21 ARALIK, PERŞEMBE, 2023

“Yaptığım Her İşte Bir Hikâye Anlatıyorum”

İrem Nur Taşkın ve Eylül Civelek, Metin Ertürk’ü atölyesinde ziyaret edip sanatçı ile insanların geçmiş deneyimlerinden kaynaklanan derin duygusal boşlukları incelediği Boşluk serisinden oluşan son sergisi “La Cerise Sur le Gâteau” hakkında sohbet ettiler.

“Yaptığım Her İşte Bir Hikâye Anlatıyorum”

Seramik eğitimine lisede başlayan Metin Ertürk önlisans eğitimini tamamladıktan sonra Uşak Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü’nde lisans eğitimine başladı ve 2015 yılında mezun oldu. 2013 yılında İngiltere’de Michel François Porselen Atölyesi’nde çalıştı ve stüdyo çömlekçiliği hakkında eğitim aldı. Ulusal ve uluslararası birçok sergi, workshop, sempozyum ve yarışmalara katıldı. Bu yarışmalardan beş ödül kazandı. 2016 yılında Japonya’da ilk kişisel sergisini açtı. 2019 yılında Hacettepe Üniversitesi’nde yüksek lisans eğitimini Terra Sigillata astarı hakkında yazdığı tez ile tamamladı. Bahçeköy'de gözlerden uzakta seçtiği atölyesinde üretime devam eden Ertürk, ayrıca Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde çamur torna dersleri vermekte ve sanatta yeterlilik eğitimine devam etmekte.

Lao Tzu’nun “Çömlek kilden yapılır ama içindeki boşluktur onu kullanışlı yapan. Evlerin duvarları vardır ama duvarlardaki deliklerdir evi oturulabilir kılan; kapılar, pencereler ve odalardır. İnsan nesnelere biçim verir ama anlamı veren boşluktur. Eksik olan, varlık sebebini verir.” sözünden ilham aldığını belirten Metin Ertürk, Emptiness (Boşluk) serisi ile daha önce bilmediğimiz veya yeri doldurulamaz travmaları sembolize etmiştir. Zanaati sanata empoze etmeye çalıştığını söyleyen Ertürk yuvarlak formlardan oluşan çömleklerini Terra Sigillata yöntemi ile parlatarak bir arzu nesnesi yaratmaktadır. Böylelikle izleyici ile bağ kuran sanatçı izleyiciyi kendi içsel boşluklarını irdelemeye ve onlara dokunmayı hedefler.

​Metin Ertürk, “Sanat dediğimiz şey çok kaypak bir zemin. Ben seramiği malzeme olarak görmüyorum, malzeme olarak görmem için seramiğin pişmiş olması gerek. Ben bir çömlekçiyim ve çömleklekçilik bütün bu form diziliminin genel adı. Doktora tezimde de tam olarak bu konuyu araştırıyorum” diyor. 

Emptiness serisi için ideal formu bulduğunuzu ve bir daha bu formda iş yapmayacağınızı söylemiştiniz. İdeal denince akla kusursuz bir yuvarlak geliyor. Burada bir yapıbozum olduğu aşikar. Peki sizin için “ideal” nedir?

Tatmin olmak ile alakalı bir şey, ne zaman bir form beni tatmin ediyorsa benim için ideal form odur ama konudan konuya değişkenlik gösterebilir bu durum. Bunlar benim hâlâ denemelerim. Çiziyorum, şekil veriyorum, oynuyorum. İdeal formları hep arayacağım ve uygulayacağım.

Aynı olmasalar da bu formdan çıkışlı işleri uzun süredir yapıyorsunuz. En son serginizde bu üretiminizi sonlandıracağınızı söylediniz. Daha önce Mamut Selected’da da gördük işlerinizi. Farklı formda farklı görüntüde ya da sırlı işlerinizi de gördük.

​Pg Art Gallery’deki bu serginizde işler aynı renkte ve yakın formlardaydı sanki son dönem işleriniz gibiydi. Neden bütün süreci yansıtmadınız?

Emptiness aslında bu işin en başıydı. Ben bu işlerimi artık sonlandırıyorum. Çünkü ben yaptığım her işte bir hikâye anlatıyorum. Bu serginin ismi “Emptiness” değildi. “La Cerise Sur le Gâteau” diye bir deyimin bir parçası olarak çıktı emptiness kavramı. Üç yıllık Emptiness serimi sonlandırıyorum derken bahsettiğim şey buydu ama Emptiness işi üretmeyeceğim demedim. Ben onunla ilgili bir sergi yapmayacağım artık dedim. Yani o formu kullanarak bir sergi yapmayacağım ama bu formlarda bu görünüşteki işlerimi sergilerde yakın tarihte görmezsiniz.

Mamut Limited’daki serinin adı Darkness’tı. Oradaki formun üzerine yansıyan siyah etkiler insanların ve benim karanlık yönlerimizin yansımalarıydı. Darkness sadece Mamut Limited için yaptığım bir seriydi ve orada bitirdim. Devam eder miyim bilmiyorum.

​Mesela şimdi Awareness (Farkındalık) diye bir seri yapacağım. Geliştirmeye çalıştığım yeni bir form var. Daha heykelsi, daha bireysel daha büyük mesela. Yine aynı tekniği kullanacağım ama belki siyaha dönüşücek ya da belki de form dönüşücek. Ama Emptiness hikâye olarak bitti.

Enstelasyon “c” şeklindeydi ve ideal dediğimiz form önde ayrı bir kaidede “c” formunun içerisinde duruyordu. Bu da açıkçası arkadaki formları üç boyutlu gözlemlememize engeldi fakat bizi ideal dediğiniz forma odaklıyordu. Heykeller üç boyutlu gezilebilir formlardır arka tarafa yerleştirilen formlardan ziyade öndeki formun etrafında gezilebilir olması ya da öndeki formun daha çekici ve perdahlı olduğundan dolayı daha kırılgan gözükmesi, sergi alanının beyaz olması ve belki de açılışın gece yapılması bilinçli denk gelişler miydi?

Bir önceki Darkness serisinde kullandığım kaideydi o. Darkness serisinde o kaide bir sınırdı. Kapalı formun ortasında bir adet heykel vardı. O tam tersi yöndeydi oradaki form bireydi. Bana ulaşılamayan o karanlık insanların yüzünden kendimi korumaya aldığım bir sınırdı ve siz ona dokunamıyordunuz. Emptiness’da tam tersi bir yuvarlak vardı ve o yuvarlak aslında bir iç boşluktu ve ben o insanları iç boşluğa odaklamak istedim. Işıklandırmayı da ona göre yaptık. Pg Art Gallery’de sergimi açmadan önce, “Emptiness” sergisine karar verdiğimde mekânın bembeyaz ruhani bir yer olmasını istedim.

​Ben kendimle alakalı bazı sorunları keşfettim ve eğer bunlara değinmeseydim bu problemli durumların içinde bulunmaya devam edicektim. Boşluklarımı kapatmak için bir cesaret edindim. Sonuç olarak da kendimi keşfetmenin ve bu arayışın sonunun imgesi olarak pastanın üzerindeki kirazı kullandım.

İnsanların işlerinize temas etmesini istiyorsunuz. İşleriniz perdahlı ve oval formundan dolayı kırılgan bir görünümde. Bunun bir sebebi var mı? İzleyici ile aranızda bir boşluk paylaşımı mı bu istem yoksa insanların temas ederek kendi deneyimlerini edinmelerini mi amaçlıyorsunuz?

Bu konu ödipal dönemden başlıyor. İnsan dokunduğunda hisseden bir varlık, hazsal bir varlık. Terra Sigillata parlak bir yüzey ve bizim ilkel beynimizin dürtülerine hizmet eden şeylerdir ve haz almasına hizmet eden durumlardır. Ödipal dönemde anne çocuk ilişkisindeki eksiklikler, olmayan, hissedilmeyen, verilmeyen veya yeterli verilmeyen sevginin hayatında oluşturduğu boşlukla bir istek oluşur. Sarılma istemini formda yuvarlağı ve perdahlı parlak yüzeyi kullanarak canlandırdım. Öte yandan zaten Terra Sigillata’yı dokunarak parlatıyorsun.

​İnsanlar işlerime dokunabilirler. Kırılmasında hiçbir sorun yok buna ben müsaade ediyorum. Elbette dokunma dersem ve insanlar ona dokunursa bunun bir karşılığı olmalı fakat buna ben müsaade ediyorsam tabii ki de dokunabilirler. İnsan ilişkileri de bu şekilde aslında. Çoğu zaman her şeye müsaade ediyoruz sonrasında işler yolunda gitmediğinde suçu karşı tarafa atıyoruz. Keşke kırılsaydı çok isterdim. İnsanları bu konuda dürtmeyi seviyorum çünkü ilk tepkileri en saf hâlleri. Eğer amacı kırmak değilse ve tesadüfi bir şey ise ben buna müsaade ediyorum elbette. Bu da bir cesaret gerektiriyor. O kaidenin o kadar yüksek olmasının nedeni kucağına alma diye. Korkuyorsan sadece orada sarılırsın. Sana o izni de veriyorum. Kimse neden pastaya sarılmadı? Cam kiraza bile dokunmadı insanlar. Sergide ona da müsaade vardı ama insanlara öyle bir şey sunmadım bu nedenle kimse dokunmadı ve uzaktan seyrettiler.

Üç sene sonra neden bitirme kararı aldınız?

Çünkü bitirdim, evliliğimi bitirdim, konuyu bitirdim. Boşluğun ne olduğunu anladım. Nasıl bir çözümün ve nasıl bir çözümsüzlüğünün olduğunu anladım. Daha fazla bunun üzerine gitmeyeceğimi kabul ettim. Fark ettim ki bu boşluklar dolmuyor.

Bu boşlukları hissettiren kişilerden/şeylerden uzaklaştım. Bu boşlukları büyütenlerdense küçülten, seven ve anlayan insanlara daha çok yakınlaştım. Bu boşlukları kullanan insanlardan uzaklaştım. Bunu kendine mâl eden insanlardan uzaklaştım yani bitirdim artık.

​Şimdi başka bi derdim var; otuz beş yaşımda, kendimin farkına varmamı konu ediniyorum. Awareness ile ilgileneceğim bir süre fakat o farkındalık sürecinden iki sene sonra üç sene sonrada diyeceğim ki bu kavram altındaki işlerimi artık bitiriyorum. Bu yaşamımın bir süreci, bir durak noktası.

Son olarak yine ideal forma değineceğiz. İdeal form arayışı üç yıl sürdü demiştiniz. İnsanların fikri değişebilir. İdeal için bir yapı bozum demiştik yine bu sergide. Bu bağlamda ideal kavramınız değişti mi? İki sene önce ya da on sene sonra bu seri olsaydı yine aynı şekilde mi sergilerdiniz?

İdeal formu zaman içerisinde bulmadım aslında. Terra Sigillata’yı yapabileceğim düz formlar arıyordum bu süreçte. Sonrasında ağzını kapatma, yuvarlak formlar ve sarılma ile birlikte çalışmalarım yavaş yavaş bugünkü hâline evrildi ve Emptiness oluştu. Formun içerisindeki boşluk, formun yuvarlaklığı, yaşadığımız evren... Bu formu aslında her yerde görüyoruz. Bu nedenle evet, Terra Sigillata ve Emptiness için çalışmalarımda hep bu formları göreceksiniz.

Metin Ertürk’ün sanatsal çalışma sürecinde hissettiği duygu ve deneyimlerin sonucu olan Boşluk serisi, “La Cerise Sur Le Gâteau” (Cherry on Top) isimli kişisel sergisi ile 29 Aralık 2023 tarihine kadar Pg Art Gallery’de izleyicilere sunuluyor.

0
1869
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Advertisement
Geldanlage