23 ARALIK, PAZARTESİ, 2019

2019’un İz Bırakan Sanatçıları

2019'un son günleri yaklaşırken Artsy, yılın en çok konuşulan ve etki uyandıran sanatçılarından oluşan bir liste hazırladı. Kara Walker'dan teamLab'e kadar birçok önemli ismin yer aldığı liste, geçtiğimiz yıl sanat dünyasında neler olup bittiğini anlatması bakımından da ön plana çıktı.

2019’un İz Bırakan Sanatçıları

Yılın en etkili sanatçıları büyük kalabalıkları peşlerinden müzelere sürükledi, tartışmaları alevlendirdi, Instagram paylaşımlarını arttırdı ve açık arttırmalara olan ilgiyi çoğalttı. Bazı sanatçılar eserlerini yenilikçi dijital teknolojilerle meydana getirirken kimileri de eski tarz yöntemleri kullandı. Bu sanatçılar bize sanatın ruhunu ve gücünü hatırlatıyor, önyargılarımızı işaret ediyor. Tüm bunlar bize yaşadığımız zamanın bölünmüşlüğünü ve dayanışmanın gücünü de gösteriyor. Listedeki sanatçılar bize 2019’un sanat dünyasını yansıtıyor ve geçtiğimiz 12 ay içerisinde ne olup bittiğini ifade ediyor. 

Kara Walker
1969, Stockton, California doğumlu. New York’ta yaşıyor ve çalışıyor.

Kara Walker büyük çalışmalarında sanatseverleri hayal kırıklığına uğratmıyor. Buna Tate Modern’in Turbine Hall’daki yerleştirmesini de dahil edebiliriz. Walker’ın sanatı her zaman hızlı ve dönüştürücü, hiçbir zaman geleceği görme ve eserlerinde yer verme konusunda tereddüt etmiyor. Sanatçının Tate’teki işi olan Fons Americanus (2019) da 40 foot’luk boyutuyla bir mağara kadar geniş bir alanı kapsıyor. Alina Cohen’in Artsy’deki yazısına göre Fons Americanus aslında Walker’ın ne kadar cesur ve hırslı bir sanatçı olduğunu bugün de kanıtlayan bir eser. Bu aynı zamanda sanatçı, sanatsever ve eser arasındaki ilişkiyi de belirginleştiriyor.

Walker, 5 Nisan 2020’ye kadar görülebilecek eseri aracılığıyla okyanus ötesi köle ticaretinin dehşetine ve ırkçılığa atıfta bulunuyor. Walker ayrıca 2020 baharında New York’taki Sikkema Jenkins galerisinde kişisel bir gösteri de yapacak.

Olafur Eliasson

​1967, Copenhagen, Danimarka doğumlu. Copenhagen ve Berlin’de yaşıyor, çalışıyor.

Olafur Eliasson 2019 Birleşmiş Milletler İklim Eylemi Zirvesi sırasında, Birleşmiş Milletler İyi Niyet Elçisi olarak atandı. Dan ve İzlandalı kökenli sanatçı, çevre konulu çalışmalarıyla ön plana çıkıyor. Sanatçı ayrıca BM’nin Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri doğrultusunda da elçilik görevini üstleniyor. Bu nedenlerden ötürü Eliasson son dönem çalışmalarında büyük ve dünya çapında sergilere odaklanıyor.  Elliasson son olarak da Netflix’in Abstract isimli yapımında rol aldı. Eliasson’un Tate Modern’de temmuz ayında açılan “In Real Life” isimli sergisi günde ortalama 2500 ziyaretçiye ev sahipliği yaptı. Ocak 2020’de Tate’ten ayrılacak olan sergi Guggenheim Bilbao’da gösterilecek.

Abu Hamdan / Cammock / Murillo / Shani
2019’da Birleşik Krallık’ta kuruldu.

2019’da tek bir sanatçı Turner Ödülü’nü kazanmadı. Aday gösterilen sanatçılar jüriden ödül için tek bir kazanan seçmemelerini istediler ve ödülü paylaşmak istediklerini söylediler. Ödül töreninin ardından listede yer alan sanatçılardan Lawrance Abu Hamdan, Helen Cammock, Oscar Murillo ve Tai Shani ayrıca bir kolektif meydana getirdi. Bu kolektif Abu Hamdan / Cammock / Murillo / Shani adını aldı. Sanatçılar, bu konuda “İngiltere’de ve dünyada birbirinden ayrılan birçok şey olduğunu, tüm bu ayrılıkları daha fazla görünür kılmamak istediklerini ve ödülü bu açıdan birleştirici bir güç olarak kullanabileceklerini” açıkladılar. 

Hilma af Klint
1862, Stockholm, İsveç doğumlu. 1944, Djursholm, İsveç, vefat.

2019’da Guggenheim’da İsveçli kadın bir mistik sanatçının 20. yüzyılın başlarından kalma çalışmalarının yer aldığı sergisi rekorları alt üst etti. 600 binden fazla sanatsever sadece sanatçının benzersiz hikâyesinden dolayı değil, aynı zamanda benzer çalışmalarındaki değerden ötürü “Hilma af Klint: Paintings for the Future”i ziyaret etti. Af Klint, Wassily Kandinsky’nin ve çağdaşlarının soyutlamayı icat etmesinden önce de renkler, boyutlar ve bunlar arasındaki dengeyle benzer ve başarılı işler üretiyordu. Gösteride sahnelenen önemli işlerden biri olan Group IV, The Ten Largest, No. 3, Youth (1907), spiral çizgileri, yuvarlakları, ovalleri ve diğer organik şekilleriyle farklı bir arka plana sahip. Af Klint’in eserlerinde kadınsı semboller ve pastel renkler önemli bir yer tutuyor.

Arthur Jafa
​​
1960, Missipi doğumlu. Los Angeles'ta çalışıyor ve yaşıyor.

Arthur Jafa, sanat dünyasının olimpiyatları olarak kabul edilen Venedik Bienali’nde altın madalya kazandı. The White Album (2018) ile bienalde Altın Aslan’a değer görüldü. Bu eser Ralph Rugoff’un köratörlüğünü yaptığı “May You Live in Interesting Times” sergisinin de önemli parçalarından biriydi. Birçok kişiye göre The White Album, Jafa’nın 2016’da yayımladığı bir videonun devamı niteliğinde: Love is the Message, the Message is Death. Eser, siyahi atlerdeki gücün bir doruk noktasına erişmiş korkunç vahşilik eyleminin ustaca kurgulanmasından ibaret. Yakın zamanda Torino’daki Palazzo Madama’da gösterilen eser, sanatçıya 83 bin dolar değerindeki 2019 Prix International d’Art Contemporain’ı kazandırdı. Jafa ayrıca bu yıl içerisinde Stockholm’deki Moderna Museet’te de kişisel bir sergi düzenledi. Sanatçı 2020’de ise Danimarka’daki Louisiana Museum of Modern Art’ta da bir sergi gerçekleştirmeye hazırlanıyor.

Luchito Hurtado
​1920, Maiquetía, Venezuela doğumlu. Los Angeles’ta yaşıyor ve çalışıyor.

99 yaşındaki Venezüellalı ressam Luchita Hurtado, sanat dünyasında başarının beklendiği takdirde nasıl da gelebileceğinin kanıtı niteliğinde. 2019’da tüm bu bekleme sürecinin karşılığını alan sanatçı onlarca yıldır çalışmalarına ara vermeden üretmeye devam etti. 1974’te Los Angeles’ta bir solo sergi düzenledi, profesyonel kariyerine devam etti ve 2016’ya gelindiğinde Parl View/Soto galeride eserlerini sergiledi. 

​​Bu yıl Hurtado’nun kariyeri için önemli bir dönüm noktasıydı. Hauser & Wirth (2018’in sonlarında sanatçının temsilcisi) sanatçı için New York’ta zarif bir inceleme gerçekleştirdi ve “Dark Years” isimiyle, sanatçının ilk dönem eserlerini ve çalışmalarını göz önünde bulundurdu. Bu gelişmenin ardından da Londra’daki The Serpentine Galleries, sanatçıya Birleşik Krallık’ta uzun ve gecikmiş bir retrospektif imkânı verdi. Bu sanatçının Avrupa’daki ilk retrospektifiydi ve “I Live I Die I Will Be Reborn” isimli bu sergi, sanatçının eski ve daha önce tamamlanmış eserlerini de içeriyordu. Hâlâ Santa Monica, California’daki evinde çalışmalarını sürdüren Hurtado, yaşının onu yavaşlattığını söyleyenlere inat ilk günkü heves, çekiciliği ve ilhamıyla çalışmalarına devam ediyor.

TeamLab
​2001’de Tokyo’da kuruldu. Tokyo merkezli.

2019 yılına dek kendi ekseninde tam anlamıyla gerçek bir imparatorluk yaratan ve çağdaş sanatın günümüzdeki ve gelecekteki olası dönüşümleri hakkında fikir veren  Tokyo merkezli kolektif grup teamLAB’ten daha iyi bir örnek olamaz. Ağustos ayında Tokyo’daki Mori Building, açıldığı ilk yılda 2 milyondan fazla ziyaretçiyi ağırladığını açıkladı. Bu, aslında onlara tek bir sanatçıyla en çok ziyaret edilen müze ünvanını da beraberinde getirdi. Bu gelişme üzerine ise teamLab, Asya’da Şangay ve Macau’da iki yeni alanda eserlerini sergilemek üzere plan yaptıklarını açıkladı.

TeamLab, popüler bir sosyal medya unsuru olmakla birlikte bize kolektiflerin ayrıca teknik ustalıklı harika işleri de nasıl yapabileceğini gösteriyor. The Sculpture of Time Distortion in a Mirror (2019), gibi işlerde ışık ve sis gibi bazı basit maddeleri de kullanıyorlar. Bazı işlerdeyse sanat deneyimini arttıran çeşitli akıllı telefon uygulamaları veya çocuk dostu görsel-işitsel gelişme merkezli küreler işleniyor.

Sterling Ruby
​1972, Bitburg, Almanya doğumlu. Los Angeles’ta yaşıyor ve çalışıyor.

Sterling Ruby, Amerika ve Avrupa’da yaptığı heykeller, resimler, seramikler ve ortaya koyduğu sanatla Renaissance Man of the Year (Yılın Rönesans Erkeği) ödülünü kazandı. Şubat ayında Dallas, Texas’taki Nasher Sculpture Center büyük bir sunum gerçekleştirdiği ve karışık medya çalışmalarını sanatseverlerle buluşturdu. 2019’un son günlerinde , kasım ayında Miami’deki ICA Miami’de çok büyük bir retrospektif açtı ve Miami Beach’teki Art Basel boyunca birçok farklı biçimdeki eserini bir araya getirdi.

Yoshitomo Nara
​1959, Hirosaki, Japonya doğumlu. Tochigi, Japonya’da yaşıyor ve çalışıyor.

2019’un son günleri yaşanırken aslında çok az sayıda sanatçı Yoshitomo Nara kadar görünebilme imkânını elde etti. “Kawaii’nin Caravaggio”su olarak da bilinen sanatçının, yalnızca geçtiğimiz ekim ayı boyunca 63 farklı müzayede ve müzedede çalışmaları yer aldı ve gösterildi. Nara’nın Knife Behind Back (2000) isimli eseri Sotheby’s'de tahmin edilenin çok daha ötesinde, 24.9 milyon dolara  alıcı buldu ve bu, sanatçının en büyük satışı oldu. Böylece daha geçen mayıs ayında kırdığı rekoru geliştiren sanatçı, sanat piyasasında ne denli cazip biri hâline geldiğini de kanıtladı.


Mrinalini Mukherjee
​1949, Mumbai, Hindistan doğumlu. 2015, Yeni Delhi, vefat.

Mrinalini Mukherjee’nin Met Breuer’de segilenen eserleri Hintli sanatçı Mrinalini Mukherjee'nin New York’ta nasıl bir heyecanla karşılandığını göstermesi bakımından ön plana çıktı. Sanatçının Amerika’daki bu ilk büyük sergisi birçok eleştirmen tarafından çok başarılı bulunurken aynı zamanda gelecek projelerin de ipuçlarını verdi. Ekim ayında Delhi merkezli Nature Morte galerisinde de çeşitli heykelleri sergilenen sanatçı, Londra’daki müzayedelerde de farkını ortaya koymuştu.

Mickalane Thomas
​1971, Camden, New Jersey doğumlu. New York’ta yaşıyor ve çalışıyor.

Mart ayında Mickalane Thomas tarafından çekilen çeşitli aktivist, sanatçı ve entelektüellerin fotoğrafları Out dergisinin kapağını süsledi. Binbaşı Griffin-Gracy, Barbara Smith, Turmalin, Alicia Garza ve Charlene Carruthers gibi isimler Thomas’ın renkli ve zengin motiflerle dolu tarzı içerisinde kendilerini adeta yeni kimlikler kazanmış gibi buldular. Ayrıca Thomas’ın solo gösterimleri de Galerie Nathalie OBADIA 'da büyük yankı uyandırdı. Just Just Whisper Away (2008) adlı resmi, New York'taki Christie's'de yaklaşık olarak 500 bin dolara alıcı buldu ve sanatçının rekorunu geliştirmesini sağladı.

KAWS
​1974, Jersey City, New Jersey doğumlu. New York'ta yaşıyor ve çalışıyor.

KAWS (a.k.a. Brian Donnelly) eserleri son yıllarda en fazla rağbet gören sanatçıların başında geliyor. 2019 yılının başlarında, Simpsonlar ile ilgili bir tuvali müzayedede 14,8 milyon dolara satılırken aslında bu onun büyük satışlarından sadece biri olarak kayıtlara geçti. Her ne kadar eserleri çeşitli eleştirmenler tarafından eleştirilse de aslında pop ve kültürel değişimi eserlerinde kullandığı biçimiyle KAWS kendisine ait özel bir yer inşa etti. Dünyanın önde gelen kuruluşlarıyla yaptığı anlaşmalar da onun hızlı yükselişinin bir başka yanını işaret ediyor.

Nan Goldin
​1953, Washington, DC doğumlu. New York'ta yaşıyor ve çalışıyor.

Victoria ve Albert Müzesi'nde eserlerini gördüğümüz Nan Goldin, Art Review’e göre sanat dünyasının son yıllardaki en güçlü kişiliklerinden biri. Anti-Sackler aktivist grubu Prescription Addiction Intervention Now veya diğer adıyla PAIN ile çalışmalarını sürdüren sanatçı, 2017’den beri etkin bir şekilde eserlerini görünür kılıyor. 2019 yılında aslında Goldin’in sesini daha fazla duyurmasını sağladığını ve solo çalışmalarını da ön plana çıkardığını söyleyebiliriz. 

Michael Rakowitz
1973, New York doğumlu. Chicago'da yaşıyor ve çalışıyor.

2019 Whitney Bienali'ne katılmayı reddettiğinde birçok soruyu peşinden sürükleyen sanatçı Michael Rakowitz, özel müze finansmanının etiği hakkında ulusal bir tartışma başlattı. Amerika ile Meksika sınırında yaşanan çatışmalar ve problemler giderek artarken Rakowitz’e Decolonize This Place isimli aktivist grup da katıldı. Sınırda gerginlik sürerken tüm bu politik problemleri eleştiren sanatçı, aynı zamanda sanat dünyası içerisinde de birçok problemi görünür kıldı. Son olarak MoMA yöneticilerinin tuhaf iş ilişkilerine değinen Rakowitz, manşetlerde yer almayı sürdüreceğe benziyor.


Emily Kame Kngwarreye
1910, Soakage Bore, Avustralya doğumlu. 1996, Alice Springs, Avustralya, vefat.

Gagosian’da “Desert Painters of Australia” isimli sergisiyle adını duyuran Emily Kame Kngwarreye, uzun yaşamı boyunca birçok eser üretti. Özellikle Avustralya’daki Aborjinler’in hayatlarına ve yaşam biçimlerine odaklanan Emily Kame Kngwarreye uzun bir zaman için görmezden gelinen bu insanları sanatına taşıdı. Organik şekilleri, kullandığı renk ve motiflerle ön plana çıkan Kngwarreye’nin geçtiğimiz yıl içerisinde Untitled (1990) isimli eseri 250 bin, Summer Celebration (1991) ise 300-500 bin arası bir değerle satışa sunuldu.

Rugilė Barzdžiukaitė, Vaiva Grainytė ve Lina Lapelytė

Rugilė Barzdžiukaitė, Vaiva Grainytė ve Lina Lapelytė, 2019 Venedik Bienali'nin Litvanya pavyonuna sıra dışı bir opera düzenledi. Venedik’te bir anda büyük sükse yapan grup, aynı zamanda Altın Aslan Ödülü ile de ödüllendirildi. Sanat, film yapımcılığı, tiyatro, müzik ve yazı alanlarındaki yeteneklerini bir araya getirerek eser üreten üçlü, son olarak da iklim değişikliği ve küresel ısınma konularına değindikleri Sun & Sea (Marina) 'yı (2019) isimli eserlerini sahneledi ve büyük yankı uyandırdı.

Doris Salcedo
1958, Bogota, Kolombiya doğumlu. Bogota'da yaşıyor ve çalışıyor.

Doris Salcedo, geçtiğimiz ekim ayında sanat dünyasının maddi anlamda en büyük ödüllerinden biri olan Nomura Sanat Ödülü’nü kazandı ve 1 milyon dolar'ın sahibi oldu. Kolombiya’da doğan sanatçı, çocukluğundan gelen ve otobiyografik bir yanı da olan savaş ve şiddet konulu çalışmalarıyla tanınıyor. Nomura’nın müdürü olan Hajime İkeda Salcedo için şu ifadeleri kullanıyor ve aslında onun güncel sanat içerisindeki konumunu başarılı bir şekilde yansıtıyor: “Doris Salcedo, değişimden uzak durmuyor, aksine oyun değiştirici olarak belirleniyor.”

Isaac Julien
1960, Londra, İngiltere doğumlu. Santa Cruz, California ve Londra’da yaşıyor ve çalışıyor.

Son yıllardaki önemli video çalışmalarıyla ön plana çıkan Isaac Julien’i bu konuda yakalayabilecek başka bir isim yok gibi. Son olarak Frederick Douglass'ın hayatını farklı açılardan ele alan çalışmalar yapan Julien’in eseri New York'taki Metro Pictures'da geçtiğimiz mart ayında gösterilmeye başlandı. Miami Beach’ten New York City’e kadar videoları birçok farklı şehirde gösterilen sanatçı, aynı zamanda desteklediği ve beraber çeşitli çalışmalar yürüttüğü isimlerle de biliniyor. Oldukça üretken bir yılı ardında bırakan Julien, University of California’da da akademik kariyer için ilk adımları attı.


Yayoi Kusama
1929, Matsumoto, Japonya doğumlu. Tokyo'da yaşıyor ve çalışıyor

Yayoi Kusama'nın 2019’un Şükran Günü’nde gösterilmesi planlanan Love Flies the Sky (2019) isimli eseri merakla bekleniyor. Kasım ayında David Zwirners’te “Every Day I Pray for Love” isimli sergisi açılan Yayoi Kusama, New York’ta “Infinity Mirror Room” adlı sergisini de geçtiğimiz günlerde tamamladı. Zwirners’teki gösterimine 75 binden fazla ziyaretçinin katıldığı Kusama, Love is Calling (2013) ve All the Eternal Love I Have for the Pumpkins (2016) gibi çalışmalarıyla biliniyor.

Jeff Koons
​​
1955, York, Pennsylvania doğumlu. New York’ta yaşıyor ve çalışıyor.

2019’un mayıs ayında Christie’de Rabbit (1986) isimli meşhur heykeli 91 milyon dolara satılan Jeff Koons, yaşayan sanatçılar arasında dünyanın en pahalı eserini üreten olmasıyla dikkat çekiyor. Paris’teki Bouquet of Tulips (2016–19) çalışmasıyla da bilinen Koons, ikonik heykelleri ve çalışmalarıyla kendisinden sıkça söz ettiriyor. Oxford University Ashmolean Museum’da kendi küratörlüğünde eserlerini sergileyen sanatçı, uluslararası ünüyle eserlerini üretmeye  devam ediyor.

Çeviri: Abdullah Ezik

0
16315
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage