Max, Stephen King evreninde geçen yeni dizisi IT: Welcome to Derry’nin fragmanını yayımladı.
Warner Bros. Television ve HBO ortak yapımı IT: Welcome to Derry dizisi, Andy Muschietti’nin yönettiği IT ve IT: Chapter Two filmlerinin karanlık evrenini genişletiyor. Stephen King’in aynı adlı romanından uyarlanan dizinin yapımcılığını Andy Muschietti, Barbara Muschietti ve Jason Fuchs üstleniyor. Orijinal dizinin birden fazla bölümünün yönetmenliğini Andy Muschietti üstleniyor. Dizinin oyuncu kadrosunda Taylour Paige, Jovan Adepo, Chris Chalk, James Remar, Stephen Rider, Madeleine Stowe, Rudy Mancuso ve Pennywise karakteriyle Bill Skarsgård yer alıyor. İlk bölümün senaryosunu kaleme alan Jason Fuchs ve Brad Caleb Kane, dizinin ortak yürütücü yapımcılığını üstleniyor.
Bu sonbaharda Max’te gösterime girecek olan IT: Welcome to Derry dizisinin fragmanını buradan izleyebilirsiniz.
Küratörlüğünü Berna Demirhan’ın üstlendiği, Ali Atmaca’nın “Bahar Senfonisi” başlıklı kişisel sergisi 14 Haziran’a kadar Timora Sanat’ta sanatseverlerle buluşuyor.
Küratörlüğünü Berna Demirhan’ın üstlendiği “Bahar Senfonisi” sergisi yalnızca bir mevsimin değil, bir hafızanın, bir ruh hâlinin, toplumsal bir tabunun ve bir dönüşümün görsel partisyonunu izleyiciye sunuyor. Sanatçının 1970’lerden bu yana süregelen üretimi, çağdaş bir ifade diliyle hafızanın arasında yürüttüğü bir diyalog niteliği taşıyor. Sergi; sanatçının evrensel dildeki yolculuğunu ve görsel temsilinde renklerle konuştuğunu, çizgilerle düşündüğünü, formlarla hissettiğini gözler önüne seriyor.
“Doğduğu ve yer edindiği coğrafyalar, onun renk paletinde yankılanırken; üzerindeki sanatsal etkiler bugünün tuvalinde bir armoniye dönüşür. Her resim, yolculuğunun ezgisinin duyulabilir hâlidir. Ali Atmaca’nın eserleri, kadını mitolojik ve bireysel anlatıların kesişiminde, zamanlar üstü bir varlık olarak resmeder. Onun figürleri; bir mitolojinin taşıyıcısı, şamanik bir ritüelin hatırlatıcısıdır. Bektaşi geleneğinin mistik unsurlarından, mağara duvarlarındaki ilk çizimlerden soyut modernizme kadar uzanan geniş bir spektrumda, farklı biçimlerde ve tınılarda varlık gösterirler. Bahar bir senfoni ise, kadın onun en güçlü ezgisidir. Onlar, formların ve çizgilerin arasından süzülerek bazen görünür, bazen de bir nota gibi sessizleşirler. Her kompozisyon, bedenin sınırlarını aşıp, ritmin ve hissin bir parçası hâline gelir. İzleyiciyi sadece bakmaya değil, görmeye ve hatta dinlemeye davet eder. Figürler, bir özne olarak yeniden doğar aynı baharda doğanın uyanışı gibi, kadınların uyanışını görmek ister gibi. Her figür, mekânda bir nota gibi süzülür; bazen yükselen bir ezgiye, bazen sessizliğin içindeki yankıya dönüşür.”
Oculus’ün çeşitli kimlikleri, hafızayı, yaşanmış ve yaşanması muhtemel anıları görünür kılma ihtimallerinin yollarını arayan dördüncüsü sergisi “Düş-Zaman” Uras Kızıl’ın küratörlüğünde 24 Mayıs’ta İstanbul Tasarım Müzesi’nde açılıyor.
“Düş-Zaman” sergisi merkezine akışkan beden temsillerini, ev içi ve ev dışı mekân örgütlenme biçimlerini alıyor. Akışkan bedenler, içerisi ve dışarısı olmak üzere mekânla ve nesnelerle kurduğu ilişki neticesinde kendini yeniden kurguluyor. Yeni arayışlar kimi zaman ritüellere, kimi zaman şeylerin ve nesnelerin canlı ve cansız şeylerle kurduğu ilişkilere ve sembolizme, geçmiş ve şimdi arasındaki tarihselliğe dayanıyor. Adını Ursula K. Le Guin’in Dünyaya Orman Denir kitabında formüle ettiği düş-zaman (dreamtime) kavramından alan sergi, bilgi üretim sürecini içsel ve sezgisel bir deneyim olarak kavrıyor. Verili ve lineer bir zamansallıktan ziyade geçişli bir zamanın izini sürüyor.
Sergi; Alia Alkhouly, Ali Olcay Aracı, Ayşe Ecem Gözütok, Burçak Eftalya Bakan, Deniz Kara, Dila Gür, Efkan Sakar, Hazal Gültekin, Kenana Al Bazal, Mats Marten Flottmann, Melike Bektaş, Ravza Tokgöz, Selin Balun, Yiğit Aksan, Zeynep Cansu Sucu’nun fotoğraf, video, yerleştirme, cyanotype baskı, kolaj, suluboya ve enstalasyon gibi çeşitli sanat yapma pratiklerini bir araya getiriyor.
“Düş-Zaman” adlı sergiyi 7 Haziran’a kadar pazartesi hariç her gün 10.00 – 18.00 saatleri arasında İstanbul Tasarım Müzesi’nde ziyaret edebilirsiniz.
Adres: Süleymaniye, Mimar Sinan Cd. No:1, 34116 Fatih/İstanbul
Künye:
1. Kenana Al Bazal
2. Ayşe Ecem Gözütok
3. Yiğit Aksan
4. Mats Marten Flottmann
5. Cansu Sucu
BIFED Gökçeada Uluslararası Ekolojik Film Günleri, 28 Mayıs-1 Haziran tarihleri arasında, Gökçeada’da ikinci kez düzenlenecek.
BIFED Gökçeada Uluslararası Ekolojik Film Günleri boyunca toplamda 11 kısa, orta ve uzun metrajlı belgesel gösterilecek. Program kapsamında birçok etkinlik de katılımcılarla buluşacak. Bu yıl da BIFED, doğaya, adaletsizliğe, yerinden edilmeye, gıdaya, suya, toprağa, direnişe dair ekolojik belgeselleri izleyicileriyle bir araya getirecek. Adanın geleceğine dair, plastik atık ve kirlilik konularında başlatılan çevre hareketine ilişkin söyleşiler yapılacak, farklı etkinlikler düzenlenecek.
Farklı coğrafyalardaki kolektif düşüncenin, kolektif üretimin ve hakikatlerin bir araya geleceği bir etkinlik olan BIFED Gökçeada Uluslararası Ekolojik Film Günleri, katılımcılarına ticarileşmiş kültürün ve ekranların karşısında duran, dayanışmayı mümkün kılan gerçek bir buluşma sunuyor. 1 Haziran Pazar günü, BIFED’in “yerel, küçük, yavaş” anlayışıyla düzenlenecek “büyük” bir kahvaltıyla sona erecek.
BIFED Gökçeada Uluslararası Ekolojik Film Günleri hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
BIFED Gökçeada Uluslararası Ekolojik Film Günleri Seçkisi:
1. Bakkal / The Grocer, Dimitris Koutsiabasakos, Yunanistan, 81’
2. Yeşil Altın? / Green Gold?, Nicky Milne, Şili, ABD, 26’
3. Turizm! / Tourism!, Tonci Gacina, Hırvatistan, 52’
4. Fantastik Plastik / Plastic Fantastic, Isa Willinger, Almanya, 102’
5. Su Bedevileri / Water Bedouins, Ömer Güneş, Türkiye, 17’
6. Kaşık / The Spoon, Laila Pakalnina, Letonya, Norveç, Litvanya 66’
7. Fethi Hoca’nın Adası, Ethem Özgüven, Türkiye, 26’
8. Alethea / Hakikat, Ethem Özgüven, Petra Holzer, Türkiye, 41’
9. Formaldehyde, Oğuz Yenen, Türkiye, 9’
10. Şarap Rengi Deniz / Wein Dark Sea, Nefin Dinç, Türkiye, 43’
11. Hayat İçin Su / Water for Life, Will Parrinello, ABD, 91’
İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nün İstanbul’a dair özgün ve öncü çalışmalar yürüten araştırmacıları desteklediği burs programının başvuruları başladı.
Suna ve İnan Kıraç Vakfı İstanbul Araştırmaları Enstitüsü (İAE), İstanbul’a dair özgün ve öncü araştırmalar yürüten araştırmacılara sağladığı burs programını sürdürüyor. Bizans, Osmanlı, Atatürk ve Cumhuriyet Araştırmaları bölümleri ile “İstanbul ve Müzik” Araştırma Programı (İMAP) kapsamında çalışan araştırmacıları destekleyen burslar için 2025–2026 dönemi başvuruları 1 Temmuz’a kadar devam edecek. Üç farklı kategoride verilecek burslar kapsamında; bir doktora adayına 150.000 TL tutarında “Araştırma ve Yazma Bursu”, beş araştırmacıya 20.000 TL tutarında “Seyahat Bursu”, beş araştırmacıya ise 20.000 TL tutarında “Akademik Etkinlik Bursu” sağlanacak.
İstanbul araştırmaları alanında yenilikçi çalışmaları desteklemek amacıyla verilen Doktora Adayları için Araştırma ve Yazma Bursu, yeterliliğini almış bir doktora öğrencisine bir akademik yıl boyunca maddi katkı sağlamayı hedefliyor.
Seyahat Bursu, araştırmacıların arşiv ve saha çalışmaları gerçekleştirebilmelerini desteklemek üzere tasarlandı. Akademik Etkinlik Bursu ise, yurt dışında gerçekleştirilecek konferans, sempozyum veya atölye gibi etkinliklerde İstanbul araştırmaları alanında sunum yapacak ya da panel düzenleyecek araştırmacılara katkı sunuyor.
İstanbul Araştırmaları Enstitüsü bursları hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
Mine Söğüt’ün kaleme aldığı ormanda kalpsiz kalan ceylan ile o kalbi geri almak için ceylanla birlikte yola düşen kız cüce Mantıklı’nın masalı Ormandaki Kalpsiz Ceylan, Can Yayınları’ndan çıktı.
Bahadır Baruter’in çizimlerinin eşlik ettiği masal herkesin bildiği Pamuk Prenses’i temel alıyor. Öldürmek için görevlendirilen avcı Pamuk Prenses'in kalbi yerine kraliçeye bir ceylanın kalbini çıkarıp götürür. O ceylan bu masalda başrol oluyor ve kalbini geri almak için yola çıkıyor.
"Ceylan dehşetle göğsündeki yara izine baktı. O an gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Ağlarken bir yandan da başına geleni anlamlandırmaya çalışıyor ve yanıtı zor soruyu soruyordu:
'Kalpsiz bir ceylan nasıl hayatta kalabilir bu ormanda?"
Noise_Media Art ve Babylon iş birliğiyle düzenlenen OI_Music: Made In Germany, bu sene 23 ve 24 Mayıs tarihlerinde düzenlenecek.
Almanya’nın elektronik müzik sahnesine adanmış OI_Music: Made In Germany, İstanbul’u elektronik müziğin deneysel, endüstriyel ve çağdaş sesleriyle buluşturmaya hazırlanıyor. Etkinlik, dünya çapında tanınan sanatçıların performansları ve ilham verici atölyeleriyle elektronik müziği sanatın tüm yönleriyle keşfetmeye davet ediyor.
Made In Germany, 23 Mayıs Cuma akşamı Pleizel’in Uzak & Arian iş birliğindeki görsel-işitsel performansıyla açılacak. 24 Mayıs Cumartesi günü ise gündüz gerçekleşecek atölyelerle katılımcılar yaratıcı süreçlere dahil olurken, akşam Mondual ve diğer sanatçılar sahnede unutulmaz bir deneyim sunacak.
OI_Music: Made In Germany biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.
Program:
23 Mayıs 2025 - Cuma
Stimming (Live AV)
Hainbach (Live AV)
Pleizel (Live Visuals: Uzak & Arian)
24 Mayıs Cumartesi
Kollektiv Turmstrasse (Live AV)
Mouse on Mars (Live AV)
Mondual (Live Visuals: griang)
İstanbul Rotary Sanat Fonu desteğiyle projelerini hayata geçiren Buşra Çeğil, Delal Eken, Xebat Bayram ve Fatoş Güneri Kartal’ın eserleri, Begüm Güney’in küratörlüğünde “Hatırlama Biçimleri” sergisi ile 31 Mayıs’a kadar Elgiz Müzesi’nde sanatseverlerle buluşuyor.
İstanbul Rotary Kulübü, 2010-2011 döneminde başlattığı “İstanbul Rotary Sanat Ödülü Yarışması ve Sergisi” programını, 2023-2024 döneminde yeni bir yaklaşımla “İstanbul Rotary Sanat Fonu”na dönüştürdü. Türkiye’nin farklı illerinden 25-40 yaş arası sanatçıların başvuruda bulunduğu programın seçici kurulunda Ayda Elgiz Güreli, Ayşe Umur, Fatoş İrwen, Hera Büyüktaşcıyan, Işın Önol, İpek Duben, Nural Denker, M. Özalp Birol ve Tolga Kılıç yer aldı. Değerlendirmeler sonucunda Buşra Çeğil, Delal Eken, Xebat Bayram ve Fatoş Güneri Kartal’ın projeleri fon desteğine hak kazandı. Genç sanatçıların İstanbul Rotary Sanat Fonu desteğiyle ürettikleri eserler Elgiz Müzesi’nde sanatseverlerin beğenisine sunuluyor.
“Buşra Çeğil, kendi evindeki malzemeleri performans objeleri olarak yeniden değerlendirdiği ‘Bir Fincan Kahvenin Kırk Yıl Hatırı Var’ adlı yerleştirmede, hatırlamanın kırılganlığına ve aidiyetin dönüşen doğasına işaret ediyor. Sanatçının kültüründe hatırlama imgesi olan Türk Kahvesi, onun günlük ritüellerinde de önemli bir yer tutuyor. Topraksı görünümlü şamot kiliyle kendine özgü bir doku yaratan Çeğil, eserin tamamını seramikten üretti.
Atıklar ve kalıntılar, unutulmaya bırakılmış kültürel yıkımlar ile aynı kaderi paylaşır. Görmezden gelinenin yüzeye çıkışı, müdahale edildiğinde ona yeni bir anlam kazandırır. Tıpkı hafızanın silinmeye çalışıldığında başka biçimlerde geri dönmesi gibi. Delal Eken’in ‘Kayıp Işığın Gölgesi’ adlı yerleştirmesi, parçalanmış bir atık yığınının duvara birçok açıdan yansıyan ışık huzmeleriyle geçmişin izini tarıyor. Üzeri örtülmüş bir kültür ile çürümeye bırakılmış bir nesne arasındaki ortaklık, hafızanın kırılgan ama inatçı yapısını görünür kılıyor.
Fatoş Güneri Kartal’ın konteyner kent krokisinden ilhamla yaptığı ‘Multiple Conservation’ adlı yerleştirme, barınmanın fizikselden öte ilişkisel bir konu olduğunu hatırlatırken mekânı, biriktiren bir hafıza olarak kurguluyor. Sanatçının konserve kutularıyla kurduğu düzenli ve sıkışık düzlem, yaşam alanlarına sıkıştırılmış öznelerin, tekinsiz bir barınma hâlindeki gündelik varoluşlarını temsil ediyor.
Xebat Bayram’ın video işi ‘Bêname / İsimsiz’, temsilin kendisini hem araç hem de içerik olarak kullanan bir önerme sunuyor. Folklorik dans, yalnızca bir kültürel ifade biçimi değil, geçmişte kalmış gibi görünen bir kolektif direnişin bedensel bellekte yeniden canlandırılması olarak karşımıza çıkıyor. Toplumsal hafızayı doğrudan anlatmak yerine, onu taşıyan formları yeniden kurarak gösteren sanatçı, izleyiciye bildiği şeyleri başka bir dille hatırlatıyor.”
Künye:
1. Delal Eken, “Kayıp Işığın Gölgesi”, 2025. Mekâna özel yerleştirme. Işık, atık materyaller, kumaş, 300x200 cm
2. Buşra Çeğil, “Bir Fincan Kahvenin Kırk Yıl Hatırı Var”, 2025. Seramik yerleştirme, değişken ölçüler
3. Fatoş Güneri Kartal, "Multiple Conservation", 2024. Mekâna özel yerleştirme, 300 adet 84 mm metal konserve kutusu
4. Xebat Bayram'ın "Bêname / İsimsiz" adlı video işinden ekran görüntüsü
Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi, Atlas Publishing Lab iş birliğiyle düzenlenen “Yazar Editör Sohbetleri”nin mayıs ayı konukları teknoloji lideri Ayşegül İldeniz ile Doğan Kitap Yayın Direktörü Cem Erciyes olacak.
İldeniz, yapay zekâ ve gelecek vizyonu konularında küresel ölçekte öncülük etmiş bir isim. Erciyes, İldeniz’in ilham verici kariyeri ve teknoloji alanındaki birikimi üzerine sohbet gerçekleştirecek.
Konuşmacılar, Ayşegül İldeniz’in Doğan Kitap’tan yayımlanan kitaplarında da yer bulan ilham e dair bir fikir alışverişine de zemin hazırlayacak. verici kariyerini, teknoloji alanındaki deneyimlerini ve geleceğe dair öngörülerini paylaşacak. Sohbet, aynı zamanda yayıncılık ve içerik üretimi perspektifinden bu alanlara nasıl yaklaşılabileceğin
27 Mayıs Salı saat 18.00’de Pera Müzesi Oditoryumu’nda gerçekleşecek sohbet herkesin katılımına açık olacak. Rezervasyon gerekmeyecek.
İrlandalı post-punk sahnesinin önemli gruplarından The Murder Capital, İstanbul’daki ilk konserini %100 Müzik katkılarıyla 1 Haziran’da Blind’da verecek.
Dublin çıkışlı The Murder Capital, 2019’da yayımladığı When I Have Fears albümüyle dikkatleri üzerine çekerek, kısa sürede post-punk sahnesinin en önemli isimlerinden biri hâline geldi. 2023’te çıkan Gigi’s Recovery albümüyle de müzikal sınırlarını genişleten grup, melankoli ve enerjiyi ustalıkla harmanlayan sahne performanslarıyla tanınıyor.
Yılın başında yeni albümü Blindness’i yayımlayıp turneye çıkan The Murder Capital, ilk İstanbul konserinde sert gitar riff’leri, yoğun atmosferi ve güçlü vokalleriyle dinleyicilere unutulmaz bir gece yaşatacak.
1 Haziran Pazar akşamı Blind’da gerçekleşecek The Murder Capital konserinin biletlerine Passo, Biletix ve Biletinial üzerinden ulaşabilirsiniz.