18 NİSAN, PERŞEMBE, 2024

Philippe Van Eetvelt ile Kültürlerarası Diyalog

Kanadalı sanatçı Philippe Van Eetvelt’in bireye dair bir keşif hâli sunarken sanatçının yaratım sürecindeki yolculuğunu da aktardığı çalışması Kozmik Rezonans/ Cosmic Resonance üzerine bir yazı.

Philippe Van Eetvelt ile Kültürlerarası Diyalog

Ankara Özel Tevfik Fikret Lisesi, 25 Mart ve 20 Nisan tarihleri arasında Ankara Kanada Büyükelçiliği desteği ile Frankofoni Haftası kapsamında “Philippe Van Eetvelt ile Kültürlerarası Diyalog” isimli çok sesli bir etkinlik dizisine ev sahipliği yapıyor.

Sinem Pehlivan ve Neslihan Uçar Kartoğlu eş küratörlüğünde düzenlenen bu organizasyonun merkezinde ise Kanadalı sanatçı Philippe Van Eetvelt, kültürlerarası diyalog meselesine ilişkin deneyimleri ve çalışmalarıyla yer alıyor. Daha önce İstanbul’da iki adet kişisel sergi açan ve 6. Sinop Bienali’ne Kolektif Bilinç başlıklı çalışmasıyla katılan Van Eetvelt, Türk ve Fransız kültürleri arasındaki etkileşimlere oldukça aşina bir sanatçı olarak tanınıyor.

​İnsan, doğa ve teknoloji arasındaki ilişkileri araştıran ve bu bağlamda güncel sanatın farklı dillerini ve yöntemlerini kullanarak kavramsal eserler üreten Philippe Van Eetvelt bu organizasyon için yepyeni bir çalışmayla sanatseverlerle buluşuyor. Kozmik Rezonans/ Cosmic Resonance ismini alan bu yepyeni çalışma, lise öğrencileriyle gerçekleştirilen bir atölye çalışması ve bir sanatçı konuşmasına ev sahipliği yapan organizasyon kapsamında hem üretim süreci hem de biçimlenme süreciyle özel bir önem taşıyor. Bu metin ise söz konusu esere ilişkin bir değerlendirmeyi konu ediniyor.

Kozmik Rezonans/ Cosmic Resonance ©Uğur Karagül

Evrenin Titreşimi - Akış ve Denge: Bir Eserin Yaratım Öyküsü

Sanatçının, Victor Hugo’nun Bir İdam Mahkumunun Güncesi, Delphine Minoui’nin Sessizliğin Alfabesi ve Lise Bourbeau’nın Bedenini Dinle isimli kitaplarından esinlenerek tasarladığı eser bireyin esaretten özürgürleşmeye yönelik yaratıcı ve çok sesli deneyimini sunmakta, kişinin huzura erme ve kendinde kendini bulma hâlini sergilemektedir. Bireye dair bu keşif hâli bir bakıma sanatçının yaratım sürecindeki yolculuğunu da aktarmaktadır. Öyle ki yaratım süreci sanatçı için basit ve olağan bir ardıllığa sahip değildir. Sanatçının alanı ne olursa olsun bir yapıtın doğum hâli bireyin ruhsal dünyasındaki iniş çıkışları kapsamaktadır. Bu iniş çıkışlar esaret ve özgürleşme arasındaki gel-gitleri temsil etmektedir. Nasıl ki bir bebeğin doğumu meşakatli bir deneyim ise, yaratım süreci de benzer zorlukları içeren bir yolculuk ve yolcu olma hâlidir.

Performans sürecinde hem bir bireyin özgürleşme hâlini hem de bir yaratımın çetrefilli panaromasını sunan Van Eetvelt’in ilham aldığı eserlere ilişkin vurgusu ve teması arka fonda yer alan ve performatif eylemlere eşlik eden seste alfabenin aktarımıyla tek vücut olmaktadır.

​Belirli bir ritim ile süzülen harfler Türkçe ve Fransızca olmak üzere karışık sıralanmakta, böylece yaratımın gel-gitleri farklı dillerin notalarıyla paslaşmaktadır. Böylece iki dil arasındaki karşılıklı etkileşim performatif sürece eşlik ederken bireyin kendini ifade etme sürecinde kelimelerden öte harflerin önemi vurgulanmaktadır. Öyle ki harflerin sesleri ve bedenin tepkisel hareketi arasındaki ilişki bireyin kendini ifade etme noktasında güçlü bir araç olmaktadır, performans sürecinde ise bu birleşimin kelimelerin aktarımından daha kuvvetli ve etkin olduğu gözlemlenebilmektedir. Her hareket bir yaratım eylemi, her harf yaratma fiilinin sesi olmaktadır.

Kozmik Rezonans/ Cosmic Resonance ©Uğur Karagül​

Performansın bir diğer önemli vurgusu “dualite” üzerinedir. Damla Kılıçkaplan’ın koreografisini tasarladığı eserde kadın ve erkek bireyin varlığı ile eril ve dişil arasındaki hem uyum hem zıtlık hâlleri evrenin dualitesine ve bu dualiteden yayılan dengeli titreşime işaret etmektedir. Öte yandan benzer dualite vurgusu yaratım sürecine de ışık tutmaktadır. Bir eserin üretim sürecindeki sanatçının zaman zaman sıkışarak zaman zaman açılım yaşayarak tasarım eylemi içindeki evrilme ve dönüşme hâli de evrenin ikilemler dizisi ile buluşmaktadır.

Kendi kabuğu içinden çıkmaya çalışarak ve sınırlarını yıkarak doğmaya ve özgür kalmaya çabalayan, sonunda eseriyle özgürleşen sanatçının bu eşsiz “var olma” deneyimi performansın evrenini yaratmaktadır. Kendi içindeki dualitelerle yaratım eyleminin her bir harfini adım adım deneyimleyen sanatçının varlığı kozmosun harmonik yapısının bir parçasına dönüşmektedir.

​30 saniyelik bir sessizlikle başlayan, bu sessizliğin Victor Hugo’nun idamı bekleyen mahkumunun haykırışı ile bozulan performans bireyin özgürleşmesini, kendinde kendini bulmasını ve huzura ermesini evrenin mükemmel dualitesi ve titreşmişiyle aktarmaktadır.  Sessizliğin Harfleri isimli eserin ilham olduğu harf aktarımının varlığı ise söz konusu dualiteyi farklı bir boyuta geçirmekte, iletişimi ve bireyin kendini ifade etme biçimini kelimelerin ve cümlelerin ötesine taşımaktadır. Harflerin ritmi ve kültürlerarası referansı sadece performansın akışına eşlik aracı değil, aynı zamanda bireyin, yani sanatçının kendisini var etmesinin ve var olma bilincinin de dünyası olmaktadır.

1. Sanatçı konuşması
​2-3. Damla Kılıçarsalan ve Philippe Van Eetvelt ©Uğur Karagül

Kadın ve erkek dualitesinin birbiri ile çarpışan ve birbiri ile uyumlanan doğasının merkezini ve çeperlerini yaratan iletişim kavramının önemi ve bedenin, dilin ve sesin güçlü ilişkisi de ayrıca Kozmik Rezonans eserinde disiplinlerarası bir yaklaşımla sunulmaktadır. Sanatçının kendini ifade etmeye yönelik farklı yöntemlerle buluştuğu bu çalışmada Philippe Van Eetvelt dilin güçlü varlığını sunarken dilin bilinç ve bilinçaltı kavramlarıyla olan ilişkisini de aktarmaktadır.

Karanlık bir perdeye, izleyiciye arkasını dönerek ve dualite olgusunu muhafaza ederek yapılan hayali resim kendimize dair gerçekte neyi inşa edebildiğimiz ve hayallerimizi gerçekten zihin duvarına boyamayı ne denli başarabildiğimizi sorgulamaktadır. Öte yandan gündelik yaşamda ikilemler arasında gel-gitleri sürekli deneyimleyen bireyin veya sanatçının hayallerini gerçekleştirmekten ziyade, anlatma yolu ararken bile ne kadar özgür olup olmadığını irdelemektedir.

Kozmik Rezonans, sadece evrenin dualitelerle dolu kusursuz titreşimine işaret eden bir eser değildir, bireyin ve/veya sanatçının da kozmik yapının küçük bir örneği olduğunu, hatta bu sonsuz kozmosu içinde taşıyan bir varlık olduğunu izleyiciye hatırlatmaktadır.

0
1453
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage