30 HAZİRAN, ÇARŞAMBA, 2021

"Ada'nın Yaşadığı Yalnızlığı İyi Biliyorum"

Yazar ve yönetmen Ümit Ünal ile kendini yalnız hisseden küçük Ada ve kimsenin istemediği Böcü’nün arkadaşlığı üzerinden “öteki” olma durumunu sorgulatan ilk çocuk kitabı Ada ile Böcü hakkında konuştuk.

Filmleriyle sinemamızda önemli bir yere sahip olan yönetmen, yazar ve sanatçı Ümit Ünal, bu kez yazdığı ve resimlediği Doğan Egmont'tan çıkan Ada ile Böcü aracılığıyla çocukların dünyasına sesleniyor. Kitabın kahramanı Ada, babaannesiyle karlarla örtülmüş bir İstanbul gününde, Kadıköy iskelesinden kalkacak sıcak bir vapurla bir yolculuğa hazırlanıyor, okur da bu atmosfer içine çekiliyor ilk sayfadan itibaren. Hayal dünyası oldukça geniş olan Ada, vapurun “ilginç” yolcuları arasında Böcü ile tanışıyor. Kendini yalnız hisseden ve “öteki” olarak görülen bu ikili okurlara arkadaşlığın gücüne dair, buz gibi havada sıcacık bir hikâye anlatıyorlar.

​Ümit Ünal’a ilk çocuk kitabını kaleme alma sürecine, ona ilham veren ve yol gösteren detaylara, çocuk kitabı yazma deneyimine ve kendi çocukluğuna dair merak ettiklerimizi sorduk. 

Çocuklar için bir hikâye anlatmaya sizi hazırlayan sebep neydi? Hem yazdığınız hem de resimlediğiniz Ada ile Böcü’nün ortaya çıkış sürecinden bahseder misiniz? 

Kitabı adadığım iki kızım, Asya ve Mina artık yetişkin oldular ama yıllar önce onlara çok çocuk kitabı okudum. Çocuklar için üretilen işlerde çok zengin bir dünya var. Yetişkin olarak bazılarına ben de hayran olurdum. O yüzden çocuk kitabı yapma arzum hep vardı. 2017'de Mehmet Yaşın'ın Abuk kitabını resimledim, o da Doğan Yayınları'ndan çıktı. Yayınevinden Handan Akdemir çizdiğim desenleri görünce "Siz bize çocuk kitabı da yapsanız ne güzel olur," demişti. Bu bana cesaret verdi, konuya ciddi ciddi eğildim, bu kitap ortaya çıktı. 

İyi ki böyle bir teklif sunulmuş. Peki Ada ile Böcü’ye ilham veren bir hayal ya da hatıra var mı arka planında? Nedir bu hikâyenin taşıdığı izler?

Büyükada'da yaşadığım için vapurlarda çok zamanım geçti. Uzun yolculuklarda hayal kurmayı seviyorum, biraz o yolculuklarda hayal kurarak şekillendi hikâye. 2016'da Mahlukat Bahçesiadında bir sergi açmıştım. Orada insan gövdeli, hayvan kafalı "mahluk"lar çizmiştim. Tabii onlar yetişkinler içindi ama acaba o mahluklara benzeyen bir dünya kursam, bugünün İstanbul'una getirsem ne olur, diye düşündüm. 

Ümit Ünal

Çocuklar için bir hikâye anlatırken, Ada ile Böcü’yü hazırlarken nasıl bir çalışma yürüttünüz? Okurlarınızın yaş grubu, hikâyeyi yaratmanızda, karakterleri oluşturmanızda ve ivmesini belirlemenizde nasıl bir yol çizdirdi size? 

Elbette çocuklar için kitap yazmak ayrı bir uzmanlık alanı, dikkat etmeniz gereken çok şey var. Açıkçası bu konuda iyi bir okur olmanın dışında, tecrübesiz sayılırım. Filmlerimi yazarken belli bir kitle gözetmiyorum. O yüzden yıllardır çocuklar için çok sevilen kitaplar üreten yazar ve çizer arkadaşım Behiç Ak'a danıştım. Ona hikâye fikrimi anlattığımda benim aklıma gelmeyen kimi unsurlara, çocukların kafasında soru oluşturabilecek ayrıntılara dikkatimi çekti. Hikâyeyi yazarken (ve çizerken) bu konulara dikkat ettim. Kitabın genel dili konusunda da yayınevinden Bahar Ulukan çok yardımcı oldu.

İstanbul’u karlar altında hatırlamak, bir vapur hikâyesi anlatmak, babaanne-torun yolculuğu… Ada ile Böcü’yü mekân, hava durumu ve hikâye bağlamında düşünürsek çocuklarla nasıl bir paylaşım amaçladınız?

Kitabın girişinde vapurlar hakkında yazdığım şeyler, kendi duygularım: Vapurlar yaz-kış İstanbul'da en çok sevdiğim (ve şu an en çok özlediğim) mekânlar. Karaköy - Kadıköy arası kısa bir yolculuk bile insanı kendine getirir, sıkıntısını dağıtır. Vapurda geçen bir hikâye yazmayı hep istemiştim. Bu hikâyede çocuklara yetişkinlerden daha ağır gelen yalnızlık duygusunu işlemeye çalıştım. Kendini yalnız hisseden bir çocuk, herkese yabancı ve dışlanmış bir öcü ile, bir "öteki" ile arkadaş oluyor. Bu hikâye, sonunda ders veren, bir ana fikri "öğreten" bir kitap değil ama çocuklarda kimseyi "öteki" olarak görmemek duygusunu güçlendirse çok mutlu olurum. 

Hikâyeyi bir çocuğun, Ada’nın gözünden anlatmak nasıl bir deneyimdi sizin için? Bir çocuğun hayal dünyasının zorlayan ya da aksine kolaylaştıran yanları nelerdi?

Küçük Prens'te uçağı düşen pilot karşısına çıkan meraklı çocuk için bir koyun çizer, ama bir türlü çizimini beğendiremez. Çizdiği koyun ya çok zayıftır ya koyun değil koçtur. Sonunda bir kutu çizer ve "Koyun bunun içinde" der. Küçük Prens resimdeki kapalı kutunun içinde uyuyan koyunu bile anında görür. :) Dediğim gibi çocuklar için yazmak çizmek ayrı bir deneyim. Hepimiz çocuktuk ama o zamanlar dünyaya nasıl baktığımızı unutuyoruz, bir hikâyeye dair biz yetişkinlerin aklına gelmeyen sorular onların aklına gelebiliyor. Büyükler için hikâye kurmaktan daha zor bir iş. Sanırım en zor kısmı da, çocuklar çok çocukça, onların dilini ve dünyasını taklit etmeye çalışan hikâyeleri sevmiyorlar. Kendilerine çocuk gibi davranılmasını istemiyorlar.

Hikâyesini okuduğumuz Ada oldukça hayalperest bir çocuk. Siz de öyle bir çocuk muydunuz? Kendi çocukluğunuza dair bizimle neler paylaşırsınız? 

Annem ve babam ilkokul öğretmeniydi. Kardeşim ve ben İzmir'in köylerinde ve Menemen'de büyüdük. Daha çok kitaplarla, kağıt kalemle haşır neşir olan, bir hayli asosyal bir çocuktum. Yazları deniz kıyısına gidince dış dünyaya açılırdım ve birden arkadaşlarım olurdu, yunus gibi yüzerek vakit geçirirdik. Ama kışları evde ve okul dışında pek kimseyi görmeden, okuyarak geçerdi. Hayal gücüm çok genişti. Kendi hikâye kitaplarımı yazar ve resimlerdim. Karagöz figürleri kopyalayıp, babamın yaptığı bir ışıklı perdede ezberlediğim eski dilde oyunları okuyarak Karagöz temsilleri yapardım. Her çocuk kadar mutlu ve kaygısız sayılırdım ama kitaptaki Ada'nın yaşadığı yalnızlığı da iyi biliyorum.

Bir önceki sorumla bağlantılı olarak insanlar yaşları ilerleyip yetişkinliğe adım attıklarında çocukluklarını geride bırakıyorlar. Oysa bir bakıma çocukluğumuz bizim kara kutumuz. Siz ne dersiniz bu konuda? Çocukluk yetişkinlikte nasıl bir yere sahip sizce?

Edip Cansever'in çok güzel bir dizesi var: "Gökyüzü gibi bir şey bu çocukluk, hiçbir yere gitmiyor". Karakterimiz büyük ölçüde çocuklukta şekilleniyor ve sonraki hayatımızda birçok gelişmeye, tecrübeye ya da travma ve bozulmalara rağmen, çok da fazla değişmiyoruz. Oturmayı, kalkmayı, hayatı idare etmeyi öğreniyoruz belki ama bakışlarımız, gülüşlerimiz, korkularımız aynı kalıyor. Bazı insanlar da hiç büyümüyor zaten, içleri de dışları da çocuk kalıyor. Hayata çocukça tepkiler veriyorlar. Çocukken şirin olan bir tavır, 40 yaşında son derece itici olabiliyor. 

Aslında çocukluğunuzun nasıl geçtiğinden biraz bahsettiniz ama merak ediyorum bugün kitabınızla çocukların dünyasına seslenirken, sizin çocukken kitaplarla ilişkiniz nasıldı? Büyürken hangi kitaplar yol arkadaşınız oldu? 

Bizim küçüklüğümüzde çocuklar için iyi yayınlar yoktu. O dönemin çocuklara tavsiye edilen kitaplarının çoğu, bence çocukların yanına bile sokulmamalıydı, çoğu yaralayıcı, hasar bırakan kitaplar. Küçükken okuduğum kimi Ömer Seyfettin, Kemalettin Tuğcu hikâyelerinin dehşetini unutamıyorum. Anne, babamın kitaplığından, yetişkinler için yazılmış kitapları çok okudum. Aziz Nesin ve Çetin Altan'ı çok severdim. Bir dönem her hafta bir Aziz Nesin alırdım. Çetin Altan'ın yazılarını kesip saklardım. 13-14 yaşımda Sait Faik'i keşfettim, hemen hemen her kitabını aldım, ona da bayılırdım. Bütün çocuklar gibi Tom Miks - Texas arada okurdum ama hiç düşkün olamadım. Ciltlerce ansiklopedi okurdum, neredeyse ezberleyerek... Hayat Ansiklopedisi, Resimli Bilgiler... Hayatı ilk öğrendiğim kitaplar bunlardı...

Geçirdiğimiz son bir buçuk yılda pandemi ile kesintiye uğradı hayatlarımız. Çocuklar da yetişkinler kadar dünyaya dair zorlu bir tecrübe edindi. Sizin bu konuda okurlarınıza bir iletiniz var mı?

Dünya çok zor bir dönemden geçti, geçiyor. Devletin böyle günlerde zorluk çeken çaresiz kalmış yurttaşlara gereken maddi katkıyı sağlayamadığı bizimki gibi ülkelerde, işler iyice zor. Herkese sabır ve güç diliyorum.  

Son olarak kitabın biyografi bölümünde “Ümit Ünal’ın çocuklar için yazıp resimlediği ilk kitap Ada ile Böcü'dür.” yazıyor. İlerleyen zamanda çocuklar için daha başka kitaplar yazmayı düşünüyor musunuz? 

Okurlar Ada ile Böcü'yü severlerse ve uygun ortam olursa, yeni maceralar gelebilir. Bir dizi oluşturabilecek malzemem var sanırım. Onlardan bağımsız, yepyeni fikirlerle başka kitaplar da olabilir, bu işi sevdim. 

0
3461
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Advertisement
Geldanlage