01 ŞUBAT, CUMA, 2013

Bir Fotoğrafı Okurken

Fotoğrafların da insanlar gibi bir ömrü vardır. Bazı fotoğraflar,
atfedilen anlamları ve saptanma biçimleriyle diğerlerinden daha fazla yaşar.
Günü geldiğinde, sönen bir yıldız gibi belleğin derinliklerinde yitip giderler.

Bir Fotoğrafı Okurken

I
Bir fotoğrafın her yeniden okunma süreci, o fotoğrafın çekildiği an ile bir kez daha karşı karşıya gelme durumudur. Fenomenolojik bağlamda bu olanaksız da olsa, kamera karşısında yalnızca bir kez gerçekleşmiş bu durumun aklımızda kalan biçimiyle fotoğrafta yaptığı (optik ve kimyasal) iz bir rölyef oluşturacak şekilde bir araya gelmektedir.

Fotoğraf  "şimdiki zaman" kipinde ele alınıyor da olsa, daima "geçmiş zaman" ile ilgilidir.

Fotoğrafların da insanlar gibi bir ömrü vardır. Bazı fotoğraflar, atfedilen anlamları ve saptanma biçimleriyle diğerlerinden daha fazla yaşar. Günü geldiğinde, sönen bir yıldız gibi belleğin derinliklerinde yitip giderler.

Bazı fotoğraflar, duyarkat üzerinde saptanmış olan yer, kişi ve nesnelerin biricikliği, değişime uğraması ya da yitirilmesi sonucunda -manevi anlamda- daha fazla değer kazanır. Çocukluğumuz, taşındığımız evimiz, ölen bir yakınımız... Yani zamanla satranç oynayan her şey, fotoğrafın değişmez öğeleri olarak, anlam üzerinde etkin olurlar. 

Aynı zamanda fotoğrafta yer alan tuhaf ilgiler ve bağlantılar, oranlar, mizahi öğeler de fotoğrafların ömrünü uzatırken; ünlü kişiler, az bulunan canlılar, görkemli doğa olayları da fotoğrafların geç eskiyen malzemelerini oluşturur.

Fotoğraflara daha derin ve ciddi bakan gözler için ise; bir fotoğrafın estetik özellikleri, sanat tarihine yaptığı göndermeler ve kendinden önce çekilmiş fotoğraflarla ilgili bağıntıları çok önemlidir.


Bir fotoğrafın "okunmak" için seçilmesindeki en büyük faktör, elbette o fotoğrafa ait nitelikleri özenle bir araya getiren fotoğrafçının varlığıdır. Fotoğrafçı, an ve görüntüleri ustaca avlayan bir avcı gibidir.

Bir fotoğrafı okumak, bir fotoğrafa adam gibi bakmaktır. Herkesin bakmadığı gibi bakmaktır. Her bakışta yeni şeyler bulmaktır. Bilgi birikimi ve fotoğrafik deneyimi görüntülerle ustaca çakıştırmaktır.

Fotoğrafı okumak, bir bilgi ve sezgi işidir. Bunlardan biri eksikse, sözcükler, yalnızca kadrajın içindekilerinin betimlemesinden ileri gidemez.

Bir fotoğrafı okumak, o fotoğrafı daha iyi anlamak ve kavramak içindir. Payda eşitleriz. Tüm görsel öğe ve ipuçlarını dil düzlemine indirgeriz. Sonra bir otopsi yaparcasına, ardımızda kalmış anları masaya yatırıp, kitaplarda yazanlarla yan yana getiririz.

Görürüz ki, birçok şeyin altyazıya gereksinimi vardır. Özellikle belge nitelikleri taşıyan fotoğrafların, zamanla hiç bitmeyen ilişkileri, tarihsel ve toplumsal bağlamda bir üst okumayı gerektirir.

Bir okuyucunun karşısındaki fotoğrafı değerlendirebilmesi için, zaman, nesneler ve insanlar arasında bağlantılar kurabilmesi gerekir. Fotoğraflarımıza bakılırken, o çok kızdığımız "Bu kim?" ve "Burası neresi?" soruları, aslında onlardan içeri girdiğimiz eşiklerdir. Çünkü bunun bir önceki aşaması olan izlenim, algılamamız doğrultusunda otomatik olarak devreye girmiş ve bizi o fotoğrafa doğru yönlendirmiştir. Geriye kalan, elimizdeki tüm malzemeyi dikkatlice birleştirebilmektir. 

Fotoğraf: Duygu Ordu

0
7698
0
Yazar:
Fotoğraf: Duygu Ordu
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage