İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Dairesi Başkanlığı’nın (İBB Kültür) 2024-2025 kültür sezonunda hayata geçirdiği “Dünya Edebiyatları Buluşuyor” etkinlik dizisinin ilk programı olan Türkiye-Portekiz Edebiyat Günleri, 6 - 7 Aralık 2024 tarihlerinde Metrohan’da gerçekleşecek.
“Edebiyatlar buluşur, dünya yakınlaşır!” sloganıyla gerçekleşecek “Dünya Edebiyatları Buluşuyor” etkinlik dizisinin ilkinde Portekiz ve Türkiye’den önde gelen dokuz yazar ve şair, eserlerinden okumalar yapacak ve söyleşiler gerçekleştirecek. Etkinlikte, Portekiz’den Afonso Cruz, Jacinto Lucas Pires, Mario Tiago Paixao ve Rui Zink, Türkiye’den Aslı Tohumcu, Elif Sofya, Metin Celal, Nazlı Ayça Özkarahan ve Tarık Tufan ile buluşacak.
Türkiye - Portekiz Edebiyat Günleri, 6 - 7 Aralık 2024 tarihlerinde Beyoğlu Tünel’deki Metrohan’da ücretsiz ve herkesin katılımına açık olarak düzenlenecek. Portekizce konuşmalar için simultane çeviri desteği verilecek.
PROGRAM
6 Aralık Cuma 17.00
Açılış Konuşmaları
1. Oturum
Afonso Cruz – “O Universo é uma Combinação de Letras / Evren Harflerden Oluşur”
Jacinto Lucas Pires – “Revolução, Respiração / Devrim, Nefes Almak”
Mario Tiago Paixao – “Prelúdio ou Introdução de uma Fuga / Prelüd veya Bir Füg Girişi”
Rui Zink – “Consumo Próprio / Özel Tüketim”
2. Oturum
Aslı Tohumcu – “Uyku / Sono”
Elif Sofya – “Sıkıntı / Angústia”, “Temmuz / Julho”
Metin Celal – “Hiç Değerim Yokmuş / Sem qualquer Valor”, “Küçük Şeylerin Tedirginliği / Ainquietude das Pequenas Coisaa”
Nazlı Ayça Özkarahan – “Kılıç Yarası / Golpe de Espada”
Tarık Tufan – “Aşıklara Yer Yok kitabından ‘Uzaklardan Gelen Mektup’ / Nenhum Lugar para Amantes ‘Uma Carta de Multo Longe’”
7 Aralık Cumartesi 16.00
1. Oturum
Afonso Cruz – “Local sem Muros / Duvarsız Toplum”
Jacinto Lucas Pires – “Escrever / Yazmak”
Mario Tiago Paiao – “Estrangeiro? / Yabancı”
Rui Zink – “Gémeos / İkizler”
2. Oturum
Aslı Tohumcu – “Çok Acı Var, Nasıl Dayanıyoruz? / Há Tranta Dor, Como a Poderemos Suportar?”
Elif Sofya – “Pessoa’nın Şairleri / Os Poetas de Pessoa”
Metin Celal – “Türk Edebiyatı / Literatura Turca”
Nazlı Ayça Özkarahan – “Lizbon / Lisboa”
Tarık Tufan – “Bir Kurmaca Karakter Olarak Pessoa / Pessoa Como Personagen Ficcional”
Fransız-Kanadalı şarkıcı ve söz yazarı Margaux Sauvé, sahne adıyla Ghostly Kisses, Epifoni organizasyonuyla 13 Şubat’ta İstanbul IF Beşiktaş’ta, 14 Şubat’ta ise Ankara Milyon Performance Hall’da sahne alacak.
Elektro-pop, dream pop müzik tarzıyla dikkat çeken Ghostly Kisses, sesini farklı ritimlerle, sentezlerle, aranjmanlarla ve piyano katmanlarıyla birleştirerek dinleyicilerini hayal dünyasına taşıyor. 2015 yılında içinde bulunduğu depresif durumun bir yansımasıyla şarkılar yazmaya başlayan Margaux Sauvé, dream pop olarak adlandırılan besteleriyle geniş kitlelerin dikkatini çekmeyi başardı. Ghostly Kisses projesiyle müzikal üretimine devam eden ve son olarak da 2024’de Darkroom adını taşıyan albümünü dinleyiciyle buluşturan Margaux Sauvé, 15 yaşında keman çalmaya başladı ve birkaç yıl içerisinde kendi bestelerini yaparak şarkıcılığa adım attı. “The City Holds My Heart” ve “Empty Note” şarkıları ülkemizde de çok sevilen Ghostly Kisses, Spotify’da sadece bu iki şarkı ile toplam 30 milyon kez dinlenmeye ulaştı.
