GÜNDEM
  • 11-05-2025

    Usta oyuncu Şener Şen’i yıllar sonra tekrar tiyatro sahnesine döndüren DasDas’ın Zengin Mutfağı, 10 Haziran akşamı Cemil Topuzlu Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda son kez tiyatroseverlerle buluşacak.

    Şener Şen’i 40 yıl aradan sonra tiyatro sahnesine döndüren Zengin Mutfağı, bu zamana kadar 400 oyunu kapalı gişe oynadı. Vasıf Öngören imzası taşıyan, DasDas prodüksiyonu Zengin Mutfağı’nda Şener Şen’in yanı sıra Gizem Ergün, Onay Kaya, Uğur Arda Başkan ve Kutay Sandıkçı gibi isimler rol alıyor. Cumhuriyet tarihinde görülmüş en büyük işçi hareketi olan 15-16 Haziran 1970 olaylarının zengin bir ailenin mutfağına yansımasını konu alan oyunun yönetmenliğini Şener Şen ve Doğu Yaşar Akal üstleniyor.

    ​10 Haziran akşamı Cemil Topuzlu Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda sahnelenecek Zengin Mutfağı’nın biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    257
  • 11-05-2025

    Ka’nın daveti ve Institut français de Turquie’nin desteğiyle Fransız sanatçı Alix Marie’nin Türkiye’deki ilk kapsamlı sergisi “Ana / Ada”, 28 Haziran’a kadar Ankara ve İzmir’de eş zamanlı olarak Çatı Açık Sanat Alanı ve Ka’da sanatseverlerle buluşuyor.

    ​Alix Marie, iki ayrı mekânda eş zamanlı gerçekleşen sergisinde mitoloji, beden ve ritüel kavramlarını, Anadolu’nun semboller ve malzemelerle yüklü kültürel belleğiyle buluşturuyor. Ka’da yer alan “Ana” başlıklı bölümde, tuz bloklarıyla inşa edilen yapılar, seramikten üretilmiş beden parçaları ve Şahmeran efsanesine gönderme yapan bir büst aracılığıyla tuz ve kilin koruyucu, simgesel anlamları araştırılıyor. Çatı Açık Sanat Alanı’ndaki “Ada” başlıklı bölümünde ise İzmir’in zengin dokuma tarihinden yola çıkan sanatçı, kadim motifleri ve doğurganlık anlatılarını kırmızı kadife üzerine işlediği fotoğraflarla büyük ölçekli bir yerleştirmeye dönüştürüyor. Her iki sergi de kilim motiflerinden ilhamla simetrik yapılar ve tekrar eden nesneler üzerinden birbiriyle görsel ve kavramsal bir diyalog kuruyor. Marie’nin kişisel ve kolektif hafızalarla ördüğü bu anlatılar, izleyiciyi çağdaş sanatın beden, tarih ve ritüel anlayışı üzerine düşünmeye davet ediyor.

    0
    0
    207
  • 11-05-2025

    Sanatçıların bir araya gelerek kişisel ve politik kaygılar arasında çok seslilik oluşturduğu “Everybody Knows…” sergisi 15 Mayıs-28 Haziran tarihleri arasında G-art Galeri’de sanatseverlerle buluşacak.

    Küratörlüğünü Bahar Adan’ın üstlendiği “Everybody Knows… / Herkes biliyor…” başlıklı sergide; Rafet Arslan, Nazan Azeri, Sidar Baki, Osman Bozkurt, Ramazan Can, Büşra Çeğil, Eda Çekil, Balca Ergener, Çınar Eslek, Kamil Fırat, Renkar Burcu Günay, Berat Işık, İrfan Önürmen, Şener Özmen, Cem Sonel ve Nil Yalter yer alıyor. Farklı disiplinler üzerinde çalışan sanatçılar, rastgele gerçekleşen bir tarih yazım sürecine doğru katkıda bulunmaya çalışıyorlar. Özgün sanat pratikleriyle krizdeki demokrasiyi ele alıyorlar.

    “Siyasi çalkantının insani maliyeti...Demokrasi krizde. Demokrasi sonrası dönem çoktan başladı. Belirtiler çok çeşitli: popülist liderler, sahte haberler, otokratik çıkışlar, totaliter propaganda ve neoliberalizm. Sanatın bunların karşısında nasıl bir rolü olabilir? Çatışma hâlinde olan düşüncelerin uzlaştırılmasına sanatçı nasıl bir katkı sağlar?

    Davet edilen sanatçılar krizdeki demokrasiyi ele alıyorlar ve bu temada ilham aldıkları eser; Bayeux Halısı veya Gobleni (Bayeux Tapestry) olarak bilinen, 1066 yılında Normandiya Dükü'nün İngiltere’yi fethetmesini ve çevresindeki olayları anlatan, yaklaşık 68,3 metre uzunluğunda ve 70 cm genişliğinde, resimlerden ve metinlerden oluşan bir nakıştır (Hastings Muharebesi). 11. yy.’ın paha biçilmez ve eşsiz bir Orta Çağ anlatısı olmasıyla birlikte, aynı zamanda boyutları ve yaratım teknikleriyle ayırt edilen olağanüstü bir tekstil sanatı eseridir. Tarihi anlatının görsel bir temsilidir. Denizdeki Viking gemilerini, zorlu yolculukları, kalkanları ve zincir zırhları, efsanevi canavarları ve savaş sahnelerini tasvir eden bu goblen, merkezinde William’ın bulunduğu görkemli bir Orta Çağ destanının özünü yakalar. İngiltere’deki Orta Çağ döneminin benzersiz bir anlatımıdır. 950 yıl korunmayı başarmış bu eser, zaferin ve egemenliğin bir temsili olarak kabul edilir; ancak aynı zamanda savaşın, güç mücadelesinin ve hükümetlerin toplum üzerindeki etkilerinin tarihsel bir kaydını da sunar. Neredeyse başka hiçbir kaynakta olmayan bilgilere ulaşılmasına katkı sağlamıştır.

    Günümüzdeki politik zaferler ve iktidar mücadeleleri; medya, ekonomik savaşlar, kültürel hegemonya, propaganda yoluyla sürdürülen "gizli" savaşlar, internet üzerindeki dezenformasyon, siber saldırılar veya kültürel çatışmalar, Tapestry’nin tarihsel savaşıyla paralellikler gösterir. Büyük şirketler ve küresel ekonomik güçler, Bayeux Tapestry’deki geleneksel monarşi ve aristokratik yapılarla benzer bir güç dinamiği oluşturur. Gelir eşitsizliği, sınıf ayrımı ve ekonomik adaletsizlik gibi global haksızlıklar, Bayeux Tapestry’deki toplumsal hiyerarşi ile örtüşmektedir. Göçmenlik, ırkçılık, yabancı düşmanlığı, kültürel çatışmalar, diktatörlük, küresel politik mücadeleler gibi daha nice sorun, bugün yaşadığımız büyük çözülmenin verilerindendir. Bütün bunların neticesinde; tarihsel ve modern politik dinamiklerin nasıl birbirine paralel ilerlediğini, gücün ve direnişin nasıl biçim değiştirdiğini, toplumsal eşitsizliklerin ve savaşların modern zamanlarda nasıl sürdüğünü görsel olarak ilişkilendirdiğimiz bir kaynaktır Bayeux Tapestry.”

    Künye:
    1. Eda Çekil Bende Biten Çizgi (2025) 4 adet 40 x 60 cm (Her biri) Hahnemühle Matt Fibre Fotoğraf
    2. Nil Yalter Video Art Diyarbakir / Mardin / Istanbul 2005 Interactive DVD-ROM. From the ’A Story of Contemporary Evolution’ Exhibition ‘Çağdaşlaşma Süreci Öyküsü’ Sergisinden (Sanatçı ve Galerist'in izniyle)
    3. Şener Özmen Sözüm Haritadan Dışarı Video, 4’14’,2025
    4. Endişeli Kalbim, 2025 Hahnemühle 308 gr Photo Rag kağıt üzerine arşivsel pigment baskı, 50x70 cm (çerçeveli)
    ​5. Büşra Çeğil Slave Market in Ancient Rome, after Jean-Leon Gerome
2025 109x 70x 5 cm Oil painting on canvas adhered to hardboard with a polyol frame

    0
    0
    214
  • 10-05-2025

    Özge Arslan’ın yazıp yönettiği Baba Sahne’nin yeni prodüksiyonu Nokta, 29 Mayıs Perşembe akşamı prömiyerini yapacak.

    Özge Arslan’ın gerçek hikâyelerden ilhamla kaleme aldığı, yönettiği ve rol aldığı tek kişilik oyun Nokta, kadim hikâyelerin taşıyıcısı Karadenizli bilge Nokta Ana’ya hayat veriyor. Arslan’ın aynı zamanda oyun müziklerinin tasarımını ve bestelerini yaptığı oyun, tarih boyu yaşanan kadın suistimallerini sahneye taşıyor. Karadenizli bilge bir kadın olan Nokta Ana’nın anlatıcılığıyla ilerleyen oyun, dünyanın farklı noktalarında kimi zaman bedeni, kimi zaman sanatı istismar edilen; töreler, yasalar ve bazen de teknoloji tarafından suistimale uğrayan kadınların hikâyelerini anlatıyor.

    Oyunun dramaturjisi Caner Güler’in; koreografisi Ferhat Güneş’in; dekor ve ışık tasarımı Kerem Çetinel’in; kostüm tasarımı ünlü modacı Özgür Masur’un, afiş tasarımı ise Murat Acar’ın imzasını taşıyor.

    Nokta oyunu, 29 Mayıs Perşembe akşamı gerçekleşecek prömiyerin ardından 30 Mayıs Cuma ve 31 Mayıs Cumartesi akşamları da Baba Sahne Savaş Dinçel Salonu’nda sahnelenecek. Oyunun biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    240
  • 10-05-2025

    Eser Gündüz’ün “Microswitch” başlıklı kişisel sergisi 31 Mayıs’a kadar Art On İstanbul Piyalepaşa’da sanatseverlerle buluşuyor.

    “Oyunu ‘insanın yaşamı ve doğayı öğrenmekte kullandığı ilk etkinlik’ olarak kabul edersek, oyuncaklar bu ilk etkinlikten kalma, çoğu zaman yetişkinliğe geçiş ritüelinin parçası olarak günlük hayatımızdan çıkmış, hâlâ sahip olunsa dahi, bir kenara kaldırılıp unutulmuş çocukluktan yadigâr objelerdir diyebiliriz. Esasen yetişkin evreninin üretimi olan oyuncakların yetişkinliğe taşınması durumunda, yine bu dünyanın mevcut sosyo-ekonomik şartların önerdiği üzere, oyun ile birlikte, zamanın ‘verimli’ kullanılmaması, çalışmanın ve üretimin önündeki bir engel, tinsel hamlık, olgunlaşamama hâli gibi arzu dışı durumları çağrıştırsa da oyun bu katı dünyada bulduğu boşluklarda sürmeye devam eder. Foucault’nun bir öğleden sonra ebeveyn yatağı örneğinde bahsettiği gibi, sonunda bekleyen bir ‘ceza’ dahi olsa, inadına bir arzu alanı, kısa süreli de olsa gerçekleşmiş bir ütopyaya dönüşür.

    Eser Gündüz yetişkinliğe taşıdığı oyuncaklarıyla bu seride hem yeni hem bitmeyen çocukluğu kadar ısrarcı bir oyun alanı kuruyor. Mimarlık yapan bir yetişkin olarak profesyonel anlamda resim yapma kararı almam ve bu kararı çevremle paylaşmam, içimde yetişkinlik hayatıma rağmen gizli gizli devam eden oyunu herkese ilan etmem demekti. Yetişkinliğin bir anlamda reddi anlamına gelen bu kırılmanın karşılığını olumlu anlamda aldığım gibi, oyunu bitirmemekte ısrarcı her yetişkin gibi ceza aldığım, desteklenmediğimi hissettiğim, zorluk çektiğim hatta dışlandığım olmuştur. Umuyorum ki, oyun benim için burada; boyalar, tuvaller, kalemler ve daha türlü oyuncaklarımla her zaman devam edecek.”

    Fotoğraf: Kayhan Kaygusuz

    0
    0
    215
  • 10-05-2025

    The Letter Art Gallery, Arzu Oto’nun “Bir Heykelin Gölgesinde” başlıklı kişisel sergisini 10 Mayıs-7 Haziran tarihleri arasında sanatseverlerle buluşturacak.

    İktidarın giderek otoriterleştiği ve ifade özgürlüğünün sınırlandığı bugünün karanlığında, dünün aydınlığını simgeleyen kişileri ve hareketleri anlama çabası içerisinde üretilmiş sergi, Arzu Otonun son dönemde ürettiği resimler, heykel ve yerleştirmesinden oluşuyor. Sanatçı sergide ele aldığı kent heykellerini yalnızca geçmişin birer estetik ürünü olarak değil, bugünün politik bağlamında yeniden okunabilecek semboller olarak ele alıyor. Bunlara eşlik eden bir diğer seride doğa talanına karşı verilen, doğayı, yaşamı ve kolektif geleceği savunan mücadelelerin ön saflarında beliren kadınlar, politik bir özneye dönüştüğü alanlarda ele alınıyor. Kamusal alanda görünürlük kazanmış, düşünsel ve toplumsal dönüşüme öncülük etmiş kadınların sergideki portreleri, tarihsel bağlamı derinleştiriyor.

    ​Sergi, bugünün toplumsal olaylarını, ortaya çıkan birliktelikleri, dayanışmayı, belirginleşen karakterler ve anlar üzerinden düşünme çabasıyla dün ve bugün arasında bağlantı kuruyor. Karanlıkta beklerken beliren ışık, ateş ve meşale gibi referansların yanı sıra, Oto'nun çalışmaları ışıklı anların yarattığı özgürlüğe, belirginleşen figürlere ve bir arada durma potansiyellerine odaklanıyor.

    0
    0
    230
  • 09-05-2025

    border_less ARTBOOK DAYS’in yedinci edisyonu, bu sene 9-11 Mayıs tarihleri arasında Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık ev sahipliğinde gerçekleştiriliyor.

    border_less ARTBOOK DAYS; yayını olan, baskı materyalleri, metinler ve edisyonlu işler üzerine çalışan-üreten sanatçılar ve inisiyatifler ile yayım yapan müze, galeri, kurum ve enstitüleri bir araya getirerek kitap üretimleri üzerinden ortak alan yaratıyor. Etkinlik, sanat alanında üreten, söz söyleyen ve paylaşan kişileri bir araya getirirken yayınevleri üzerinden de etkileşim zeminleri oluşturmayı amaçlıyor.

    border_less ARTBOOK DAYS yeni edisyonunda 11 farklı ülkeden, 49 katılımcıyı yan yana getirerek izleyicilerle buluşturuyor. Bu sene ayrıca, en iyi tasarlanan masa ödülü border_less ARTBOOK DAYS danışma kurulu tarafından belirlenerek katılımcılardan birine verilecek. Ödülün sahibi bir sonraki edisyon için öncelikli katılım hakkı kazanacak.

    Etkinlik süresince Unlimited Genel Yayın Yönetmeni Merve Akar Akgün koordinasyonunda yayın pratiklerine odaklı konuşma programı ve Caran d’Ache tarafından organize edilen bir atölye ziyaretçilerle buluşacak.

    border_less ARTBOOK DAYS’in yedinci edisyonu TCEEGE ana sponsorluğunda, Hürsan Şömine, Vitruta, Caran d’Ache eş sponsorluğunda, Asya Nakliyat, Studio Mada, Tempo Aksesuar, Ofset Yapımevi ve Beylerbeyi İçecek Pazarlama A.Ş.’nin değerli destekleriyle gerçekleştiriliyor.

    ​border_less ARTBOOK DAYS hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    290
  • 09-05-2025

    GeoGallery ve Galeri Siyah Beyaz iş birliğiyle düzenlenen Berk Kır ve Mahmut Anlar’ın “Hayat Tek Bir Çerçeveye Sığar mı?” başlıklı sergisi, 9 Mayıs-31 Temmuz tarihleri arasında GeoGallery İstanbul’da sanatseverlerle buluşuyor.

    “Hayat Tek Bir Çerçeveye Sığar mı?” sergisi, üç ayrı kuşaktan ve alandan gelen Semiramis Pekkan, Mahmut Anlar ve Berk Kır’ın ortak bir düş ve hafıza alanında kesişimini konu alıyor. Aralarındaki diyaloğun zemini, ses yerine sessizlikle, dil yerine imgelerle, mimari yerine içsel mekânlarla kuruluyor.

    Tasarımcı Mahmut Anlar, fotoğrafik yüzeylere malzeme ile müdahale ederek, imgelerin taşıdığı duygusal gerilimi mekânsal bir dile dönüştürüyor. Malzeme tercihi, görsel olanın etrafında bedenlenen soyut bir alan açıyor. Birbirinin içine geçmiş çerçeveler ise, tıpkı Semiramis Pekkan gibi çok katmanlı bir figürün hayatındaki çeşitlilik ve dönemleri temsil ediyor.

    Berk Kır, kamusal bellekte güçlü bir imge olarak yer etmiş olan Semiramis Pekkan’a yönelirken; izleyiciyi, bu tanınmış suretin alışılagelmiş temsillerinin ötesine geçmeye davet ediyor. Fotoğraflar, yalnızca bir yüzün yeniden üretimi değil, aynı zamanda görünür olanın ardındaki katmanların, sessizliklerin, içe dönük titreşimlerin ve duygusal geçirgenliğin izlerini taşıyan kırılgan haritalar oluyor.

    İçsel bir arşiv olarak izleyici karşısına çıkan sergi, izleyiciyi yüzün tanıdıklığına yaslanarak başladığı görsel yolculukta, suretin bilinmeyen yönleriyle, mahrem ve çoğu zaman gözden uzak kalmış iç imgeleriyle karşı karşıya getiriyor. Tanınan bir yüz, burada bilinmeyene açılan bir kapıya dönüşürken her kare, bellekte donmuş bir figürü çözerek, yeni bir görme biçiminin ve sezgisel tanıklığın zeminini sunuyor.

    Künye:
    1. Kendini Saklayan Ayna, Berk Kır, 2025, Siyah Beyaz Fine Art Baskı, Hahnemühle Photo Rag 308 gsm kağıt, 114 cm x 147.5 cm 
    2. Müstağni, Berk Kır, 2025, Siyah Beyaz Fine Art Baskı, Hahnemühle Photo Rag 308 gsm kağıt, 136 cm x 136 cm 
    ​3. Vecd, Berk Kır, 2025, Siyah Beyaz Fine Art Baskı, Hahnemühle Photo Rag 308 gsm kağıt, 147.5 cm x 114 cm

    0
    0
    220
  • 09-05-2025

    Ulus Atayurt’un kapitalizmin kentler üzerinde yarattığı tahribatın izlerini süren bir sokak yürüyüşü olarak kaleme aldığı kitabı Akbabalar ve Köstebekler, Metis Yayınları’ndan çıktı.

    “Kentlere, Barınma Hakkına ve Paraya Dair” alt başlıklı bu kitabın yürüyüş rotası Barcelona, İstanbul, sonra tekrar Barcelona, Bodrum, New York. Atayurt bu yürüyüşü farklı kentlerde, kentlerin farklı mahallelerinde yaparken kapitalizmin finansallaşmasında emlak piyasasının rolünü, kent ve barınma hakkını, krize karşı barınma mücadelelerini, paranın doğasını, platform kapitalizminin nasıl kamusallaştırılabileceğini tartışıyor ve Bloch’un sözlerini hatırlatıyor: “Kaybın en trajik biçimi güvende olmanın değil, her şeyin farklı olabileceğini hayal etme yetisinin kaybıdır.”

    “Düşüncelerin ‘belli bir kültürde kök salma’ hali sadece büyük buluşlar için değil, ‘kuramın gündelik hayatı’ diye adlandırabileceğimiz (örneğin bir işgal evinin zamanı genişleten heterotopik mekânı, kentsel rant ve finansal kapitalizm ilişkisine dair eğitim veren bir kiracılar sendikası, orta-üst sınıf bir tatil kasabasının mikro-faşist ekolojisinde yeşeren haklı sorular vb.) durumlar için de geçerli. Kuram ve gündelik yaşamın buluştuğu yer iktidarlar tarafından sürekli unutturulmaya çalışılan kolektif hafızanın mekânıdır. İnsan dikkatli bakınca düşüncenin sokaklarda volta attığını görebilir.”

    0
    0
    245
  • 09-05-2025

    Alternatif sahnenin dikkat çeken gruplarından Mojave, Kandırma Kendini isimli ilk albümünü müzikseverlerle buluşturdu.

    2020 yılında kurulan Mojave, Enes Cihan Güvenç (vokal), Can Doğu Baykan (elektrik gitar), Uluç Beykoz (bas gitar) ve Ege Soydan’dan (davul) oluşuyor. 2023 sonbaharında No:5 Stüdyosu’nda Ozan Çanak prodüktörlüğünde kaydedilen albümün mix ve mastering süreçleri de yine Ozan Çanak tarafından tamamlandı. 10 şarkıdan oluşan Kandırma Kendini, duygusal kırılmaların, içsel çatışmaların ve yeniden ayağa kalkmanın izlerini taşıyan bir hikâye anlatıyor. Albüm, uzaklık, özlem ve kendini bulma temalarını işlerken; güçlü vokal melodileri, katmanlı aranjmanlar ve hem sert hem de yer yer yavaşlayan ve duygusal tonlara bürünen şarkılarla dengeleniyor.

    Mojave’nin Kandırma Kendini isimli ilk albümünü buradan dinleyebilirsiniz.

    Künye:
    Vokal: Enes Cihan Güvenç
    Elektrik Gitar: Can Doğu Baykan
    Davul: Ege Soydan
    Bas Gitar: Uluç Beykoz
    Sözler: Enes Cihan Güvenç
    Müzik: Mojave
    Prodüksiyon: Ozan Çanak
    Mix & Mastering: Ozan Çanak
    Kapak Fotoğrafı: Galip Can Bildirici
    Kapak Sanat Yönetimi: Aylin Kutku
    ​Işık Yönetimi: Rıdvan Güngördü

    0
    0
    241
DAHA FAZLA
Geldanlage