İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından, Borusan Holding sponsorluğunda düzenlenen 53. İstanbul Müzik Festivali, şef Carlo Tenan yönetimindeki Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası (BİFO), dört yıldız solist ve ödüllü Slovak Filarmoni Korosu ile tempolu bir Rossini gecesiyle sona erecek.
Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası, Carlo Tenan yönetiminde dört yıldız şancı ve ödüllü Slovak Filarmoni Korosu’yla bir Rossini gecesine imza atacak. Konserde, Belcanto’nun babası kabul edilen Rossini’nin opera bestelemeyi bıraktıktan 34 yıl sonra yazdığı, kesinlikle klasik müzik repertuvarının başyapıtlarından Petite Messe Solennelle (Küçük Ciddi Missa) seslendirilecek.
Riccardo Muti’nin kariyerinin henüz başlarındayken keşfedip La Traviata’da Violetta için seçtiği Claudia Pavone, Pesaro’daki G. Rossini Konservatuvarı’ndan yüksek onur derecesiyle mezun olan Gürcü mezzosoprano Tamar Ugrekhelidze, sesi aydınlık, baştan çıkarıcı, zarif ve kıvrak, oyunculuğu ise dramatik ve duyarlı olarak tanımlanan Arjantinli Juan Francisco Gatell ve Barok, Klasik ve belcanto repertuvarının dünyaca ünlü yorumcusu Nahuel di Pierro; Petrenko yönetimindeki Berlin Filarmoni ile gerçekleştirdiği Maça Kızı prodüksiyonuyla 2023 Oper! ödüllerinde En İyi Koro Ödülü’nü alan Slovak Filarmoni Korosu ile birlikte sahnede olacak.
26 Haziran Perşembe akşamı saat 20.00’de Atatürk Kültür Merkezi Türk Telekom Opera Salonu’nda gerçekleştirilecek kapanış konserini Borusan Holding yüksek katkıda bulunan gösteri sponsoru; Borusan Sanat ise yüksek katkıda bulunan kurum olarak destekliyor. Konserin biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.
İstanbul Modern, yaz tatili boyunca çocuklara sanat dolu bir program sunuyor. 7-10 yaş aralığındaki çocuklara yönelik düzenlenen program, 8 Temmuz-29 Ağustos tarihleri arasında gerçekleşecek.
İstanbul Modern Yaz Sanat Okulu, sabah ve öğle atölyelerinden oluşuyor. Müzenin koleksiyon sergisinde yer alan seçili yapıtların incelenmesiyle başlıyor. Ardından, atölyede sanat tarihinden örnekleri keşfeden çocuklar, sanat çalışmaları üreterek programı tamamlıyor. Yaz Sanat Okulu eğitim programında yer alan her bir atölye, sanatın farklı kavramlarına ve üretim biçimlerine odaklanıyor. Atölyeler, pazartesi hariç hafta içi her gün yaz boyunca gerçekleştiriliyor.
Katılımcılar, atölyelerin birine veya hepsine, tarihleri seçerek kayıt yaptırabiliyor. İstanbul Modern, sekiz atölyenin en az dördüne katılanlara Yaz Sanat Okulu Katılım Belgesi veriyor.
İstanbul Modern Yaz Sanat Okulu hakkında ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
Albert Camus’nün çeşitli konferanslarda yaptığı siyaset, edebiyat, savaş ve insanlığın genel çöküşü gibi çeşitli konulardaki konuşmalarından oluşan eseri İnsanlık Krizi ve Diğer Konferanslar 1937-1958, Alper Bakım’ın çevirisiyle Can Yayınları’ndan çıktı.
20. yüzyıl edebiyat ve düşünce dünyasının en önemli adlarından biri kabul edilen, 1957’de Nobel Edebiyat Ödülü’ne değer görülen Camus’nün otuz dört konuşma metni bu kitapta bir araya geliyor. Camus her konferansta bir “insanlık krizi” teşhisi koyuyor ve yarım yüzyıl boyunca seslerinden mahrum bırakılanlara seslerini ve haysiyetlerini geri kazandırmak için yola çıkıyor.
“İnsanlık krizi, en azından yarı yarıya, dünya üzerinde biriktirmeye devam ettiğimiz aptal ilkeler ve kötü eylemler karşısında bireylerin kapıldıkları tembellik ve yorgunluk hallerinden oluşur.”
Amerikalı şarkıcı ve söz yazarı Jessica Pratt, PSM Loves Summer by %100 Müzik kapsamında 5 Temmuz’da Zorlu PSM %100 Studio’da müzikseverlerle buluşacak.
1970’lerin folk geleneğini günümüzün sade estetiğiyle Jessica Pratt, akustik gitarı ve buğulu vokaliyle öne çıkıyor. Sanatçı, Quiet Signs albümüyle kazandığı son çalışması Here in the Pitch ile pekiştiriyor. 60’ların orkestral pop ruhunu bugüne taşıyan Pratt, dinleyicisini nostalji ve melankoli arasında salınan büyüleyici bir müzikal anlatıya davet ediyor.
Her notasında zarafet barındıran performansıyla Pratt, yaz ortasında müzikal bir yolculuk vadeden eşsiz bir atmosfer yaratıyor. PSM Loves Summer by %100 Müzik kapsamında gerçekleşecek konserde Jessica Pratt, romantik ve sinematografik bir geceye imza atacak.
5 Temmuz’da Zorlu PSM %100 Studio’da gerçekleşecek Jessica Pratt konserinin biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.
Ruzy Gallery’nin bireysel sanat pratiğinin gelişimini desteklemek amacıyla oluşturduğu araştırma odaklı Misafir Sanatçı Programı’nın ilk konuğu Polonyalı sanatçı Kamila Bednarska oldu.
Kamila Bednarska’nın Polonya’da başlattığı ve İstanbul’da geliştirmeye devam ettiği “Deep Blue”, hareket olgusunu fiziksel, duygusal, spiritüel ve varoluşsal boyutlarıyla ele alıyor. Sanatçının resim, baskı ve tekstil sanatı gibi farklı disiplinlerde ürettiği işler hem kavramsal hem de görsel olarak mavi renginin etrafında birleşiyor. Üç haftalık rezidans süresince farklı teknikler ve malzemelerle derinlemesine araştırma ve deneyler yapma imkânı bulan Bednarska, bu yaratıcı sürecin sonunda ortaya çıkan eserlerini, Ruzy Gallery’de 3 Temmuz’da gerçekleştireceği kişisel sergisiyle izleyiciyle buluşturacak. Rezidans programının son haftasında ise (25 Haziran-3 Temmuz) Ruzy Gallery, açık atölye günü düzenleyerek ziyaretçileri sanatçının üretim sürecine tanıklık etmeye, sohbet etmeye ve projenin gelişimini yakından keşfetmeye davet ediyor.
Künye: Kamila Bednarska
Nushu Tiyatro imzalı Kediler Bataklığı’nda..., 2 Temmuz Salı akşamı Moda Sahnesi’nde tiyatroseverlerle buluşacak.
“Bataklığın kıyısında, geçmişle bugünün sisinde sıkışıp kalmış bir kadın... Hester Swane.
Bir zamanlar sevdiği adamın hayatının merkezindeyken, şimdi toplumun kıyısına itilmiş, sesi bastırılmış, varlığı görmezden gelinmiş biri. Ne bütünüyle ait olabildiği bir yer var ne de ardında bırakabildiği bir geçmiş.
İrlanda kırsalında geçen bu hikâye, ötekileştirilen bir kadının direnişine ses verirken evrensel bir yaraya dokunur. Hester’in yaşamı, Medea mitinden izler taşır—ama çok daha çamurlu, çok daha bugüne ait bir yankıyla. Geçmişin gölgeleri bugünün kırılgan yüzeyine sızar; ortaya çıkan puslu manzara, yalnızca Hester’in değil, çevresindekilerin de iç dünyasını görünür kılar. Yalnızlığı, terk edilişi ve ayakta kalma çabası, kişisel bir hikâyenin ötesine geçerek daha geniş bir toplumsal gerçekliğe ayna tutar.
Klasik bir tragedyadan ayrışan bu anlatı, seyirciyi iyi ve kötü kalıplarının ötesine çağırır; karakterlerin seçimlerine hükmetmek yerine, onların arkasındaki sessizlikleri görmeye davet eder. Anne ve kız arasındaki bağ, sevgiden çok sessizlikle aktarılan bir mirasa dönüşürken, sahnede yükselen her an, izleyeni yeni bir yüzleşmenin eşiğine getirir.”
2 Temmuz Çarşamba saat 20.30’da Moda Sahnesi’nde izleyicilerle buluşacak Kediler Bataklığı’nda... oyununun biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.
Künye:
Yazan: Marina Carr
Çeviren: Gülşen Sayın
Yöneten: Cansu Canaslan
Oynayanlar: Deniz Bakacak, Kaan Songün, Maya Güler, Melissa Yıldırımer, Nagihan Gürkan, Pınar Tuncegil, Selen Kurtaran, Şevket
Suha Tezel, Yasin Özcan, Yılmaz Gökgöz
Yardımcı Yönetmen: İlayda Erdinç
Sahne & Kostüm Tasarımı: Cemre Bulak
Işık Tasarımı: Utku Kara
Müzik Tasarımı: Vehbi Can Uyaroğlu
Afiş & Görsel İletişim Tasarımı: Kübra Özkan
Fotoğraf: Sedef Turunç
Vokal: İlknur Çayır
Asistanlar: Günsu Akçatepe, Hasan Çınar Örnek, Öznur Çakır
Yapım: Nushu Tiyatro
Zafer Akşit’in “Müşterek Teşebbüs” başlıklı kişisel sergisi 17 Ağustos’a kadar Eldem Sanat Alanı | FIRIN’da sanatseverlerle buluşuyor.
Zafer Akşit’in yeni sergisi “Müşterek Teşebbüs”, bireysel eylemin, iş birliği ve toplumsal yapılar ile olan ayrılmaz ilişkisine odaklanıyor. Görünürde özerk olan jestlerin aslında müzakere, birliktelik ve eşzamanlılık sistemleri ile olan iç içeliği üzerine bir deneyim alanı yaratmayı amaçlıyor.
Eylem, amaç ve arzularımızın bazen doğrudan bazen ise dolaylı, ama çoğu zaman fark edilmesi güç olan etkilerine ve sonuçlarına odaklanan bir dizi çalışmanın son halkası olan “Müşterek Teşebbüs”, tamamen yalıtılmış özel deneyimin sınırları, imkanlılığı ve belki de beyhudeliği arasında hareket ediyor.
“Müşterek Teşebbüs” sergisi, SAHA Sürdürülebilirlik Fonu desteğiyle gerçekleştirildi.
Lois Lowry’nin farklı yaşlardaki iki Sophie’nin beklenmedik dostluğunu anlatan hikâyesi Ağaç. Masa. Kitap., Feride Eron’un çevirisiyle Genç Timaş’tan çıktı.
İki Sophie’nin çok yakın arkadaş olduğunu herkes biliyor. Sophielerden biri on bir, diğeri ise seksen sekiz yaşında ve son zamanlarda sağlık sorunlarıyla uğraşıyor. Bu iki Sophie birlikte çay içmeyi ve her şey hakkında fikir sahibi olmayı çok sever. En çok da birbirlerini severler. Ancak büyük Sophie bugünlerde her şeyi unutur hale geldi ve oğlu gelip onu almayı düşünüyor. Bu durumdan hoşlanmayan küçük Sophie, büyük Sophie’nin hafızasını güçlendirmek için çalışmalara başlıyor. Küçük Sophie, bu sayede geçmişi hatırlamakta zorlanmayan büyük Sophie’nin savaş, açlık, sefalet ve tabii ki sevgi hakkındaki anılarını dinlemeye başlıyor ve en yakın arkadaşını daha yakından tanıyor.
Avustralyalı indie-pop grubu Parcels, Epifoni organizasyonu ile 13 Temmuz’da KüçükÇiftlik Park’ta müzikseverlerle buluşacak.
Modern disko ruhunu çağdaş bir estetikle Parcels, disko esintili melodileri, sofistike armonileri ve bitmeyen enerjisiyle büyük bir dinleyici kitlesine ulaştı. Bu sonbaharda yayımlanması planlanan yeni albümlerini duyuran ve bu albümden “Safeandsound” isimli yeni bir şarkı da paylaşan grup, bu yıl ayrıca Glastonbury Festival ve Londra Wembley Arena gibi önemli festival ve sahnelerde dinleyici ile buluşacak.
Avustralya çıkışlı, Berlin merkezli Parcels, Daft Punk iş birliğiyle adını geniş kitlelere duyurduğu “Overnight” parçasından bu yana kendine has ses evrenini sürekli genişleten, sahnedeki enerjisiyle hayranlarını büyüleyen bir grup oldu. Grup, funk ve elektronik müziğin altın çağlarından ilham alarak ürettikleri sound ile dikkatleri üzerine çekti. Los Angeles’taki Hollywood Bowl ve New York Central Park’taki SummerStage de dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanında kapalı gişe çaldılar.
13 Temmuz’da KüçükÇiftlik Park’ta gerçekleşecek Parcels konserinin biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.
BBVA Vakfı iş birliğiyle düzenlenen Salt Sanatsal Araştırma ve Üretim Destek Programı’nın ikinci edisyonu kapsamında desteklenecek projeler açıklandı.
Araştırma ve üretime yönelik bir platform oluşturmak amacıyla başlatılan Salt Sanatsal Araştırma ve Üretim Destek Programı’nın bu yılki değerlendirme süreci, Amanda de la Garza (Yardımcı Sanat Direktörü, Museo Nacional Centro de Arte Reina Sofía), Gilermo Zuaznabar (Baş Küratör, Museo de Bellas Artes de Bilbao), Marina Otero Verzier (Mimar-Araştırmacı), Özge Ersoy (Kıdemli Küratör, Asia Art Archive), Laura Poderoso (Yardımcı Direktör, BBVA Vakfı) ve Deniz Ova’nın (Genel Müdür, Salt) yer aldığı Seçici Kurul tarafından yürütüldü.
210 başvurunun değerlendirildiği sürecin ardından Sanatsal Araştırma Fonu kapsamında Güneş Terkol’un Layers of a Migration Story [Bir Göç Hikâyesinin Katmanları]; Üretim Fonu kapsamında ise Onur Gökmen’in Subsoil [Toprakaltı] projesi seçildi. Kurul, seçimlerle ilgili olarak şunları belirtti: “Terkol’un projesi, şiirsel ve belgesel derinliği, araştırma konusuna olan bağlılığı ve incelikli sanatsal yaklaşımıyla öne çıktı. Bilimsel ve çevresel gerçeklikleri inceleyen Gökmen’in projesi ise özenli araştırması ve sanatsal yaklaşımıyla hem güncel hem de anlamlı.”
Güneş Terkol’un, annesi Elmira Terkol ile birlikte yürüttüğü Layers of a Migration Story, Rusya’dan Çin’e ve en nihayetinde Türkiye’ye uzanan bir göçün izini sürüyor. Yirmi yılı aşkın bir sürece yayılan görüşmeler, arşivler ve buluntu nesneler aracılığıyla geliştirilen araştırma, farklı coğrafyalarda kolektif hatırlama, dayanıklılık ve adaptasyon kavramlarını irdeliyor. Gündelik pratikler ile hafızayı taşıyan nesneler etrafında kurgulanan proje, göç sandıklarını ve barındırdıkları sembolik anlamları merkeze alıyor. Tanıklıklar, aile hikâyeleri ve çeşitli kültürel kaynakları bir araya getirerek kişisel ve toplumsal deneyimlerde saklı tarihleri su yüzüne çıkarmayı amaçlıyor.
Onur Gökmen’in Subsoil adlı projesi, Türkiye’nin çevre ve kurum tarihinde büyük ölçüde göz ardı edilmiş bir olay olan 1986 Çernobil faciasının ardından Karadeniz’de yetişen çayda radyoaktif kirliliğin tespit edilmesine odaklanıyor. Orta Doğu Teknik Üniversitesi’ndeki araştırmaları temel alan proje, bilimsel bulguların devlet kurumları içerisinde nasıl şekillendirildiği, bastırıldığı ya da yok sayıldığını irdeliyor. Arşiv malzemelerinin yanı sıra anlatıların yeniden inşasına odaklanarak radyasyonun doğal ve kurumsal sistemlerdeki dolaşımının izini sürüyor; çevresel zararın halk sağlığını, politikaları ve kolektif hafızayı nasıl etkileyebileceğine vurgu yapıyor.
Program kapsamında her bir sanatçıya 20.000’er Euro’luk destek sağlanacak. Araştırma çıktıları ve program kapsamında üretilen işler 2026’da Salt’ta sergilenecek.
Künye:
1. Güneş Terkol, Life in Manchuria, 2011 Sanatçının izniyle
2. Güneş Terkol, You are as you remember, 2011 Sanatçının izniyle
3. İnci Gökmen laboratuvarında, 1980’ler Ali-İnci Gökmen Arşivi
4. ODTÜ Fen Edebiyat Fakültesi Amfiler Bloğu Salt Araştırma, Altuğ-Behruz Çinici Arşivi