Ghostly Kisses konserlerinin biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.
EKAV / Eğitim, Kültür ve Araştırma Vakfı, Mevlüt Akyıldız’ın “Casanova’nın Gönül Defteri (Casanova’s Love Journal)” başlıklı kişisel sergisini 27 Ocak 2025 tarihine kadar Ekavart Gallery’de sanatseverlerle buluşuyor.
Yağlı boya, camaltı ve heykel gibi çeşitli tekniklerde üretimler yapan Mevlüt Akyıldız; toplum, kültürel kimlik ve tarihi referansları özgün tarzıyla ele alarak, mizahi bir bakış açısıyla toplumun eleştirisini yapıyor. Tüm sanat serüveni içinde yaşamın çelişkilerine ironik ve alegorik bir dil ile “güleriz ağlanacak hâlimize” misali bir yaklaşıma ele alan Akyıldız’ın çalışmalarında, izleyiciyi bu defa Casanova Kazım’ın hızlı ve baş döndürücü aşk trafiğinde yer alan çapkınlık serüvenlerine tanıklık etmeye davet ediyor. Sergide, Akyıldız’ın resimlerinin yanı sıra kendisiyle özdeşleşen camaltı çalışmalarından paravanlar ile birlikte sergiye özel hazırlanan çizim defteri de izleyiciye sunuluyor.
Arter’in bir edebiyat eserinin etrafında buluşmaya davet eden etkinli serisi “Kitap Kulübü”ne 7 Aralık’ta Georges Perec Harikalar Odası romanı ile 21 Aralık’ta ise Murat Gülsoy konuk olacak.
Kitap Kulübü’nde katılımcılar Arter’in güncel veya geçmiş sergileriyle uzak veya yakın bağlar yoluyla ilişkilenen edebiyat kitapları arasından seçilecek tek bir yapıt üzerine sohbet edecekler. Kitap Kulübü, her katılımcının seçilen kitabı kendi bakışıyla yorumlarken diğerlerinin perspektiflerinden faydalanacağı, farklı fikirlere alan tanıyan yatay ve açık bir tartışma ortamı yaratmayı hedefliyor.
Kitap Kulübü’nün 7 Aralık 2024 Cumartesi günü saat 17.00’de Arter Kütüphanesi’nde gerçekleşecek ilk buluşmasında katılımcılar, Georges Perec’in Harikalar Odası başlıklı romanı üzerine konuşacaklar. 21 Aralık 2024 Cumartesi akşamı saat 17.00’de de Arter Kütüphanesi’nde gerçekleşecek etkinlikte Murat Gülsoy, resim sanatını merkeze aldığı romanı Ressam Vasıf’ın Gizli Aşklar Tarihi’nden sonra bu kez yeni romanı Kıyamet Sonrası Olağan Bir Gün üzerinden sanatla ilişkisini konuşacak. Söyleşiye katılım ücretsiz ve kontenjanla sınırlı olduğundan, katılımcıların etkinlik başlamadan önce Arter Kütüphanesi’nde yerlerini almalılar.
Katılımın ücretsiz olduğu Kitap Kulübü’ne kayıt olmak için ogrenme@arter.org.tr adresine e-posta göndererek kayıt yaptırılabilirsiniz. Arter’in güncel programlarına ilişkin daha detaylı bilgiye www.arter.org.tr adresinden erişebilirsiniz.
Konser programında birbirinden farklı müzik türlerine yer veren İş Sanat, yılın başında ağırlayacağı soprano Aida Garifullina’nın ardından, yeni projeler ile dinleyicilerle buluşmaya devam edecek.
İş Sanat, yeni yılda, farklı projelerle sanatseverlerin karşısında olacak. İş Sanat’ın yeni programı kapsamında yılın başında sahne alacak soprano Aida Garifullina’nın yanı sıra punk kabarenin atası İngiliz grup The Tiger Lillies, Gaye Su Akyol’un tamamı klasik Türk müziği şarkılarından oluşan projesi “Endülüs’te Raks”, Sevcan Orhan ve Hüseyin Turan’ın Sevgililer Günü’ne özel olarak hazırladıkları “Sevda Türküleri” konserleri müzikseverlerle buluşacak.
Türk Halk Müziği’nin başarılı müzisyenleri Sevcan Orhan ile Hüseyin Turan, Sevgililer Günü haftasında sevda türkülerini seslendirecek. Anadolu’nun dört bir yanından sevgi ile ilgili türkülerin yer alacağı “Sevda Türküleri” başlıklı konser, 12 Şubat Çarşamba 20.30’da İş Kuleleri Salonu’nda gerçekleşecek.
İş Sanat sahnesine özel olarak hazırlanan yerli projelerden bir diğeri de Gaye Su Akyol ile “Endülüs’te Raks” olacak. Akyol’un, 5 Mart Çarşamba 20.30’da İş Kuleleri Salonu’nda vereceği bu konserin repertuvarı, projenin müzik direktörü kanun sanatçısı Serkan Halili ile Gaye Su Akyol tarafından hazırlandı.
Opera, şanson, vodvil, punk ve çingene müziğini kaynaştırarak kendine özgü bir kabare müziği yaratan Londra merkezli The Tiger Lillies, teatral performanslarını İş Sanat’a taşıyacak. Sahnede geçirdikleri 35 yılda müziğe getirdikleri yenilikçi yaklaşımları, hicivli ifadeleri ve alışılmadık enstrümanları dâhil ettikleri performanslarıyla The Tiger Lillies, 24 Nisan Perşembe 20.30’da İş Kuleleri Salonu’nda olacak.
İş Sanat konserlerinin biletlerine 2 Aralık’tan itibaren buradan ulaşabilirsiniz.
Salt, Türkiye’nin uluslararası sergilere katılımına odaklı araştırmaları kapsamında “Venedik Bienali’nde Türkiye: 1895-2022” başlıklı e-yayını erişime açtı.
Sanat tarihçisi Aynur Gürlemez Arı’nın 2019’da sunduğu doktora tezi temel alınarak hazırlanan “Venedik Bienali’nde Türkiye: 1895-2022”, arşiv belgeleri ışığında Türkiye’nin Venedik Bienali’ne katılımını inceliyor. 2017’deki bienal ile sonlanan doktora tezinin kapsamı, bu yayın için 2022’ye kadar genişletildi. Yayının editörlüğünü Vasıf Kortun, Sezin Romi ve Ezgi Yurteri üstlendi.
1895’ten bu yana düzenlenen Venedik Bienali’ne Türkiye’den ilk kez sanatçı Abidin Dino katıldı. Dino’nun 1952’deki bu bağımsız temsilini 1956, 1958 ve 1962’de Güzel Sanatlar Akademisi’nin düzenlediği üç ulusal sergi takip etti. Ardından 1990’a dek 28 yıl süreyle bienalde yer almayan Türkiye, 1990, 1993, 2001, 2003 ve 2005 bienallerinde Beral Madra’nın küratörlüğündeki sergilerle temsil edildi. 2007 yılı itibarıyla Türkiye sergilerini düzenleme görevi T.C. Dışişleri Bakanlığı tarafından İstanbul Kültür Sanat Vakfı’na (İKSV) devredildi. Vasıf Kortun’un küratörlüğünü üstlendiği 2007 Türkiye sergisinden itibaren, her bienalde yenilenecek bir Danışma Kurulu’nun oluşturulup sanatçı ve küratörlerin belirlenmesindeki şartların değiştiği bir dönem başladı.
Venedik Bienali’nde Türkiye: 1895-2022, 1950’li yıllara kadar Türkiye’nin neden bienalde yer almadığını kültür, siyaset ve sanat bağlamında tarihsel bir çerçeveden aktarıyor. Venedik Bienali Arşivleri’ni içeren Archivio Storico delle Arti Contemporanee (ASAC) bünyesindeki kaynaklardan yola çıkan yayın, Türkiye’nin Venedik Bienali’ndeki tüm ulusal sergilerini kurumlar, sergi düzenleyicileri, katılan sanatçılar ile sergilenen eserler üzerinden değerlendiriyor. 1950’ler ve 1960’larda sınırlı sayıdaki katılımdan günümüze uzanarak sürecin dönüşümüne dair kapsamlı bir bakış sunuyor.
“Venedik Bienali’nde Türkiye: 1895-2022” başlıklı e-yayına buradan ulaşabilirsiniz.
Künye:
1. 1958 Brüksel Dünya Fuarı Türkiye Pavyonu Salt Araştırma, Utarit İzgi Arşivi
2. Sermin Sherif, Kızıl Eşarp (solda) ve Ahmet Öktem, Sınırsız Kimlikler (sağda), The Perfumed Garden [Itırlı Bahçe], 49. Venedik Bienali Türkiye Sergisi’nden görünüm, 2001 Salt Araştırma, Ahmet Öktem Arşivi
3. Serhat Kiraz, Boşluk Zamanı, 45. Venedik Bienali Türkiye Sergisi’nden görünüm, 1993 Salt Araştırma, Serhat Kiraz Arşivi
4. Hüseyin Bahri Alptekin, Don’t Complain [Şikâyet Etme], 52. Venedik Bienali Türkiye Pavyonu’ndan görünüm, 2007 Salt Araştırma, Hüseyin Bahri Alptekin Arşivi
A7 Kitap’ın Sevim Burak öykücülüğünün sunduğu imkânları vurgulamak, genç yazarları teşvik etmek, Türk öykücülüğünün gelişimine katkı sağlamak amacıyla Sevim Burak onuruna düzenlediği öykü yarışmasına başvurular başladı.
Sevim Burak Öykü Ödülü’nün Seçici Kurulu’nda Buket Uzuner, Aysu Erden, Nazlı Eray, Haydar Ergülen, Mehmet Erte, Elfe Uluç’un yer alıyor. Tüm yazarların katılımına açık olacak yarışmada kitap bütünlüğü taşıyan dosyalar değerlendirilecek. Yarışma sonucunda ödül alan dosyalar A7 Kitap tarafından kitaplaştırılacak.
Yarışmaya katılmak isteyen yazarların yarışma şartnamesine uygun olarak düzenleyecekleri dosyalarını 11 Nisan 2025 Cuma günü saat 17.00’ye kadar, A7 Kitap Yayıncılık Ltd.Şti. Hobyar Mahallesi Cemal Nadir Sokak, Büyük Milas Han No:24 Kat:1 Daire:114 Cağaloğlu / FATİH İSTANBUL adresine kargo ya da postayla göndermeleri gerekmekte.
Sevim Burak Öykü Ödülü’ne dair detayları buradan öğrenebilirsiniz.
VR Future, sanal gerçeklik şirketi Excurio ile iş birliği yaparak, Türkiye’nin ilk özel sanal gerçeklik müzesi Müzeverse’i UNIQ İstanbul’da katılımcılarla buluşturuyor.
Türkiye’nin ilk sanal gerçeklik müzesi Müzeverse, en son sanal gerçeklik (VR) teknolojisini sürükleyici hikâye anlatımıyla birleştirerek, geleneksel müze deneyimini devrim niteliğinde dönüştürüyor. Açılış gösterimi olan “Piramitlere Yolculuk: Antik Mısır’ın Keşfi”, ziyaretçileri 4.500 yıl öncesine götürerek Kral Khufu’nun cenaze törenine tanıklık etme ve Giza Platosu, Sfenks ve Büyük Piramit’in gizli alanlarını keşfetme fırsatı sunuyor. Aynı anda 100 kişiye kadar ziyaretçiyi ağırlayabilme kapasitesine sahip Müzeverse, katılımcıları pasif izleyicilerden aktif tarih kaşiflerine dönüştüren eşsiz bir toplu deneyim sunuyor.
Müzeverse, son teknoloji VR teknolojisini entegre ederek farklı bir etkileşim düzeyi sunuyor ve geleneksel müze modellerini kökten değiştirmeyi amaçlıyor. Bu platform ile katılımcılar, tarihsel anlara adım atmaya, erişilmesi imkânsız alanları keşfetmeye ve hikâyenin bir parçası olmaya davet ediliyor. Müzeverse, insanların kültürel mirasla bağlantı kurma şeklini yeniden tanımlamaya hazırlanıyor.
“Piramitlere Yolculuk: Antik Mısır’ın Keşfi” gösterimi için biletlere buradan ulaşabilirsiniz.
Görülmüştür Kolektifi, Redfotoğraf Grubu ve Susma Platformu iş birliğiyle hazırlanan “Sus-ma: İçeride, Dışarıda Sansür ve Otosansür” başlıklı sergi 6 Aralık’a kadar Kıraathane İstanbul’da sanatseverlerle buluşuyor.
“Sus-ma: İçeride, Dışarıda Sansür ve Otosansür” başlıklı sergi hapishanedeki politik mahpusların “içeride” yaşadığı sansürü, “dışarıdaki” ifade özgürlüğü ihlalleriyle bir araya getiriyor. 32 mahkûm içeriden, 63 fotoğrafçı grafiker karikatüristin dışarıdan katkı verdiği sergide mahpus sanatçıların sansür temalı üretimleri, fotoğrafçıların sansür betimlemeleri ile sansüre ve otosansüre dair çeşitli video, yazı ve haberler yer alıyor.
“Ülkemizde siyasal iklim giderek daha da kararıyor. Büyük bedeller verilerek kazanılan demokratik hak ve özgürlükler her geçen gün daha da daralıyor. Yaratılan dehşet ikliminden politik mahpuslar ve muhalif sanatçılar gibi dezavantajlı gruplar da etkileniyor. Bu koşullarda makro ve mikro iktidarların bazen artan bazen azalan oranda uyguladığı sansür, yaratıcılığa ket vuruyor. Bir toplumun nefes borularından en önemlisi ‘sanat’ üretimi güdükleşiyor.
İşte bu gerçekleri duyurmak, içeride ve dışarıda sansüre ve otosansüre dikkat çekmek amacıyla ‘Görülmüştür Kolektifi’ ve ‘Redfotoğraf Grubu’ olarak, ‘Sus-ma: İçeride Dışarıda Sansür ve Otosansür’ adını verdiğimiz bir sergi hazırladık. İçeride tecrit edilen mahpusların, dışarıda eserleri yasaklanan muhalif sanatçıların sesini duyurmak için onlarca hapishaneye girerek, hâlen tutuklu veya hükümlü olan şair, yazar, ressam ve karikatüriste ulaştık.
Özellikle OHAL’den sonra hapishanelerde sürgün ve sevkler hız kesmediğinden bazı sanatçılara ulaşmada zorlandık. Taahhütlü mektuplarımız, fakslarımız hapishanelerde kayboldu, bazıları da ‘Görülmüştür – Kurumda yoktur’ mührüyle geri döndü. Kimi zaman da hapishanelerde sık uygulanan ‘iletişim cezaları’ nedeniyle sahibine verilmedi. Uzun uğraşlardan sonra ulaşabildiğimiz mahpuslar çizdikleri özgün resimlerini / karikatürlerini bize yollayıp projemize katkı sundular. Tutuldukları hücrelerde yetersiz malzemeyle çalışarak üretilebileceğini gösterdiler. Ayrıca onlarca mahpus yazar ve şair ‘içeride sansür ve oto sansür’ sorunsalı hakkında metinler yolladılar.
Sonuç olarak tüm engellere rağmen elimizde sergi açacak bütünlükte yazı, resim ve karikatür birikti. Ancak daha ulaşamadığımız yüzlerce mahpus şair yazar ve çizerin olduğunu, hapishanede o zor koşullarda üretenlerin sayısının bu sergide yer alanlardan fazla olduğunu belirtmek istiyoruz.
Ayrıca redfotoğraf grubundan onlarca fotoğraf sanatçısı da dışarıda yaşanan sansürü fotoğraflarıyla betimleyip sergiye destek oldular.”
Mahir Ünsal Eriş’in aidiyet, çocukluk ve 1980 yazı üstüne kaleme aldığı, hem gülümseten hem de iç sızlatan bir çocukluk hikâyesi anlattığı yeni romanı Tatil Kitabı, Doğan Kitap’tan çıktı.
Eriş, 1980 yazında Almanya’dan “memleket”e gelen bir gurbetçi ailesinin küçük kızı Münevver’in yaz tatilini anlatıyor Tatil Kitabı’nda. Münevver, Almanya’da doğup büyümüş küçük bir kız çocuğudur ve yaz tatilinde ailesi tarafından taşradaki akrabalarının yanına bırakılır. Almanya’da yabancı bir kimlik ve kültürle büyümüş olan Münevver, taşra yaşamıyla, oradaki insanların samimiyeti, dili ve kültürüyle tanışırken içsel bir yolculuğa çıkar. Yabancısı olduğu bu dünyada, devrimci kimlik taşıyan akrabalarının etkisiyle memleketine ve köklerine dair yeni şeyler öğrenir. Bu süreç, Münevver için aile bağlarını ve aidiyet duygusunu sorgulamasına neden olur. Kitap, bir yandan köydeki samimi hayatı ve insanları anlatırken, diğer yandan Münevver’in çocukça masumiyetiyle hayatı anlamlandırma çabalarını ortaya koyar.
“Babası günlerdir direksiyon sallamaktan bitaptı ama Bulgar toprağında gazı kökledikçe neşe ve heyecanı da artıyordu. Yıllar sonra memleket diye diye ölüp bittiği ülkesine dönmenin sevinci, çalmasınlar diye sapından bileğine bağladığı tahta bavulu üstünde oturarak trenle gittiği gurbetten şimdi kendi arabasıyla dönmenin gururuna karıştıkça baba biraz daha sevinçle, çocukça bir coşkuyla doluyordu.”