30 OCAK, PAZARTESİ, 2017

Ev’vel Zaman İçinde Bir Kentsel Dönüşüm Hikâyesi

 20. İstanbul Tiyatro Festivali’nde prömiyerini gerçekleştiren, Funda Eryiğit, Bedir Bedir ve Esme Madra’nın rol aldığı Ev’vel Zaman, seyirciyle buluşmaya devam ediyor. İnsanın en temel ihtiyaçlarından biri olan barınmanın birliğini oluşturan mekânları dönüştürmeye adamış bir sisteme birinci gözden bakan oyun üzerine bir inceleme.

Ev’vel Zaman İçinde Bir Kentsel Dönüşüm Hikâyesi


Oyunların devasa dekorlara, gözalıcı ışıklandırmalara ihtiyacı olmadan basit ama ifade açısından zengin olan görünümle de gerçekleşmesinin mümkün olabildiğini göstermesinin, anlatıcısının yeteneğiyle doğrudan ilişkili olduğuna inanıyorum. “Mekân”, “yuva”, “yıkım”, “dönüşüm”, “köklerden ayrılma” ve “aile” kelimelerinin birer kolunu oluşturduğu çarkta izlenen Ev’vel Zaman da bu yalınlıkta bir oyun.


©Aras Selim Bankoğlu

Öznel beğeni noktasında her zaman toplumsal dertlerle uğraşan oyunlara ilgim diğerlerine göre biraz daha fazla oluyor. Bu belki de görünen, bilinen bir olayın, başkasının gözünden nasıl göründüğünü bilme isteğiyle alakalıdır. Bu oyunun “derdi” ise her gün içinden geçtiğimiz, bir zamanlar geride bıraktığımız ama bizim kişisel ve toplumsal hafızamızın en temel ögesi olan “mekân”ın yıkılması ya da durun şöyle demeliyim galiba: Dönüştürülmesi.

Kentsel dönüşüm, adı altında yıllardır devam eden bitmeyen inşaatlar, iş makinaları, trafikte toplu taşıma araçlarından çok gördüğümüz hafriyat kamyonları, “kentsel dönüşüm proje alanıdır” tabelaları ve değişime tabi tutulmuş sokaklarında koşturduğumuz semtlerimiz, komşularımız, anılarımız… Bu bahsettiklerimin herkese tanıdık geldiğini hatta birçoğumuzun maruz kaldığı örüntüler olduğunu düşünüyorum, özellikle İstanbul’un dağı, taşının inşaat olduğu şu zamanlarda.

©Ali Güler

Oyunun yazarı ve yönetmeni Gülce Uğurlu da metnini dönüşüme mahkum edilmiş İstanbul’u, köklerimizden sökülüp atılan bizleri, insan ve mekân ilişkisi bağlamında oluşturmuş. Oyunda Funda Eryiğit ve Esme Madra iki kız kardeşe, Bedir Bedir ise hem bir anlatıcı hem de kızların çocukluk arkadaşı rolüne hayat veriyor. Üçü de üzerlerine biçilen rolleri oynamıyor, günlük hayatta her zaman karşılaşabileceğimiz insanların birer görüntüsüne bürünüyor. Sağdan sola, önden arkaya beşerli dizilmiş, her işe yarayan doksan derecelik açıyla birleştirilmiş tahtalar oyuncularla bir o tarafa bir bu tarafa taşınan hareketli bir dekor işlevi görüyor. Bunlar kimi zaman semtin sokaklarını, kimi zaman kıymetli antika bir yemek masası takımını, kimi zaman evlerin üçgen çatılarını, kimi zamansa mahallelerimizin yerini işgal eden rezidansların gövdelerini temsil ediyor. Oyundaki ritmik ve düzenli hareketliliğin sürekliliği dinamizm katan önemli bir nokta. Karakterlerin kostüm ve rollerindeki sadelik oyunun takip edilmesinde, gözün ayrıntılarla boğuşmamasında yardımcı oluyor.

©Ali Güler


İstanbul’un kıyısında kalmış, bir semtte anılarının büyük çoğunluğunda anneannelerinin ve eski müstakil bahçeli evlerinin yer aldığı iki kız kardeş Veda(Esme Madra) ve İlkin(Funda Eryiğit). İlkin, devinimin hiç bitmediği kent merkezinden anılarına sığınan, Veda ise sıkışıp kaldığı bu yerden kurtulmak isteyen bir karakter. Erdem(Bedir Bedir) ise çocukluğundan bu yana babasının baskısı altında büyüyen İlkin’in hem çocukluk arkadaşı hem de kentsel dönüşüm avcılarından bir “mimar”. Karakterlerin çocukluktan yetişkinliğe kadar içlerinde yer eden anıları, çıkamadıkları bunalımları, kaybetmekten korktukları ve gördükleri rüyaları onları tanımamızda yardımcı oluyor. Rüyalar insanların kişilikleri, değer yargıları, motivasyonları ile ilgili ipuçları verir. Hatta öyle ki en özel düşüncelerimizi de, dile getirmekten korktuğumuz endişelerimizi de ele verir. Tüm gündelik dertlerin içinde karakterlerin düştükleri rüyalar da bizlere onların kişiliklerine ve korkularına dair ipuçları veriyor. Üstelik dışarıda hızlı ve kanunlarla çerçevelenmiş hukuksuz bir dönüşüm yaşanırken.

Konunun tanıdık oluşu, oyunun akışında konudan çok kişilerin bireysel hikâyelerini takip ettiriyor. Hayatlarındaki dertlerin tam ortasına hızlıca giren bu baş döndürücü kuralsız dönüşüm, yıkımın korkunç sesi, talep edilmeyen bir değişimin içine çekilme ve köklerden ayrılmak zorunda kalma Ev’vel Zaman’ın akışında baş köşeleri tutuyor.

0
7517
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle