.artSümer, Deniz Üster’in “Tutuşma ve Kavuşma: Biz’in Nehri” başlıklı kişisel sergisini 13 Eylül-17 Ekim tarihleri arasında sanatseverlerle buluşturacak.
Deniz Üster’in sanatsal pratiği, mikroorganizmalardan minerallere tüm varlıkları kapsayan radikal bir çoğulculuk anlayışını, dünyadaki yaşamın içinde ve ötesinde bir adalet arayışıyla birleştiriyor. Sanatçının eserleri, bu birleşimden doğan etik muğlaklıklar aracılığıyla izleyiciyi pasif bir gözlemcinin ötesine geçmeye davet ederek performatif bir alan yaratıyor. Bu bağlamda Üster, temel metodolojisi olan bilimkurguyu kullanarak doğada kurgusal bir dönüşüm tasarlar ve bu dönüşümü, alternatif toplumsal ve ekonomik sistemler için bir önerme olarak sunuyor.
Sergiye adını veren “Tutuşma ve Kavuşma: Biz’in Nehri”, yaşamın ortaya çıkışı ve kolektif varoluşun evrimi arasındaki ikili dinamiği yansıtan merkezi bir metafor olarak izleyici karşısına çıkıyor. “Tutuşma” (Ignition), ilk kıvılcımı—bu ister arkaik abiyogenez, ister neoterik tür canlandırma olsun—temsil ederken, “Kavuşma” (Confluence) ise, iki nehrin birleşerek tek ve daha güçlü bir bütün oluşturması gibi, kolektif eylemin sürdürücü gücünü simgeliyor.
Üster’in sergide yer alan heykelleri, "en güçlünün hayatta kalması" ilkesine dayanan hâkim evrimsel paradigmaları sorunsallaştırıyor. Sanatçı, ösosyallikten biyolojik kolonilere, cıvık mantarlardan bakteriyel özgeciliğe dek uzanan kolektif varoluş biçimlerini referans alarak, bireysel rekabetin aksine, özveri ve iş birliğinin özellikle kriz anlarında türlerin devamlılığı için temel bir strateji olduğunu savunuyor. Bu etik katmanlı karşılaşmalar aracılığıyla Üster, insanlığın kendisini biyolojik olarak daha basit ancak sosyal olarak daha gelişkin yaşam formlarına göre yeniden modellediği spekülatif bir toplum önerisi sunuyor.