22 TEMMUZ, PERŞEMBE, 2021

Ceza Çeken Değil Ceza Veren Olmak

Leigh Bardugo’nun hayal gücünün sınırlarını zorlayan, sihrin ve gizemin ele geçirdiği katmanlı kurgusuyla farklı bir dünyanın kapısını aralayan romanı Dokuzuncu Cemiyet üzerine bir yazı.

Ceza Çeken Değil Ceza Veren Olmak

Goodreads En İyi Fantezi Romanı Ödülü sahibi Leigh Bardugo’nun ilk yetişkin romanı olan Dokuzuncu Cemiyet, Nur Eren’in çevirisiyle İthaki Yayınları etiketiyle raflarda yerini aldı. Yale Üniversitesi’nin fantastik bir mekân olarak kurgulandığı romanda “Griler”adı verilen hayaletleri görme yetisine sahip Lethe Cemiyeti üyesi Alex Stern’in bir cinayetten sonra yaşadıkları katmanlı bir kurgu içerisinde anlatılmakta.

Amerikalı yazar Leigh Bardugo, Netflix dizisi Gölge ve Kemik’in de aralarında yer aldığı Grishaverse romanlarıyla tanınıyor. Bardugo’nun eserleri onlarca dile çevrildi ve elliden fazla ülkede yayımlandı. 2019 yılında Goodreads En İyi Fantezi Romanı Ödülünü kazanan Dokuzuncu Cemiyet romanı da Amazon tarafından diziye uyarlanmakta.

Leigh Bardugo ©Rozette Rago, The New York Times

Yale Üniversitesi öğrencisi Alex Stern [Galaxy Stern], Dokuzuncu Cemiyet olarak da bilinen Lethe cemiyetinin bir üyesidir. Bu cemiyet kampüste uzun zamandan beri mistik uğraşlar edinen cemiyetlerden biridir. Alex, diğer üyeler kadar bilgi sahibi olmasa da insanları ele geçirebilen “Griler”adı verilen hayaletleri görebildiği için cemiyete alınmıştır. Alex’in Lethe'deki yakın arkadaşı, öte yandan akıl hocası ise her ne kadar bu macerada ortalıkta olmasa da Darlington isimli bir gençtir. Alex Stern’in yer aldığı diğer kitaplardan konu yönüyle bağımsız olan Dokuzuncu Cemiyet birçok tali olayı ihtiva etse de romanın temel izleğinde Tara isimli bir kızın cinayete kurban gitmesi yer alır. Dedektif Turner’ın kafasındaki katil ilkin Tara’nın erkek arkadaşı Lance olsa da işler zamanla daha karmaşık bir hâl alacaktır çünkü Alex de soruşturmaya dahil olarak araştırma yapmaya başlar.

Öte yandan olayların gidişatına paralel olarak Alex’in geçmişine dair izlerle de karşılaşmaktayız. Yeteneğinden dolayı insanların deli gözüyle baktığı Alex zorlu bir ergenlik geçirmiştir çünkü bir hayalet tarafından cinsel saldırıya uğramıştır. Bu sebeple de hayaletleri görme duyusunu körelttiği için ilaç ve uyuşturucu kullanmaya başlamış, bağımlılık yüzünden okulu bırakmıştır. Ardından, kendisinden yaşça büyük, küfürbaz ve şiddet göstermekten çekinmeyen erkek arkadaşı Len’le kötü ortamlarda bulunmuştur ta ki yakın arkadaşı Hellie bir uyuşturucu satışı esnasında öldürülene kadar… Bu trajik olayla birlikte Alex asıl yeteneklerini keşfetmiş ve Hellie’nin intikamını özel gücüyle almıştır. Nitekim, Tara ve Hellie cinayetleri arasında duygusal bir bağ kurarak artık ceza çeken değil ceza veren olmaya karar verecektir:

“Neyi açıklayacaktı tam olarak? Hak ettiklerini mi? Len ve diğerlerini öldürmenin sadece Hellie’ye değil, ona da huzur getirdiğini mi? Dünyanın onlar gibi, Tara gibi kızları bütün kötü seçimleri, bütün yanlışları için cezalandırdığını. Cezayı verenin kendisi olmaktan hoşlandığını. Hep sahip olduğunu düşündüğü vicdanının o gün işe gelmediğini. Ve kesinlikle üzgün olmadığını.” (s. 309)

Cinayeti araştırmak için North adında bir hayaletle bağlantıya geçen Alex, Tara cinayetinin tıpkı diğer kadın cinayetleri gibi yeni oluşumlarla ilişkili olduğunu öğrenecektir. Böylece “Ölüm ve Kız” isimli halk şarkısına dair epigraf da anlamını bulmuş olur… Öte yandan roman Yale Üniversitesi’nin New Haven Kampüsü’nde geçmektedir. Kendisi de bu üniversiteden mezun olan yazarın üniversitenin mimarisini, geleneklerini, kendine has kültürel yapısını ince ince işleyerek polisiyeyle fantastiğin iç içe geçtiği metne uygun bir iklim yarattığı söylenebilir. Ancak bu mekân aynı zamanda bireylerin hem akademik hem de toplumsal anlamda mücadele ettiği bir uzamdır. İlaveten, egemen sınıfın mensuplarını çıkaran bu tarz prestijli üniversitelerin daha büyük ölçekli mücadelelerin yaşandığı yerler olduğunu belirtmeli. Nitekim kitapta toplumsal sınıflar da mekân ölçeğinde irdelenmiştir. Sınıf çatışmasını keskinleştirmek isteyen anlatıcı, kampüsü şatafatlı ayrıntılarla, üst sınıf zevklerin tasvirleriyle doldururken, mezarlarla, hayaletlerle, gotik unsurlarla da doldurarak çift veçheli bir mekân aktarır:

“Gün içinde binanın panelleri altından bir kovan gibi kehribar renginde parlıyordu ve kütüphaneden ziyade tapınağa benziyordu. Geceleri ise sadece mezar taşı gibi görünürdü. Kampüsün bu kısmı Yale’ın kalanıyla pek uyuşmazdı. Gotik tarz­da ya da gri taştan yapılma kemerler yoktu, kırmızı tuğlalı bina­ların küçük, asi çıkıntıları yoktu ‒ Darlington bunların aslında sömürgelere ait binalar olmadığını, sadece öyle görünmelerinin amaçlandığını söylemişti.” (s.17)

​Bu bağlamda karaktere yönelik okunduğu takdirde metin gerek toplumsal baskının gerek cinsiyetçi baskının gerekse ekonomik baskının yer edindiği bir toplumda yer alan genç bir kadının, Alex'in varoluş mücadelesini anlatmaktadır. Derslerde kendini yetersiz hissetmesi, arkadaşları kadar zengin olmayışı, kılık kıyafet tarzı, geçmişi ve yanlış seçimleri onu diğerlerinden ayrıştırır. İşte bu noktada kurgu ne kadar fantastik olsa da okur tarafından yadırganmaz çünkü okura tanıdık gelir. Böylece, genç bir kadının bireysel hikâyesiyle polisiye ve fantastik unsurlar iç içe geçerek çok katmanlı bir kurgu sunulmuş olur. Son olarak, merak unsuruna değinerek yazarın okuru çoğu defa ters köşeye yatırdığını da eklemeli…

0
2727
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Advertisement
Geldanlage