12 ARALIK, PAZARTESİ, 2016

Dilbilimkurgu Bir Roman: Sıcak Kafa

Yılın sonuna gelirken, yayınevlerinden ardı ardına yeni yazarlar, yeni kitap haberleri geliyor. Bunlardan biri de April Yayıncılık'tan çıkan, OT ve Afili Filintalar’dan tanıdığımız Afşin Kum’un ilk romanı olan Sıcak Kafa. Afşin Kum, distopyanın sınırlarında dolaşan, taze bir hikaye anlatıyor. Yazarla ilk romanı üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.

Dilbilimkurgu Bir Roman: Sıcak Kafa

Bilimkurgu ve kıyamet sonrası türlerinin bir harmanı şeklinde yorumladı Kayıp Rıhtım, Sıcak Kafa'yı, ilk romanınızı siz nereye koyuyorsunuz?

Bilimkurgunun alt türleri diyebileceğimiz, kıyamet kurmacası ile distopya arasında bir yerlerde, kıyamet kurmacasına biraz daha yakın. Yayın yönetmenimiz Kemal Egemen İpek’in “dilbilimkurgu” şeklinde bir tanımlaması da var, biraz fazla iddialı olsa da kulağa hoş geliyor. 

Murat Siyavuş gerçek hayata olabildiğince bulaşmadan yaşamaya çalışan bir dilbilimci. Gün geliyor, Siyavuş tekrar dünyaya adım atmak zorunda kalıyor. Sizin durumunuzda da var mı bu? Sessiz sakin üretim yaparken, şimdi ilk romanla imzalar, söyleşiler başladı.

Evet, olabilir. Her iki durumda da bir tür hayata anlam katma çabası var herhalde. Aslında, romanın girişi, benim hayatımın önceki bir zamanından, annemin evine kapandığım ve hiçbir şeye karışmadan yaşadığım bir dönemden ilham alıyor. Neyse ki sonunda evden çıktım.

Afili Filintalar ve Ot'ta üretim yapıyordunuz romandan önce. Bu mecraların anlamı nedir sizin için? 

Afili Filintalar vaktiyle bir ihtimaldi ve çok güzeldi. Farklı kültürel ve siyasi geleneklerden gelen insanların farklılıklarının değil ortak yönlerinin arayışına girmeleri umut verici bir deneyimdi. Aynı zamanda okurlar için de heyecan verici olduğunu tahmin ediyorum, çünkü AF’deki yazarlardan birini veya birkaçını bilenler, diğerlerini de tanıma şansı buldular. Baştaki heyecanını koruyamamış olması şanssızlık. Ot ve benzeri dergiler, ticari bir formatta da olsa benzer bir şey yapıyor. Genç kuşağın edebiyatla bir bağ kurmasını sağlıyor. Farklı sosyo-kültürel çevrelerden gençlerin edebiyat okuru olmasının yolunu açıyor. Bunda olumsuz bir taraf göremiyorum.

Abukluk hastalığıyla yanıp kavrulan bir dünya kurguladınız Sıcak Kafa'da. Bugün yaşadığımız dünyadan hâlâ daha iyi görünüyor kurgunuz bir yandan da. 

Bilimkurgu okumanın en zevkli taraflarından biri, içinde bugüne, yaşadığımız gerçekliğe ilişkin bir şeyler bulabilmek. Sıcak Kafa’nın dünyasının da yaşadığımız dünyayla karşılaştırması yapılabilir. Aslında bu hikâyede beni en çok heyecanlandıran ve yazmak konusunda heveslendiren şeylerden biri, yaşadığımız dünyayla ilgili yorumlara olanak veren bir yapısı olmasıydı. Ama bunu doğrudan referanslar, semboller içeren alegorik bir hikâye şeklinde düşünmek doğru olmaz. Mümkün olduğunca kendi gerçekliğini takip eden, kurguladığı gerçekliğe sadık kalan bir roman olmasına çalıştım. Yorumlama kısmını okura bıraktım.

Sırada ne var? Afşin Kum'un çizgisi bilimkurgu olarak mı devam edecek?

Aklımda en az bir tane daha bilimkurgu hikâyesi var, Sıcak Kafa’dakine yakın temalar üzerinde geziniyor. Onun dışında, zaman içinde notlarını aldığım çeşit çeşit pek çok hikâye var. Kendimi bilimkurgu ile sınırlandırmaya pek niyetim yok yani.

Anneniz Feyza Hepçilingirler'in romanla ilişkisi ne düzeyde, Sıcak Kafa üzerinde ne kadar etkisi, içinde ne kadar rolü var?

Sıcak Kafa, hikâyenin merkezine dili yerleştiren bir roman. Dil, en çok ilgi duyduğum, aklımı en çok kurcalayan konulardan biri. Bunda Feyza Hepçilingirler’in oğlu olmanın önemli payı olduğu muhakkak. Annemle dil tutkusunu paylaşıyoruz, sohbet konularımız arasında önlerde yer alıyor. Ayrıca, romanda bir anne karakteri de var ama oturduğu semt dışında annemle pek ortaklık taşıdığı söylenemez.

Görseller Hussam Eissa'a aittir.

0
12268
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle