06 KASIM, CUMA, 2015

Abluka: Tarihsel Ama Toplumsal Değil!

Venedik Film Festivali’nden ‘jüri özel’ ödüllü Abluka’ya dair söz söylemeden önce tarihe bir not düşelim. İlk filmi Tepenin Ardı ile haklı övgüler alan Emin Alper, gelişen yönetmenlik maharetleri ve kararlı hale getirmeye çalıştığı sineması ile Nuri Bilge Ceylan’dan sonra uluslararası arenada adından en fazla söz edilecek Türkiyeli yönetmen adayı olarak kayıtlara geçsin.

Abluka: Tarihsel Ama Toplumsal Değil!

Bu tespit yalnızca Tepenin Ardı’nda günlük hayatın içine sinen otoriterizm ve hiyerarşi algısını anlatmadaki becerisine bakarak değil, Abluka’da da korunaklı alanlara sığınmak yerine el yükseltmekten çekinmediği ve büyük ölçüde de bu zorluğun altından kalkmayı başardığı için kayıtlar geçmeli.

Abluka, 20 yıl cezaevinde kaldıktan sonra ‘polis muhbiri’ olması koşuluyla şartlı salıverilen ve İstanbul’un periferisinde olduğunu hissettiğimiz bir mahalleye yerleşen Kadir’in hikayesi. ‘Hissettiğimiz’ diyoruz çünkü film, aynı zamanda senaristi de olan Emin Alper tarafından mümkün olduğu kadar zamansız ve mekânız olarak kurgulanıyor. Dolayısıyla elektronik eşyalardan ve çevrede gördüklerimizden şöyle bir öngörüde bulunabiliriz: 1990-2015 arasında İstanbul olması muhtemel bir mahalledeyiz.

Çöp toplayıcı olarak çalışmaya başlayan Kadir, yıllardır görmediği kardeşi Ahmet’i bulur. Öte yandan mahalle çatışmalar, patlamalarla bir tür olağanüstü hal ve polis ablukası altındadır. Kadir, bir taraftan kardeşi ile ilişkisini düzeltmeye öte yandan da olup biteni anlamlandırmaya çalışmaktadır. 

Abluka, sinemamızda örneğine fazla aşına olmadığımız distopik/apokaliptik bir evren kurma işine girişiyor ve bunu da büyük oranda başarıyor. Etrafı boşluk ve büyük beton bloklarla çevrilmiş mahalledeki tekinsizlik ortamı oldukça iyi kuruluyor. Mahallenin içindeki tedirginlik ve belirsizlik; biraz çevreye çıkıldığında kurulan medeniyetsizlik duygusuyla birleştiğinde filmin atmosfer açısından usta işi bir gözün elinden çıktığını görmemek imkânsız.

Gelgelelim Emin Alper, bu atmosferin içerisine karakterlerini yerleştirmeye başladığında işler biraz aksıyor. Kadir (Mehmet Özgür’ün de muhteşem oyunuyla) zaten kendisi için yaratılmış böylesi bir atmosferde yerli yerine oturuyor. Burada bir sorun yok. 20 yıl dışarıyla irtibatı kesildikten sonra içine düştüğü abluka halinin Kadir’i sürüklediği noktaya dair bir şey söylemek zor. Ama Kadir’in etrafına dizilmeye başlayan kardeşi Ahmet ve onun komşusu olan çift Meral ile Ali, özellikle filmin ikinci yarısından itibaren işlevselliklerini yitirmeye başlıyorlar. Örneğin Ahmet’in bu kadar karanlık bir noktaya nasıl sürüklendiğine yeterince ikna olamıyoruz. Ali ve Meral karakterlerinin Kadir’in sanrılarını tetiklemek dışında bir işlevi var mı anlayamıyoruz.

Tepenin Ardı’nda tek tek karakterlerden yola çıkarak yaratılan tekinsiz bir atmosferi vardı. Burada ise öncelik atmosferin yaratılması oluyor sanki. Ama bu arada temsiliyet güçlerinin belirsizleşmeye başlayışına, tarafları açıkça ilan edilmeyen bu ‘abluka’nın içindekileri de belirsizliğe itişine şahitlik ediyoruz. Tülin Özen ve Berkay Ateş’in çabaları da yetersiz kalıyor. 

Abluka, Eylül 2015'te yapılan 72. Venedik Film Festivali’nde ‘jüri özel’ ödüllü aldı.

ABLUKA
Yönetmen:
 Emin Alper
Senaryo: Emin Alper
Tür: Dram
Oyuncular: Tülin Özen, Mehmet Özgür, Ozan Akbaba, Müfit Kayacan, Berkay Ateş
Süre: 117 dak. 

0
15622
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle