NELER OLUYOR
  • 23-11-2020

    Berlin’deki Gropius Bau, bu sonbaharda açılması planlanan Yayoi Kusama retrospektifinin önümüzdeki yıl açılacağını duyurdu. 19 Mart - 1 Ağustos tarihleri ​​arasında gerçekleşecek olan sergi, Kusama’nın Almanya’daki ilk büyük retrospektifini temsil edecek ve sanatçının yetmiş yıllık kariyerindeki önemli anları vurgulayarak özellikle Avrupa ve Almanya’daki çalışmalarının etkisine odaklanacak.

    Gropius Bau’nun internet sitesine göre sergi, ziyaretçilerin "Kusama’nın çalışmalarının gelişimini ilk resimlerinden ve heykellerinden sürükleyici alanlarına kadar izleyebilecekleri şekilde tasarlandı." Sergi, 1952 ile 1983 yılları arasında gerçekleşen sekiz serginin yeniden inşasının yanı sıra son tablolarını, yeni bir alana özgü enstalasyonu ve yeni bir Infinity Mirror Room'u içerecek.

    Gropius Bau'nun direktörü ve serginin küratörü Stephanie Rosenthal, yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Kusama, çok disiplinli pratiğiyle 1960'ların sanat dünyasında tek bir konum oluşturmakla kalmadı, aynı zamanda siyasi söylemleri de dönemin feminist söylemine katkı sağladı. Kadınları güçlendirmenin öneminden, kendi kendini şekillendirmenin kasıtlı doğasına kadar, bugün ilgisini yitirmeyen bazı konular, onun yapıtlarında çok erken dönemlerden itibaren tanımlanabilir. Kusama'nın kendisini en ince ayrıntısına kadar tasarladığı çığır açan sergileri yeniden inşa eden bu sergi, sanatçının Almanya'daki varlığını yansıtacak ve 1950'lerden beri sanatının gelişiminin izini sürecek.”

    Artsy verilerine göre Kusama, 2015'ten bu yana platformda en çok araştırılan 10 sanatçı arasında yer alıyor. Kusama'nın çalışmalarıyla ilgili soruşturmalar, sanatçının Washington D.C’de Hirshhorn Müzesi ve Heykel Bahçesi’nde açılan Infinity Mirrors’ın ardından 2016 ve 2017 yılları arasında sanatçının popülerliğinin arttığını ortaya çıkardı.

    Kaynak: Artsy

    Fotoğraf: Yayoi Kusama, “Infinity Mirror Room – Phalli’s Field”, 1965 © YAYOI KUSAMA, courtesy: Ota Fine Arts, Victoria Miro & David Zwirner


    0
    0
    1423
  • 23-11-2020

    Depeche Mode’un söz yazarı ve kurucu üyesi Martin Gore’un 29 Ocak 2021’de çıkacak olan The Third Chimpanzee isimli EP’sinde yer alan beş enstrümantal parçadan biri olan “Mandrill” yayımlandı.

    Martin Gore tarafından yazılan parça, 2020 yılında Santa Barbara – Kaliforniya’da Electric Ladyboy stüdyosunda kaydedildi. Albümde yer alan diğer dört parça gibi yoğun ve şiddetli bir elektro tınıya sahip “Mandrill” Türkiye’de de GRGDN Müzik’in temsil ettiği Mute etiketiyle paylaşıldı.

    The Third Chimpanzee, 29 Ocak 2021’de hem dijital hem de fiziksel olarak müzikseverlerle buluşacak. 

    0
    0
    1796
  • 20-11-2020

    2020 Booker Ödülü’nün kazananı ilk romanı Shuggie Bain ile Douglas Stuart oldu.

    44 yaşındaki İskoç kökenli Amerikalı yazar Douglas Stuart, otobiyografik romanında 80'lerin Glasgow'unda bağımlı bir anne ile yoksulluk içinde büyüyen bir çocuğu anlatıyor. Stuart, kendi hayatından esinlendiği bu ilk romanla 50.000 £ kazandı. Stuart, ödül töreninde çok şaşkın olduğunu belirtti.

    Douglas Stuart, kitabını ve ödülünü 16 yaşında alkolizmden ölen annesine adadı. Roman, evliliğinin sona ermesinin ardından çaresizliğe düşen ve alkolle mücadele eden Agnes Bain'in hayatını anlatıyor.

    Seçici Kurul başkanı Margaret Busby, kararın oybirliği ile verildiğini ve kararı almanın sadece bir saat sürdüğünü söyledi. Busby, romanın "klasik olmaya mahkum" olduğunu ve "güldürürken ağlattığı için duygusal karmaşaya sebep olduğunu” söyledi. Kitap hakkında “meydan okuyucu, samimi ve sürükleyici... onu okuyanlar bir daha aynı hissetmeyecek” ifadelerinde bulunuldu.

    ​​Douglas Stuart, 1994'te How Late It Was, How Late ile James Kelman'ın ardından ödülü kazanan ikinci İskoç oldu. Kitap Türkçeye Duygu Akın’ın çevirisiyle Can Yayınları tarafından kazandırılacak. Ödül törenini buradan izleyebilirsiniz.

    0
    0
    1575
  • 17-11-2020

    RatcatcherWe Need To Talk About Kevin ve son olarak You Were Never Really Here ile seyirci karşısına çıkan yönetmen Lynne Ramsay’in yeni projesi Stephen King’in 1999 yılında kaleme aldığı psikolojik korku romanı The Girl Who Loved Tom Gordon’ın uyarlaması olacak.

    Ramsay’in daha önce basında doğa ile ilgili çevresel epik bir korku filmi çekeceği ve geçtiğimiz nisan ayında Margaret Atwood'un kısa bir hikâyesini uyarlayacağı haberlerine yer verilmişti. Ancak The Girl Who Loved Tom Gordon şu an iki projenin önüne geçti. Aslında bu filmin sinyalleri Ağustos 2019’da verilmişti.

    Ramsey, The Girl Who Loved Tom Gordon’ın senaryosunu Netflix dizisi I Am Not With This Okay’in yazarı Christy Hall ile kaleme alacak. Yapımcılar Sanibel Films'den Christine Romero, Origin Story'den Ryan Silbert, Stampede Ventures'tan Jon Berg ve Vertigo'dan Roy Lee olacak. Andrew Childs, Village Roadshow Pictures'ın içerikten sorumlu EVP'si Jillian Apfelbaum'un prodüksiyondan sorumlu yönetici yapımcısı olarak görev yapacak.

    Filmin odağında 12 yaşındaki Trisha McFarland yer alır. Bir gün Trisha, eşinden boşanan annesi ve erkek kardeşiyle, Appalachian yolunda yaptıkları bir yürüyüş sırasında yoldan sapar ve kaybolur. Yanında sadece taşınabilir radyosu olan küçük kız çıkışı aradıkça daha da kaybolur. Boston Red Sox rölyef atıcısı Tom Gordon'un büyük bir hayranı olan Trisha, ayarladığı radyosunda beyzbol maçlarını dinler ve kahramanının onu kurtaracağını hayal eder. Ve ormanda dolaşan kız bir gün Tom Gordon’un hayalini karşısında görür.Trisha bu vahşi ormanda artan açlığı ve susuzluğuna rağmen korkusunu aklı ve sezgileriyle yenmeye çalışır. Roman, bilinmeyene karşı duyulan derin korkunun ve buna karşı koyacak cesaretin hikâyesini anlatan korkunç bir peri masalı.

    The Girl Who Loved Tom Gordon’ın çekimlerine 2021’de başlanması planlanıyor.

    Kaynak: DeadlineThe Film StageCollider

    Fotoğraf: Fotoğrafçı Brigitte Lacombe'nin Miu Miu çekiminden alınmıştır.

    0
    0
    1622
  • 17-11-2020

    Tate Britain, sanatçı Chila Kumari Singh Burman'ın yeni yerleştirmesi “Remembering a Brave New World” (Cesur Yeni Dünyayı Hatırlamak) ile Hinduların ışık bayramı Diwali’yi kutluyor. Londra müzesi Tate Britain’i neon bir battaniyeyle saran enstalasyon, müzenin ön cephesinin görkemli sütunlarını süslemelerle maskeliyor.

    Halka açık enstalasyon “Remembering a Brave New World”, beş günlük Hint ışık festivali Diwali'nin başlangıcına denk gelecek şekilde 14 Kasım’da ortaya çıktı ve çevredeki alana sürekli değişen bir ışıltı yaymaya başladı. “Remembering a Brave New World”de, renkli semboller, popüler kültür referansları ve dini ikonografikler, neoklasik yapıyı ışıklı bir kutlama alanına dönüştürdü.

    Derleme koleksiyon, çok renkli dondurma kamyonu gibi parçalarda tezahür eden Punjabi Liverpudlian’ın kendi yaşamından ve aile geçmişinden yararlanıyor. İngiltere'ye taşındıktan sonra babasının, çocukluğuna damgasını vuran bir deneyim olan araçlardan birini satın almasına odaklanıyor. Enstalasyonda yer alan diğer unsurlar Birleşik Krallık'ın emperyalizm tarihine dikkat çekiyor. Örneğin, binanın tepesindeki Britannia figürü, Hindu kurtuluş ve güç tanrıçası Kali ile kamufle edilirken, aşağı bölge 1857'de Hindistan'ın İngilizlere karşı direnişinin savaşçısı ve lideri olan Jhansi'li Rani'ye odaklanıyor. Burman, Dezeen ile yaptığı röportajda “Binaları bu şekilde eleştirmek önemlidir çünkü çok Avrupa merkezlidirler. Öyleyse, düşündüm: Neden şu anda hepimizin yaşadıklarını yakalayan bir şey yapmayalım? Bir neşe ve ışığa ihtiyacı olduğunu hissettim. Diwali ise kötülüğe karşı iyilik, umut, birlik ve tünelin sonundaki ışık…”

    Parlayan Hindu tanrıları, zenginlik ve saflık tanrıçası Lakshmi ve refah tanrısı Ganesh de dahil olmak üzere pencereler ve kemerler boyunca yayılıyor. Dini figürler, gerçek boyutlu kaplan, tavus kuşu ve dudak çifti gibi daha eğlenceli unsurları yan yana koyuyor. “Remembering a Brave New World”, Tate Britain'ın dört yıldır devam eden kış komisyonu sonucu ortaya çıktı. Devam eden salgın nedeniyle müzenin iç salonları ziyaretçilere kapalı olsa bile, halka açık sanat eserleri Ocak 2021 sonuna kadar sergilenecek. Güç ve kimlik sorularını araştıran Burman'ın projelerini Instagram üzerinden takip edebilirsiniz.

    ​Kaynak: Colossal​

    0
    0
    2172
  • 16-11-2020

    Jonah Hill, Joaquin Phoenix’in Netflix için yaptığı terapi belgeselinin yönetmenliğini üstleneceğini açıkladı. Yakında Netflix'e gelmesi beklenen belgeselin yönetmen koltuğuna oturan Jonah Hill ikinci uzun metrajlı filmi için yönetmenliğe dönüyor.

    2 gün önce Instagram üzerinden yeni projesini duyuran Jonah Hill, Dr. Phil Stutz’un sahne arkası set fotoğrafını paylaştı. Hill paylaşımında “İkinci yönetmenlik deneyimime dün Netflix için başladık. Bu yapım, harika terapistim Dr. Phil Stutz ve genel olarak terapi üzerine bir belgesel. Buradaki fikir, terapiyi ve Phil’in hayatla başa çıkma araçlarını bayat veya sevimsiz olmayan bir şekilde çerçeveleyen bir film yapmak. Ben büyürken terapi ile ilgili gördüğüm şeyler gözlerimi devirmeme sebep oluyordu. Netflix’e, ekibimize, Joaquin Phoenix’e ve yapımcılarımızın geri kalanı ve en önemlisi Phil’e, Netflix’e özel, terapiyi demokratikleştiren harika bir film yapma fırsatı sağladığı için teşekkür ederiz. Terapiye gücünüz yetmiyorsa veya ailenizde ve yaşamınızda damgalanmanız söz konusuysa, duygularınıza göre (depresypn, anksiyete, pişmanlık vb.) özel olarak kendi evinizde mahremiyet içinde Netflix’i kullanabilirsiniz. Hepinize bol bol sevgi gönderiyorum. Hepimizin buna ihtiyacı var” sözlerine yer verdi.

    Phil Stutz 80’lerin başında özel muayenehanesine geçmeden önce Rikers Adası’nda hastane psikiyatristi olarak çalışıyordu. Stutz, psikoterapist Barry Michels ile birlikte yazdığı The Tools ile de tanınıyor. Bugüne kadar birçok projede karşımıza çıkan Jonah Hill, ilk yönetmenlik denemesini 2018 yılında kendisinin yazdığı Mid90s ile yapmıştı.

    Kaynak: Collider

    0
    0
    1991
  • 15-11-2020

    Müzik grubu Jarv Is…, ilk albümü Beyond The Pale’in ardından fiziksel olarak çıkamadığı turneyi dijital bir turneye dönüştürdü: “Beyond the Pale… Live from the Centre of the Earth”.

    2020 Kasım ve Aralık aylarında dijital mecrada gerçekleşecek olan bu turne için, Iain Forsyth and Jane Pollard’ın yönetmenliğinde grup üyelerinin İngiltere’de “Peak Cavern” olarak bilinen mağarada gerçekleştirdiği performansları film hâline getirildi. Grubun uzun yıllardır Pulp’tan da tanınan solisti Jarvis Cocker, film şeklinde sunulacak turneyi şöyle açıklıyor: “Beyond the Pale, kısmen seyircilerin önünde canlı olarak yazılmış ve kaydedilmişken, bu sene turneye çıkamayacak olmak çok tuhaf hissettirecekti. Neyse ki arkadaşlarımız Iain ve Jane bir fikir sundular ve ekipmanlarımızı bir mağaranın içine kurarak çalmamızı istediler. Bu performansın sonucunda konser vermenin yeni bir yolunu keşfetmiş olduk.”

    Beyond the Pale’de yer alan tüm şarkıların canlı performansları yer alacak filmde, grubun turneye çıkmayı planladığı her şehir ve kasabada gösterilecek. Konser biletleri turne süresi boyunca Jarv Is… sevenler için geçerli olacak ve izleyiciler dilediklerinde çevrim içi olarak konserleri seyredebilecek.

    0
    0
    1501
  • 15-11-2020

    David Hockney, Nisan ayında koronavirüs salgını sırasında endişe ve stres dalgaları hissedenlere umut mesajları yaymak için Apple iPad'inde yaptığı renkli çizimleri paylaşmıştı. İngiliz sanatçı, Avrupa'daki ülkeler ikinci karantina dönemine girerken, kısa süre önce iki dijital çizim daha paylaştı.

    David Hockney’in geçen hafta ürettiği çizimler, sanatçının izolasyona devam ettiği Normandiya'daki evinden pastoral sahneleri ve doğal çevreyi tasvir ediyor. Sanatçı çizimleriyle beraber şu mesajı aktarırken sonbahar mevsiminin güzelliğini yakalıyor: "Sonbaharı da iptal edemeyeceklerini unutmayın."

    Sanatçı, iPad'inde çizim yapmanın yanı sıra, önümüzdeki yıl Londra Kraliyet Akademisi'nde gerçekleşecek büyük sergisine hazırlanmak için de yorulmadan çalışıyor. Sergi, değişen mevsimleri yansıtan çalışmalarına da yer verecek ve bu parçalardan bazılarının hâli hazırda Fransa, Paris'teki Galerie Lelong'da devam eden serginin de bir parçası olacak. The Art Newspaper'a göre Hockney, yıl içinde 220 eser tamamlamaya hazırlanıyor.

    ​Kaynak: Hypebeast

    0
    0
    3137
  • 14-11-2020

    Amsterdam’da bulunan Van Gogh Müzesi ile Otterlo’da yer alan ve ülkedeki en büyük ikinci Van Gogh koleksiyonuna sahip Kröller-Müller Müzesi, gerçekleştirdikleri Van Gogh Worldwide veri tabanı projesi iş birliğiyle Hollanda müzelerinin koleksiyonlarında bulunan toplam 1.000’den fazla Van Gogh eserini çevrim içi erişime açtı.

    Covid-19 vaka sayılarının artması nedeniyle yeniden bir kapanmaya giden Hollanda’da Van Gogh Müzesi ve Kröller-Müller Müzesi ziyaretçilerini çevrim içi olarak ağırlamaya karar verdi. 5 Kasım Perşembe günü Van Gogh Worldwide ismiyle başlatılan veri tabanı iş birliği RKD – Hollanda Sanat Tarihi Enstitüsü ile Hollanda Kültür Mirası Ajansı Kültürel Miras Laboratuvarı ile gerçekleştirildi. Van Gogh’un üzerinde çalıştığı eskizleri ve tablolarından oluşan 1.000’den fazla eserinden oluşan devasa veri tabanı iş birliğinde Groninger Müzesi, Rijksmuseum, Boijmans Van Beuningen Müzesi de yer alıyor. Şu ana kadar derlenen veri tabanında Van Gogh’un işçi sınıfına odaklanan ilk resim ve çizimlerinden daha ileriki dönemlerinde karşılaştığımız manzara resimlerine kadar birçok eseri bulunuyor. Oluşturulan veri tabanında kullanıcılar eserlerin arkasına bakabiliyor, aynı zamanda restorasyon raporlarını ve potansiyel hasarlar gibi teknik bilgilere de ulaşabiliyor. Bazı durumlarda Van Gogh’un aile üyeleri ve diğer sanatçılarla yapmış olduğu yazışmalarla ilgili alıntılar da yer alıyor.

    ​Şimdiye kadar Van Gogh Müzesi, Kröller-Müller Müzesi, Groninger Müzesi, Rijksmuseum, Boijmans Van Beuningen Müzesi’nin katıldığı ve Van Gogh’un üretimlerinin yaklaşık yarısını görme fırsatı sunan veri tabanına buradan ulaşabilirsiniz.

    ​Kaynak: ARTNews

    0
    0
    2486
  • 13-11-2020

    En son Uncut Gems ile adlarından söz ettiren yönetmen Safdie Kardeşler bu kez Oneohtrix Point Never’ın “Lost But Never Alone” adlı parçasına video klip çekti.

    Bu iş birliği bir ilk değil. Safdie Kardeşler’in Good Time ve Uncut Gems filmlerinin de müzikleri de Daniel Lopatin'in paranoit elektronik müzikal uğraşı Oneohtrix Point Never tarafından yapılmıştı. Ayrıca Safdie Kardeşler, 2017 yılında yine Oneohtrix Point Never'ın "The Pure and the Damned" parçasına da bir video klip çekmişti.

    Magic Oneohtrix Point Never adlı albümde yer alan “Lost But Never Alone”un video klibinin hikâyesini Safdie Kardeşler, Ronald Bronstein ile birlikte yazarken, kurgusunu Benny Safdie yaptı. Canlı performanslar ve yapay vokallerden oluşan 4.30 dakikalık bu video VHS’i fetişleştiren bir sitcom taklidi sunuyor. Video, Amazon Music’s Twitch Channel’da ONEOHTRIX POINT NEVER PRESENTS: “THE PIT”in bir parçası olarak yayımlandı.

    ​Kaynak: The Film Stage, Indiwire

    0
    0
    888
DAHA FAZLA
Geldanlage