0 YAPILAN YORUMLAR
21782 GÖRÜNTÜLENME
0 TAKİPÇİ
0 BEĞENİ
Melodi Baç
  • Öncelikle hoş geldin, bize kendinden bahseder misin? Melodi Baç kimdir?  J

Hoşbuldum. Yasak, Yasak II Crista ve Anka'nın Dönüşü adlı kitapların yazarı ve İstanbul Bilgi Üniversitesinde sinema son sınıf öğrencisiyim.  1995 İstanbul doğumluyum ve hayatım boyunca da hep İstanbul'da yaşadım. Küçüklüğümden beri sanatla iç içeyim. Resimden müziğe, spordan edebiyata her türlü sanat dalını seviyorum ve yapıyorum. Elbette bunların içinde edebiyat ön plana çıkıyor. İlk kitabımı 16 yaşında İkinci Adam Yayınlarından çıkarttığım günden beri yazmayı bırakmadım. 16 yaşımdan önce hep hayal kurar, o hayalleri okulda arkadaşlarıma oynatır ya da evde annemle oynardım.  Bir süre sonra notlar alıp yazmaya başladım ve 16 yaşına geldiğimde "Yasak" doğmuş oldu. Bundan sonra arkası da hiç kesilmedi. Hayal kurmaya, müzik yapmaya, gitar ve piyano çalmaya, spor yapmaya ve elbette yazmaya devam ederken İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde mimarlık bölümüne girdim. Hayallerime ulaşmanın yolunun o bölümden geçmediğine karar vererek, en istediğim şeyi keşfettim ve Sinema bölümüne geçtim. Bu esnada "Yasak II Crista" İkinci Adam Yayınlarından çıktı. 2015 senesinde de Destek Yayınlarıyla anlaşıp "Anka'nın Dönüşü"nü çıkarttım. Şimdilerde ise yine Destek Yayınlarından çıkacak yeni kitabım "100. Nesil"e hazırlanırken, okulumun son senesinde derslerime çalışıyorum. :)

  • Şurdan devam etmek isityorum ilk kitabın Yasağı çok genç yaştan yayınlattın ve aradan yıllar geçti. Merak ettiğim şu  şimdiki melodiyle ilk kitabı basılan melodi arasındaki farklar neler? Ve artık bir ürün üretirken nelere dikkat ediyorsun.

Elbette 16 yaşla 21 yaş arasında, her ne kadar sadece beş yıl var gibi görünse de dağlar kadar fark var. Özellikle daha küçük yaşlarda, yaş farklarının çok daha önemli olduğuna inanıyorum. Bu yüzden 16 yaşındaki Melodi'yle 21 yaşındaki Melodi arasında da dağlar kadar fark olduğunu söyleyebilirim. Küçüklüğümden beri hep olgun bir çocuk oldum. Aşırılığım ya da yaramazlığım olmazdı. Oğlak burcuyum ve bu burç için yaşlı doğar genç ölür derler. Bir nebze doğruluk payı olan bir varsayım olduğunu düşünüyorum. Her şeye rağmen insan ne kadar olgun olursa olsun, hayat tecrübesi, okumak ve gezmek insana çok büyük faydalar sağlıyor. 16 yaşımla şu anki yaşım arasındaki en büyük farklılık da bu bence. Kitap okumayı, gezmeyi ve araştırmayı çok seven bir insanım. Ne kadar öğrensem de hep yeni şeyler öğrenmek istiyorum ve doymuyorum. 16 yaşımdan bu yaşıma kadar da bir sürü kitap okudum, film izledim, değişik yerler gezdim, üniversite hayatı yaşadım... Bunların hepsi beni zamanla şekillendirdi, düşüncelerimi ve hayata bakış açımı güçlendirdi. Bana kendi ayaklarım üstünde durmayı öğretti. 16 yaşımda yazdığım Yasak'a baktığımda hala çok büyük bir heyecan duyuyorum ve büyük ihtimal aynı kitabı şimdi yazmaya kalksam çok farklı bir eser çıkardı. Her sene daha çok şey görüyor ve bu birikimlerimi kitaplarıma istemsiz aktarıyorum. Aradaki fark sanırım bu. Kitaplarımı belli bir şeye dikkat ederek yazmıyorum. İçimden geldiği gibi, doğru olduğunu düşündüğüm şekilde yazıyorum. O konuda senelerin çok bir şey değiştirdiğini söyleyemeyeceğim çünkü temelde aynı yöntemi kullanarak, planlı olarak yazmaya devam ediyorum. İstemsiz olarak biriktirdiğim düşüncelerimi kağıda geçirmem dışında hala ben aynı Melodi'yim.

  • Sana Türkiye’nin JK Rowling’i diyorlardı bunun hakında neler düşünüyorsun? Ve fantastik edebiyatın bizdeki etkisi ya da bu alanda ürün veren kimler var?

Aslında bu çok onurlandırıcı bir başlık. J K Rowling gerçekten de Dünya'yı kitaplarıyla ve hayal gücüyle sallamayı başarmış bir kadın. Böyle bir kadının adıyla anılmak hoşuma gidiyor, ama aslında onunla yolumun aynı olduğunu düşünmüyorum. Hedeflerimde sırf Türkiye'de değil, tüm Dünya çapında büyük bir yazar olmak var. Ve o gün geldiğinde büyük bir yazarın adının altında değil, kendi adımla anılmak isterim:) Yani Türkiye'nin Melodi Baç'ı ya da bir Melodi Baç olma fikri beni çok heyecanlandırıyor. J K Rowling'le yolumun aynı olmadığını söylediğimde aslında yanlış ifade etmiş olabilirim. Benzer yollara sahibiz ve ben de en az onun kadar büyük olmak niyetiyle bu yola çıktım. Kendime o kadar güveniyor muyum, emin değilim ama kitaplarımın doruğa çıkmayı hakkettiğine inanıyorum ve onlara güveniyorum.

Fantastik özellikle Türkiye'de çok zor bir dal. Okuyucularım genelde daha önce hiç Türk yazardan fantastik kitap okumadıklarını söylüyor. Yabancı fantastiklerin çok daha iyi olduğuna dair bir algı etrafta dolaşıyor. Belki de bu Türkiye'de fantastik yazarı azlığından kaynaklanıyor olabilir. Ama yine de bir ön yargı olduğunu düşünüyorum. Her okuyucum bunu kırmayı başarıyor sanırım:) Türk yazarlar da en az yabancı yazarlar kadar iyi. Özellikle bu kadar espri anlayışı yüksek ve bazı konularda abartıya sahip bir ülkede yaşarken hayal gücü baya genişleyebiliyor. :) Açıkçası çok fazla fantastik yazan Türk tanımıyorum ama geleceği çok parlak bir tür olduğunu söyleyebilirim. Çünkü son okuduğum Türk roman yazarlarında bile hafif bir fantastik esintisi gördüm. Örneğin Buket Uzuner'in Su ve Toprak kitabında olduğu gibi... Bu yüzden Türkiye'de gelecekte patlamasını beklediğim bir tür diyebilirim. Kim bilir belki de patlamasına ben neden olurum ( umarım :))

  • Yazarlığın evreleri vardır. Şöyle dersek hamlık piştiği ve yandığı sen kendini şu an hangi evrende görüyorsun ve özgünleşme yolunda neredesin?

Bence ham, pişmiş ya da yanmış gibi evreler bir insana ait olamaz. Ben bir insanın her zaman pişeceğine inananlardanım. Kendi adıma konuşmam gerekirse, ben ne kadar okusam da, ne kadar film izlesem de, ne kadar araştırsam da veya ne kadar gezsem de hiçbir zaman kendimi tamamen dolmuş gibi hissetmiyorum. Hep daha fazlasını istediğim bir açlığa sahibim. Bir kitapçıya girdiğimde bazen içime bir sabırsızlık hissi yerleşiyor. Her kitabı alıp hepsini aynı anda okumak istiyorum. Bir kitabı okuduğum anda bile sabırsızlandığım oluyor, çünkü daha öğrenecek çok şey var! Ve bilginin sonu yok. Bu beni çok motive ediyor. Sonsuz bir okyanusta yüzmek gibi, insanın neyle karşılaşacağı hiç belli olmuyor. Hayatın en güzel yanı da bu sanırım. Her an hayat karşımıza yeni şeyler sunabiliyor. Bu yüzden ben hala pişme evremde olduğuma ve hayatımın sonuna kadar da bu evrede kalacağıma inanıyorum. Kendimi sonuna kadar doldurmaya çalışacağım elbette ama bir sonu olmadığının da bilincinde olarak... Bu esnada kitaplarımda da bu birikimlerin izlerinin görüneceğine eminim. Çünkü her kitabımda kendimi daha bilinçli ve daha tecrübeli buluyorum. Bu hep yukarı giden bir merdivende ağır adımlarla çıkmaya benziyor.

Özgünleşme yolunda da... Sanırım ilk kitabımdan beri kendime has bir yola sahibim. Şu ana kadar kimseyi kopyalamayı aklımın ucundan bile geçirmedim, ya da kimsenin gölgesinden gitmeyi... Hep daha öznel olanı aradım. Bu yüzden özgünlük benim için çok önemlidir. Elbette her eser birbirine benzer yönler taşıyabilir. Son kitabım Anka Kuşu'nun efsanesinden yola çıktı. Eminim Anka'ya her köşe de rastlayabilirsiniz. Ama benim Anka'mla sadece benim kitaplarımda ya da eserlerimde rastlayabilirsiniz. Özgünlükte sanırım böyle bir şey. İşte ben de tam oradayım. 

  • Birazda kitaplarından bahseder misin kısaca yasak yasak 2  Anka’nın dönüşü ve yeni bir kitap gelecek sanırım ondan da bahsetmeni isteyeceğim.

Kısaca bahsedeyim. Yasak, Kathy adında genç bir meleğin Dünya'ya inip insanları tanımak amacıyla inmişken en yanlış "insana" yani sonralardan öğrendiğimize göre bir şeytana rastlamasını anlatan bir kitap.  Aksiyon ve bol bol romantizm içeren bir kitap. Serinin ikinci kitabı Yasak II Cirsta'da ise Kathy ve Michael'ın tüm Dünya'ya ( Tüm Dünya'dan kastım melekler ve şeytanlar dahil olmak üzere tüm Dünya) karşı aşkları için verdiği savaşı anlatıyor. İkinci kitapta çok daha fazla aksiyon ve savaş olduğunu söyleyebilirim.

Bu ikili seriden sonra Anka serisi geliyor. Anka serisinin ilk kitabı "Anka'nın Dönüşü",  Carmen adında Dünya'da sıradan bir hayat yaşayan bir kızın kendini bir anda ölümsüz iki ruh olan Anka ve Enka'nın taht savaşının ortasında bulmasını konu alıyor. Anka'nın ta kendisi olduğundan habersiz Dünya'da büyüyen Carmen'ın, kendi gezegeni Crictus'a dönüp, Enka'yı yenmesi, tahta annesini öldürerek çıkan Ruh avcısını öldürmesi ve bu sırada canını kurtarması gerekir. Anka'nın Dönüşü fantastik ve bolca aksiyon içeren bir kitap. Carmen'a kitapta fazla yüklendiğimi düşünenler için de, Anka'yı zümrütsüz bırakmadığımı söylemek isterim:)

Anka serisinin 2. kitabı "100. Nesil" henüz piyasaya çıkmadı. Çok yakın bir zaman da okuyucularla buluşacak. Onun hakkında söyleyebileceğim şey, Carmen'ın bu sefer gerçekten çok zorlanacağı... Çünkü ölümsüz kardeşi Enka bu sefer 100. Nesil'de ! Bunun anlamını henüz kimse bilmiyor. Beni çok heyecanlandıran ve artık çıkmasını sabırsızlıkla beklediğim bir kitap olduğunu söyleyebilirim ama. O yüzden umarım herkes yakında 100. Nesil'in ne demek olduğunu öğrenir:)

  • kendini dugusal olarak benzettiğin yazar/şair var mı?  Varsa onlardan birkaç alıntı paylaşabilir misin?

Duygusal olarak kendimi benzettiğim biri sanırım yok. Sadece okumaktan zevk aldığım yazarlar var. Bunlardan bazıları Ursula Le Guin, Amin Maalouf, Gabriel Garica Marquez, Richele Mead, Jose Saramago ve G.A. Aiken... Her türden okumaya özen gösterdiğimi de belirtmek isterim. Bu yazarları sevmeme rağmen değişik çok fazla yazar okuyorum ve elbette bu sevdiğim yazarlar listesinin sadece bir kısmı...

Alıntı paylaşmak gerekirse, Ursula Le Guin'in Yerdeniz üçlemesinin (Aslında 6 kitap) ilk kitabı Yerdeniz Büyücüsü'nün ilk sayfasındaki sözleri beni çok etkilediği için onu paylaşmak isterim.

"Söz sessizlikte,

Işık karanlıkta,

Yaşam ölürken;         

Bomboş gökyüzünde

Uçarken parlar atmaca. "


Bunu paylaşmışken 100. Nesil'in içinde paylaştığım alıntıyı da eklemek isterim.


"Kendini arayan kimse yitirir, ama yitirirken de kendini bulur."    Simone de Beuvoir


  • Peki bundan sonrası için ne gibi planların var? Edebiyatta mı devam edeceksin müziğe mi yöneliceksin belki senaryo bile yazabilirsin aklında neler var?

Bundan sonrası için çok büyük planlarım var. Elbette edebiyata sonuna kadar devam edeceğim. Kitaplarımı hiçbir zaman yalnız bırakmayı düşünmüyorum. Bunun yanında müziğe de her zaman devam edeceğime eminim. Sadece biraz daha arka planda kalacaktır. Kitaplarıma daha fazla önem vereceğim çünkü onlar benim geleceğim. Sinema okumamın en büyük nedenlerinden biri de kitaplarımdır. Onları senaryolaştırıp beyaz perdeye aktarmak en büyük hayallerimden biri. Onları beyaz perdede görmek için elimden gelen her şeyi yapacağım. Kitaplarımın dışında da senaryo fikirlerim ve aklımda olan bazı projeler var elbette. Hepsini zamanla hayata geçireceğim. Bu yolda dinlenmeyi düşünmüyorum. Zor ve engebeli bir yol, ama umarım sonuna kadar gideceğim.


  • Son olarak eklemek istediklerin

Malesef Türkiye kitap okuma konusunda diğer birçok ülkeden geri kalıyor. Gelecekte bu durumun değişmesi en büyük temennim. Ben elime geçen her kitabı okumaya çalışıyorum ve her okuduğum kitapta farklı bir dünyayı tanıyorum. Bu benim için paha biçilemez bir his. Birçok insan kitap okumayı sevmiyor olabilir ama bence herkes için mutlaka bir kitap vardır. Bu yüzden eklemek istediğim şey, herkesin kitap okuması, en azından denemesi:) Belki de benim kitaplarımdan başlarsınız:)

Bana yer ayırdığınız için Teşekkür ederim.  Çok keyif aldım.

Teşekkürler :)

http://melodibac.com/

0
3601
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage