01 ARALIK, PAZARTESİ, 2014

Contemporary Rotasında İstanbul

Bu yıl dokuzuncu senesini kutlayan Contemporary İstanbul, açılışından son dakikalarına kadar on binlerce kişinin akınına uğradı. Avrupa, Balkanlar, Orta Doğu ve 2014’ün konuk ülkesi olan Çin’den çağdaş sanata kapılarını açmış olan çağdaş sanat fuarı, yeni medya bölümü Plugin ile de modern sanatın geleceğini keşfetmek ve yön vermek üzere hem Türkiye’den hem de dünyanın çeşitli yerlerinden örneklere kapılarını araladı.

Contemporary Rotasında İstanbul


Bu bilinen yönlerinin dışında, hem fuarda yer alan hem de fuarla eş zamanlı olarak sergileri olan sanatçılardan birkaç tanesine değinmek, diğer bir deyişle Contemporary İstanbul rotasında şehrin sürekli gelişmekte ve değişmekte olan çağdaş sanat rotasını seyretmek ister misiniz? 

The Empire Project / SENA.

23 Ekim – 29 Kasım 2014


The Empire Project bu sene de her sene olduğu gibi bünyesinde barındırdığı birbirinden ilgi çekici yerli ve yabancı sanatçılara yer verdi. 2006 yılından bu yana fuara katılan SENA’da bunlardan biriydi. Çalışmalarında  çoğunlukla aile, yuva, kadın, doğurganlık, töre cinayetleri, doğum ve ölüm gibi yaşamın doğal döngüsünde yer alan fakat kanıksandığı için önemsizleşen konuları irdeliyor. Fuar süresince sergilenen ‘Hacer’ ve diğer ön plana çıkan çarpıcı işlerindeki ana fikirleri içselleştiren ve sorularına farklı cevaplar arayan sanatçının “5” isimli yeni kişisel sergisi mermer, yün, tuval, cam, kağıt, taş ve heykel tekniklerinin yanısıra üçboyutlu denemelerden de oluşuyor.

Sergi, SENA’nın sürekli sorgulama içerisinde olduğu her ne kadar kişisel gözükse de önemini yitiren ve baskılanan bu deneyimlerin toplumsal olanla buluştuğu alanlardaki sınırlarını çiziyor.  Bir bakıma kendi kadınlığını, hamilelik döneminde tecrübe ettiklerini ve bedenin evrelerinin içsel yansımalarını gözler önüne seriyor.

İçerik ve malzeme kullanımı açısından özgün bir yaklaşıma sahip olan sergi, töre cinayetlerini ve beden olgusunu sorgulamanın ötesinde bir rahatsızlık durumunun izlerini de taşırken, günümüzde kadının sosyolojik konumuna değiniyor. Ve bunlara değinirken kendi içindeki kırılma noktasına ulaşıyor. Kadın olmak, kadınlığın sürekli değişen algıları, kadından ve kadınlıktan beklentiler… Hepsini ve her kadının kendinden bir parça bulabileceği bu sergi 29 Kasım’a kadar açık.

Mixer // Berkay Buğdanoğlu

7 Kasım – 14 Aralık 2014


Sınırları günbegün genişleyen  çağdaş sanatın önde gelen temsilcilerinden Mixer, Contemporary İstanbul’da bu yıl ikinci kez yer aldı. Sergilediği işlerle oldukça ilgi toplayan galerinin öne çıkan genç çağdaş sanatçılarından biri de kuşkusuz, Berkay Buğdanoğlu. Artsy’nin “Top 5 Emerging Artists” listesine giren sanatçı fuar boyunca ilgi odağı olan başarılı isimler arasındaydı.


“Chaoskampf” isimli yeni kişisel sergisini, fuardan bir hafta önce Mixer’de açan Berkay Buğdanoğlu’nun bu solo sergisi ismini mitolojiden alan, kaos ve düzen arasındaki ezeli savaşı resmeden bir kavram üzerine kurgulanmış.  Güç ilişkilerini mütemadiyen zıtlıklar üzerinden kurulduğu efsanelerde sözü geçen bu savaş,  gökyüzünde yaşayan bir tanrı ile yeryüzünde yaşayan bazen yılan bazen ejderha biçimine giren bir canavar arasında sürüp gidiyor.


Sanatçı kullandığı farklı teknikleriyle de Kaos’un anlamını yeniden tanımlıyor ve kültürlere yansımasını sorguluyor. Resimlerindeki farklı tonların iç içe geçmesiyle, yüzey üzerinde de kaos ile düzenin çarpıştığını bize gösteren Buğdanoğlu, aslında kaos ve karşısındakilerin yeni bir bakış açısıyla yaklaşıldığında birbirlerinin yansımaları olabileceğine işaret ediyor. Sergi tarih boyunca efsanelere de konu olan uygarlıkların karanlık taraf ve varoluş mücadelesi arasındaki git-gellerini sorgularken, hem kaosla düzeni çarpıştırıyor hem de figürleriyle ona karşı gelenleri anlatıyor.

berkay bugdanoglu, vritra,2014, celik uzerine yagli boya, 150x 300cm


ArtON // ILGIN SEYMEN

22 Ekim – 29 Kasım 2014


“Sonsuz Körlük” isimli sergisiyle Ekim ayında sanat severlerle buluşan Ilgın Seymen’in sergideki işleri Contemporary İstanbul’un en popülerleri arasındaydı.


Gündelik hayatımızın vazgeçilmezleri arasında olan hızlı tüketim malzemelerini kullanan sanatçı, çağımızda süre gelmekte olan tüketim çılgınlığının bireysele indirgenişini renkli ve mizahi bir dille irdeliyor.


Tüketim açlığı ve ikiz kardeşi kapitalizmle gelen geçiçi ve bir o kadar da yüzeysel mutluluk hallerinin kişilere yansımasını eleştiren Seymen, bizlere vaad edilen bu mutluluk parodilerinin aslında iç dünyamızda ne denli yıkımlara yol açtığını sorgulamayı da ihmal etmiyor. Kendi başımıza aldığımız kararların veya ne kadar başarılı olduğumuzun harcamalarımızla ters orantılı bir önem taşıdığını da vurguluyor. Sahip olma güdümüzün tetiklendiği tüketim politikalarından kaynaklanan bir körlük içinde olduğumuza dikkat eden sanatçı, aslında bu körlük durumunun hayata bakış açımızla da ilgili bir bakıma… Serginin ismi, öte yandan, varolan gerçeklere gözlerimizi kapatıp, anlık mutlulukların körleşme yaratan sistemine gönderme yapıyor.


Fuar boyunca en rağbet gören işlerinden olan ‘Kusursuzum, Daha İyiyim’ , ‘Beni Al, Beni Al’ isimli elmalardan oluşan çalışmaları da ufak market alışverişlerinde bile  kanıksadığımız tüketim ve doyumsuz duygu durumunu ifşa ediyor. Çalışmalarında birbirinden farklı form arayışlarını disiplinlerarası bir deneysillikle sürdüren sanatçının sergisi ArtOn Galeri’de ay sonuna kadar gezilebilir. 

Mana Potion, Sihir İksiri, 2014, 21x36x27 cm, Plastic bottle, PU Foam, epoxy glue, spray paint.  Plastik şişe, poliüretan köpük, epoksi yapıştırıcı, sprey boya

Daire Galeri // CANDAN ÖZTÜRK

30 Ekim – 6 Aralık 2014


Contemporary İstanbul her sene olduğu gibi bu sene de bir çok yeni çağdaş sanatçıya ev sahipliği yaptı. Şüphesiz, o isimlerden biri de Daire Galeri’nin sanatçılarından Candan Öztürk.


30 Ekim’de “Güç ve Boşluk” isimli ilk kişisel sergisini açan Öztürk’in işleri  yanılsamalar üzerine kurulu düzenin karmaşasında aynı eskiyip rengi uçan fotoğraflardaki gibi silinmeye yüz tutan kişileri ve onların ruh hallerini merkezinde tutuyor. Dünyanın sürekli değiştiği gerçeğinin bile belki bir yanılsama olduğunu, farklı dönemlerde benzer durumların tecrübe edilebileceğinin olası olduğunu ima ediyor.


Sergiye ismini veren “güç” ve “boşluk” kelimeleri, yaşamda bizlere sunulan gerçeklik ile aslında var olan arasındaki zıtlıklardan oluşturulmuş kimliklerimizi daha da görünür kılıyor. Adeta her şey ve herkes transparan bir hâl alıyor.


Varoluş, iktidar, hükmetmek ve sahip olma duygusu, mutluluk, kusursuz ve özendirici bir hayatı ise bu denklemin vaatleri olarak betimleyen sanatçı, bir şeylere sahip olurken diğer bazı şeylerden de ödün verdiğimizi vurgularken, güç ve statünün beraberinde aslında vaat ettiği kadar mutluluk ve huzur getirmediğini imgeliyor.


Öztürk, Contemporary İstanbul kapsamında ve kişisel sergisinde yer alan çalışmalarında kullandığı görselleri eski dönemleri anlatan film ve dizi sahnelerinden seçiyor. Seçtiği karelerde özellikle karakterlerin en savunmasız anlarında samimi hislerini yansıttıkları ya da bunun tam tersi, dışa vurdukları göstermelik anlardan oluşuyor. Bu sayede sanatçı, işlerinde dış görünüş ile iç dünya arasındaki kaosa ve onun altında gizlenenlere de dikkat çekiyor.  Eserlerinde görülen geçirgenliği de değindiği konular ile uyum sağlayan anlık durumları yansıtacak malzemeler kullanmaya özen gösteren sanatçı, daha çok folyonun katmanları ve transparan yapısıyla anlatmak istediği yüzeysel kimlikler ve kırılgan duygu durumlarını örtüştürüyor.


Contemporary İstanbul 2014 bitmiş olsa da, ardında keşfedilecek ve görülecek bir sürü genç çağdaş sanatçı birbirinden farklı işleriyle modern sanat takipçilerini bekliyor. 

0
4994
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage