Zeyrek Çinili Hamam, Bizans sarnıcında gerçekleşecek mekâna özgü güncel sanat sergilerinden oluşan yeni bir program başlattı. Programın ilk konuğu ise “Murmurations” başlıklı sergisiyle Londra merkezli sanatçı Anousha Payne oldu. Sergi, 15 Ağustos’a kadar Zeyrek Çinili Hamam’da yer alan Bizans Sarnıcı’nda sanatseverlerle buluşuyor.
Zeyrek Çinili Hamam’ın Anlam de Coster küratörlüğündeki yeni programı Türkiye’de daha önce eserleri sergilenmemiş uluslararası sanatçıları İstanbul’da ağırlayarak, onlara Zeyrek Çinili Hamam’ın tarihine, mimarisine ve sembolizmine yanıt veren özgün işler üretme imkânı sunuyor. Dizinin ilk konuğunun olan Anousha Payne’in sergisi hem fısıltı hem de kuş sürülerinin senkronize hareketlerine gönderme yapan “Murmurations” başlığını taşıyor. Payne, bu projede kişisel anlatıların ve algıların görsel imgeleri nasıl şekillendirdiğine odaklanıyor.
Kişisel deneyimler, ritüeller ve kurgu arasındaki ilişkilerden beslenen Payne’in üretimi, ruhsal arayışları dini semboller dışında kalan kültürel anlatılar aracılığıyla ele alıyor. Payne, Zeyrek Çinili Hamam’ın sarnıcında yürüttüğü araştırmalar sırasında, taş yüzeylerdeki izleri ve işaretleri birer “fısıltı” gibi okuyarak onlardan yola çıkan hayali karakterler yaratıyor. Su izlerinden, aşınma desenlerinden aldığı kalıplar aracılığıyla, geçmişin hafızasını taşıyan figüratif formlar geliştiriyor.
İstanbul’u katmanlı bir yüzey gibi okuyan sanatçı, sarnıcın görünmeyen hikâyelerini kazıyarak açığa çıkarıyor. Bu yaklaşımı, hamamın alçı katmanları altındaki fresklerden ve restorasyon sürecinde ortaya çıkan sarnıcın kendisinden ilham alıyor. Sergide, geleneksel hamam taslarının ustalığını anımsatan dövülmüş pirinç, buluntu objeler, tekstil, tuval ve heykelsi malzemeler yer alıyor. Bu figürler, sarnıcın mimarisinden doğuyor; su ve zaman tarafından şekillenmiş, antik ya da mitolojik varlıklar olarak hayal ediliyor. Payne’in sezgisel üretim yöntemi, kazıma, inşa etme ve ekleme süreçlerini şiirsel bir yaklaşımla bir araya getiriyor. Bu yöntemle ortaya çıkan eserler, mekânla kurduğu diyalog üzerinden hem bireysel hem de kolektif hafızayı sorguluyor.
Fotoğraf: Hadiye Cangökçe