25 ŞUBAT, SALI, 2020

Bu Dünyada İyiliğin Bir Sınırı Var

Bir sabah gelecek yıla dair 108 kehanetle uyansanız ne hisseder, ne yapardınız? Tanınan pek çok çizgi romanın yazarı Charles Soule’un ilk romanı Kehanet Yılı üzerine bir yazı. 

Bu Dünyada İyiliğin Bir Sınırı Var

Hayal edin, bir sabah uyandınız ve zihninizde dün gece rüyanızdan kalan, geleceğe dair 108 kehanet var. Bu kehanetler tarih sırasına göre kafanızın içinde dolanıp duruyor ve gerçekleşeceğini de kısa sürede kanıtlamaya başlıyorlar. Hayal etmesi zor, değil mi? Elinizdeki bu bilgiyle ve devasa güçle neler yapabileceğinizi bir düşünün. Tamam mı, karar verdiniz mi? Will Dando isimli kahramanımız bu kehanetlerin ilk ikisi gerçekleştiğinde hepimizden farksızdı aslında. O da ilk başta neler yapabileceğini bilemiyordu. Sonradan aklına gelen fikir ise kendisini dünyanın en güçlü insanı yaptı. Böyle anlatınca her şey normal görünüyor, haklısınız. İçinizden bazıları paraya pula boğulmayı ve bazılarınız da peygamberliğini ilan etmeyi düşünmüştür. Yazar ise o işin pek düşündüğünüz gibi olmayacağını gayet ikna edici bir dille anlatıyor.

​April Yayınları etiketiyle yayımlanan Kehanet Yılı yazar Charles Soule’un ilk romanı. Gel gelelim kendisi çok ünlü ve ziyadesiyle başarılı bir çizgi roman yazarı. 1974 yılı ABD doğumlu yazar aynı zamanda avukat ve müzisyen. DC Comics ve Marvel Comics için hazırlanan pek çok eserin altında yazar olarak imzası bulunan Soule’un hayranları tarafından çok iyi bilinen bazı eserleri arasında Star Wars serisi, DaredevilShe-Hulk ve Wolverine’in Ölümü gibi ses getiren yapımlar ve Curse WordsLetter 44 gibi ödüllü politik bilimkurgu destanları var.

Kehanet Yılı, New York’ta bir barda açılıyor. Kahin Will Dando televizyonda Jets – Raiders maçını izleyen kalabalığın içinde gözüne kestirdiği güzel bir kadına maçın kehanetini açıklayarak hikâyenin fitilini ateşliyor. Maçın sonlarına doğru Jets geriden gelecek ve bu maçı alacak diyor demesine ama kadın kendisini epey küçümsüyor. Yoksa şu kahin sen misin sorusu ise bize bu maçın skorundan önce de bazı kehanetlerin ortaya saçıldığını ve gerçekleştiğini belli ediyor. Maçı Jets kazandığında ortamdan sıvışarak ayrılmasıyla Kahin’in hâlihazırda epey ses getirmiş, kimliğini gizleyen biri olduğunu da anlıyoruz.

Will Dando, New York barlarında bas gitar çalan yetenekli bir müzisyen. Hayat, New York gibi bir şehirde onun için de zor ve geçim sıkıntısı yüzünden ailesinden maddi yardım isteyecek kadar kötü şartlarda yaşıyor. Elindeki bu 108 kehanetle neler yapacağına ise eski bir Wall Street bankacısı ve en yakın arkadaşı olan Hamza’yla birlikte karar veriyorlar. Hamza önlerindeki bu fırsattan maksimum maddi gelir elde etmek için tüm bilgi birikimini konuşturmaya başlıyor. Önce hacklenmesi imkânsız bir web sitesinden ufak tefek kehanetleri yayımlıyorlar ve gerçekleşen kehanetler ile tüm dünyanın ilgisini kazanıyorlar. Sonrasında ise çok uluslu şirketlere ellerindeki bu kehanetleri para karşılığı satma faslı geliyor. Ama ne para!

​Narenciye devi bir şirketten tek seferde kaldırdıkları 480 milyon dolar ile kehanetlerden ilk vurgunlarını yapan Will ve Hamza artık bambaşka bir dünyaya adım atıyorlar. Kazandıkları parayı en başta maksimum güvenliğe ve yatırımlara yönlendiren Hamza olurken Will elindeki bu kehanetlerin baskısıyla kendisini karamsarlık ve boşluğun içinde buluyor. Bir kehanetin 12 kişinin ölümüne sebep olması ve kehanetlere uygun şekilde insanların göz göre göre ölmesi suçluluk duygusunu körüklüyor. Kehanetlerin yayımlandığı site artık Will’in gözünde karanlık bir varlığa dönüşmüş, aklında karmaşık sorularla ortada yalnızlığa sürükleniyor. Neden ben, bu kehanetlerin amacı ne, dünyayı bu kehanetlerin ölümcül gücünden korumak mümkün mü gibi cevaplanması mümkün görünmeyen sorular artık Will için varoluşsal sorunlar hâline geliyor.

Bütün bu soruların arasında bir yandan da yüksek meblağlarla hızlı bir şekilde para kazanılmaya devam ediyor. Will kendi karanlığına çekilirken, Hamza o paraları aklamanın pek çok yolunu buluyor. Fakat kehanetleri öğrenen insanların toplumsal reflekslerle harekete geçip beklenmedik etkilere yol açmaları, kehanetleri Will’e gönderen o gücün, her kim ve ne ise artık, perde arkasında daha büyük bir amacın peşinde olduğu düşüncesi Will’i çareler aramaya itiyor. Dünyada ise Kahin’in kim olduğunu ortaya çıkarmak için hackerlar sitenin aşılamaz güvenlik duvarlarını dalga dalga döverken FBI, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik departmanı, dolayısıyla Bay Başkan ve popüler bir Tele-Evangelist rahip Will’in kimliğini öğrenmek için dünyayı ayağa kaldırıyor.

Will herkesten uzaklaşıp bir süre ortadan kayboluyor. Dünyada patlak veren öngörülemez olaylar kehanetlerin önlenebileceğine dair histerik, bir o kadar da psikopatik eylemlerle kucak kucağa dans etmeye başlıyor. Yüce site ve onun görünmez gizli amaçları yaşadığımız dünyanın üzerine benzin döküp yakmaya başlıyor. Umutsuz bir çıkmaza saplanan Will, son viraja girilirken ipleri eline almaya karar veriyor. İçindeki suçluluk duygusu, şeytanla iş birliği yaptığı fikri, Hamza ve Miko aklı iyice karışan Will, elindeki yüzlerce milyon doları bağış işlerine dökmeye başlıyor ve gazeteciyle yüz yüze görüşme ayarlıyor. Amacı ise insanlara asıl niyetinin ne olduğunu birinci ağızdan söyleyip olan biten tüm bu çılgınlığa bir son vermek. Tabii ki işler hiç planlandığı gibi gitmiyor. Birdenbire karşımıza eli her yere ulaşan, devlette tanımadığı kimse olmayan Koç lakaplı bir nine çıkıyor. Ve hikâye hızla yokuş yukarı tırmanıyor.

​Son kez soruyorum: kaynağı belirsiz yüce bir kudret, size insan üstü bir güç vermiş ve siz de “derdiniz peygamberlik olmasa bile” bu gücü iyilik uğruna kullanmayı en az bir kere düşünürdünüz hatta denerdiniz bile, değil mi? Benim bu kitaptan çıkardığım en acı mesaj şu: Bu dünyada iyiliğin bir sınırı var! Kimseye sonsuz iyilik yapma hakkı tanınmaz. Oysa kötülük sonsuz ve sınırsız! 

Slider görseli Jerrin Varghese'ye aittir.

0
5041
1
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Advertisement
Geldanlage