20 EKİM, PAZARTESİ, 2025

İstanbul ile Yaşayan Bir Festival: 29. İstanbul Tiyatro Festivali

Bu yıl 29’uncu kez dünyadan ve Türkiye’de yapımları ağırlayacak İstanbul Tiyatro Festivali’nin hazırlık sürecini, öne çıkan başlıklarını ve merak ettiklerimizi programlama yöneticisi Handan Uzal Dündar ile konuştuk.

İstanbul ile Yaşayan Bir Festival: 29. İstanbul Tiyatro Festivali

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından, Koç Holding Enerji Grubu Şirketleri Aygaz, Entek, Opet ve Tüpraş eş sponsorluğunda düzenlenen 29. İstanbul Tiyatro Festivali açılışını 20 Ekim akşamı 80. yaşını kutlayan köklü dans topluluğu Scapino Ballet Rotterdam’ı Arvo Pärt’in ruhani müziğiyle buluşturan, yıldız koreograf Marcos Morau imzalı Katedral ile yapıyor. Programı 10 yerli, 6 yabancı oyundan oluşan festivalin küratörlüğünü bu yıl da Mehmet Birkiye gerçekleştiriyor. New York Üçlemesi, Faust, Bir Kadının Kavgaları ve Dönüşümleri gibi edebiyat uyarlamaları öne çıkarken İKSV Erişilebilir Sanat Partneri DenizBank’ın katkılarıyla hayata geçirilen, Teatro La Plaza’nın sahnelediği, Down sendromlu sekiz oyuncunun rol aldığı Hamlet, İKSV’nin kapsayıcılık ve erişilebilirlik çalışmalarının ilk adımlarından biri olarak izleyiciyle buluşuyor. Festivalin Odeabank iş birliğiyle sahne sanatları alanında kadın üretimini görünür kılmak için sürdürdüğü “Bu İşte Bir Kadın Var” teması bu yıl İlyas Özçakır rejisiyle Aşağıdaki Pencere ve Belçika’dan Flaman Kraliyet Tiyatrosu KVS yapımı Bovary yapımlarını kapsıyor. Genç sanatçı ve toplulukları desteklemeyi amaçlayan “Yeni Arayışlar” bölümü, bu yıl Televizyonun Karşısında Özel Mülkiyetin Kökeni Üzerine Düşünürken UyuyakalmışımBabamın Sesine UyandımCehennem Çiçeği ve Jonas’la Evlenmek ile devam ediyor. Festivalin özel projeleri ise İstanbul Mon Amour: Pera’nın Karanlık OdasıAçık MülkAşk Yolunda İstanbul’da Neler Olmuş: Çerkes Rıdvan’ın Dolabı oluyor. 22 Kasım tarihine kadar devam edecek İstanbul Tiyatro Festivali’nin ayrıntılarını programlama yöneticisi Handan Uzal Dündar’a sorduk.

Bu yıl 29’uncu kez düzenlenen, kültür sanat dünyamız için önemli olan İstanbul Tiyatro Festivali’ni hazırlamanın sorumluluğunu, işin mutfağında olmayı nasıl tanımlarsınız?

Festival hazırlığı hem çok keyifli hem de oldukça stresli bir süreç. 2011’den beri ekipteyim; her yılın kendine özgü bir heyecanı, krizi, gündemi oldu. Bizim gibi hareketli bir ülkede uluslararası bir organizasyon yürütmek zor ama sahnede iyi bir iş izlediğimizde hissettiğimiz o kalp çarpıntısı devam etmemizi sağlayan en büyük motivasyon oluyor.

1. Biz Kimiz? ©Jerome Quadri
2. Bovary ©Danny Willems
3. New York Üçlemesi 
4. Katedral ©Bart Grietens
5. Oyun İçinde Oyun

İstanbul Tiyatro Festivali, ulusal ve uluslararası yüzlerce oyunu İstanbul sahnesine çıkardı, yan etkinliklerle, söyleşilerle, konuklarıyla bir hafıza, miras yarattı bugüne kadar. Bu miras bir yol gösterici olarak nasıl konumlanıyor sizler için?

Programlama yaparken bu hafızayı önce bizim unutmamamız, sonra izleyicinin hafızasını canlı tutmamız gerekiyor. 20 yıl boyunca sevgili Dikmen Gürün’ün emekleriyle festival hem yerelde hem uluslararası alanda güçlü bir yer edindi. Ben 19. festivalden beri bu süreci deneyimliyorum; öncesini kataloglardan, izleyicilerden ve eski ekiplerden dinleyerek öğrendim. Festival katalogları ve Leman Yılmaz’ın hazırladığı 20. edisyon kitabı bizim için çok önemli kaynaklar. Geçmişe bakmak, geleceği şekillendirmek için gerçekten yol gösterici oluyor.

Festival durağan bir yapıya sahip değil. Özellikle 2022 yılında Işıl Kasapoğlu ile başlayan ve Mehmet Birkiye ile devam eden küratöryal yapıya geçti. Bu değişikliğin festivale katkıları neler oldu?

Festivalin farklı perspektifler sunmasını ve daha dinamik bir program oluşturulmasını sağladı. Pandemi sonrası bir yenilikle başlayan bu yapı, izleyicilerimize bambaşka keşifler yapabilecekleri kapılar açtı. İzleyicilerimizin gösterdiği ilgi, bu sistemin karşılık bulduğunu gösteriyor.

Uzun soluklu bir festivalin temsilcileri olarak; değişen dünyada, dönüşen kültür politikaları etkisi altında, kültür sanat ekosistemi içerisinde festivalin varlık ve özgürlük alanını korumak için hangi stratejilere başvuruyorsunuz?

Dünya değişiyor ama ülkemizdeki dinamizm başka hiçbir ülkeyle karşılaştırılamayacak durumda. Festivalin hem çağdaş hem de zamanın ruhunu yakalayan bir program sunmasına özen gösteriyoruz; ancak gündelik olanın hızına kapılmamaya da dikkat ediyoruz. Ülkemizde bugün iptal-kültürüne maruz kalan bir şeyin yarın göklere çıkarılması mümkün. Biz bu iki uç arasında bir denge kurmaya çalışıyoruz.

1. Jonas'la Evlenmek
2. Bir Kadının Kavgaları ve Dönüşümleri 
3 Cehennem Çiçeği
4. Aşk Yolunda İstanbul’da Neler Olmuş: Çerkes Rıdvan’ın Dolabı 

Festivalin bu seneki başlığı “İstanbul Kaç Perde”. Bu başlık 29. İstanbul Tiyatro Festivali’ne nasıl bir zemin oluşturuyor?

Aslında program kampanyaya zemin hazırlıyor. “Tiyatro hayatın olduğu her yerde” yaklaşımıyla ajansımız bu başlığı önerdiğinde çok etkilendik. Farklı sahneleme biçimleri ve tiyatro sahnesi olmayan mekânlarda gerçekleşecek oyunların altını çizmek istedik. Festival bu şehirle yaşayan, nefes alan bir yapı. Bir ay boyunca tiyatro ve dans coşkusunu şehrin her yerine yayarken, izleyiciye kente farklı bir yerden bakma fırsatı sunmayı hedefliyoruz.

Bu yılki festival altı yabancı, on yerli yapımdan oluşuyor. Festivalin 29’uncu edisyonuna nasıl hazırlandınız? Bu edisyonun hikâyesi nedir?

Bol bol okuyarak ve izleyerek hazırlandık. Festivalin tek bir teması hiçbir zaman olmadı; bölümler ve alt başlıklar oldu. Ancak bu yıl özellikle edebiyat uyarlamaları öne çıkıyor. Romanları tekrar okuyup sahne uyarlamalarıyla karşılaştırdık. Programda altı uluslararası yapım var ama bu seçime ulaşabilmek için en az 60 yapım izledik.

Programı oluştururken artistik kriterleriniz arasında neler vardı? Uluslararası prodüksiyonlarla yerli oyunlar arasında nasıl bir diyalog kurdunuz?

Küratörümüz Mehmet Birkiye’nin bu yıla dair bir akış fikri vardı. Elbette her hayali gerçekleştiremiyoruz; finansal nedenler ya da turne takvimleri engel olabiliyor. Edebiyat uyarlamaları odağını hem yerli hem uluslararası yapımlar için kurmaya çalıştık.

1. Aşağıdaki Pencere 2. Televizyonun Karşısında Özel Mülkiyetin Kökeni Üzerine Düşünürken Uyuyakalmışım, Babamın Sesine Uyandım ©Noyan Ayturan 3. Faust 4. Açık Mülk 5. İstanbul Mon Amour: Pera’nın Karanlık Odası 6. Fora

29. İstanbul Tiyatro Festivali’nde yerli yapımlar bu sene öne çıkıyor. Festivali sezondan bağımsız düşünmemiz imkânsız elbette. Bu sene de pek çok oyun önce İstanbul Tiyatro Festivali’nde prömiyer yapacak. Festivalin yerli yapımlarını seçerken projelerin değerlendirilmesinde sizin için önemli olan kriterler neler oluyor?

En önemli kriter, oyunların festival programı içinde bir yer bulabilmesi. İzleyiciler için bir çerçeve çizmek istiyoruz. Ayrıca daha önce karşılaşmadıkları sanatçı ve topluluklarla tanışmaları için alan açmaya önem veriyoruz.

Festival açılışını uluslararası yapımlardan biri olan Katedral ile yapıyor. Ayrıca bu sene İKSV’nin kapsayıcılık ve erişilebilirlik çalışmalarının ilk adımlarından biri olarak Down sendromlu sekiz oyuncunun rol aldığı “Hamlet” göze çarpıyor. Festivalin programından öne çıkan başlıklardan, ekiplerden genel bir çerçevede bahseder misiniz?

Festivalin açılış ve tek dans gösterisi olan Katedral / Arvo Pärt ile Bir Akşam’ın koreografı Marcos Morau, Avrupa’nın en beğenilen koreograflarından biri ve ilk kez İstanbul’da olacak. İlk kez festivalimiz vesilesiyle İstanbul izleyicisiyle buluşacak olması bizim için önemli. Beş yıldır Odeabank’ın tema sponsorluğunda sürdürdüğümüz “Bu İşte Bir Kadın Var” bölümünde yurt dışından Carme Portacelli’nin sahnelediği Bovary, yerli programda Alis Çalışkan’ın Aşağıdaki Penceresi yer alıyor. Geçen yıl başlayan ve İKSV Genç Sanatçı Fonu ile desteklenen “Yeni Arayışlar” bölümünde yeni sözler söylemek isteyen sanatçı ve topluluklar bulunuyor. Bu yıl ilk kez Deniz Bank partnerliğinde erişilebilirlik ve kapsayıcılık çalışmaları kapsamında Perulu Teatro La Plaza’nın Down sendromlu sekiz oyuncuyla sahnelediği Hamlet programa dahil edildi. Türkiye Down Sendromu Derneği ile çalışmalar yürütüyoruz; festivalin açılışını derneğin dans topluluğu Dans+1 yapacak. Hamlet ve Dans+1 ekipleri birlikte atölye yapma fırsatı bulacak. Ayrıca festival ekibinde bu yıl down sendromlu iki kişi görev alacak. Amacımız sahnede ve sahada kapsayıcı bir alan yaratmak ve uzun vadede festival deneyimini herkes için mümkün kılmak.

Sizin için özellikle “keşfedilmesi gereken” bir oyun/yazar/yönetmen/oyuncu var mı? İzleyiciye küçük bir ipucu verir misiniz?

Keşfedilmesi gereken koreograf Marcos Morau (Katedral); keşfedilmesi gereken topluluk Reka Kolektif (Jonas’la Evlenmek); keşfedilmesi gereken yönetmenler Chela de Ferrari (Hamlet) ve Carme Portacelli (Bovary) ve keşfedilmesi gereken yazar için ise Alis Çalışkan (Aşağıdaki Pencere) diyebilirim.

İstanbul Tiyatro Festivali Programlama Yöneticisi Handan Uzal Dündar ©Fatih Yılmaz

Festival izleyicisinin oyunlardan nasıl bir deneyimle ayrılmasını amaçlıyorsunuz? Bu noktada izleyicilerin yorumlarının bir sonraki edisyonu hazırlarken etkisi oluyor mu?

İzleyicilerin sorularla ve süregelen hislerle ayrılmasını arzuluyoruz. Salonda yaşanan duyguların onları bırakmamasını, ara ara kendini hatırlatmasını istiyoruz. Yorumlarını her zaman duymaya çalışıyoruz; hemen bir sonraki edisyona yansımasa bile gelen tüm geri bildirimleri mutlaka cebimize koyuyoruz.

Son olarak 29. İstanbul Tiyatro Festivali’nin sizin açınızdan deneyimi, bu yılın programına baktığınızda zihninizde oluşan duygu ve düşünceler hakkında neler söylersiniz?

Program hazırlığı ülkemiz için oldukça zor bir döneme denk geldi. Böyle zamanlarda sanatçılar için üretmek kolay olmuyor ama biz festivalin etrafına ve festivalin varlığına sığındık. Festival bence kendini akışa bırakıp yeni bakışlara açık olunca çok güzel deneyimleniyor. Her festival bizim için farklı bir heyecan; bizi heyecanlandıran şeyleri izleyiciyle paylaşmak için sabırsızlanıyoruz.

* İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından Koç Holding Enerji Grubu Şirketleri Aygaz, Entek, Opet ve Tüpraş sponsorluğunda düzenlenen 29. İstanbul Tiyatro Festivali’nin programı tiyatro.iksv.org adresinde; biletler passo.com.trde.

0
983
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage