Oscar’ın habercisi olarak anılan ve bu sene 78’incisi düzenlenen Altın Küre Ödülleri (Golden Globes) pandemi sebebiyle tarihinde ilk kez çevrim içi olarak gerçekleşen törenle sahiplerini buldu. Ödüllerin sahipleri Los Angeles’ta Amy Poehler ve New York’ta Tina Fey’in ev sahipliğinde düzenlenen iki ayrı tören ile açıklandı. Sınırlı sayıdaki davetli törene maske ile katılırken, diğer ünlü isimler canlı bağlantı yoluyla evlerinden törene katıldı. Resmi kırmızı halı geçidi düzenlenmedi ancak ünlü isimlerle kırmızı halı röportajları yayımlandı.
The Crown drama türünde En İyi Dizi seçilirken, başrol oyuncuları Emma Corrin En İyi Kadın Oyuncu, Josh O'Connor ise En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü kazandı. Nomadland drama türünde En İyi Film Ödülü’nü ve filmin yönetmeni ise En İyi Yönetmen Ödülü’nün sahibi oldu. Nomadland filminin yönetmeni Chloé Zhao Altın Küre kazanan Asya kökenli ilk kadın oldu. Geçtiğimiz yıl 43 yaşında hayatını kaybeden ABD’li oyuncu Chadwick Boseman, Ma Rainey' Black Bottom ile drama filmi dalında En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’ne layık görüldü.
2021 Altın Küre’nin kazananları ise şu şekilde:
En İyi Film
Nomadland
Yabancı Dilde En İyi Film
Minari (ABD)
En İyi Film (Müzikal Ya Da Komedi)
Borat Subsequent Moviefilm
En İyi Animasyon
Soul
En İyi Erkek Oyuncu
Chadwick Boseman, Ma Rainey's Black Bottom
En İyi Kadın Oyuncu
Andra Day, The United States vs. Billie Holiday
En İyi Erkek Oyuncu (Müzikal Ya Da Komedi)
Sacha Baron Cohen, Borat Subsequent Moviefilm
En İyi Kadın Oyuncu (Müzikal Ya Da Komedi)
Rosamund Pike, I Care A Lot
En İyi Yönetmen
Chloe Zhao, Nomadland
En İyi Senaryo
The Trial of the Chicago 7
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu
Daniel Kaluuya, Judas and the Black Messiah
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu
Jodie Foster, The Mauritanian
En İyi Film Müziği
Soul - Trent Reznor, Atticus Ross, Jon Batiste
En İyi Orijinal Şarkı
Io Si (Seen) - The Life Ahead
En İyi Dizi (Drama)
The Crown
En İyi Dizi (Mini Dizi Ya Da Tv Filmi)
The Queen's Gambit
En İyi Kadın Oyuncu (Mini Dizi Ya Da Tv Filmi)
Anya Taylor-Joy, The Queen's Gambit
En İyi Kadın Oyuncu (Müzikal Ya Da Komedi)
Catherine O'Hara, Schitt's Creek
En İyi Kadın Oyuncu (Drama)
Emma Corrin, The Crown
En İyi Erkek Oyuncu (Drama)
Josh O'Connor, The Crown
En İyi Erkek Oyuncu (Mini Dizi Ya Da Tv Filmi)
Mark Ruffalo, I Know This Much Is True
En İyi Kadın Oyuncu (Mini Dizi Ya Da Tv Filmi)
Gillian Anderson, The Crown
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Mini Dizi Ya Da Tv Filmi)
John Boyega, Small Axe
En İyi Dizi (Müzikal Ya Da Komedi)
Schitt's Creek
En İyi Erkek Oyuncu (Müzikal Ya Da Komedi)
Jason Sudeikis, Ted Lasso
Carol Burnett Ödülü
Norman Lear
Damien Hirst’ün “Cherry Blossoms” başlıklı sergisi Paris’te bulunan Fondation Cartier pour l’art contemporain’da sanatseverlerle buluşacak. Hirst’ün Fransa’daki ilk müze sergisi de olacak “Cherry Blossoms” 1 Haziran 2021- 2 Ocak 2022 tarihleri arasında görülebilecek. Koleksiyon, her biri sergi kataloğunda reprodüksiyonu yapılan ve hepsi büyük boyutlu tek, iki parçalı, üç parçalı, dört parçalı ve hatta altı parçalı toplam 107 tuvalden oluşacak.
Sergide peyzaj resim geleneğini oyuncu bir ironiyle yeniden yorumlayan, kalın fırça darbeleri aracılığıyla jestle soyutlama öğelerini bir araya getiren Hirst, empresyonizm, noktacılık ve aksiyon resmine de başvuruyor. Yoğun parlak renklerin bütünüyle kapladığı dev tuvaller, figüratif resimle soyutlama arasındaki geçişlerle, ziyaretçileri çiçeklerle dolu geniş bir manzaranın içine götürüyor.
Üç yılını bu koleksiyona ayıran ve eserlerini Kasım 2020’de anca bitiren Damien Hirst, aynı anda birden çok tuval üzerinde çalıştığını ve yakınında tuttuğu bu tuvallere, tamamlandıktan aylar sonra bile tekrar tekrar döndüğünü beliriyor. Ayrıca Fondation Cartier Genel Direktörü Hervé Chandès’nin 2019 yılında Londra’daki bir buluşmada Damien Hirst’e davette bulunmasıyla hayata geçen sergide, Hervé Chandès ve ressamın kendisi tarafından seçilen otuz tablosu yer alıyor. Bu tablolar Jean Nouvel’in tasarladığı alanda sergileniyor.
Damien Hirst sergisi hakkında şunları söylüyor: “Cherry Blossoms, güzelliği, yaşamı ve ölümü temsil ediyor. Bir uçtalar. Gereğinden fazla gösterişli olabiliyorlar. Jackson Pollock’ın sevgiyle dolmuş hali gibi. Hem süslüler hem de doğadan geliyorlar. Arzularla ve çevremizdekileri nasıl bir işlemden geçirip neye dönüştürdüğümüzle ilgililer, ancak aynı zamanda güzelliğin o delice geçiciliğini de temsil ediyorlar. Çılgınca çiçeklenen bir ağaç, masmavi bir gökyüzüne karşı geliyor. Bu tabloları yapmak, stüdyomda renklerin ve tablonun içinde kaybolmak harikaydı. Gösterişli, dağınık ve kırılganlar. Beni minimalizmden ve hayali mekanik bir ressam olma fikrinden uzaklaştırıyorlar. Bu beni çok heyecanlandırıyor.”
Geçtiğimiz Kasım ayında “The Christmas Song” ve 2018 yılında ise “A Million Dreams” şarkılarında birlikte çalışan P!nk ve Willow Sage Hart bu sefer “Cover Me In Sunshine” şarkısı için bir araya geldi. Evde kaydettikleri şarkının klibinde P!nk, dokuz yaşındaki kızı Willow ile birlikte müzikseverlerle buluştu. Geçen senenin verdiği üzüntü ve yalnızlık hislerine karşı kızıyla birlikte müzik yaparak huzur bulduğunu dile getiren P!nk, “Cover Me In Sunshine” şarkısı ile dinleyicilere de aynı şekilde mutluluk ve huzur vermesini temenni ediyor.
Sekiz stüdyo albümü ve üç Grammy ödülü bulunan P!nk, 60 milyonun üzerinde albüm satış rakamına ulaştı. En son yayımlanan albümü Hurts 2B Human ile Billboard 200 listesinde 8, ülkede 1 numaraya yükseldi. 2019 yılının son aylarında “Beautiful Trauma” isimli dünya turnesinde 18 ülkede 156 kez sahne alarak 3 milyonun üzerinde bilet satışına imza attı.
P!nk ve Willow Sage Hart ortaklığında yayımlanan “Cover Me In Sunshine” parçasını buradan dinleyebilirsiniz.
https://www.youtube.com/watch?v=vGZhMIXH62M
Fotoğrafçı Neil Dacosta, “Astronaut Suicides” başlıklı fotoğraf serisinde astronotluk mesleğinin son on yıl içinde değişen iş algısına odaklanıyor. Amerika’da Atlantis uzay mekiğinin 2011’de son seferini yapmasının ardından sona erdirilen ABD mekik programından ilham alan Neil Dacosta, sanat yönetmeni Sara Phillips ile birlikte gerçekleştirdikleri bu fotoğraf projesi ile ilgili olarak verdiği bir röportajda “Çekimlerini gerçekleştirdiğimiz astronotun dünyayla olan uyuzmazlığı umuyoruz ki zorlayıcı ve komik görünüyordur. Bu projede genç bir izleyiciyi olup bitenlere karşı dikkat etmeye teşvik etmeyi amaçlıyoruz” dedi.
Luca Guadagnino ve Sufjan Stevens’ın isimleri Call Me By Your Name’deki başarılı iş birliklerinin ardından yeniden yan yana geldi. Guadagnino, Stevens'ın son albümü The Ascension'da yer alan “Tell Me You Love Me” şarkısının klibini yönetti.
Guadagnino’nun Alessio Bolzoni ve Celia Hempton ile birlikte çektiği “Tell Me You Love Me” klibinde dansçılar beyaz ve izole bir odada yerde dans ederken görülüyor. Ayrıca videoda dansçıların görüntülerine karlı manzaralar, neon ışıklar ve elle boyanmış sanat eserleri eşlik ediyor.
Guadagnino’nun çok yakın zamanda yayımlanan, Hitchcock esintili Salvatore Ferragamo markası için çektiği reklam filmini de buradan izleyebilirsiniz. Ayrıca Guadagnino’nun yönetmenliğini yapacağı yeni filmi Bones & All için Timothée Chalamet ile görüştüğü de son haberler arasında yerini alıyor.
Kaynak: The Film Stage
https://www.youtube.com/watch?v=Qd49FF27BUU
Çalışmalarına Londra’da devam eden animatör ve sanatçı Vier Nev, A Mind Sang animasyonunda doğum ve kimliğin farklı kültürel temsilleri üzerine odaklanarak queer anlatıya yer veriyor. Vier Nev’in 2020 Annecy Uluslararası Animasyon Film Festivali'nde Staff Pick Ödülü kazanan kısa filmi A Mind Sang, izleyicilerini 6 dakika boyunca hayatın evrelerinde büyülü bir yolculuğa davet ediyor. Nev verdiği bir röportajda “Çizimlerimde sıklıkla aynı karakterlere geri döndüğümü görüyorum: queer çiftler, anneler ve bazı açıklanamayan nedenlerden dolayı kediler” açıklamasında bulunuyor.
A Mind Sang filmini Nev, "Bu karakterlerin hikâyelerini aynı şekil ve gölgelerle birleştirerek bir film yaratabilir miyim?" sorundan ve kişinin karşılaştığı bir duyumu, bildiği bir nesne, örüntü ya da anlam olarak yanlış algılaması olarak adlandırılan preidolia’dan yola çıkarak ortaya koyuyor. Bu proje boyunca izlediğimiz karakterler, tamamen gerçekmiş gibi görünen figürlerden şekilsiz biçimlere, hayvanlara ve tek vücut parçalarına dönüşüyor. Nev, başlangıçta tüm filmin siyah beyaz olmasını planlamış olsa da, bunun yerine kırmızı ve mor tonlarla devam ettiğini belirtiyor. Nev son olarak “İki kırmızı an, kanın (şarkıların) kareyi doldurduğu anları işaret ettiği için benim için özellikle özel. Önce ateş, sonra su olarak kan, ölüm veya doğumu temsil eder” diyerek çalışmasına dair görüşlerini dile getiriyor. Vier Nev’nin gelecek çalışmalarını instagram ve vimeo hesapları üzerinden takip edebilirsiniz.
Kaynak: Colossal
https://vimeo.com/430690235
Her sene büyük bir heyecanla beklenen, Amerika’nın en önemli şovlarından biri olan Super Bowl ilk yarı şovu, bu yıl The Weeknd’i ağırladı. Amerika Florida’da yer alan Raymond James Stadyumu’nda gerçekleşen final maçının ilk yarısında sahneye çıkan The Weeknd, 14 dakikalık sahne şovunda pandemi sebebiyle onda biri dolu olan stadyum izleyicilerine ve televizyon başındaki insanlara unutulmaz bir görsel şölen yaşattı.
Super Bowl Haftime şovu, The Weeknd’in ismi açıklandığı günden bu yana heyecanla bekleniyordu. Yanında bir sanatçıyı ağırlayacağı dedikoduları üzerine geçtiğimiz günlerde kimse ile olmayacağını açıklamak zorunda kalan The Weeknd’in bu 14 dakikalık şovu gerçekleştirmek için kendi cebinden 7 milyon dolar harcadığı menajeri tarafından basına açıklandı. Türkiye saatine göre pazar günü gece yarısı gerçekleşen şovda bu sıralar onu görmeye alışık olduğumuz kırmızı ceketi ve siyah pantolonunun ışıltılı bir versiyonu ile sahneye çıkan The Weeknd, 10 yıllık kariyerinde yer alan önemli parçalara değindi ve tabii ki geçtiğimiz mart ayında çıkardığı, Grammy Ödülleri’nden eli boş dönmesi sebebiyle tartışmalara yol açan son albümü After Hours’tan en sevilen şarkılarını seslendirdi. Stadyumda skor tabelasının altına inşa edilen şehir görünümündeki tiyatro sahnesinde “Call Out My Name” şarkısıyla şovuna başlayan The Weeknd sahaya inerek seslendirdiği “Blinding Lights” şarkısıyla şovunu sonlandırdı. The Weeknd’e şovunda onun gibi giyinmiş yüzü bandajlı yüzden fazla dansçı eşlik etti.
The Weeknd’in şovunda seslendirdiği şarkılar ise sırasıyla şunlar oldu:
Call Out My Name (intro)
Starboy
The Hills
Can't Feel My Face (including elements After Hours)
I Feel It Coming
Save Your Tears
Earned It
House Of Balloons
Blinding Lights
Kaynak: Variety
https://www.youtube.com/watch?v=9rhadTURsrw
İngiliz müzisyen ve sanatçı Paul Barton, piyanosuyla Tayland’ta Kwai Nehri kıyısında, esaretten kurtarılan fillere klasik müzik konseri veriyor.
Barton, zincirlerinden kurtulmuş, uzun yıllar istismar edilmiş ama artık özgürce dolaşan fillerin ortasında piyanosuyla Beethoven, Schumann ve Grieg’ten pasajlar çalıyor. YouTube kanalında yayımladığı bu konser videolarında Barton’a hayatını Tayland ormanlarında kötü muamele gören, hayatının büyük bir bölümünü ağaç çekerek geçiren 61 yaşındaki boğa fili Mongkol sıkça eşlik ediyor. Tek dişi kırık ve tek gözünü kaybetmiş bir fil olan Mongkol ile Barton arasında özel bir bağ var. İkilinin ortak parçası ise Beethoven’ın Ayışığı Sonatı.
Sanatçı, fillerin müzikle gözle görülür bir şekilde bağları olduğunu, müziğin başlamasıyla hareketlerinde değişiklikler meydana geldiğini söylüyor. Özgürce etrafında dolaşan fillerin kimisi müziğin ritmiyle sallanırken, kimi genç filler de gelen sese şaşırıp hızlıca koşarken görünüyorlar. Bazıları ise müzikten hoşlanmayıp geçip gidiyorlar.
Paul Barton'ın 1200'den fazla video ve 530.000 abonesi olan kanalında sanatçıya ait bu tür ilham verici videolar bulabilirsiniz.
https://www.youtube.com/watch?v=_4AcjvsVn5k
2019 yılında Tomorrow’s Modern Boxes ismini verdiği geniş solo turunu duyuran Thom Yorke, pandemi nedeniyle ertelemek zorunda kaldığı turun ABD ayağını tamamen iptal ettiğini duyurdu.
2019’da Ekim ayından itibaren şovlarına başlamasına rağmen pandemi nedeniyle birkaç kez ertelemek zorunda kalan Thom Yorke, instagram hesabından yaptığı açıklama ile ABD turunu süresiz olarak iptal ettiğini açıkladı. Yorke açıklamasında, biletlerin geri ödemelerinin yapılacağını da sözlerine ekledi. Radiohead solisti Thom Yorke, ABD turunu iptal etmesine rağmen bu yaz Haziran ve Temmuz aylarında Avrupa ve Birleşik Krallık’ta gösteriler yapmaya hazırlanıyor.
Thom Yorke Fotoğrafı: Sean Evans
Kaynak: Dazed
Girls dizisinin yaratıcısı Lena Dunham, Working Title iş birliği ile Karen Cushman’ın çocuk romanı Catherine Called Birdy’nin film uyarlaması için çalışmalara başladı. 13. yüzyıl İngiltere’sinde geçen ve günlük biçiminde olan tarihi romandan uyarlanacak filmin senaryosunu yazan Lena Dunham aynı zamanda filmin yönetmenliğini de üstlenecek.
Lena Dunham, Orta Çağ İngiltere’sinde normal hayatına devam eden bir genç kızın, babasının onun için planladığı evliliklerden kaçmaya çalışırken yaşadığı maceraları konu edinen Catherine Called Birdy kitabını filme uyarlamak istediğini ilk olarak 2014 yılında duyurmuştu. Karen Cushman’ın 1994yılında yayımlanan ve Newbery Onur Madalyası ve Altın Uçurtma Ödülü’nü kazanan çocuk romanından uyarlanacak olan film, dokunaklı ama aynı zamanda komik hikâyesiyle izleyicilerle buluşacak. Working Title, Joe Wallett (Emma) ve Dunham’ın prodüksiyon şirketi Good Thing Going ile birlikte prodüksiyonu üstleniyor. Başrolünde kimin oynayacağı henüz belli olmayan filmin, Shropshire, Galler ve Gloucester'daki yerlerdeki çekimler de dahil olmak üzere Mart -Mayıs 2021 tarihleri arasında çekmesi planlanıyor. Film çekimlerinin geçen sene bahar aylarında gerçekleşmesi planmıştı ancak pandemi ve İngiltere’deki kapanma sebepleriyle çekimler ertelenmişti. Bu sene ise çekimlerin mevcut kapanmalara rağmen devam etmesi planlanıyor.
Kaynak: Deadline
(Lena Dunham fotoğrafı Domino dergisi çekiminden alınmıştır.)