17 MAYIS, SALI, 2022

"İşlerim Ortak Duygular, Ortak Kaygılar ve Problemler Üzerine"

Sanatçı Esra Gülmen ile sanatsal üretim sürecini, Türkiye’deki ilk kişisel sergisi “Don’t Play with My Emotions”ı, Hope Alkazar’da gerçekleşen “Simply Feelings” atölyesini ve gelecek projelerini konuştuk.

Tipografiyi imaj olarak kullanan Esra Gülmen, çalışmalarında insandan, insan psikolojisinden ve problemlerden esinleniyor. Kavramları ve duyguları tuval hâline getirdiği farklı materyallerin yüzlerinde görselleştiriyor. Esra Gülmen, Türkiye’deki ilk kişisel sergisi “Don’t Play with My Emotions”ı geçtiğimiz günlerde PİLEVNELİ’nin Dolapdere’deki mekânında açtı. Gülmen’in farklı medyumlardaki üretimlerini bir araya geldiği sergi, ziyaretçilere de adeta “kendi duygularıyla oynadığı” bir oyun alanı sunuyor. “Don’t Play with My Emotions” başlıklı sergiyi 28 Mayıs 2022 tarihine kadar PİLEVNELİ | Dolapdere’de 1, 2 ve 3. katlarda ziyaret edebilirsiniz.

Esra Gülmen ayrıca Hope Alkazar’ın “Yaratıcı Atölye” programı kapsamında Türkiye’de ilk defa “Simply Feelings” atölyesini gerçekleştirdi. Atölyenin katılımcıları “Yaşadığımız duygular son derece karmaşık ve ağır ama bunu en basit hâliyle nasıl gösterebiliriz?” sorusu çerçevesinde düşünüp, Gülmen ile bu soruya cevap arıyor. Atölyeye dair ayrıntılı bilgiye buradan erişebilirsiniz.

Çalışmalarınızda mesaj içeriğini doğrudan aktaran, komplike olmayan bir tarzınız var. Bazen kelimeler, bazen cümleler, bazen eller ve yüzler, kalpler ve daha pek çok farklı form ile ifade ediyorsunuz. Üretimlerinizde neleri anlamaya ya da anlamlandırmaya çalışırsınız? Sizi neler harekete geçirir?

İnsanı ve insan psikolojisini anlamak ve zaten hep bildiğimiz şeyi en basit hâliyle yeniden göstermek benim niyetim. Bunu da genellikle tipografiyi imaj olarak kullanarak zihin ve duygu dünyamızı, beni etkileyen kavram ve cümleleri görselleştirerek yapıyorum. Beni harekete geçiren şey genel olarak insan psikolojisi, gündelik problemler, klişeler ve dil.

Nasıl bir çalışma sisteminiz var? Günlük rutinleriniz, sizi çalışmaya hazırlayan ve devamını getiren üretim süreciniz nasıl işler?

Aklıma bir fikir geldiğinde onu hemen yapıyor olmam lazım. Beklemeyi ve fikri bekletmeyi sevmem. Genelde ilk olarak dijital ortamda yaptığım işler, sonrasında fikrin onu yönlendirdiği doğrultuda, ya kağıtta ya tuvalde ya da günlük bir objenin üzerinde finalize oluyor. Berlin’de stüdyo evde yaşıyorum. Sanat pratiğimi göz önünde bulundurarak yaşadığım yerde çalışmayı ya da çalıştığım yerde yasamayı özellikle tercih ettim. Bu arada sabah erkenden kalkıp çalışmayı seviyorum. Çalışmak için enerjimin en iyi olduğu ve hızlı olduğum zamanlar, sabah saatleri. 

Esra Gülmen

Geçtiğimiz günlerde PİLEVNELİ | Dolapdere’de ziyarete açılan Türkiye’deki ilk kişisel serginiz “Don’t Play with My Emotions”tan da konuşalım mı? “Don’t Play with My Emotions”ın hikâyesinden ve bu hikâyeyi tamamlayan çalışmalarınızdan bahseder misiniz? 

“Don’t play with my emotions” diyerek aslında kendi duygularımla oynarken izleyiciyi de bu oyuna davet etmek ve onlara da bir alan açmak istedim. Bunun için de farklı mecra ve teknikleri kullanarak değişken bir oyun alanı tasarladım. 

Kağıt, kanvas, kumaş, mermer gibi güzel sanatlara dair malzemelerin yanı sıra gündelik objeler ve müzik enstrümanlarını da birer tuval gibi düşündüm. Benim için hepsi uygulama yapabileceğim, duygularımı yansıtabileceğim bir yüzeye dönüştüler.

​Duygular, alışkanlıklar, sevme ve sevme biçimleri üzerine düşündüm ve izleyiciyi de bu kavramlar üzerine düşünmeye davet ettim aslında. 

1. Esra Gülmen, "Don't Play with My Emotions", Davul seti üzerine akrilik boya, 2022
2. Esra Gülmen, “Self Sabotage”, kağıt üzerine akrilik boya, 2022

“Don’t Play with My Emotions” sizin de belirttiğiniz gibi doğrudan insana dair duygular çevresinde gelişen bir sergi. Bu sergiye ne ya da neler esin kaynağı oldu? 

Kimi sanatçı doğadan ilham alıyor, onu kendi diliyle yeniden yorumlamak istiyor, kimi insan bedeninden. Ben de kelimelerden ilham alıyorum. Bana dokunan bir kelimeyi, popüler kültüre dair bir söylemi, bir klişeyi görüp duyduğumda onu görselleştirmek istiyorum. Dilin kendisi bana çok ilham veriyor. Ayrıca insana dair olan her türlü, hissettiğim ya da empati duyduğum problemler de işlerimde çok büyük bir esin kaynağı.

Artweeks Akaretler’i ziyaret edenlerin en çok paylaştığı işlerden biri ayna karşısına geçip fotoğraf çekebildikleri “It’s Not You. It’s Me.” işinizdi. Ayrıca “Don’t Play With My Emotions.” posterleriniz de çok hızlı tükendi. Özellikle ilk kişisel serginiz “Don’t Play with My Emotions” ile de gelenlere bir oyun alanı sunuyorsunuz. Sanat izleyicisiyle etkileşimi önemli bulduğunuzu düşünüyorum. Bunun size yansıması nasıl oluyor? Bu konu hakkında neler söylersiniz? 

Benim yaptığım şey ne kadar kişisel görünse de aslında işlerim ortak duygular, ortak kaygılar ve problemler üzerine. Bu bağlamda izleyicinin yaptığım işin doğal olarak bir parçası olduğunu düşünüyorum.

​Çocukluğumdan beri “anlaşılmamak”la ilgili bir derdim olduğu için insanı anlayabilmek bana iyi geliyor. Malzemenin ama en çok kelimelerin gücünü kullanarak, izleyiciyle birbirimize karşı empati kurabileceğimiz bir alan yaratıyorum sergilerimde. 

1. Esra Gülmen, "Yesterday's Feelings", 2022,  Hand paint on polyster, 70 x 50 x 42 cm
2. Esra Gülmen, “I Will Wait For You to Come Home - Yorgan (Traditional Turkish Quilt)”, 2022, Collab with Cultform, Print on silk, hand-made quilt

Yarattığınız alanlardan biri de, Hope Alkazar’ın stüdyo bölümünde aynadaki “inhale x exhale” ile zemin kaplamasında yer alan işleriniz oldu. Bu çalışmalarınızdan bahseder misiniz? Size bu işlerde ilham veren ne oldu? Bulunduğu mekân içinde ve marka için ne anlam ifade ediyor?  

Nike’la Hope üzerine çalışırken buranın hem bir spor/yoga salonu olduğunu hem de bu özel mekânın tolerans, beraberlik, çeşitlilik, empati gibi benim de sıkça üzerinde düşünüp iş yaptığım kavramları sahiplenmek istediğini konuştuk. Ben de sporun ve bu kavramların ortak noktasının nefes alıp vermek (inhale-exhale) eylemi olduğunu düşündüm. İşlerimde tipografiyi imaj olarak kullanmayı çok seviyorum, burada da öyle bir uygulamaya gittim. Zeminde de yine aynı şekilde Hope kelimesini, çeşitliliğin güzelliğini vurgulayan kocaman bir imaja dönüştürdüm. Mekânın mesajını, hep yapmaya çalıştığım gibi en “bold” ama yalın hâliyle aktarmaya çalıştım. Bu anlamda markayla tarzlarımızın çok iyi örtüştüğünü düşünüyorum.

Duyguların başrolde olduğu bir de atölyeniz var. Hayatımıza “Hareketin Sahnesi” olarak giren Hope Alkazar’da düzenlediğiniz “Simply Feelings” atölyesini merak ediyorum. Henüz deneyimlememiş olanlar için atölyeyi ve neler yaptığınızı anlatır mısınız?

Aslında ben biraz “Mutluluğun resmini çizebilir misin?” :) gibi soruların cevabını vermeye çalışıyorum. Çünkü mutluluğun bir resmi olmadığı gibi umudun, empati ya da anksiyetenin, duygu dünyamızdaki bu psikolojik kavramların hiçbirinin bir resmi yok. Ben tipografinin görsel gücünü kullanarak bu kavramları en yalın ve “bold” hâliyle görselleştirmeye çalışıyorum. Ve workstop’ta da katılımcılara o an ya da o dönem hissettikleri, üzerine çalışmak istedikleri bir kavramı seçtiriyorum. Daha önce üzerine düşünmedikleri negatif ya da pozitif bir duyguyu kelimenin kendisini kullanarak görselleştirmelerini sağlıyorum. Beş adımda yapıyoruz bunu ve katılımcı bu beş adımın sonunda bir şekilde “duygusunu” gerçekten görselleştirebiliyor. 

“Simply Feelings” isminden de yola çıkarak çerçevesini belirleyen basitçe duygular nedir biraz açıklayabilir misiniz?

Aslında yaşadığımız karmaşık duyguları en basit hâliyle aktarmak. Yaşadığımız duygular son derece karmaşık ve ağır ama bunu en basit hâliyle nasıl gösterebiliriz? Bunu cevaplamaya çalışıyoruz hep beraber. 

Katılımcıların atölye sürecindeki etkileşimini ve ortaya çıkan sonuçları nasıl buldunuz? Bu atölyeye katılanlar beraberlerinde ne/neler ile ayrılıyor? 

Ben bu atölyeyi daha önce Berlin’de Pictoplasma Festivali’nde (Karakter Tasarımı Festivali) yapmıştım iki kez. Ve o atölyelere, festivale gelen sanatçılar ve illüstratörler katılmıştı. İlk defa İstanbul’da yaptım ve katılımcılar arasında daha önce eline hiç kalem almamış olanlar vardı. Ancak işin sonunda, o beş adımdan sonra herkes harika işler çıkardı. Bu atölyede anatomi bilmen, resim yapıyor olman gerekmiyor. O nedenle herkesin bir üretimi oldu ve herkes çok mutlu döndü evine. Ve Hope ekibiyle önden Onaranlar Kulübü’yle renkli 3D print çerçeveler hazırlamıştık, üzerinde workshop isminin ve Nike logosunun olduğu. Katılımcılar bu çerçevelerin içine kendi yaptıkları işi koydular ve herkes evine bir artwork ile dönmüş oldu. 

Atölyeler henüz üç kere düzenlendi. Yakın zamanda yeniden bir atölye olacak mı ya da başka bir atölye çalışması kurgusu söz konusu mu aklınızda?

Hepsi de çok güzel geçti. Hope Alkazar'ın bir parçası olmaktan çok keyif alıyorum. Zamanını bilmemekle birlikte farklı deneyimler yaşamaya devam edeceğimize emin olabilirsiniz.

Son olarak, atölyenizi konuştuk, ilk kişisel serginiz ile sanatseverlerle buluşuyorsunuz, peki ilerleyen günlerde başka projeleriniz de olacak mı?

Evet olacak. Galerim Pilevneli ile haziran ayında Bodrum’da güzel şeyler yapacağız. Bir yandan da 2023’te Avusturya’nın Linz kentinde bir müze sergisi yapacağım ve bunun için çok heyecanlıyım. Şimdiden onun üzerine çalışıyorum. König Galeri MISA’yla beraber bir NFT sergisinde işlerim sergilenecek Berlin’de. 

0
6077
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage