06 NİSAN, CUMA, 2018

Aşkın Hasar Günlüğü

Özge Enginöz, Krank Art Gallery’de gerçekleşen son sergisi “Hasar Katsayısı”nda “hasar” kavramının üzerine eğiliyor. Yok edilebilen bir sanatçı kitabı odağında şekillenen sergi, doğadan toplanan nesneler, kav mantarı ve sanatçı günlükleriyle devam ediyor. Ve bizi doğanın tüm çıplaklığı ve gerçekçiliğiyle yüzleşmeye davet ediyor.

Aşkın Hasar Günlüğü

Özge Enginöz ile bir önceki buluşmamız 2016 yılında artnivo.com project space'te gerçekleştirdiği “Huzursuz Ruhlar İçin” sergisi zamanına denk düşüyor. Mixer’de açtığı ilk sergisi “Sanıldığı Gibi Değil”, artnivo.com project space'teki “Huzursuz Ruhlar İçin”, Vera Drebusch ile birlikte BLOK art space’te açtığı “loop? – Dönen Dünya – Fragmanlar ve Sorular”, karma sergileri ve Krank Art Gallery’de gerçekleşen son sergisi “Hasar Katsayısı”nı ele alıp kronolojik olarak incelediğimizde sanatçının süreç içinde dilinin oturmuş olduğunu görüyoruz. Kolajları, edebi alıntıları, eski fotoğrafları, günlük tarzı, doğadan kullandığı objeler sanatçının kendine has dilinin en önemli figürleri. Bu dili son sergisinde geliştirip evrilterek sanatseverlere sunan Enginöz belki de en yalın, en doğayla bütünleşmiş haliyle bizlerle buluşuyor.

​Enginöz son sergisinde “hasar” kavramının üzerine eğiliyor. Ve sergi bir kitap odağında yeşeriyor. Bernhard Cella’nın Arter’de gerçekleşen bir kitap workshop’una katılan sanatçı, aslında bu üç günlük workshop’ta içindeki birçok konunun üzerine gitme fırsatı yakalamış. Birhan Keskin okuduğu ve doğada çokça vakit geçirdiği bir dönemde bu workshop’a katılan sanatçı farkında olmadan bir yapbozun parçalarını bir araya getirmiş. Tüm bunların birleşiminde serginin ilk adımları atılmış. Bu workshop kaspamında kütüphaneden bir yazar seçmesi gereken Enginöz, kütüphanede araştırma yaparken İbni Sina’yı seçmiş ve o kitabın giriş kısmında şu cümleyle karşılaşmasıyla tüm süreç başlamış: “Yiğit ve cesur kimselerin güzel yüzlere duydukları aşkın anlatımı”. Sergi odağındaki kitap bu cümleden hareketle oluşmuş ve yine bu cümle kitabın ilk sayfasına yerleşmiş.

©Mesut Güvenli

Hasar üzerine çok düşünmeye başladığı bir dönemde olduğunu söyleyen Enginöz aynı zamanda hasar, aşk ve kusurun kendi içinde paslaştığını belirtiyor. Sanatçı Aşk, Hasar, Kusur adlı kitabın oluşum sürecini şöyle anlatıyor: “Yok edilebilen bir sanatçı kitabı yapma fikri üzerine uzun zamandır düşüyordum. Kitabın içeriğini sahaflardan topladığım ‘sıradan kusurlu’ erkek fotoğrafları oluşturuyor. Bu erkeklerin güzel yüzlere duydukları aşkın anlatımını ise içine yerleştirdiğim ateşle bağlantılı pürüzlü katman ve bu katmanın aşınmış dokusunu gösteren katlanabilir bir kısım olan hasar grafiği tamamlıyor. Kitabın varlığı ise tamamen ona sahip olan kişinin kendi inisiyatifine kalmış durumda. Bu kitabı destekleyen video ise kitabı yok etme isteme anı deneyiminin bir kanıtı niteliğinde.”

​Sanatçı, bu kitabın ardından Belgrad Ormanı’nda dolaşırken mantarlar toplamaya ve ardından o mantarları araştırmaya başlamış. Bu topladığı kav mantarları serginin ikinci bir yapı taşı olarak karşımıza çıkıyor. Hatta mantarlar tüm çıplaklığıyla sergiye dahil oluyorlar. Ateş ile güçlü bir ilişkisi olan bu mantarlar doğada çok uzun süre koru muhafaza edebilmesiyle biliniyorlar. Ormanda ateş yaktığınızda kor olarak bu mantarın içinde taşıyabiliyorsunuz. İçerisinde koru çok uzun süre tutabilen bu mantarlar geçmişte özellikle göçebe kabilelerde sıklıkla kullanılmış. Aynı mantar türünün bir diğer özelliği ise yaraları iyileştirici, kan dindirici özelliği. Ağaca zarar vermesiyle bilinen bu mantar insanı iyiletiriyor. Mantarlar kurumuş ve taşlaşmış gibi görünüyor ancak bu onların orijinal halleri. Yenmeyen çok değerli bir mantar çeşidi ve hiç bozulmuyor. Ağaçta çürümeye yol açıyor ve ağaca zarar veriyor. Ancak kendisi yaşamaya devam ediyor. Ama insanın da yaralarına iyi geliyor. Doğal bir döngü söz konusu aslında. Sanatçı “Ben de galeride olan sanal ateşi aslında bu mantarlarla taşıyor ve yayıyormuş gibi oluyorum” diyerek aslında bu doğal sürecin bir parçası olduğunun da altını çiziyor.

©Mesut Güvenli

Bu mantarlar tüm görkemi ve gerçekçiliğiyle sergiye dahil oluyorlar. Yatay bir şekilde ağaç üstlerinde veya diplerinde yer alan mantarlar, doğadaki varlık biçimlerine ve konumlarına göre galeriye yerleştirilmiş. İlk görüşte ister istemez heykel olduklarını düşündürtüyorlar ancak sanatçı herbirini orijinal halleriyle, müdahale etmeden ve hatta sertlikleri sebebiyle çok zor toplayarak galeri alanına yerleştirmiş. Ayrıca sergideki en büyük resimde de bu mantarları topladığı ağaçların resimlerini yapmış. El yapımı kitapla başlayan konsept, bu kitabın videosu, sanatçının kendi tarzında tuttuğu defter ve günlükler ile devam etmiş. Enginöz’ün kendi diliyle bütünleşen edebiyat alıntıları ve kolajlar bu sergide de yerlerini almış. Sanatçı geçmiş çalışmalarında olduğu gibi bu sergideki resimlerinde de yaprak, kum, yosun gibi doğal malzemeleri sıklıkla kullanmış. Günlük tarzındaki işlerinin her birinin isimleri de kitaplardan alıntı. Ve yine sıkça kullandığı gökyüzü haritasının koordinatları da bu sergide kullandığı diğer bir detay. Artık yaşamayan kişilerin birer yıldız olması, bize gökyüzünden bakacaklarının söylenmesi sanatçının kolajlarını gökyüzü haritalarıyla birleştirmesinin başlıca sebebi. Ve bu haritalar uzun bir süre daha işlerindeki önemli detaylardan biri olacak gibi görünüyor.

Enginöz’ün çalışmalarının en önemli yanlarından biri insanı, yaprağı ya da yosunu ele alışının farklı olmaması. Sanatçı genel anlamda canlıyı ele alıyor, onun için yıldız da kum da 150 yıl öncesindeki bir insan da aynı. Çalışmalarında eşit şekilde yer buluyor.

©Mesut Güvenli

Sergide daha çok aşk sebebiyle olduğu hissedilen “hasar” aslında doğanın veya doğal olmayanın yol açtığı hasara da referans veriyor. Gerçek hayatta da aşk ya da hasar yapıcı olduğu kadar yıkıcı olarak da etki gösterebiliyor. Aynı kav mantarının ağacı öldürmesi ama yaraları iyileştirmesi gibi hasar da kimi insanları mutsuz ederken kimi insanlara iyi geliyor. Derya Yücel’in sergi metninde de dediği gibi: “Aşka gösterdiğimiz özen ve bağlılık oranında kendi kendimizi gerçekleştirme sınırına yaklaşabilir ve onu genişletebiliriz. Özge Enginöz de aşk, hasar, kusur olguları etrafında varolan “şey”ler ve varolan şeylerin imgeleri arasındaki sınırları eğip bükerek, birbirine karıştırarak doğayı söze, betonu düşünceye, bitkiyi duyguya, insanı dile dönüştürüyor.”

​Özge Enginöz’ün Krank Art Gallery’de gerçekleşen son sergisi “Hasar Katsayısı” 5 Mayıs tarihine dek ziyaret edilebilecek.

0
4001
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle