GÜNDEM
  • 17-12-2025

    Timothée Chalamet’nin başrolünde yer aldığı, Josh Safdie’nin yönettiği Muhteşem Marty, 1 Ocak itibarıyla Başka Sinema dağıtımıyla Türkiye’de vizyona girecek.

    Timothée Chalamet’e filmde Oscar ödüllü Gwyneth Paltrow, genç oyuncu Odessa A’zion, televizyon ve iş dünyasının tanınan ismi Kevin O’Leary, müzisyen ve performans sanatçısı Tyler, the Creator, usta aktör Abel Ferrara ve komedi ikonu Fran Drescher eşlik ediyor. Gerçek bir hayat hikâyesinden esinlenen film, masa tenisi şampiyonu, şovmen ve girişimci kimlikleriyle tanınan efsanevi figür Marty Reisman’ın (1930–2012) yaşamından ilham alırken; Reisman’ın enerjisini, risk alma tutkusunu ve sınır tanımaz ruhunu özgün bir anlatıya dönüştürüyor.

    Hayalleri kimse tarafından ciddiye alınmayan genç Marty Mauser’ın, “kazanmak” uğruna cehennemi andıran bir yolculuğa çıkışını merkezine alan film, klasik bir başarı hikâyesinin çok ötesine geçiyor. Muhteşem Marty, saygı görmek, kazanmak ve efsane olmak arasındaki bulanık çizgide dolaşan, hırslı ve kışkırtıcı bir karakter portresi sunuyor.

    ​Timothée Chalamet, filmde yalnızca başrolü üstlenmekle kalmıyor; aynı zamanda yapımcılar arasında da yer alarak projeye yaratıcı düzeyde katkı sunuyor. Muhteşem Marty, 91 adaylık elde ederek yılın en çok konuşulan yapımlarından biri oldu.

    0
    0
    79
  • 17-12-2025

    Antoine Wilson’ın gerçekle yalanın, iyilikle art niyetin birbirine karıştığı gerilim dolu oyunbaz romanı Ağızdan Ağıza, Alican Saygı Ortanca’nın çevirisiyle Tersine Kitap’tan çıktı.

    Ağızdan Ağıza, yayımladığı yıl Barack Obama’nın Yaz Okuma Listesi’nde yer aldı; Scotiabank Giller Prize, Prix Fitzgerald ve CALIBA Golden Poppy ödüllerine aday oldu; Time, Vogue, Esquire, NPR ve CBC tarafından yılın en iyi kitaplarından biri olarak görüldü. Wilson, Ağızdan Ağıza’da hikâyenin içindeki boşlukları, anlatının yönlendirdiği ahlaki kör noktaları, sınıf farkının ve hırsın görünmez baskılarını ustalıkla görünür kılıyor. Yeni bir şüpheye açılan her cümleden sonra, okur tek bir soruyla baş başa kalıyor: Cehenneme giden yol, gerçekten iyi niyet taşlarıyla mı döşeli?

    Romanda her şey, Jeff’in havalimanında karşılaştığı eski bir tanıdığına içini dökmesiyle başlıyor. Bir adamı denizde boğulmaktan nasıl kurtardığını, o ânı aklından nasıl çıkaramadığını… ve merakın, bir takıntıya nasıl dönüştüğünü anlatıyor. Jeff önce uzaktan izliyor kurtardığı adamı. Güçlü. Sanat dünyasının devlerinden biri. Sonra dünyasına yaklaşıyor, çevresini öğreniyor. Sırlarını. Gün geliyor, Jeff kendini o dünyanın tam ortasında buluyor. Bu dünyada her şey ışıltılı; bu dünyada her şey kirli. Anlatıcı, Jeff’in söylediklerinin içindeki garip parıltıyı fark ediyor. Gerçekle yalanın, iyilikle art niyetin birbirine karıştığı bir hikâye bu. Jeff’in yükselişi bir mucize gibi görünüyor, gelgelelim mucizelerin de bir bedeli var.

    0
    0
    185
  • 17-12-2025

    Josep Maria Miro’nun yazdığı, Ersin Umulu’nun yönettiği Tiyatro Dokuz yapımı Arşimet Prensibi, 28 Aralık’ta DasDas’ta, 13 Ocak’ta Fişekhane’de, 24 Ocak’ta Alan Kadıköy’de tiyatroseverlerle buluşacak.

    İspanyol oyun yazarı Josep Maria Miro’nun büyük yankı uyandıran eseri Arşimet Prensibi’nde Özge Özder, Erdem Kaynarca, Alp Özbayram ve Ersin Umulu karakterlere hayat veriyor. Oyun, modern dünyada bireyler arasındaki güven, suçlama ve gerçeklik algısı üzerinden çarpıcı bir tartışma yaratıyor. Oyun, küçük bir kız çocuğunun ailesine yüzme öğretmeni Jordi’nin, çocuklardan birine “çok şefkatli” davrandığını söylemesi ve ailenin bu durumdan şüphelenmesiyle gelişiyor.

    Bu “şüphe” uyandıran durum üzerine herhangi bir görsel ya da açık kanıt olmadan yapılan yorumlar, varsayımlar sosyal medya üzerinden büyüyor. Olayın tanıkları yok ama herkesin bir fikri var. Ve sonunda durum öyle bir noktaya ulaşıyor ki, “şüphe”den dahi şüphe ediliyor.

    Çevirisini İrem Aydın’ın, dramaturgisini Hatice Yurtduru’nun, sahne tasarımını Hakan Dündar’ın, müziklerini Barış Manisa’nın, uygulayıcı yapımcılığını Cansu Sıtacı’nın, yapımcılığını Özkan Binol’un yaptığı oyun, 25 Kasım’da Baba Sahne’de ilk gösterimini gerçekleştirdi.

    Arşimet Prensibi biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    132
  • 17-12-2025

    Yeşim Ustaoğlu, yeni filmi Artakalan ve Kuru Taşın Başı belgeseliyle 2026 yılında sinemaseverlerle buluşmaya hazırlanıyor.

    Yeşim Ustaoğlu’nun yedinci uzun metraj filmi Artakalan’ın başrollerinde, Öykü Karayel, Metin Akdülger, İlyas Salman ve Ali Kayra Kul yer alıyor. Senaryosunu Yeşim Ustaoğlu’nun yazdığı Artakalan’ın şiirleri şair Birhan Keskin’in imzasını taşıyor. Türkiye, Lüksemburg, Fransa ve Bulgaristan ortak yapımı olan film, Keskin’in derin ve katmanlı dizeleri eşliğinde, şair Elif ve müzisyen Mehmet’in “başka bir dünya” ihtimali için çıktıkları cesur yolculuğu konu alıyor. Görüntü yönetmenliğini Kiril Prodanovun, sanat yönetmenliğini Osman Özcan’ın yaptığı filmin kurgusunda Mathilde Muyard, müziklerinde de Şevket Akıncı yer alıyor.

    Ustaoğlu Film (Türkiye), Cite Films (Fransa), Tarantula Film (Lüksemburg) ile Rff International (Bulgaristan) ortak yapımı olan filmin yapımcılığını Türkiye’den Yeşim Ustaoğlu ve Anna Maria Aslanoğlu üstlenirken, ortak yapımcılığını da Irmak Pakdemir ve Yağmur Ünal yürütüyor.

    ​Ustaoğlu 2026’da ayrıca, Kuru Taşın Başı adlı belgeseliyle de gündemde olacak. Bir Ustaoğlu Film yapımı olan ve Yeşim Ustaoğlu’nun yazıp yönettiği, Selen Heinz’ın co-direktörlüğünü ve sinematografisini üstlendiği film, “suyun ölümü”ne odaklanıyor.

    0
    0
    71
  • 17-12-2025

    İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Sanat ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı (İBB Kültür) ve İBB Miras tarafından düzenlenen, İBB Sanat Koleksiyonları’ndan özel bir seçkiden oluşan “Kolektifin Belleği: İBB Koleksiyonları” başlıklı sergi Artİstanbul Feshane’de sanatseverlerle buluşuyor.

    Koleksiyonun Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan yüzyıllık sanat birikimini özel bir seçkiyle bir araya getiren sergide 187 sanatçının 627 eseri yer alıyor. “Kolektifin Belleği: İBB Koleksiyonları” sergisi, kurumsal arka planı 1925 yılında Şişli’deki Atatürk Evi’nde bir İnkılap Müzesi kurma girişimine uzanan ve zaman içinde farklı mekânlarda yeniden şekillenerek günümüze kadar ulaşan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin “Resmemaneti” eserlerinden oluşuyor.

    Sergi, İBB’nin Atatürk Kitaplığı, Aşiyan Müzesi ve Şehir Müzesi gibi ana koleksiyonlarından 316 eseri, sanat dünyasının önemli temsilcilerinden bağış yoluyla İBB Sanat Koleksiyonları’na eklenen 311 yapıtla bir araya getiriyor. Farklı dönemlerden ve tekniklerden geniş bir üretim yelpazesi sunan sergi aynı zamanda, kentin hafızasının nasıl biriktiğini, nasıl korunduğunu ve nasıl yeni anlamlar üretmeye devam ettiğini gösteren bir kültürel süreklilik haritası sunuyor. İzleyiciler, sanat eserlerinin hem bireysel deneyimlerde hem de toplumun ortak hafızasında nasıl çoğaldığını gözlemleme şansı buluyor.

    Künye:
    1. Gentile Bellini - Fatih Sultan Mehmet ve Genc Sarayli - Cam panel uzerine yagli boya - 15. yuzyil
    2. Migirdic Civanyan - Fenerbahçe
    3. Necati Seydi Ferahoglu – Kompozisyon - Tuval Üzerine Yağlı Boya 2023
    4. Tevfik Fikret - Krizantemli Vazo - Tuval Üzerine Yağlı Boya
    5. Mesrur Izzet Bey - Portre - Kağıt Üzerine Sulu Boya

    0
    0
    189
  • 17-12-2025

    Gary Shteyngart’ın yıkılmakta olan bir gezegende aşka tutunmanın mümkün olup olmadığını sorduğu distopik romanı Süper Hüzünlü Bir Aşk Hikâyesi, Aysun Babacan’ın çevirisiyle Koridor Yayıncılık’tan çıktı.

    Shteyngart, Süper Hüzünlü Bir Aşk Hikâyesi’nde modern bir hiciv örneği sunarak keskin toplumsal eleştirileriyle okuru hem gülümseten hem düşündüren bir hikâye anlatıyor.

    ​Çok uzak olmayan bir gelecekte –diyelim ki önümüzdeki Salı– yazma becerisini neredeyse yitirmiş Amerika çöküşün eşiğinde. Ama bunu sakın Lenny Abramov’a söylemeyin. Kırkına merdiven dayamış, kızgın Rus bir göçmen temizlikçinin oğlu olan Lenny, dünyanın son kâğıttan günlüğünü tutan, ölümün her adımını takip ettiği talihsiz bir adam. Post-İnsan Hizmetleri’nde çalışıp zengin müşterilerine ölümsüzlük vaat etse de kendisi pek de ölümsüz sayılmaz. “Basılı, ciltli medya nesneleri”ni –yani kitapları– hâlâ saplantıyla sevmesi zaten başka bir çağdan kaldığının kanıtı. Ama Lenny’nin kitaplardan bile çok sevdiği biri var: Eunice Park. Lenny, çöken bir dünyanın, standartların yok olduğu bir çağın, tek bir tıkla insanların “çekicilik” ve “sürdürülebilirlik” puanlarının ölçüldüğü bir toplumun içinde bile gerçek insan olmanın değerini kanıtlayabileceğine inanıyor.

    0
    0
    182
  • 16-12-2025

    Dünya pagan folk ve neopagan müziğinin önemli temsilcilerinden Faun, Stagepass Organizasyonu ile 9 Mayıs 2026’da İstanbul Cemil Topuzlu Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda sahne alacak.

    Orta Çağ çalgıları, çok dilli vokaller, ritüelistik atmosferi ve benzersiz sahne estetiğiyle dünya müziğinde ayrı bir yere sahip olan Faun; kurulduğu günden bu yana Avrupa’nın en güçlü canlı performans topluluklarından biri olarak kabul ediliyor. Almanya merkezli grup, doğa temalı mistik yapıtlarını sahneye taşıyan teatral sunumlarıyla dinleyiciyi zamanda bir yolculuğa çıkarıyor.

    ​Faun’un İstanbul’daki konseri, yalnızca bir müzik deneyimi değil, aynı zamanda köklü kültürlerin sesine açılan bir kapı niteliği taşıyor. Grup, harp, flüt, davul, zurna, tambur ve daha birçok tarihi enstrümanı modern düzenlemelerle buluşturarak ritüelistik bir atmosfer yaratıyor. Bu yaklaşım, Faun’u dünya sahnesinde benzersiz kıldığı gibi, konserlerinin hem müzikal hem de görsel bir şölen olarak algılanmasını sağlıyor. Konserin biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    205
  • 16-12-2025

    Cem Öztürk, Elifko, Meltem Sarıkaya ve Kübra Su Yıldırım’ın eserlerinden oluşan Güneş Salı’nın küratörlüğünü yaptığı “Cracks of Innocence” başlıklı karma sergi 19 Aralık 2025-31 Ocak 2026 tarihleri arasında Chi Art Gallery’de sanatseverlerle buluşacak.

    “Arthur Rimbaud, dünyayı algılamanın sınırlarını zorlayan diliyle, hakikatin çoğu zaman yüzeyde değil, yüzeyin kırıldığı yerde belirdiğini hatırlatır. Onun dizelerinde masumiyet, korunmuş bir saflıktan çok, çatlaklardan sızan, yarılmalarla şekillenen ve her seferinde yeniden tanımlanan bir iç süreçtir.

    Cracks of Innocence, masumiyeti ideal bir bütünlükten çok, kırılmayla güçlenen bir duyarlılık olarak ele alır. Çatlaklar, ilk bakışta bir kesinti gibi görünse de yeni anlamların başladığı noktalardır. Masumiyet de tam bu aralıklarda, kırılganlıkla direncin kesiştiği anlarda ortaya çıkar.

    Masumiyet, çocuklukla ilişkilendirilen doğal saflıktan; kadınlar için toplumsal ahlak normlarına uyma beklentisine; hayvanlar için ise insanın atfettiği kırılgan bir korunma durumuna kadar farklı biçimlerde karşımıza çıkar.

    Bu sergideki çatlaklar, insanın diğer canlılarla kurduğu bu asimetrik ilişkileri de görünür kılan bir bakış aralığı açar.

    Cracks of Innocence, izleyiciyi hem kendi içsel çatlaklarıyla hem de dünyanın görünmeyen derinlikleriyle temas etmeye çağırır.”

    Künye:
    1. Meltem Sarıkaya-İsimsiz_Untitled?Tuval üzerine yağlıboya _ Oil on canvas 40 x 40 cm
    2. Kübra Su Yıldırım - Üçe Kadar Say, 2023?Ahşap üzerine akrilik boya, kuru boya, kuru pastel ve boncuk_ Acrylic paint, colored pencil, dry pastel, and beads on wood,  85 x 50 cm
    3. Elifko-No Pain, No Gain, 2020 120 cm x 100 cm tuval üzerine yağlı boya dikiş ve tül kolaj _ oil on canvas stitch and tulle collage 
    ​4. Cem Öztürk-Gölge Oyunu?Tuval üzerine yağlıboya _ Oil on canvas 70 x 50 cm

    0
    0
    218
  • 16-12-2025

    Cem Akaş’ın “Dünya delirirken, bir yanda hayat bir yanda da “akış” zıvanadan çıkmışken iki kişi bir aşkı yaşatabilir mi?” sorusu çevresinde okurun dikkatini dağıtarak amacına ulaştığı yeni romanı Sözcüklerin Anlamı, Can Yayınları’ndan çıktı.

    ​Tüm dünyayı etkileyen üç günlük genel elektrik kesintisinden kısa bir süre sonra, sıcak bir yaz günü yolları kesişen Demir ve Duru, günlük yaşamlarının sakin düzeni içinde birbirlerini severler ve İstanbul’un ufak bir mahallesinde kendi halinde bir ilişki başlar. Oysa dünyada ve ülkede olayların ardı arkası kesilmemekte, sosyal medya “akış”ları ve yapay zeka, insanların yaşamlarına giderek daha da çok müdahale etmektedir. İki sevgili, kendilerine ait bir dil geliştirerek aşklarını korumaya çalışır ama bunun da bir bedeli olacaktır.

    0
    0
    215
  • 16-12-2025

    Absürt estetikten beslenen bir çağdaş performans Angst, 19 Aralık’ta BOA Sahne’de izleyicilerle buluşacak.

    “Biçimsel olarak Commedia dell’Arte ve çizgi film estetiğinden etkilenen oyunda, çok uzak bir diyarda ve kocaman bir hiçliğin ortasında yaşayan canlılar ‘farklı olan’ın gelmesiyle kaygıyı hatırlarlar. Bu kaygının geçmesi için ‘farklı olan’ın aynılaşması yani yüklerinden kurtulması/unutması gerekir. Bu nedenle ameliyata alınır.

    Oyun boyunca alışıldık anlamlarından arındırılmış nesneler, yeniden kurgulanmış bir dil ve beden hareketleri kullanılır. Bu evrende ne beden tanıdıktır ne dil ne zaman ne de mekân; her şey başka bir gerçekliğin yasalarına göre biçimlenmiştir. Ameliyat sahnesi, baskı, dönüşüm ve uyum sağlama pratiklerinin grotesk bir aynasına dönüşür.

    Başka bir dünyada geçiyor gibi görünse de Angst, yaşadığımız dünyanın görünmez normlarını, dayatmalarını ve ‘aynılaşma’ mekanizmalarını görünür kılar.”

    19 Aralık’ta BOA Sahne’de izleyicilerle buluşmaya hazırlanan Angst oyununun biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    270
DAHA FAZLA
Geldanlage