02 EYLÜL, SALI, 2025

Yapay Zekâ Çağında Tolstoy’un “Sanat Nedir?” Kitabı Ne Söylüyor?

L. N. Tolstoy’un 1897’de kaleme aldığı Sanat Nedir? kitabının bugün, yapay zekâ çağında sanata ve sanatçıya dair neler söylediği üzerine bir yazı.

Yapay Zekâ Çağında Tolstoy’un “Sanat Nedir?” Kitabı Ne Söylüyor?

Bir yapay zekâ tablosuna bakıp hayran kalıyoruz. Ama bu hayranlık, gerçekten sanat mıdır? L. N. Tolstoy, 1897’de kaleme aldığı Sanat Nedir? kitabında bugün hâlen geçerli olan bir ölçüt sunuyor: Sanat, duygunun insandan insana aktarımıdır.

Tolstoy bu kitabı yayımladığında Rusya’da sansüre uğramıştı. Çünkü onun tarif ettiği sanat, yalnızca “güzel” olanı üretmek ya da niş bir kitleye hitap etmek değildi. Sanat, toplumu dönüştüren, insanları ortak bir bilinç ve kardeşlik duygusunda buluşturan bir güçtü.

Sanatı yalnızca estetik bir süs olmaktan çıkarıp toplumsal bir güç olarak tanımlaması, dönemin otoritelerini rahatsız etmişti. Tam da bu yüzden, Tolstoy’un düşünceleri yalnızca 19. yüzyıla değil, bugüne de sesleniyor. İşte bu yüzden klasikler zamansızdır: Her çağda yeniden okunur, her dönemde farklı bir bağlamda bize ayna tutar.

​Tolstoy, sanatın yalnızca estetik bir haz ya da gerçeğe benzerlik olmadığını ısrarla vurgular. Bir yapıt, kanlı canlı gerçekçi görünebilir; izleyeni şaşırtabilir. Ama duyguyu aktarmıyorsa sanat değildir. Gerçek sanat, sanatçının içindeki duygunun özgün, açık ve içten bir biçimde başkasına geçebilmesiyle mümkündür. Bu yüzden Baudelaire’den Wagner’e, Beethoven’dan Shakespeare’e kadar pek çok ismi aynı ölçütle değerlendirir: Bir eser, gerçekten duygu aktarabiliyor mu?

1. Görsel: Duygu Aydemir yapay zekâ ile üretilmiştir.

Bugün, 2025’te, yapay zekâ çağında bu yaklaşım daha da anlamlı görünüyor. Algoritmalar hız ve teknik mükemmellik sağlayabilir, hatta şaşırtıcı derecede gerçekçi işler ortaya koyabilir. Ancak Tolstoy’un ölçütü günümüz için de geçerlidir: Sanat, insana duygu aktarabiliyorsa sanattır.

Tolstoy, geleceğin sanatının kısıtlı bir zümreden değil, halkın ortak değerlerinden ve kardeşlikten doğacağını söyler. Sanatın geleceği, teknolojik araçların kudretine değil, insana dair evrensel duygulara dayanır. Teknik mükemmellik tek başına yeterli değildir; bir eser insana dokunmuyorsa, en parlak yapay zekâ üretimi bile sanat sayılamaz.

Sanat, dar bir çevreye sıkışmazsa ve herkesin hayatına dokunursa gerçek anlamına kavuşur. Yapay zekâ üretimleri erişilebilirliği artırabilir; ama sanatçının halkla kurduğu birebir bağ eşsizdir.

Tolstoy için sanatın en yüce görevi, insanlara kardeşliği, sevgiyi ve ortak yaşamı hissettirmektir. Bugün dijitalleşen, hızlanan bir dünyada bu işlev daha da kritik hâle geliyor. Çünkü sanat, algoritmaların ötesinde, insanlığın manevi pusulasıdır.

Tolstoy’un işaret ettiği gibi: “Sanat, gelecekte insanın özünü aktarma gücüyle var olacak.”

Bugün, yapay zekâ çağında da sanatçıya duyulan ihtiyaç bu yüzden sürüyor. Algoritmalar hız verebilir, ama insan ruhuna yalnızca sanat dokunabilir.

​Peki sizce, günümüz yapay zekâ çağında sanat nasıl bir rol üstleniyor?

0
399
1
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage