09 ŞUBAT, ÇARŞAMBA, 2022

“Yeni Kurguları Eski Birikimlerle Birlikte Hayal Ederek Eskize Döküyorum”

Hasan Kıran ile sanatının yapı taşlarını ve son dönem çalışmalarından oluşan, 26 Şubat tarihine kadar Milli Reasürans Sanat Galerisi’nde sanatseverlerle buluşacak son sergisi “Şifalı Dizemler” üzerine konuştuk.

“Yeni Kurguları Eski Birikimlerle Birlikte Hayal Ederek Eskize Döküyorum”

Türkiye’de ahşap baskı sanatı denince akla ilk gelen isimlerden biri olan Hasan Kıran’ın Milli Reasürans Sanat Galerisi’nde düzenlenen “Şifalı Dizemler” sergisi, sanatçının geçtiğimiz dört yıl içinde ürettiği çalışmalarından kapsamlı bir seçki sunuyor. Kıran’ın sanatı, gücünü doğa ile kurduğu derin ilişkinin içtenliğinden alıyor. Bazen eski uygarlıkların mitlerinden, bazen de günlük yaşamdan alıntıladığı imgeleri kendine özgü motifler kullanarak birleştiren sanatçı, Şamanizm’e özel bir ilgi duyuyor.

Çocukluğunuzdan söz ederek başlayalım. Nasıl bir ortamda büyüdünüz? Sanata olan ilginizi nasıl keşfettiniz?

Köy ortamında büyüdüm. Resme olan ilgim de ilkokul yıllarında başladı. Öğretmenimiz okulda olmadığı zamanlarda okulun minik kitaplığına girip resimli hikâye kitaplarını karıştırırdım. Bu kitaplardaki resimler çok ilgimi çekerdi.

Şamanizm ile nasıl tanıştınız? Onda sizi bu denli etkileyen ne oldu?

Üniversite yıllarımda, farkında olmadan bu kültüre ait hikâyeleri işlemeye başladım. Kendi kültürüme, yani Anadolu kırsalının hikâye ve inançlarına dair imgeleri işlerken Şamanistik inancın söylemleri ve sembollerine yaklaştığımı fark ettim. Hatta bunu ilk dillendiren değerli dostum Rıfat Şahiner oldu. Şaman kültürü üzerine araştırmalar yaptıkça konunun iyice içine girdim ve orada çok zengin bir imge dünyasıyla karşılaştım.

Sanatınızda Anadolu arkeolojisinden Japon ahşap oyma sanatına, minyatürden izlenimciliğe uzanan çok farklı dönem ve coğrafyalardan izler bulmak mümkün. Ancak bunlar arasında Japon sanatı sanırım ayrıcalıklı bir yere sahip. Bunu biraz açalım mı?

Eski kültürler, yaşanmışlıklar ve bunlarla ilgili hikâyeler hatta masallarla hep ilgilenmişimdir. Bu yaşanmışlıkların geçtiği yerlerden, bunların içerdiği söylem ve sembollerden ilham alırım. Çoğunlukla da bunları güncel olaylarla harmanlarım. Gittiğim ve yaşadığım yerlerin tarihinden ve kültürel dokusundan yararlanmaya çalışırım. Yedi yıl gibi uzun bir süre Tokyo’da yaşadım; hâliyle Japon estetiği, kendine özgü işçiliği ve disipliniyle öteden beri ilgimi çekiyor. Bu ilgi zamanla siz farkında olmasanız bile çalışmalarınızı etkiler hâle geliyor. Japon baskı sanatı, resimlerimi özellikle işçilik, teknik ve renk çeşitliliği açısından çok belirgin olmasa da her zaman etkilemiştir. Ukiyo-E dönemine ve Katsushika Hokusai’ye büyük hayranlık duyarım. Tıpkı öğrencilik dönemlerimde Vincent Van Gogh’a hayranlık duyduğum gibi.

1. Sergiden genel görünüm, Fotoğraf: Engin Gerçek/Studio Majo
2. Davulun Büyüsü, Fotoğraflar: Engin Gerçek/Studio Majo
​3. Davulun Büyüsü (detay), Fotoğraflar: Engin Gerçek/Studio Majo

Yapıtlarınızın üretim aşaması, seçtiğiniz tekniğin de etkisiyle titiz bir planlama gerektiriyor. Öte yandan ortaya çıkan imgelerin bazıları neredeyse doğaçlama hissi uyandırıyor. Üretim süreciniz nasıl işliyor?

Yaptığım okumalar, karşılaştığım görüntüler ve özellikle çocukluğumda duyduğum hikâyeler hayal dünyamı faaliyete geçiriyor. Konu ile ilgili yoğun şekilde okuma yaptıktan sonra yeni kurguları eski birikimlerle birlikte hayal ederek eskize döküyorum. Eserlerimin ilk eskizlerini oluşturmak, benim için üretimin en heyecan verici aşaması diyebilirim. Bu eskiz iyice olgunlaştıktan sonra kalıpların yapım aşamasına geçiyorum. Çoğunlukla bu kalıpların baskısını yapıyorum. Bazen de onları sadece “ahşap oyma” olarak bırakıyorum; çünkü büyük boyutlu baskı yapmak için ortam her zaman uygun olmayabiliyor. Ama bir tahtayı her zaman, her yerde, yani her fırsatta oymak mümkün.

Kompozisyonlarda çan ya da davul gibi tekrar eden motifler söz konusu. Bunların sembolik anlamlarından söz edelim mi? 

Davul, çıkardığı ses itibariyle enerji ve coşku veren bir müzik aletidir. Bir Şaman için ise transa geçme veya kötü ruhları uzaklaştırmada çok etkilidir. Şaman, faaliyetini davul olmadan gerçekleştiremez. Çanlar için de benzer şeyler söz konusudur. Çanlar genellikle çok sayıdadır ve gür bir ses çıkarır. Çalışmalarımda bu tür motiflerin tekrarı, bu aletlerin çıkardığı ritmik seslerle ilgilidir. Birçok sesin bir araya gelmesi, enerji ve gücün arttığına dair bir his uyandırır. Davul ve çanların yanı sıra yine ritmik ve gür sesler çıkaran başka metal aksesuarlar da vardır.

Yapıtlarınıza bakarken sesler duyduğuma yemin edebilirim. Bu sinestetik deneyimin oluşmasında sizce en önemli etken ne?

Bazı görsel öğelerin tekrarı, yukarıda da anlatıldığı gibi birçok davul ve çanın çıkardığı ritmik seslerden kaynaklanıyor. Bir Şaman’ın elbisesinde, özellikle ses çıkarması için birçok farklı metal obje yer alabilir. Aslında Şaman’ın çıkardığı sesler ve hareketler bu spontan seslerle ilişkilidir. Bu çan veya metal seslerini Şaman’ın ritmik dansı yönetir. Şaman burada bir şef gibidir. Davulu, dansını, kendi çıkardığı sesleri ve kostümünün seslerini organize etmek zorundadır. Şaman’ın bu performansı kimine göre ürkütücü de olsa aslında bir çeşit terapidir.

1. Sergiden genel görünüm, Fotoğraf: Engin Gerçek/Studio Majo
2. Sergiden genel görünüm, Fotoğraf: Engin Gerçek/Studio Majo
​3. Davulun Büyüsü-ağaç kalıp, Fotoğraf: Engin Gerçek/Studio Majo

"Şifalı Dizemler" sergisi nasıl ve ne kadar sürede ortaya çıktı? Pandemi, üretim sürecinizi nasıl etkiledi?

“Şifalı Dizemler” sergisi dört yıllık bir çalışmanın sonucu. Pandemi dönemi bu süreci olumlu etkiledi, çünkü kapanma döneminde dış dünya ile ilişkim kesildi. Bu sayede çok iyi yoğunlaştım ve daha önce hiç denemediğim büyük boyutlu baskılar ortaya çıkardım. Örneğin, Davulun Büyüsü adlı çalışma yaklaşık 8,5 metre genişliğinde oldu ve tamamlanması neredeyse iki yıl sürdü.

Sizi hem sanatçı, hem de eğitimci olarak tanıyoruz. Bu iki kanal birbirini nasıl besliyor?

Bu iki kanalın bir arada olması, insanı daha dinamik ve diri tutar. Öte yandan hem akademik süreci, hem de sanatsal faaliyetleri aynı oranda sürdürmek oldukça yorucudur ama bunlar birbirini besleyen süreçlerdir.

Yakın gelecekte sizden hangi projeleri bekliyoruz?

Şu an planlı bir projem yok ama her an oluşabilir. Aktif çalışmayı, araştırmayı ve hareketli olmayı seviyorum. Çünkü bir sergi bittiğinde, o serüven benim için tamamlanmıştır ve sıra artık başka bir serüvene gelmiştir. Tıpkı bir baskıyı bitirdiğimde olduğu gibi. Bir baskı bitti ise o artık yerini bulmuştur. Önemli olan bir sonraki çalışmanın ortaya çıkmasıdır.

“Şifalı Dizemler” sergisi 26 Şubat’a kadar Millî Reasürans Sanat Galerisi’nde izlenebilir. Ayrıca sergiyi buradan sanal tur ile de izleyebilirsiniz.

0
5942
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage