, uzun vadede çözümler üretmek devlete, kurumlara düşüyor. Bizimki, ilk aşamadaki mağduriyete çare olmaya çalışmak. Bir nevi can suyu vermek gibi. Bu sebeple şunları yapıyoruz:

1- Kitantik.com üzerinden “sembolik destek kitapları” koyduk. Her esnafın sayfasında iki bin kitap var ve tanesi 10 liradan satışa açık. Bu sembolik satıştan elde edilen gelir ertesi sabah doğrudan sahaf arkadaşımızın hesabına aktarılıyor.

2- Dükkânları tamamen yok olan arkadaşlar için kitap desteği kampanyası. Bu kısımda da insanlar, sosyal medyadan yayımladığım adreslere doğrudan kitap gönderebiliyor.

3- Arzu edenler mağdur arkadaşların banka hesaplarına doğrudan destek yollayabiliyor. Göndermek isteyenleri sahaf arkadaşlarla irtibatlandırıyorum.

​4- Depremzede arkadaşların listesini Türkiye Yayıncılar Birliği ile paylaştım. Birlik, orta vadede devlet destekli bazı çabalar içinde olacak. Bu da çok önemli, çünkü yol uzun ve ayakları yere sağlam basan uzun vadeli projelere ihtiyacımız var.

Bölgeden gelen haberlerle kayıp ve hasar raporları yayımlanıyor, listeler paylaşılıyor. Sen bölge ile doğrudan temastasın. Depremi yaşayan şehirlerden gelen haberler nasıl? Bölgenin kitapçıları, sahafları ne durumda? 

Ben her gün arkadaşlardan bir ikisini aramaya gayret ediyorum. Genel durumu da konuşuyoruz tabii, herkesin durumu aynı, sıkıntı çok. Daha üzücü olan, aradan bir ay geçmesine rağmen bir yandan bunları yapmaya çalışıyor bir yandan da ihtiyaç sahiplerine çadır bulmaya, engelli tuvaleti için sosyal medya baskısı kurmaya uğraşıyoruz. Ama en azından o bölgedeki sekiz kişiyi buradan omuz omuza vererek ayağa kaldırırsak ne mutlu! Kitapçılığa sektör bazında bakarsak durum kötü tabii. En başta hayatını kaybedenler var, yaralananlar var; yıkılan, yok olan kitapevleri, bağımsız kitapçılar var. Hasar bu anlamda da çok büyük.

Depremde hangi sahaflar zarar gördü? Şu an ne durumdalar, hangi şehirdeler ve mesleklerine devam ediyorlar mı? 

Depremde sekiz arkadaşımız zarar gördü. İkisi Kahramanmaraş’ta (Yeryüzü Sahaf ve Azzefran Sahaf), ikisi Hatay/İskenderun’da (Kitaphane Sahaf ve Kitap Otağı Kitabevi), ikisi Adana’da (Fosil Kitap ve Karga Sahaf), birisi Hatay/Samandağ’da (Emir Sahaf), biri de Diyarbakır’da (Avesta Sahaf). Azzefran Sahaf, Kitap Otağı Kitabevi, Fosil Sahaf, Emir Sahaf ve Avesta Sahaf’ın dükkânları ve depoları tamamen yok olmuş durumda. Yıkılmayan arkadaşların durumu da parlak değil elbette.

​Ama hepsi mesleğe devam edecek, zaten kitabı seven insan başka ne yapabilir ki? Yeryüzü Sahaf bir süre İzmir’de misafir, kitaplarını da buraya getirttik, evi de hazır, bir tek dükkân kaldı; dükkânını açalı henüz altı ay bile olmayan Azzefran Sahaf’ın sahibi Mesude arkadaşımız şimdilik Şile’de, çocuklarının okulu önceliği; ileride ne yapacaklar, zaman gösterecek. Diğer arkadaşlar memleketlerinde. Hatta Emir Sahaf hem köylere ihtiyaç malzemeleri götürüyor hem de elinde kalan kitaplarını tezgâh açıp ücretsiz dağıtıyor.

Kitantik ve Nadirkitap ile nasıl bir çalışma yürütüyorsun ve ileriki günlerde bu çalışmalar devam edecek mi? 

“Sembolik kitap” satın alarak nakit desteği verme meselesini her iki platformla da görüştüm. Nadirkitap afetin çok büyük, tahribatın yüksek olduğunu belirtip bir iki aya neticelenecek bir proje geliştirdiğini belirtmişti. Tabii durumun nazikliği bu kadar bekleme lüksü vermiyordu. Kitantik.com destek vermeyi kabul edince önce beş arkadaş için peşinden de diğer üç arkadaşın ikisi için hesaplar açıldı.

“Sembolik kitap” İzmir sel felaketi zamanı da çok işe yarayan, ihtiyacı olana hızlı nakit girişi sağlamış bir kampanyaydı. Ülkenin içinde bulunduğu ağır ekonomik krizi ve kitap okurunun koşullarını da düşünerek on (10) lira gibi bir rakam ve iki bin adet sembolik satış belirledik. Hedefimiz bu arkadaşlarımız için yirmişer bin lira toplayıp acil ihtiyaçlarını karşılamalarını sağlamak. İlk başta hızlı gitse de şu ara maalesef biraz yavaşladı, yine de hedefin üçte birine geldik, katkı verenlere minnettarım.

​Kitap göndermek isteyenler için arkadaşların adres bilgilerini sosyal medyadan duyurdum, isteyen bu adreslere kitap gönderebiliyor. Bir tek Hatay tarafında sıkıntımız var, o yöne çalışan kargo firması neredeyse yok. Ama yine de bir yol bulunuyor. Kitap göndermek isteyenler için hem Kitantik’in hem de Nadirkitap’ın destek çalışmaları, kargo ücretini andığım bu iki pazar yerinin karşılayacağı formüller üretme çabaları var, yakında netleşir. Bu kısım da önemli, malum kargo ücretleri gönderen için ciddi maliyet unsuru. Nadirkitap, üyesi olan mağdur arkadaşlara nakit yardımıyla beraber yıl sonuna kadar üye aidatı almama ve satışlarından komisyon (%12’dir) kesmeme kararı aldı bildiğim kadarıyla.

Peki bu sahafların zarar görmesi şehirde neyin zarar görmesi anlamına geliyor? Sahaflar nasıl bir misyon üstlenmiş durumdaydı şehirlerinde?  

Canlarımızdan başka şehirlerin, insanların, mekânların belleğini yitirdik. Bu çok trajik. Bazı şeyler yerine konabilir, maddi konular bir biçimde zamanla çözülür; yeni binalar, çarşılar yapılır, yeni taşıtlar caddelerde gezebilir tekrar. Ama anılar, anıları oluşturan eşyalar geri gelmeyecek bir şekilde gitti. Etkisini uzun vadede göreceğimiz bir çoraklığın içine düşeceğiz. Antakya gibi kadim bir şehrin belleği enkaz altında kaldı maalesef.

Elbette bu belleğin muhafızlarından olan sahaflar da büyük zarar gördü. Kaç biricik eserin, belki yazmanın ya da eski yazı kitabın, evrakın, geçmişten bugüne değin gelmiş bir mektubun yok olduğunu bilmiyoruz. İşin doğrusu bunu depremzede arkadaşlara da sormadım, içim el vermedi soramadım. (Kitap Otağı Sahaf bir röportajda doksan bin kitabı olduğunu söylemiş, buradan pay biçin.)

​Bir de küçük yerlerde bu belleği taşıyan bir ya da iki yer vardır zaten. Kamu ya da yerel yönetimde bir iki yer, bir kütüphane, şanslıysa bir müze, bir de sahaflar. Hiçbiri kalmadı neredeyse.

Bir kütüphane de kurmayı düşünüyorsun zannediyorum...

Kütüphanelerle ilgili fazla bilgim yok maalesef, hayatını kaybeden kütüphaneciler olduğunu biliyorum. Kütüphanelerin durumu da diğer yapılardan farklı değildir diye tahmin ediyorum. Ama öncelikle oradaki kitapseverleri de kitaplarla tekrar buluşturalım niyetindeyim. Bu başta çocuklar olmak üzere travma sürecindeki pek çok insan için ihtiyaç. Zaten ilk günden gerek bölgeye gerekse bölgeden İzmir’deki otellere ya da akrabalarının yanına gelen kişilere kitap temin etmeye çalışıyoruz.

​Şimdi de bölgede gönüllü çalışan S.T.K.’lerden arkadaşlarla beraber bir kitaplık kurmaya niyetlendik, yeri belli gibi. İstanbul’da bir toplama noktamız var, İzmir’deki kimi sahaf arkadaşları da toplama noktası olarak belirledik, listeyi duyurdum şuradan ulaşabilirsiniz.

Kitapçıların ve sahafların örgütlülüğünün ne kadar önemli olduğunu bu felaket vesilesiyle bir kez daha gördük, anladık. Örgütlülüğe, dayanışmaya dair neler söylemek istersin? 

Sahaflık geçmişi epey eskiye dayanan bir meslek, geleneksel olarak çarşılarda bir arada oldukları için de hep örgütlü olmuş. Günümüzde de bunu sürdürmeye çalışıyoruz, büyük şehirlerde hâlâ sahaf çarşıları var. Ama bir yandan sahaf dernekleri üzerinden de örgütlüyüz, yan yana olamasak da teknolojinin imkânlarını kullanarak kurduğumuz iletişim ağları mevcut. Hepimiz bir diğerinin iyi ya da kötü durumundan haberdar olabiliyoruz.

​Bu afet örgütlülüğün ve bunun getirdiği hiyerarşisiz dayanışmanın ne derece kıymetli olduğunu bir defa daha gösterdi. ’99 depreminden sonra bunu unutmuştuk, şimdi hatırladık, umarım uzun zaman unutmayız.

Sahaflar, kitapçılar karar vericilerden neler bekliyor? Kısa vadede ve uzun vadede neler yapılmalı? 

Doğrusu, özellikle son yirmi yıla bakınca eldeki veriler çok umutlu olmamak gerektiğini söylüyor. Depremzedelerin temel insanî gereksinimleri bile henüz karşılanamadı. Zaten o yüzden S.T.K.’ler üzerinden ya da kendi aramızda örgütlenerek dayanışmaya çalışıyoruz. Kitapçı esnafının beklentisi de diğer insanlardan farklı değil elbette. Önce güvenli barınma koşulları sağlanmalı, nitelikli ve ortalama standardı yakalamış bir hayat yeniden kurulmalı. Yaşam çarkı bunlar olursa döner elbette, birbirimize yaslanarak döndürürüz.

Peki ya okurdan? Bugün, hemen, en acil ne yapabilir okurlar sahaf ve kitapçılar için?

Sahaflarla dükkânlarına uğrayan okurlar arasında tuhaf, güzel, çoğunlukla ahbaplığa, arkadaşlığa dönüşen bir bağ vardır. Bu bağın ne kadar değerli olduğunu böyle zamanlarda görüyoruz. Bu bağda eli, payı olan herkese müteşekkirim. İnsan umutla doluyor. “Ne yapabilir?” sorusuna cevabımsa, zaten yapıyorlar, olur. Sağ olsunlar.

Her yıl nisan ayının son cumartesi günü Bağımsız Kitapçılar Günü olarak kutlanıyor. Bu günü de vesile bilerek farklı çalışmalar yapmayı düşünüyor musun, STK'larla, birliklerle ortak projeler yapılabilir mi? 

Evet, böyle büyük bir afet gösterdi ki, mesleki örgütlenmemizi, benzer mesleki yapılarla birleştirip büyütmeliyiz. Yazılı olmayan konfederal bir davranış tarzı geliştirmeliyiz belki, daha sıkı ilişkiler kurmalıyız. Görünen o.

Deprem sonrası dayanışma mezatlarından da söz edelim isterim.

Afetin bir hafta sonrası benim mütevazı mezatımın rutin tarihine denk geliyordu. Evvelce hazırlamış olduğum kitaplara birkaç ilk baskı kitap ekleyerek listeyi kuvvetlendirdim ve fena sayılmayacak bir rakamı oracıkta toplayıp bölgeye gönderdik. Başka sahaf arkadaşların da (mesela Gezegen Sahaf, Kadim Sahhaf) dayanışma mezatları yaptığını biliyorum. Yeni açılan Üsküdar Sahaflar Çarşısı’nda da geçen hafta bir destek mezatı vardı. Keza, kimi müzayede siteleri de destek müzayedeleri düzenlediler. Acıyı derininde hisseden herkesin bir ucundan tuttuğu, katkı verdiği bir dönemi yaşıyoruz. Ve yukarıda da belirttiğim gibi daha her şeyin başındayız. Aklımda İstanbul ve İzmir’de iki büyük kitap mezatı yapmak var, henüz fikir aşamasında. Önce şu günleri bir atlatalım. Kitaba düşkünlüğünü şahsen bildiğim iki büyükşehir belediye başkanının da destek olacağını düşünüyorum. Ama dedim ya, biraz kendimize gelelim, öyle.

EDİTÖRÜN NOTU:

Ümit Nar, kampanyalarla ilgili detayları sosyal medya hesaplarında paylaşıyor.

Türkiye’deki bağımsız kitabevleri ve sahaflar ile ilgili daha çok detay için Türkiye Yayıncılar Birliği'nin OKUYAY Platformu kapsamında KONDA ile birlikte hazırladığı ve 2020 yılında yayımladığı Bağımsız Kitabevleri Araştırma Raporu incelenebilir. KONDA Araştırma Şirketi tarafından 12 ilde 40 kitabevi ile yapılan yüz yüze görüşmelerde, Türkiye'de bağımsız kitabevlerine dair birçok konu, sorunlar, çözüm yolları ve kitabevlerinin okuma kültürüne katkısı konularında sonuçlar ortaya çıktı.

0
4448
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage