30 KASIM, ÇARŞAMBA, -0001

Kitap Laboratuvarında İkinci Deney Dönemi

Gece geç saatlerde Fındıklı’dan geçtiyseniz Studio X Istanbul’da ışıkların açık olduğunu ve içeride hummalı bir çalışmanın sürdüğünü görmüş olabilirsiniz.

Kitap Laboratuvarında İkinci Deney Dönemi

Dokuz sanatçı daha önce başlamış oldukları çalışmalarını üç hafta gibi kısa bir sürede kitap formunda yeniden düşünüyorlar. 18 Eylül – 12 Kasım tarihleri arasında gerçekleşecek Book Lab 2014 çerçevesinde, katılımcı sanatçılar kitap üretiminde deneyimli başka sanatçılar ve tasarımcılardan faydalanma şansına sahip olacaklar. Etkinliğin laboratuvar olma özelliği, hızla üretilen kitap maketleri ve görsellerin (ya da sözlerin) havada uçuştuğu seçme seanslarından gelmekte.

Geçtiğimiz sene The Empire Project’in proje mekânı olan Poligon Galeri’de fotoğrafçı ve kitap tasarımcısı Frederic Lezmi ve galerici Kerimcan Güleryüz tarafından başlatılan Book Lab’e bu sene tasarımcı Okay Karadayılar da eklendi. Panayır benzeri bir sunum günü ile sonlanan Book Lab, geçtiğimiz sene tek günlük bir etkinlikle sanatçı ve fotoğraf kitapları meraklılarını bir araya getirmeyi başardı. Bu sene ise 22 Kasım’da Studio X’de bandrolsüz benzeri sanatçı kitapları ile ilgilenen başka oluşumların da katılacağı bir buluşma ile sonlanacak. Aynı zamanda 27 Kasım’a kadar üretilen kitap maketlerini Studio X’te izlemek mümkün olacak.

Geçtiğimiz yıl benim de dahil olduğum 1 çoğunluğu fotoğrafçılardan oluşan sanatçı grubu, bu sene daha fazla çeşitlilik gösteriyor.

The Book Lab

Mimar Alexis Şanal’ın gölgeler hakkında bir fotoğraf serisi üzerine çalıştığını öğrendik. Şu zamana kadar süren çalışmalardan anladığım kadarıyla kitabın kendi içinde gölge oyunları barındıran bir yapısı olacak.

Şu sıralarda The Empire Project’te sergisi olan Sena ise boğazın siluetini andıran uzun bir çizimden yola çıkan bir kitap üzerine çalışıyor. Akordeon cildiyle uzunlamasına açılabilen bu kitap ile hafızasındaki İstanbul kıyılarının izini sürüyor.

Hem 5harfliler’den hem Altyazı’daki fotoğraflarından tanığımız Duygu Aytaç, birbirinden kopukmuş izlenimi veren beş farklı kitaplık bir günce üzerine çalışmış. Eski Roma imparator heykellerinden kentin sokaklarını umursamazca kapsayan erkeklere kadar, gündelik yaşamımıza sızan eril imgeyi, bir kadının detaylara ve önemsizmiş gibi gözüken küçük hadiselere bakışıyla çarpıştırıyor. Birçok fotografik dili bir arada barındıran bu kitabın içerdiği farklı bağlantıları keşfetmek için uzun ve sakin bir bakışa ihtiyaç var.

The Book Lab

Begüm Yamanlar’ın projesi uzaklık ve an arasındaki ilişkiyi düşündürüyor. Hava fotoğrafını andıran görselleri, büyük ve ağır bir kitap formunda buluşturarak bizi görüntüler arasındaki incelikli ayrımları keşfetmeye davet ediyor.

Mart 2014’de Elipsis’deki “In Person” isimli sergiye imza atan Civan Özkanoğlu, Book Lab kapsamında bu sergisinden ve üzerinde çalışmakta olduğu “Non-Guilty” serisinden fotoğrafları değerlendiriyor. Mekânların bireyde yarattığı izler üzerinden giderken, Genius Loci’yi fotoğraflarda izleyebiliyoruz. Özkanoğlu’nun kitabı fotoğrafçının biricik kişisel bakışının gizemlilik tuzağına kaçmadan okunabildiği mekânlar, sakinleri ve hissettirdiklerine dair fenomenolojik bir deneme şeklinde nitelendirilebilir.

1 2013’de gerçekleşen Book Lab’in ilk sürümüne Selim Süme, Serkan Taycan, Sevim Sancaktar, Lara Ögel, Carolyn Drake, Anna Haidenhein, C.M. Kösemen ve Cemil Batur Gökçeer ve Ali Taptık katılmıştı. 

The Book Lab

Sevgi Ortaç’ın çok katmanlı kitabı ise gündelik siyasi karmaşamızdaki yara izlerine ya da tümörlere odaklanıyor denebilir. İstanbul’un kıyısında bir tümör olarak çıkmış Yenikapı miting alanı, hapishane mektupları ve kimseye danışılmadan kamusal alana yapılan müdahaleleri bir araya getiriyor. Bu çok katmanlı bakış zamanımızın gaddarlıkları hakkında tarihe bir not düşecek gibi.

Volga Yıldız’ın enerji dolu kitabı bir gece sarhoşken boş bir mekânda dans etmek gibi: Strob ışıkları altında gözlerimizde “after-image”ları andıran görüntülerin bir araya geldiği kitap, farklı türdeki kâğıtlarla ve hızlı bir kurguyla adeta kendi müziğini yaratıyor.

Matthias Depardon’un uzun süredir yürüttüğü belgesel fotoğraf çalışması “Postcards from Black Sea”, Karadeniz coğrafyasındaki çeşitli kıyı kullanımlarına odaklanıyor. İnsanlara samimiyetle yaklaşan bu fotoğraflardaki tekdüzeleştiren bakışı Ekin Özbiçer’in SALT Beyoğlu’ndaki “Yazlık: Şehrin Kolonisi” sergisindeki “Mavi Bayrak” isimli fotoğraflarıyla paralel okumak ilgi çekici olabilir.

The Book Lab

2013’ün sonunda Galeri Mana’da gerçekleştirdiği unutulmaz sergi “B.İ.M.A.K.B.R.” ile Deniz Gül birçok farklı temanın yanında, politik hayatımızdan kişisel hayatımıza sızan saldırgan dili şiire dönüştürmüştü. Sanatçının şiirleri ile sergideki eserler üzerine düşüncelerinden oluşan aynı isimli kitap birçok genç şair tarafından zamanın şiirine yeni bir soluk olarak nitelendirildi. Her ne kadar “sergi kapsamında yayınlanmış” olsa da kendi içerisinde bir bütünlük içeren ve şiir kitabı, sanatçı kitabı ya da sergi kataloğu gibi alıştığımız kategoriler içinde tanımlanamayan bu yayın, önümüzdeki senelerde meraklıların kopyalarını bulmak için yarışacakları bir kitap haline gelecek. Gül bu kitabında ise Book Lab’in sosyal medya hesabında takip edebildiğimiz izlerde yine siyasi hayatımızdan figürlerin, edepsiz söylemlerini damıtacağa benziyor.

Yukarıdaki izlenimler, daha kitaplar tamamlanmadan kaleme alınmış olsa da geçen seneye göre kitap içeriklerinde çeşitliliğin artmış olduğu söylenebilir. Book Lab bu noktada sanatçılara işlerini kısa bir sürede bir kitaba dönüştürmeye davet ederken, onlara grafik ve kitap tasarımının tüm aşamalarında oldukça deneyimli Lezmi ve Karadayılar’ın yardımını sunuyor.

The Book Lab

Basılı kitapların giderek bir niş piyasaya dönüştüğü bir ortamda, böylesi sanatçı kitaplarını, bu mecrayı yaşatan ve geliştiren bir itici güç olarak düşünmek gerek. Sanatçı kitaplarının yaygınlaşmaya başladığı 1970’lerden günümüze üretimin fazlasıyla arttığı bu alanda, coğrafyamızdaki örnekler hâlâ çok az. Bu mecrayı sahiplenen okuyucuların azlığı, dağıtım yollarının kısıtlılığı bunun nedenlerinden bazıları olarak düşünülebilir. Hâlbuki SALT Galata’da yakın zamanda sonlanmış olan İsmail Saray sergisine ya da BAS’ta 2010 yılında gerçekleşmiş olan “Koridor” sergisine bakıldığında, basılı malzeme ve çoğaltma iş kültürünün bu coğrafyada var olabildiğini ancak sürdürülememiş olduğunu görüyoruz. Bu noktada bu üretimleri sürekli kılmak sanatçılar kadar, okuyuculara ve sanat yazarlarına da düşüyor. Her ne kadar şu anda okuduğunuz bu mecrada olduğu gibi sergi yazılarında hacimce bir fazlalık görülebilse de, sanatçı kitapları ya da yayınları konusunda benzer yazın ve tanıtımları görebilmek mümkün değil.

The Book Lab

Book Lab’in ikinci sürümünde tasarlanan kitapları Studio X İstanbul’da 22-29 Kasım tarihleri arasında görülebilir. Ayrıca 22 Kasım’da bir konuşma ve 23 Kasım’da kitap pazarı da bu paylaşım etkinliklerinin bir parçası. 

https://www.facebook.com/thebooklab

0
5692
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle