16 MART, SALI, 2021

Pandemi, Suç, Aşk ve Dans: Seni Buldum Ya!

Sinemamızın auteur yönetmenlerinden Reha Erdem’in pandeminin etkisiyle değişen hayatlarımızdan yola çıkarak yazıp yönettiği ve Zoom üzerinden çektiği kara komedisi Seni Buldum Ya! izleyiciyle buluştu. Mubi’de gösterime giren Seni Buldum Ya!’ya dair merak ettiklerimizi editörlerimiz Begüm Kakı ve Damla Merve Pekdoğan, filmin oyuncularından Tilbe Saran ve Tansu Biçer ile konuştu.

Pandemi, Suç, Aşk ve Dans: Seni Buldum Ya!

Pandemi ile geçen bir yılın ardından eski hayatımıza gözlerimiz yaşlı bakıyor ve el sallıyoruz. Sonu ne zaman gelecek bilemediğimiz bu dönemin artık kendi içinde bir üretime dönüştüğünü de görüyoruz. Pandemi etkisi altında ortaya pek çok iş çıkartılıyor. Filmleriyle sinemamızda kendine özel bir yer edinen yönetmen Reha Erdem de “pandemi günleri filmi” diyebileceğimiz Seni Buldum Ya! ile çıkıyor seyirci karşısına. Hiçbirimizin alışık olmadığı bu süreçte alışık olmadığımız bir film deneyimi sunuyor. Neredeyse tüm fiziksel görüşmelerin taşındığı görüntülü konuşma uygulaması Zoom üzerinden çektiği filmde çevrim içi bir suç ağı ve bu ağa takılan kurbanların trajikomik hikâyelerini anlatıyor. Ömer Atay ve Serra Ciliv’in yapımcılığını üstlendiği filmde Serkan Keskin, Nihal Yalçın, Bülent Emin Yarar, Ezgi Mola, Taner Birsel, Tilbe Saran, Esra Bezen Bilgin, Tansu Biçer ve Ecem Uzun rol alıyor. Ev yapımı tadında, her oyuncunun kendi özel alanında kendi için yazılmış rolleriyle izlediğimiz Seni Buldum Ya! maskelerimiz olmadan asla dediğimiz bu dönemde sinemaya duyduğumuz hasreti gideriyor.

Pandemiyle birlikte hayatın bildiğimiz şekli ciddi değişikliğe uğradı ve ister istemez yeni bir yaşam tarzına adapte olmaya başladık. Dijital ortamda çekilen Seni Buldum Ya! için teklif geldiğinde karar verme aşamanızda neler etkili oldu, ne düşündünüz? 

Tilbe Saran: Düşünmedim. 2-3 gün diye gittiğim köyümüzdeydim. Doğanın ortasında Reha’dan yıllardır gelmesini beklediğim teklifi duyunca “yaşasın çok eğleneceğiz” diye düşündüm. İşin teknik kısmını zaten onların halledeceğini de bildiğimden rahattım. Üstelik saydığı isimlerle insan yelkensiz denize çıkar!

Tansu Biçer: Öncelikle Reha Erdem’in böyle bir teklifte bulunması etkili oldu tabii. Pandemide kapanma başladıktan sonra bu yöntemle yapılmış birkaç örnek görmüştüm. Kısa film, dizi formatlarında. Uzun metraj denendi mi bilmiyorum. Beni cezbeden şey, çekim şekli değil de, onu Reha Erdem’in denemek, görmek ve onunla  eğlenmek istemesiydi. Oyuncu kadrosu var tabii bir de. Hem Reha Erdem ile çalışıyorum, hem de böyle bir kadroyla. Daha ne olsun.

Fiziksel çekim sürecinden farklı bir çekim süreci gerçekleşti hatta bunu “ev yapımı” olarak adlandırabiliriz. Mekânlar için oyuncuların kendi özel alanlarının tercih edildiğini biliyoruz. Filmdeki rolünüze hazırlanma, ortamınızı filme adapte etme sürecinizden bahsedebilir misiniz? 

Tilbe Saran: Kaldığımız yer zaten hem ev hem çalışma mekânı olarak tasarlandığından özel alanımda bir iş yapıyormuş gibi hissetmedim. Tam tersine mekânın böyle bir vesileyle kullanılıyor olması çok hoşuma gitti. Elbette kamera için düzenlenmesi gerekti ama o da işin -ne tuhaf- benim açımdan en keyifli kısmı oldu. Biraz telaş ettimse de Atölye Portakallık’ın yaratıcısı mimar arkadaşım Engin İyimen’in de yanımda olması ve birlikte mekânı dönüştürme macerası hoş bir yolculuk oldu. Keza kostümlerin de sette yapıldığı gibi önceden üç sahne için mekân içinde denenip renklerine, aksesuarlara karar verilmesi beni hemen havaya soktu. Hatta kostüm odası bile yaptım! Çekim sabahı erkenden makyajımı yapıp, gene köyde kalan bir başka arkadaşım Esin’in yazıcısından bastığımız senaryomu kahvemi alıp beklemeye başladım... Yani biz kendimizi bayağı sette hissettik! Scriptgirl, set design... Tam kadro çocukken oyun oynadığımız kadar ciddiyetle eğlendik.

Tansu Biçer: Gerçekten ev yapımı oldu. Kullanılan her şey eve ait eşyalar. Özellikle film için dışarıdan bir şey gelmedi. Önce Reha Abi anlattı durumu ve karakteri. Nasıl bir ortam istediğini söyledi. Sonra da çekim öncesi bilgisayar ekranında bir buluşup, kadraja göre yerleştirmeleri yaptık ve ışıkları kurduk. İşin güzel tarafı evin salonu bir süreliğine şekil değiştirdi ve set oldu. Gündüz prova yapıp akşamına çekmiştik yanlış hatırlamıyorsam. O gün içerisinde salona girince hep sete girmişim gibi hissettim gerçekten. O his eğlenceliydi. Role hazırlanma sürecinde belirgin bir fark olmadı. En önemlisi beni ayağa kaldırdı. Bu da bana çok iyi geldi.   

Fiziksel olarak bir arada bulunamadığınız bu filmin çekimleri nasıl gerçekleşti? Yönetmen Reha Erdemin yönlendirmeleri nasıl oldu? Nasıl bir yol izlediniz?

Tilbe Saran: Reha ile önceden mekânları, arka planları belirlemek, internet bağlantılarını kontrol etmek için üç kez yine Zoom’dan bağlandık. Çekim günü de son kontrollerini yaptıktan sonra ekranımda tam da yüzünü seçemeden sesini duyarak ve karşımda Serkan’ı hayal ederek, küçük oyunlar ekleyerek oynadım. Fakat sahiden o kadar kendi aramızda” eğleniyor gibiydik ki bir yandan da filmi görünce Rehaya bir kez daha hayran oldum.

Tansu Biçer: Evi sete dönüştürdükten sonra, bilgisayara bir yer belirledi Reha Abi. Oradan da kımıldatmadık sonrasında. Serkan’ın repliklerini kendisi verdi. O da bir deneyimdi benim açımdan. Çünkü herkesin ne oynadığını bildiği için, bir yandan replik verirken, bir yandan da düşündüğünü ve kafasında bir plan yapıyor olduğunu anlıyordum. Bu çok hoşuma gitti. Hem oyuncu arkadaşıma oynuyordum, hem de yönetmenin monitör başındaki hâlini görüyordum. Onu, beni çekerken izlemiş oldum aslında. Monitörün içinden ona bakmak gibiydi.

Sizin için bu film hem çekimler hem de sonrasında ortaya çıkan iş açısından nasıl bir deneyim oldu? Pandemi şartlarında bu projede yer almak sizin ne ifade ediyor?

Tilbe Saran: Her şeyden önce müthiş bir belge. İzlerken herkes kendi ev hâlini, ruh durumu dalgalanmalarını yakalayacak. Neredeyse dünyanın her yerinde aynı cümlelerin kurulduğu, aynı sıkıntıların yaşandığı, yaşama dair aynı soruların sorulduğunu bize tatlı bir aşk hikâyesi aldanışı tadında aynalıyor. Yaşam ve ölüm arasında anlam bulmaya çabalayan insanoğlunun en değerli yaratısı sanat. Bu çabasına, böylesine özgün bir işe beni de ortak ettiği için Reha’ya çok teşekkür ederim.

Tansu Biçer: Hiç bir hesap yapmadan, bir şey olmazsa da anı olur gibi bir bakışla çekildi film. Reha Erdem’in böyle yaklaşıyor olması beni çok rahatlattı açıkçası. O durumda ihtiyaç olan bir yaklaşımdı bu. İnsanın harekete geçmesini kolaylaştıran, fazla yük yüklemeyen bir yaklaşım. Bu da oynarken bir rahatlık verdi bana. Gerçekten güzel bir deneyim ve anı oldu. Sonrasında filmin Mubi’ye gitmesi de ayrıca çok güzel oldu.  

0
8746
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle