26 EYLÜL, ÇARŞAMBA, 2018

Yakın Geleceğin İpuçları

Borusan Contemporary, varlığımızı beden ve biçim üzerinden sorgulatan küresel kolektif Universal Everything’in “Akışkan Bedenler” sergisi ile yeni sezona hızlı bir giriş yaptı. “Akışkan Bedenler”, evrimsel süreçten günümüze ve yakın/uzak geleceğe uzanan bu sorgulamaya, biçim üzerinden ilerleyerek birey davranışlarına ve bireyin karakteristik özelliklerine değiniyor.

Yakın Geleceğin İpuçları

Modern zamanların ilk miti olarak adlandırılan Frankenstein, 1818 yılında Mary Shelley tarafından yazıldığında kimse bilimsel ve teknolojik gelişmelerin insanı nereye taşıyacağının farkında değildi. İnsanın Tanrı rolünü üstlendiği ve sonunda hüsrana uğradığı Frankenstein miti, teknolojik ve bilimsel gelişmelerin önlenemez ilerleyişinin sonunda ortaya çıkacak olan insanın, şekil, biçim ve duygu-durumlarının, bizim gibi olamayabileceği konusunda bir uyarı getirir. Korku ile anılan ve hep çekinilen “gelecek” kavramında insanın üstün ırk olarak her zaman varlığını koruyacağı ve dünyanın hâkimi olacağı öngörülür ama insanın nasıl bir formda olacağından çok da fazla bahsedilmez. Uzay gemilerinden, uçan arabalardan bahsedilirken ya gelecek teknolojide asıl istenilen insan bedeninin deformasyonuyla gelecek olan güçlenmeyse… Önlenemez gelecekte karşılaşılacak olan “insan”ın bedenen varlığı geliştirilerek oluşturulabilecek bir siborg* ile “süper insan”a ulaşılabilecek mi?


Küratörlüğünü uluslararası alanda öncü film ve medya sanatları küratörlerinden Conrad Bodman’ın üstlendiği “Akışkan Bedenler”, Borusan Contemporary’nin bu seneki açılış sergisi olarak sanatseverlerle buluşuyor. Sergide Yaratıcı Direktör Matt Pyke’ın liderliğinde bir araya gelen, iş birlikçileri arasında Radiohead, Apple, Zaha Hadid Mimari ve Samsung gibi önemli isimler bulunan, sanatçı, tasarımcı, animasyoncu, müzisyen ve yazılımcılardan oluşan küresel kolektif Universal Everything’in ürettiği işleri görüyoruz. Borusan Contemporary’nin yer aldığı Perili Köşk’ün iki katına yayılan sergide toplamda sekiz iş karşımıza çıkıyor. Perili Köşk’ün ikinci katında gördüğümüz ilk eserler kolektifin ilk dönem eserleri Portre II, Yüce İnananlar II ve Yürüyen Şehir’i bir araya getirerek bireyin bedenine ve bu bedenin yeniden şekil alma, dönüşme ve uyum sağlama kapasitesine odaklanırken, aynı zamanda Borusan Contemporary’nin isteği üzerine üretilen Kabileler işi ve Oluşum eseri ile büyük bir grubun içerisindeki bireyin doğasını ele alıyor. Dördüncü kata çıktığımızda ise Akıllı Malzeme, Makine Öğrenişi, Geleceğin Ekranları eserlerini inceleme ve izleme fırsatı yakalıyoruz. Buradaki eserler ise geleceğin nasıl görünebileceğine dikkat çekerek insan-makine iş birliklerini inceliyor.

Universal Everything’in başından beri odaklandığı gelişen teknolojiler ve bunların insan bedeniyle olan ilişkisi bu sergide gördüğümüz en belirgin tema oluyor. Video sanatı üzerinde işler ortaya koyan kolektif, farklı duyulara hitap ederek izleyiciyi içine alıyor ve yeni ifade ve iş birliği biçimlerinin evrimini inceliyor. Bireyin bedeni ve bireyin aslında daha büyük bir beden olarak da kolektif içerisindeki yeri üzerine düşünen işlerin bir araya getirildiği serginin ilk katında karşımıza çıkan Portre II, Rembrandt’tan referansla, dijital tuval üzerine yayılan dijital fırça darbelerinde karanlıktan aydınlığa doğru resim yapma yöntemiyle yaşayan bir portreye dönüşüyor. Küratör Conrad Bodman Portre II eserini şöyle açıklıyor: “Burada üzerine düşündüğümüz şeylerden bir tanesi de insanlara çok az şey gösterseniz bile insan formunun izleyiciler tarafından anlaşıldığı, başlangıç noktasının aslında çok az bir şeyle başlayıp dönüşebileceği ve insanların bunu ne kadar çabuk anlayabilir olduğunu göstermekti.” Yüce İnananlar II işinde CGI hortumunun içinde yapılan bir dans performansında insan figürünü ilk defa ve bütün olarak görmeye başlıyoruz. Bu iş insanların hayatla mücadelesi, adaptasyon, dönüşüm ve evrilme süreçlerini görmemizi sağlıyor. Universal Everything’in en çok bilinen işlerinden biri olan Yürüyen Şehir ise İngiltere’de mimarların çok fazla ilgilendiği radikal bir akım olan Archigram’dan hareketle oluşturulmuş, mimarinin insanlarla birlikte yaşayan bir organizma olduğunu savunarak, insan hareketlerine odaklanan insan şeklindeki şehrin yürüdükçe karşılaştığı ortamlara ayak uydurmasını inceliyor.

Kabileler bu sergide karşımıza çıkan en önemli işlerden biri oluyor. Borusan Contemporary’nin isteği üzerine geliştirilen Kabileler, insanların bir topluluk içerisindeyken kendi kendilerine mi yoksa etrafındakilerinin etkisiyle mi karar verdikleriyle ilgili düşünen ve karar verme mekanizmalarıyla çalışan bir iş olarak karşımıza çıkıyor. Küratör Bodman bu eseri açıklarken “Burada hâlâ ilgilendiğimiz konu insan bedeni ama insan bedeninin başka bedenlerle ve daha sosyal bir beden içerisinde nasıl konumlandığıyla ilgili düşünmeye başlıyoruz ve insanların gerek birbirleriyle olan ilişkileri, bazen gördüğünüz gibi izole olması ve de bedenlerin birikintileriyle olan ilişkisiyle ilgili çalışmaya başlıyoruz. Laboratuvardaki bildiğiniz bakterilerin büyütüldüğü tabaklarda olduğu gibi böyle bir şekilde yukarıdan bakılan ve gözlemlenen bir ortam yaratmak için bu yuvarlak formatı ve laboratuvarı çağrıştıran bu yerleştirmeyi yaptık.” diyor. İnsanların ortak bir amaçları varmış gibi görünen esere yukarıdan bakıldığında kalabalığı oluşturan bireyler kendini belli ediyor ve otonomi, öz organizasyon grup içi ilişkileri inceleyerek grubun birey üzerindeki etkisini sorguluyor. Bu katta görebildiğimiz son eser olan Oluşum ise, izleyiciyi etkileşime teşvik ederek bir oyun konsolu ile açık ortam yaratan bir dünyaya davet ediyor. 

Makine Öğrenişi, Akıllı Malzeme, Geleceğin Ekranları ilk kattaki eserlerden farklı olarak makinelerin öğrenmesi ve daha gelişmekte olan teknolojilerle ilgilenerek inovasyona yöneliyor. İnsan-makine iş birliklerine odaklanan Makine Öğrenişi’nde bir dansçının robota dans etmeyi öğretmesini izliyoruz. Fütürist Hype Döngüsü serisinin bir parçası olan bu eser insan ve makine arasında fiziksel bir diyalog oluşturuyor. Akıllı Malzeme eseri Hype Döngüsü serisinin ilk filmi olarak yine insan-makine iş birliklerini inceliyor. Geleceğin Ekranları ise daha çok yeni teknolojilere odaklanarak prototipler üzerinden yakın geleceğe dair ipuçları veriyor.

“Akışkan Bedenler” sergisi, 17 Şubat 2019’a kadar Borusan Contemporary’de görülebilir.

​*Siborg (Sibernetik Organizma): ABD'li bilim insanları Manfred Clynes ve Nathan S. Kline tarafından biyolojik ve yapay kısımları olan varlıklara verilen isim.

0
6473
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle