
Jente Posthuma’nın 2024 Uluslararası Booker Ödülü ve 2021 Avrupa Birliği Edebiyat Ödülü’ne aday gösterilen, acı ve yas kadar hayata yeniden tutunabilmenin, sevginin ve iyileşebilmenin hikâyesini anlattığı romanı Bunu Düşünmek İstemezdim, Hasan Türksel’in Hollandaca aslından çevirisiyle Koridor Yayıncılık’tan çıktı.
Bunu Düşünmek İstemezdim adlı romanın merkezinde “Ya ikizlerden biri yaşamak istemiyorsa? Diğeriyse onsuz yaşayamazsa?” sorusu yer alıyor. İkizi yakın zamanda intihar eden anlatıcı, hem kendi yaralarını sarmak hem de kardeşinin hayatına neden son vermek istediğini anlayabilmek için çocukluklarını yad etmeye başlıyor, yetişkin hayatlarının ayrıntılarında ipuçları arıyor, kardeşinin mutluluğu bulmak için nasıl çabaladığıyla, yaşadığı hayal kırıklıklarıyla yüzleşiyor.
Jente Posthuma özel bir söyleşi programı için 1 Aralık'ta İstanbul'da okurlarıyla buluşuyor. The Bookmark Society kitap kulübünün buluşmasında ve HAN Spaces Etiler mekân sponsorluğunda 1 Aralık Pazartesi günü, saat 19.00'da gerçekleşecek söyleşiye katılmak isteyenler formu doldurmalılar. Söyleşinin dili İngilizce olacak.
Uzun bir aradan sonra sahnelere dönmeye hazırlanan Tarkan, ocak ayında Volkswagen Arena’da dört konser verecek.
Tarkan, 16, 17, 20 ve 23 Ocak 2026 tarihlerinde Volkswagen Arena sahnesinde müzikseverlerle buluşacak. Hitt Music organizasyonuyla dört gece üst üste gerçekleşecek konser serisinin biletleri 19 Kasım Çarşamba günü saat 11.00’de yalnızca Biletix’te satışa çıkacak.
Güçlü sahne performansı, yılların eskitemediği hitleri ve özel sürprizlerle dolu repertuvarıyla sanatçı, yeni yılın ilk ayında hayranlarıyla buluşmaya hazırlanıyor. Uzun bir süredir kapalı salon konserlerine ara veren Tarkan, bu kez daha büyük bir sahnede daha yoğun bir duyguyla izleyici karşısında olacak.
EKAV / Eğitim, Kültür ve Araştırma Vakfı, bu yıl onuncu edisyonu düzenlenen “EKAV-ARTIST New Generation” sergisini “RE:FORM” ismi altında 18 Kasım-18 Aralık tarihleri arasında sanatseverlerle buluşturacak.
Dr. Feride Çelik’in küratörlüğünü üstlendiği “EKAV-ARTIST New Generation”ın onuncu edisyonu “RE:FORM”, on yedi yeni nesil sanatçının üretimlerinden oluşan çok disiplinli bir seçki sunuyor. Hem geçmişin yankısını hem geleceğin yönünü taşıyan bir ara yüz olarak konumlanan sergi, “biçimi yeniden kurma” fikrinden yola çıkarak, yeni kuşağın sanatsal ifade biçimlerinde geçmiş ile gelecek arasındaki gerilimi araştırıyor.
Kimi işler belleğin izini sürüyor, kimi yeni materyal dillerinin olasılıklarını keşfediyor; çizimin kırılgan yüzeyinden metalin dayanıklılığına, dijitalin akışkanlığından seramiğin dokusuna uzanan bir yelpazede izleyici karşısına çıkıyor. “RE:FORM” bir yenilenme çağrısı olduğu kadar, sanatın sürekliliğine de bir selam niteliği taşıyor. Her yeni kuşak, formu yeniden biçimlendirirken aslında miras aldığı idealleri bugünün duyarlığıyla dönüştürüyor.
Sergide er alan sanatçılar: Bahar Posta, Büşra Kölmük, Çiğdem Yıldırım, Emre Tura, Emirhan Özkök, Esranur Çatalbaş, İrem Nur Taşkın, Melike Kılıç, Mert Çıkılmazkaya, Muzaffer Tuncer, Okan Ünal, Reyhan Mente, Serap Görünme, Sesil Beatris, Sevda Alat, Şahin Yangır ve Şevval Konyalı.
Künye:
1. Emre Tura Momentary, tuval üzer3ne akr3l3k boya, 120x150 cm, 2022
2. Okan Ünal Kompozit ve Pleksiglas, 54x51x33 cm, 2025
3. Emirhan Özkök Boşluk, Metal ve Cam, 98x67x40 cm, 2023
4. Büşra Kölmük Rüya Odası, Metal, 165x150x110 cm, 2023
5. Sesil Beatris Itırlı Bahçe, Kâğıt üzer3ne suluboya ve altın varak, 46x31 cm
Sakıp Sabancı Müzesi’nde devam eden “Suzanne Lacy: Birlikte/Togæther” sergisinden hareketle şekillenen “Genç Yaşlılar Birlikte” atölyesi uzman sanat terapisti Bihter Yasemin Adalı eşliğinde 20 Kasım’da başlayacak.
SSM’nin MÜZEDE SEN programı, bu kez 60-75 yaş aralığındaki katılımcılarla yeni bir yaratım sürecine odaklanıyor. Atölye, katılımcılara kendilerini sanatla ifade etmenin farklı yollarını sunacak. Katılımcılar sergide yer alan bir enstalasyon üzerine sohbetle başlayacak; ardından resim, heykel ya da şiir aracılığıyla kendi duygu ve düşüncelerini dışa vurma fırsatı bulacaklar.
Atölyede yaş almakla birlikte gelen bilgelik, kayıplar, aidiyet ve yalnızlık gibi duygular; renkler, dokular ve formlar üzerinden yeni bir yorum kazanacak. Katılımcılar gençlik–yaşlılık, birliktelik–yalnızlık gibi karşıt görünen kavramlar üzerine düşünürken, ürettikleri her parçada kendilerine dair yeni bir katman keşfedecekler. Paylaşım bölümünde ise herkes deneyimini görünür kılacak ve atölye ortak bir üretim alanına dönüşecek.
20 Kasım’da başlayacak program, çeşitli içeriklerle tekrarlanacak atölye buluşmalarıyla sürdürülecek. “Genç Yaşlılar Birlikte” atölyesi hakkında detaylı bilgiye Sakıp Sabancı Müzesi’nin web sayfasından ulaşabilirsiniz.
Eser künyesi: Fısıltı, Dalgalar, Rüzgâr, 1983–1984 Performans © Suzanne Lacy
Ayça Okay küratörlüğünde, AWC Contemporary ve Asaşsanat iş birliğiyle gerçekleşen proje kapsamında Mert Ege Köse’nin The Shen adlı eseri, Art D’Égypte 2025’te sanatseverlerle buluşuyor.
Art D’Égypte’nin “Forever Is Now” serisinin beşinci edisyonu, 11 Aralık’a kadar Giza Piramitleri’nin zamansız manzarası önünde gerçekleşiyor. Mert Ege Köse’nin Ayça Okay tarafından kavramsallaştırılan The Shen adlı anıtsal heykeliyle etkinlikte yer alıyor. Okay, aynı zamanda Art D’Égypte 2025 edisyonunun küratöryel kurulunda da görev alıyor.
Bir yıllık hazırlık süreci boyunca gerçekleştirilen saha gezileri ve kapsamlı araştırmalar sonucunda şekillenen The Shen, Asaşsanat’ta atölyelerinde alüminyumdan üretilmiş, yaklaşık 6 metre genişliğinde, 5 metre yüksekliğinde ve 2,5 metre derinliğinde anıtsal bir yapı olarak Giza Piramitleri’nin önünde konumlanıyor.
Heykel, Antik Mısır’ın sonsuzluk, bütünlük ve ilahi koruma simgesi olan Shen halkasından ilham alıyor. Köse, bu kadim sembolü zamansızlık, denge ve bütünlük üzerine çağdaş bir meditasyona dönüştürüyor. Her bir form, doğanın kusursuz dengesini hatırlatan bir matematiksel sadelikle tasarlanmış; yüzeylerin parlaklığı izleyiciyi hem kendi varlığıyla hem de çevresiyle ilişki kurmaya davet ediyor. Mert Ege Köse’nin The Shen adlı eseri, piramitlerin önünde yalnızca bir sanat eseri olarak değil, insan, madde ve evren arasındaki sürekliliği hatırlatan bir sembol olarak yükseliyor.
Art D’Égypte by CulturVator’ın kurucusu Nadine Abdel Ghaffar’ın liderliğinde düzenlenen Forever Is Now bu yıl V, Michelangelo Pistoletto (İtalya), Alexandre Farto aka Vhils (Portekiz), Recycle Group (Fransa/Rusya), Ana Ferrari (Brezilya), Salha El Masry (Mısır), Nadim Karam (Lübnan), King Houndekpinkou (Benin/Fransa), J. Park (Güney Kore) ve Alex Proba & Solid Nature (ABD/Hollanda) gibi dünyaca ünlü sanatçıları bir araya getiriyor.
The Shen projesi, MENA ve KSA bölgesindeki büyük ölçekli sanat projeleriyle öne çıkan AWC Contemporary tarafından destekleniyor. 2021’de Dubai’de kurulan sanat platformu, Akdeniz ile Körfez arasında sanatçıları buluşturmayı ve uluslararası görünürlük kazandırmayı hedefliyor.
Netflix, yönetmen koltuğunda Seren Yüce’nin oturduğu, yeni dizisi Kasaba’nın yayın tarihini, diziden yeni görsellerle duyurdu.
Deniz Karaoğlu ve Doğu Yaşar Akal’ın senaryosunu kaleme aldığı, başrollerinde Okan Yalabık, Özgürcan Çevik, Ozan Dolunay, Büşra Develi ve Kerem Can’ın yer aldığı Bir Film imzalı Kasaba, 11 Aralık’ta Netflix’te izleyiciyle buluşacak.
“Yıllar sonra bir araya gelen iki kardeş ve çocukluk arkadaşları, çalıntı bir servete rastlar. Ancak kısa sürede kendilerini bir kedi-fare oyununun içinde bulurlar. Sadakat, kefaret ve hayatta kalma mücadelesi arasında sıkışan bu üçlü, mantığın sesini mi dinleyecek yoksa hayatlarını sonsuza dek değiştirme şansı için her şeyi riske mi atacak?”
Patrick Hamilton’ın kaleme aldığı savaşın geri cephesindeki günlük yaşamın, zor koşulların ve yalnızlığın romanı Yalnızlığın Esirleri, Suat Kemal Angı’nın çevirisiyle Jaguar Kitap’tan çıktı.
Doris Lessing, Hamilton’ın bu romanı için şunları söyler: “Hamilton’ın karakterleri sırtlarında mutsuz geçmişler taşırlar. Onun dünyası uzun, zor ve çalkantılı zamanların ürünüdür. ‘Tanrı yardımcımız olsun, Tanrı hepimizin yardımcısı olsun, hepimizin, her birimizin…’ Bu cümle, Patrick Hamilton’ın tüm romanları için mezar taşı yazısı görevi görebilir.”
İkinci Dünya Savaşı. Londra. Bir yayınevinde çalışan otuz dokuz yaşındaki Bayan Roach, yaşadığı evin bombardımanda yıkılmasının ardından, Londra’nın dışındaki Thames Lockdon adlı küçük bir kasabada bir pansiyona taşınmak zorunda kalır. Fakat sığındığı Rosamund Çay Odaları adlı pansiyondaki her kapı Bayan Roach için savaşın başka cephelerine açılır: Ölümün, esaretin, yalnızlığın başka biçimlerde yaşandığı cephelere.
Ünlü rock grubu Three Days Grace, 30 Haziran 2026 tarihinde ilk Türkiye konseri için İstanbul KüçükÇiftlik Park’ta müzikseverlerle buluşacak.
Three Days Grace geçtiğimiz yıllarda büyük bir adım attı. Orijinal vokalisti Adam Gontier yeniden kadroya katıldı ve yeni bir döneme başladı. Gontier’in yanı sıra vokalde Matt Walst da yer alıyor. Barry Stock (gitarda), Brad Walst (bass, vokal) ve Neil Sanderson (davul, klavye, vokal) kadronun diğer isimleri arasında yer alıyor. 2003’te çıkan ilk albümden bu yana Three Days Grace, sert riffleri, dokunaklı sözleri ve milyonları harekete geçiren şarkılarıyla alternatif rock sahnesinin liderlerinden biri oldu.
Grubun “I Hate Everything About You” şarkısı Spotify’da 1 milyarın üzeri dinlenmeyi geçti. Billboard ve Mediabase listelerinde onlarca kez birinciliğe ulaştı; Billboard “Greatest of All Time Mainstream Rock Artists” listesinde üst sıralarda yer aldı. Albümleri dünya çapında platin ve çok platin sertifikaları aldı. Grup, 61 kez ödüllere aday gösterildi. Bunların 26’sından birincilikle ayrıldı.
Three Days Grace konserinin biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.
Galeri Siyah Beyaz, ha:ar’ın “Unplugged” başlıklı sergisini 21 Kasım 2025-3 Ocak 2026 tarihleri arasında sanatseverlerle buluşturacak.
Sanatçı ikilisi ha:ar, insanın teknoloji ile kurduğu bağı söküp yeniden örüyor. Sergi, arkeolojiyle bilimkurgunun kesiştiği bir düzlemde, günümüz insanını geleceğin kalıntısı olarak inceliyor. Geçmişin mezar odalarını, müzelerini ve tapınaklarını andıran üç bölümden oluşan kurguda, izleyici bir yapay zekâ tapınağından başlayıp, günümüz insanının “teknolojik mumyası”na ve küllerin altındaki dijital çiftine doğru ilerliyor. Bu yolculuk, insan bedeninin giderek daha çok makineye, ruhunun ise veriye dönüştüğü çağımıza dair hem bir yas hem de bir gözlem niteliği taşıyor.
ha:ar, bronz, ışık, ses ve dijital simülasyonun birleştiği eserlerinde; ritüel, ölüm ve beden temsillerini günümüz teknolojik ikonografisiyle iç içe geçiriyor. Hard diskler, kalp pilleri, yapay organlar ve ekranlar, antik kanopik kapların yerini alırken, bugünün tapınma biçimleri – kendini sürekli gösterme, veri üretme, algoritmaların rehberliğinde yaşama – serginin merkezine yerleşiyor. “Unplugged”, insanlığın teknolojik evriminde bir sessizlik anını temsil ediyor. Kabloların çekildiği, makinelerin sustuğu bir anda, geriye kalan yalnızca bir yankı: kendine tapan, kendi imgesini veri bulutunda mumyalayan insanın yankısı oluyor.
Sarah Bowie’nin arkadaşlık, rekabet, büyük hayaller ve bolca kahkahayı buluşturan romanı Nil Fıstıkçı Bir Harika, Mundi Çocuk’tan çıktı.
Donmuş pizza ustası, yaratıcı dâhi, dünyanın en pis kokan kedisinin sahibi ve geleceğin süperstarı Nil Fıstıkçı’yla tanışmaya hazır mısın? Nil, patateslere yüz çizdiği acayip komik ve hiç de salakça olmayan videolar hazırlıyor ama bu videoları izleyen sadece büyükannesi ve en yakın arkadaşı Berke… Oysa herkesin bayılması gerekmez mi?
Nil’in en büyük hayali, şımarık köpeği Prenses Pamuk Şeker’i konu alan hiç de harika olmayan videolar çeken Merve Tepecik kadar popüler olmak. Derken Nil’in kedisi Tütü yanlışlıkla Merve’nin bir videosuna giriyor ve her şey bir anda değişiyor. Video viral oluyor, Nil ve Tütü bir gecede internet fenomenine dönüşüyor!