
7-8-9 Kasım tarihlerinde dördüncü kez gerçekleşecek müzik festivali “Bu Festival Bizim”e dair Kreşendo Kurucu Direktörü Beril Sarıaltun ve Paribu Art Direktörü Özge Bakırçalı ile konuştuk.
Kreşendo tarafından düzenlenen, keşif dolu müzik programı kadar ilham verici buluşmalarıyla da katılımcıları heyecanına ortak eden, neşe ile şehre kök salan “Bu Festival Bizim” bu yıl dördüncü kez 7-8-9 Kasım tarihlerinde Paribu Art iş birliği ve Komünite’nin katkıları ile müzikseverlerle buluşacak. Festivalin hem konserleri hem de buluşmaları ve atölyeleri İstanbul’un kültür sanat haritasına yakın zamanda eklenen Paribu Art ve Komünite’de gerçekleşecek.
Festivalin Paribu Art sahnesinde, Σtella, ALEYNA TİLKİ, Nubiyan Twist, Saliah, ZOZO, Greentea Selecta, Soft Analog, 2 MUCH!, Melis Karaduman, Göksu, Dream Wife, The Space Lady, Eriç, TurkodiRoma, ve Sren performanslarını sergilerken; festivalin bir diğer durağı olan Komünite’de ise MAY, Shangri La, Sıla Argun, Okay Kaya ve Derdo Disco sahne alacak.
Bu yıl “köklenme” teması ile hayata geçen festivalde katılımcı sanatçılar kadar gerçekleşecek atölye ve konuşmalar da yaratılan kültüre katkı sunacak. Hem festivalin dört yıllık yolculuğunu hem de bağımsız bir festivali hayata geçirip yaşatmanın detaylarını Kreşendo Kurucu Direktörü Beril Sarıaltun ve Paribu Art Direktörü Özge Bakırçalı’dan öğrendiğimiz bir söyleşi gerçekleştirdik.

Beril Sarıaltun ile "Bu Festival Bizim"
Bu yıl dördüncü kez gerçekleşecek “Bu Festival Bizim”in dört yıllık yolculuğunu nasıl tanımlarsın? Dördüncü yılında düşlediklerinizi ne ölçüde gerçekleştirdiniz?
Yıllar içerisinde gelişen seyircisiyle, topluluğuyla, “Bu Festival Bizim”i mümkün kılan çalışanlarla ve gönüllülerle büyüyen bir yolculuk. Yolculukta engebeler mevcuttu, fakat günün sonunda başardıklarımızdan dolayı oldukça mutluyuz. Hayallerimizi gerçekleştirmemize yardımcı olan destekçilerimiz, partnerlerimiz sayesinde Kreşendo’nun müzik endüstrisinde belli ölçekte bir alan açabildiğini düşünüyorum. Bizim düşlediklerimizi tamamen gerçekleştirebilmemiz için kültür-sanat alanında daha bütünlüklü değişimlere tabii ki ihtiyaç var. En öncelikli olarak bu yıl içimize sinen programımızı yapmaya alan açan Paribu Art iş birliğine teşekkürlerimi sunmam gerekiyor. Hemen ardından da katkılarını sunan Komünite’ye. Konunun en temeli hayalleri gerçekleştirmek için sizinle benzer vizyona sahip ortaklıklar kurmak. Bu yıl bunu hissettiğimiz için oldukça mutluyuz.
“Bu Festival Bizim” Türkiye’deki festival ekosistemi içinde nasıl bir yer edindi yıllar içinde? Onu diğerlerinden farklı kılan yönleri neler?
“Türkiye’deki müzik festivallerinde olmayan ne ve ne olsa kendinizi daha iyi hissettiğiniz bir festival olurdu?” sorusundan yola çıkarak hareket ettik. İlk festivali gerçekleştirmeden birkaç ay önce, potansiyel izleyiciler, kültür sanat profesyonellerini buluşturduğumuz bir etkinlik düzenlemiştik. Kreşendo’nun en iyi becerdiği konulardan bir tanesi, soru sormak ve topluluk oluşturmak diye düşünüyorum. Ayrıca programlama bakışımızda olabildiğince çeşitliliğe ve kapsayıcılığa önem veriyoruz. Burada yapmaya çalıştığımız konu müzik türleri açısından, gelen sanatçıların hikâyeleri, yaklaşımları - olabildiğince festival adından da anlaşılacağı üzerine “biz” kelimesini geniş tanımlamaya çalışıyoruz.
Kreşendo’nun ve festivalinizin önemli bir “biz” çağrısı var. Bugünün bireyselleşmiş dünyasında kolektif üretimi neden önemsiyorsunuz? Bu festival, o “birlikte yapma” hâlini nasıl yaşatıyor?
“Do it yourself” (kendin yap) kültürünün avantajları olsa da müzik sektörü açısından büyük handikapları mevcut. Müzik üretimi, sanatçılar için izole ve tek başına gerçekleştirilebilecek bir şey değil. Seyirciyle buluşmanın kendisi doğru takımları oluşturmak üzerine kurulu. Biz bu takım ruhunu seviyoruz. Festivalde de bunu hissettirmek istiyoruz. Yaptığımız projelerde de yalnızca solo müzisyenler değil, grup müziği veya müzik topluluklarının desteklenmesini benimsiyoruz. Bir de söylemezsem olmaz, gönüllü topluluğumuz oldukça kıymetli. Bir festivali, gönülleriyle destekleyen herkese sevgim ve saygım sonsuz. Bu Festival Bizim! :)
Bu kolektif ruh katılımcılar, üreticiler ve izleyiciler arasındaki ilişkiyi nasıl şekilleniyor? Yıllar içinde nasıl bir platform oluşturdunuz?
Kreşendo gücünü öncelikle müzisyen topluluğundan alıyor. Müzisyenlerin ve müzik profesyonellerinin faydası için çalışan bir platform olduğumuz için bizim temel amacımız kurduğumuz bağları güçlü kılmak. Bu kapsamda bazı festivallerde sektör buluşmaları gerçekleştirdik, bazılarında forumlar düzenledik. Müzik sektörünün şimdi ve bugünü bizim ilgi alanımız. Geleceği şekillendirme vizyonuna eşlik ediyor. Kreşendo’nun sloganı “sesler birlikte güçlü”. Bu da bizim için müzik sektöründe bir arada gelmek, birlikte düşünmek anlamına geliyor. Kreşendo’nun seyircideki karşılığı da bu bence.
Festivalin bu yılki temasını “Köklenme” olarak açıkladınız. Tema temsil ettikleri bağlamında festivali nasıl şekillendiriyor?
Köklenmeyi, bir ağaç gibi düşünmek istiyorum. Ağaç hem yükselir hem aşağı doğru sağlamlaşır hem de kalınlaşır. Bütün boyutlarda bu şehirde köklenmek, seyircilerin hatıralarında var olmak istiyoruz. İstanbul’un seyircilerle derin bağ kurmuş festivallerine saygımız sonsuz. Bizim niyetimiz de seyircinin aklından bu şekilde geçen festivallerden olmak. Bu yüzden kurduğumuz iş birliklerine, ortaklarımıza değer veriyoruz. Kreşendo’yu gerçekten temsil eden program ve içerik sayesinde bu yıl şehrin kalbine kök salıyoruz.
“Bu Festival Bizim” kadın odağını kaybetmeden kapsayıcılığını artıran bir yapıya evrildiğini görüyoruz. Bu yılki festivale hazırlık sürecinizi, diğer yıllardan farklı olan yönlerini bizimle paylaşır mısın?
Bu yıl bizim temel perspektifimizi belirleyen projemiz “Müzikte Eşitlik” oldu. UNESCO destekleriyle gerçekleştirdiğimiz bu projede Türkiye çapında bir araştırma gerçekleştirdik. Eşitlik konusunu cinsiyet ekseniyle birlikte müzik türleri, farklı şehirler ve sanatçıların yaşları gibi farklı parametrelerle belirledik. Artık Kreşendo’yu tanımlarken cinsiyet odağını kaybetmeden alternatif müzik gruplarının ve türlerinin odağı olarak ifade ediyoruz. Bu da festival programımızı belirledi. Kreşendo’da herhangi bir projeyi tanımlarken keşif, ilham ve ifade kelimeleri temel belirleyenimiz oluyor. Yeni ya da her yerde göremediğimiz isimlerin keşfedilmesine olanak sağlıyoruz. Hayat hikâyesiyle, müzikleriyle ve yolculuklarıyla ilham olacak müzisyenlere ve fikirlere alan açıyoruz. Tabii ki de ifade alanı olmayı hedefliyoruz son olarak da.
Festivalin line-up’ını oluştururken nasıl bir yol izlediniz? Dördüncü edisyonun line-up’ı bize ne anlatıyor?
Festival line-up’ı “biz”i var eden herkesi bir araya topluyor. Afro-beat, dünya müzikleri, shoegaze ve pek tabii ki Türkçe pop birlikte mümkün diyoruz. Biraz hikâye, türler dışında hislerle bir araya gelebilmek. Farklı alanlarda müzikseverlerin beklenmedik karşılaşmalarla buluşmalarını istiyoruz. Festivaller biraz da bunun için var diye düşünüyorum. Örneğin, Aleyna Tilki’nin bu albümüyle prodüksiyonuna ve sanatsal yaklaşımına sahip çıkmasını çok ilham verici buluyorum. Söylemesem olmaz The Space Lady, uzaydan İstanbul’a ışınlanıyor diyoruz. Vakti zamanında sokak müziğiyle kendini var eden bir sanatçının yıllar sonra yeniden hikâyesini kurgulaması beni oldukça heyecanlandırıyor. Bu çok güzel değil mi sizce de?
Heyecan verici pek çok isim var kesinlikle. Peki sizi festivalin bu yılında en çok neler heyecanlandırıyor? Bu festivalde yer almasını önemsediğiniz kimler var?
Yukarıda söylediklerimle birlikte Kreşendo’nun sanatçıları olarak ifade edebileceğim Sıla Argun ve Göksu’yu söylerdim. İkisi de Ankara’dan British Council destekleriyle düzenlediğimiz
“Benim Şehrim Benim Sesim” projesinin katılımcılarıydı.

Türkiye’de bağımsız festivallerin sürdürülebilirliği tartışma konusu. Sizce böyle bir yapıyı yaşatmanın önündeki en büyük zorluklar ve potansiyeller neler?
En büyük zorluk, bence mekân konusu. Bu konuda Kreşendo olarak hep iyi ortaklarla çalıştık. İstanbul’un gözde mekânlarında “Bu Festival Bizim” seyircilerle buluştu. İstikrarsızlık bir diğer konu. Bunu aşabileceğiniz en temel çözüm bence dirayetli ve sizin bakış açınıza uyan ortaklıklar geliştirmek. Gördüğüm bir diğer potansiyel ve avantaj, yaratıcı düşünme becerisi. Gerçekten Kreşendo ekibi olarak geçtiğimiz yıllarda o kadar esnek düşünebildik ki festivalin bütün ihtimallerini yaşayarak gördük. Bu yıl en keyiflisini yaşıyorum ama! Müthiş bir his.
“Bu Festival Bizim”in Paribu Art’ın iş birliğiyle gerçekleşmesinin öneminden bahseder misiniz? Festivali gerçekleştirmede nasıl bir katkıya sahip?
Bir önceki soruda söylediğim konunun en temel açıklaması burada gizli. Paribu Art iş birliği bize öngörülü ve planlı şekilde ilerlememize oldukça yardımcı oldu. Burada aynı zamanda programlama vizyonunda ortaklaşmamızın katkısı olduğunu düşünüyorum. Bir de var olan ekip sonuçta gökten inmiyor ya da ilişkiler bir anda gelişmiyor. Paribu Art’ta prodüksiyon, operasyon ve program başlıklarında çalışanlar İstanbul’da geçmişte de çok değerli mekânlardan tanıdığımız ya da vakti zamanında birlikte işler yaptığımız arkadaşlarımız. Örneğin festivalin Paribu Art’ta gerçekleşecek olma ihtimali olmadan önce sevgili Özge Bakırçalı ile bizim bir başka projemizde tanışmıştık. Paribu Art’ın inşaat günlerinden bugüne festivalde buluşmak benim için de çok heyecan verici. İstanbullu genç bir müzik profesyoneli olarak bir mekânın baştan aşağı kurulumunu görmek ve burada var olmak yine iyi hislerden bir tanesi. Birlikte başardık diye düşündürüyor.
Paribu Art ile iş birliğinizin zemininde hangi değerler ortak? Bu sürekliliği sağlayabileceğinizi düşünüyor musunuz?
Gerçekten ortak çalışmak. İki taraf da bence birbirinin işini kolaylaştırmak, bir festivali var etmek için karşılıklı çaba sarf ediyor. Burada Paribu Art’taki ilk büyük müzik festivali işini yapacağımız için oldukça heyecanlıyım. Festivali Paribu Art ve Kreşendo ekipleri birlikte gerçekleştiriyoruz. Bu da sadece mekân ortaklığından öte bir gönüldaşlık bence. Süreklilik sağlanacağını düşünüyorum. İstanbul kalbine kök salmayı hedefleyen bir festival ve yenilikçi bir mekânın bir araya gelmesinden daha güzel ne olabilir?
Festivalin bu yılki lokasyonu Terminal Kadıköy’de yer alan Paribu Art ve Komünite. Mekân seçiminizi neye göre yaptınız? Burada yer almanın festivale katkısı ne olacak?
Terminal Kadıköy içerisindeki bu iki mekân da yeni kazandırılmış alanlar. Seyirci profili, günlük kullanımı gibi parametreler süreç içerisinde deneyimlendi. Seyirciler gün boyu programda karşılıklı şekilde hareket edebileceği şekilde tasarladık. Bu yıl nasıl olacağını göreceğiz. En sağlıklı sonucu bu yıl deneyimledikten sonra önümüzdeki yıl itibariyle oturtacağımızı düşünüyorum.
“Bu Festival Bizim”in geleceğine dair hayalleriniz nedir? Önümüzdeki yıl için nasıl bir festival beklemeliyiz?
Önümüzdeki yıl beşinci yılımız. Hem festivalin beşinci edisyonu hem de Kreşendo’nun beşinci yılı kutlanacak. Gümbür gümbür bir yıla hazırlık yapıyoruz. Şu ana kadar bir araya geldiğimiz herkesi buluşturduğumuz etkinlikler yapmayı planlıyoruz. “Bu Festival Bizim”den daha iyi bir buluşma olamaz bence. 2026 yılı itibariyle bizden daha nice sürpriz bekleyin diyebilirim ama. Kreşendo’da yerinde durmaz bir ekip enerjisiyle ilerliyoruz. Ekip arkadaşlarıma bu süreçteki katıkıları için tekrar teşekkür ederiz. Bizde hayallerimizi gerçekleştirmeyi mümkün kılacak bir ekip ruhu ve süper partnerlerimiz var. Daha ne olsun :)
Festivalin bu yılının hem katılımcılarında hem de izleyicilerinde nasıl bir iz bırakmasını istersiniz?
Bırakacak en güzel izlerden bir tanesi, bu yıl 20’lik bülten’le birlikte gerçekleştirdiğimiz festival fanzini. Festival seyircisi kendine bir festival hatırası taşısın istiyoruz. Burada düşlediklerini, hatıralarını hissettirdiklerini yazsınlar çizsinler. Bizlere birer fotoğraf atsınlar. Fanzin atölyesine katılsınlar isteyenler. En keyiflisi birlikte olmak. Festival anında yaşadığımız hisleri hatırlamaya yardımcı olsun istiyoruz. Kreşendo’yu var eden kelime “neşe”, seyirci neşelerine sahip çıktıkları için kendilerini iyi hissetsinler isteriz.

Özge Bakırçalı ile "Bu Festival Bizim"
“Bu Festival Bizim” festivalinin destekçisi olmanızın yanı sıra festivalin ana mekânı da bu yıl Paribu Art olacak. Yollarınızın nasıl kesiştiğinden ve iş birliğini büyüten diyaloğunuzdan bahseder misiniz?
Paribu Art olarak müziğin birleştirici, dönüştürücü ve iyileştirici gücüne inanıyoruz. Kreşendo ekibini ve üretimlerini uzun zamandır takip ediyorduk; “Bu Festival Bizim” için bir araya geldiğimiz ilk andan itibaren benzer bir dil ve değerler dünyasında buluştuk. Paribu Art’ın kapılarını açarken hedeflerimizden biri; kolektif üretim anlayışı güçlü, samimi, paylaşım odaklı etkinliklere alan açmaktı. “Bu Festival Bizim” tam olarak bu ruhu yansıtıyor. Bu yıl mekânımızda festivalin gerçekleşmesi bizim için çok anlamlı bir başlangıç oldu.
Festivalin sizin açınızdan öne çıkan yönleri nedir? “Bu Festival Bizim” ile ortak değerleriniz ve desteklediğiniz farklılıkları neler?
Kreşendo’nun bu yıl “Müzikte Eşitlik” odağıyla yola çıkması, Paribu Art’ın duruşuyla birebir örtüşüyor. Bizim için sanatın her biçimi, farklı seslerin ve hikâyelerin bir araya geldiği bir buluşma alanı yaratmakla ilgili.
Mekân olarak hedefimiz, eşitlik, kapsayıcılık ve yaratıcılığın aynı anda yaşanabildiği bir alan olabilmek. Paribu Art yalnızca bir sahne değil; birlikte düşünen, üreten, dönüştüren bir topluluğun evi. Bu nedenle Kreşendo’nun bu topluluğun bir parçası olarak bizimle olması çok kıymetli.
Biz sanatın dönüştürücü etkisine inanıyoruz ve bunu desteklemenin yolu da yeni seslere, alternatif üretimlere ve farklı bakış açılarına alan açmaktan geçiyor. “Bu Festival Bizim” bu anlayışı içselleştiren çok özel bir örnek.
Bağımsız bir müzik festivalini desteklemek Paribu Art markası açısından toplumsal ve kültürel anlamda ne tür dönüşler yaratıyor?
Bizim için en büyük dönüş, karşılıklı güven ve ortak değerlerle kurulan bir ilişki. Kültür-sanat alanında bu tür iş birliklerinin sürdürülebilir olması kolay değil; ama samimiyet, dayanışma ve ortak amaçlar üzerine kurulduğunda çok güçlü bir etki yaratıyor. Paribu Art olarak amacımız yalnızca etkinliklere ev sahipliği yapmak değil; üreticilere, sanatçılara ve izleyicilere nefes alabilecekleri bir alan sunmak. Bağımsız bir festivalle yan yana durmak, bu misyonun doğal bir uzantısı. Bizim için en anlamlı sonuç, insanların mekânımıza geldiklerinde “burada benim de bir yerim var” hissini yaşamaları. O his, her türlü ölçümün ötesinde gerçek bir toplumsal dönüşüm göstergesidir.
Son olarak üç gün sürecek festival için katılımcıların nasıl bir deneyimle ayrılmasını istersiniz?
Festival boyunca farklı türler, sesler, fikirler ve insanlar bir araya gelecek. Biz Paribu Art olarak bu karşılaşmaların yarattığı enerjiyi çok önemsiyoruz. Katılımcıların festivalden ayrılırken yalnızca müzik değil, birlikte olmanın coşkusunu da hissetmelerini isteriz. Mekânla, müzikle, birbirleriyle bağ kurabilsinler.
Paribu Art’ta herkesin kendini özgürce ifade edebildiği bir alan yaratmak, her zaman önceliğimiz. Sevgili Beril ve Kreşendo ekibinin bu coşkuyu bu kadar içtenlikle taşıması, aslında Paribu Art’ın kalbinde hissettiği duyguyla aynı.
"Bu Festival Bizim"in programında yer alan atölye, konuşma ve konserlere dair detaylı bilgi ve festival biletlerine kresendobiz.com adresi ve Kreşendo sosyal medya hesapları üzerinden ulaşabilirsiniz.