GÜNDEM
  • 06-03-2025

    Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi’nin BlackBox etkinliklerinden “Seza Sinanlar Uslu ile İz Sürüyoruz” seminerlerinde 14 Mart’ta sanat dünyamıza katkı sağlamış kadın sanatçılarımız mercek altına alınacak.

    Sanat tarihimizin dikkate değer isimlerini ve olaylarını titizlikle inceleyen seminer serisinde bu kez “Onlar Grubu’nun Sanatçı Kadınları” başlıklı konuşma düzenlenecek. Prof. Dr. Seza Sinanlar Uslu, Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi’nin koleksiyonundaki eserleri referans alarak, Türk sanatına yeni bir soluk getiren bu topluluğu ve özellikle Leyla Gamsız, Alis Aş, Fikret Elpe, Saynur Kıyıcı, İvi Stangali, Maryam Özacul, Nevin Çokay ve Fahrünnisa Sönmez gibi değerli sanatçılarımızın sanatsal mirasını analiz edecek.

    Onlar Grubu, 1946 yılında ressam Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun atölyesinde öğrenim gören on öğrencinin girişimiyle kuruldu. Eyüboğlu’nun geleneksel halk sanatları ile Batı resim estetiğini harmanlayan özgün Doğu-Batı sentezi yaklaşımını benimseyen topluluk, sanatsal temalarını işleyişteki yenilikçi tutumlarıyla dönemin sanat ortamına önemli katkılar sağlayan bir hareket olarak sanat tarihimizdeki yerini aldı. Nedim Günsür, Leyla Gamsız, Hulusi Sarptürk, Fahrünisa Sönmez, İvy Stangali, Meryem Özacul, Mehmet Pesen, Fikret Alpe ve Saynur Kıyıcı gibi isimlerin yer aldığı gruba sonradan Turan Erol, Orhan Peker, Fikret Otyam, Osman Oral, Mustafa Esirkuş, İhsan İncesu, Remzi Paşa ve Adnan Varınca da eklendi.

    ​14 Mart Cuma günü saat 14.00’te düzenlenecek “Onlar Grubu’nun Sanatçı Kadınları” başlıklı konuşmaya buradan bilet alabilirsiniz.

    0
    0
    1853
  • 06-03-2025

    Ahmet Yiğider’in “Karınca Yuvası” başlıklı kişisel sergisi 23 Mart’a kadar CerModern’de sanatseverlerle buluşuyor.

    Dilek Karaaziz Şener’in küratörlüğünü üstlendiği “Karınca Yuvası” sergisi izleyicilere çok yönlü bir duygusal deneyim sunuyor. Metal ve bez kullanılarak üretilen dev boyutlu heykelin spiral planı içinde gezinen izleyiciler, karınca kokusunu hissedebiliyor ve buna bir ses efekti eşlik ediyor.

    Ahmet Yiğider, karıncaların sosyal davranış gösteren süper organizma olmaları ve bunun kokuyla ilişkisi üzerine bilim ve sanat sentezli çalışmalar yürütüyor. Karıncaların avlanma, besin bulma, stoklama, güvenliği sağlama, savaşma, sosyal kurallara uyum ve uymayanları cezalandırma eylemleri; feromon salgılanması ve karşı tarafın bunu algılamasıyla sağlanıyor. Yiğider, tasarladığı cam tüp içindeki kokusuz deney alanlarında karıncaların farklı stres seviyelerinde etkileşimleri gözlemliyor ve tüp içerisine yayılan uçucu molekülleri hem duyusal hem de analitik kimya yöntemleriyle inceleyerek moleküler bileşimini araştırıyor. Karıncanın vücut dokusunda gerçekleştirdiği moleküler ayrıştırmada 1000'den fazla çeşitte molekülün bilgisine ulaştı. Yiğider’e göre bu bilgi, doğanın dev bir ansiklopedisini temsil ediyor. Yiğider, yaşamın ve canlılığın en temel belirtilerinden biri olan “koku” faktörünü ileri teknoloji kullanarak bilimsel yolla analiz ediyor ve kokuyu oluşturan moleküler bileşenlere ulaşıyor. Yiğider’in kavramsal çalışmalarında kullandığı Gaz Kromatografisi-Kütle Spektrometrisi (GC-MS), incelenen uçucu bileşiklerin moleküler yapısını anlamak için ileri teknoloji cihazların kullanıldığı bir analitik kimya yöntemi. Kimya, biyoloji, genetik gibi doğa bilimlerinin yanı sıra kriminoloji gibi özel alanlarda da kullanılıyor.

    Ahmet Yiğider yeni sergi projesi hakkında şunları söylüyor: “Analitik kimya metotlarıyla tespit ettiğim uçucu moleküllerin bir kısmı karınca salgılarının olfaktif karakteri hakkında ipucu veriyor. Sonraki süreçte bu karmaşık molekül dökümünü ve duyusal analiz bulgularımı birleştirerek insanoğlunun deneyimine açık bir “karınca kokusu” bileşimi oluşturabildim. Çıplak gözle görebildiğimiz en küçük bedenlerden biri olsa da doğanın en büyük hayvansal biyokütlesine sahip karınca türü ve insan arasında sessiz bir anlatıya, bir fısıltıya dikkat çekmek istedim.”

    Heykelde Duyusallık ve Karınca Yuvası: Ahmet Yiğider isimli kitap, CerModern sergisine paralel olarak sanatseverlerle buluşuyor. Masa Yayınevi’nin yayımladığı kitap dört farklı yazarın ele aldığı bölümlerde koku ve kokunun sanattaki yeri, Karınca Yuvası eseri ve Ahmet Yiğider’in heykelindeki duyusallık konularını ele alıyor. Kitabın yazarları Alistair Hicks, Emre Zeytinoğlu, Vedat Ozan ve aynı zamanda editörlüğü üstlenen Dilek Karaaziz Şener’den oluşuyor.

    0
    0
    1692
  • 06-03-2025

    Oscar Ödüllü yönetmen James Cameron’ın kült filmlerinden olan Avatar, dev orkestra, koro ve solistlerin canlı performansıyla 22 Mart’ta Zorlu PSM’de iki özel seansla izleyicilerle buluşacak.

    Avatar Live in Concert’ta James Horner’ın ikonik müzikleri, dev bir orkestra, koro ve solistlerin canlı performansıyla bir araya gelecek. Avatar, dev HD ekranlarda orijinal seslendirme ve altyazılarıyla izleyicilere sunulurken şef Ernst van Tiel yönetimindeki Symphonista Philharmonic Orchestra’nın etkileyici flütler ve etnik nefesli çalgılar performanslarına Eleanor Grant sesiyle hayat verecek.

    ​Benzersiz bir sinema ve müzik deneyimi sunan Avatar Live In Concert, 27 Ekim 2024’te Londra’daki Royal Albert Hall’da dünya prömiyerinin ardından şimdi 22 Mart günü iki seans olarak Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde izleyicilerle buluşacak. Avatar Live in Concert etkinliğinin biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    1103
  • 06-03-2025

    7-13 yaş aralığındaki çocuklara koro müziği eğitimi alma ve performanslarını sahnede sergileme fırsatı sunan İBB İstanbul Çocuk Korosu için başvurular 20 Mart’a kadar devam ediyor.

    İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültür Dairesi Başkanlığı bünyesindeki Orkestralar Müdürlüğü tarafından hayata geçirilen İBB İstanbul Çocuk Korosu projesi hem bireysel hem de toplumsal düzeyde kalıcı ve olumlu etkiler bırakmayı hedefliyor. İBB İstanbul Çocuk Korosu adayları, başvurular sonrasında seçici kurulunun değerlendirileceği performanslarla belirlenecek. Başvuru döneminin ardından koroya seçilen çocuklara, İstanbul’un iki yakasında, iki ayrı noktada eğitimler verilecek ve eğitimlerin sonunda İBB İstanbul Çocuk Korosu ilk performansını, 3. Uluslararası İstanbul Koro Festivali’nin açılışında, 3 Temmuz’da sahneleyecek.  

    İBB İstanbul Çocuk Korosu projesinde, İstanbul’un farklı sosyo-kültürel çevrelerinden bir araya gelen çocuklar müzik aracılığıyla kendilerini keşfedecek ve aynı zamanda toplumsal farkındalık ve estetik duyarlılık kazanacaklar. Bu eğlenceli ve öğretici deneyim çocukların özgüvenini pekiştirmenin yanı sıra kendilerini ifade etme becerilerini güçlendirecek, ekip ruhunu geliştirecek ve derin dostluk bağları kurulmasına olanak tanıyacak. Koro çalışmaları aynı zamanda çocukların odaklanma yetisini artıracak; nefes kontrolü sayesinde stres ve kaygı dengesi kurmalarına yardımcı olacak. Dil gelişimini de destekleyen program, çocuklara sanatın büyülü dünyasında farklı bir deneyim yaşatacak.

    ​İBB İstanbul Çocuk Korosu’na 20 Mart’a kadar orkestralar.ibb.istanbul adresi üzerinden başvurabilirsiniz.

    0
    0
    1403
  • 05-03-2025

    Başak Doğan yönetimindeki Chromas, sahnedeki 10. yılını 15 Mart Cumartesi akşamı Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi’nde vereceği konserle kutlayacak.

    Konserde, bugüne kadar Chromas ile bir araya gelmiş sevilen sanatçı ve gruplardan sürpriz performanslar izleyicilerle buluşacak. Işık ve ses tasarımı ile Chromas’ın 10 yıllık hikâyesi, görüntü ve seslerle sahnede hayat bulacak.

    Chromas, yenilikçi tarzıyla Gevende, Tarkan, Mercan Dede’den Bobby McFerrin’a, Duygu Soylu’dan Evrencan Gündüz’e kadar pek çok önemli isimle çalıştı. Şimdi ise 10. yıllarını kutlamak için özel bir konser ile dinleyicilerle buluşacak.

    15 Mart Cumartesi akşamı saat 20.30’da Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi’nde gerçekleşecek Chromas konserinin biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    1311
  • 05-03-2025

    Sanatçı ve akademisyen Gülçin Aksoy’un anısına düzenlenen “Aklımda Bir Şey Vardı” başlıklı anma sergisi, 28 Mart tarihine kadar Depo’da sanatseverlerle buluşmaya devam ediyor.

    2024 yılında hayatını kaybeden sanatçı ve akademisyen Gülçin Aksoy’un öğrencileri ve kızı tarafından hazırlanan “Aklımda Bir Şey Vardı” sergisi, Aksoy’un farklı dönemlerden çalışmalarını, not defterlerinden alıntılarla birlikte bir araya getiriyor. Sanatçının öğrencileri ve kızı tarafından, Aksoy’un üretim anlayışına sadık bir yaklaşımla kurgulanan sergi, sanatçının bugüne dek sergilenmemiş işlerini de içeren bir seçkiyle izleyiciyle buluşuyor.

    Mimar Sinan Üniversitesi’nde 1990 yılında akademik kariyerine başlayan Aksoy, 1992-2008 yılları arasında Zekai Ormancı ile yürüttüğü Halı Atölyesi’ni 2008 yılında devralarak, burayı disiplinlerarası üretime ve etkileşime açık bir ortak alan hâline getirdi. Hafriyat Grubu, Arada Grubu, Atılkunst gibi kolektiflerin bir parçası olan sanatçı, Learning Process ve Ortak Mekik projelerinin de yürütücülüğünü üstlendi. İstanbul ve Münih’te kişisel sergiler açan, Türkiye ve yurt dışında birçok karma sergide yer alan Gülçin Aksoy, dili ve kültürel göstergeleri merkeze alan sanatıyla, Türkiye güncel sanatında önemli bir figür olarak kabul ediliyordu. Sergi kapsamında Ekmel Ertan, Nazım Hikmet Richard Dikbaş, Nermin Saybaşılı ve Zeynep Sayın, Gülçin Aksoy ve sanatına dair kaleme aldıkları metinlerle katkıda bulunuyor. Bu yazıların çeviri ve düzeltileri Ahsen Zeynep Özdemir, Esra Oskay, Merve Vural ve Nazım Hikmet Richard Dikbaş tarafından gerçekleştiriliyor.

    Uluslararası konuk sanatçı programı Gate 27’nin de geçmiş dönem Ayvalık konukevi misafir sanatçılarından biri olan Gülçin Aksoy, sanatı ve eğitimci kimliğini birbirinden ayırmadan üretmeye devam eden, akademi, cinsiyet, beden, doğa ve iktidar politikalarına dair sorgulamalar yapan güçlü bir sanat pratiğine sahipti. Kişisel çalışmalarının yanı sıra yurt içi ve yurt dışında birçok sergide yer alan Aksoy, Gate 27’nin Ayvalık yerleşkesine 2021 yılının Eylül ayında konuk olmuştu.

    ​Fotoğraf: Kerim Arslan ve Mert Çağıl Türkay

    0
    0
    1122
  • 05-03-2025

    Los Angeles’lı rock grubu Palaye Royale, BKM Organizasyonu ile 9 Nisan’da Maximum Uniq Box’da konser verecek.

    Şubat ve mart ayı boyunca Amerika turnesinde olan Palaye Royale, bahar aylarında rotasını Avrupa’ya çevirerek 9 Nisan akşamı İstanbullu müzikseverlerle buluşacak. Rock sahnesinde adından başarıyla bahsettiren grup “Lonely”, “Mr Doctor Man” ve “No Love in LA”, “Tonight Is The Night I Die”, “Dying In A Hot Tub”, “Little Bastards” gibi hitlere imza attı. Las Vegas doğumlu Remington Leith (vokal), Sebastian Danzig (gitar) ve Emerson Barrett (davul) kardeşlerden oluşan rock grubu, Palaye Royale adını 50’li yıllarda büyükanne ve büyükbabalarının Toronto’da tanıştığı Palais Royale dans salonundan alıyor.

    Palaye Royale, Sumerian Records etiketi ile yayımlanan son albümleri Death or Glory ile; müzikseverlere dönüştürücü ve görkemli bir müzik yolculuğu sunuyor. Dayanıklılık ve kendini keşfetmenin bir marşı olan “Death or Glory”, grubun aynı zamanda sanatsal evrimini ve glam-rock art-punk ve brit-pop'un sınırlarını kendilerine özgü bir sese zorlama kararlılığını da temsil ediyor. Albümde “Showbiz” ve “Just My Type” teklilerinin yanı sıra 10 yeni şarkı daha yer alıyor.

    ​9 Nisan’da Maximum Uniq Box’da gerçekleşecek +1 Sunar: Palaye Royale konserinin biletlerine BiletixPasso ve Biletinial üzerinden ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    911
  • 05-03-2025

    İngiliz edebiyatının ölümsüz eseri Canterbury Hikâyeleri’nden esinlenerek tasarlanan el yapımı porselen at figürleri Rahmi M. Koç Müzesi’ndeki “Beygir Gücü” sergisinde sanatseverlerle buluşuyor.

    Rahmi M. Koç Müzesi’nin 30’uncu yılını kutlamak amacıyla düzenlenen “Beygir Gücü” sergisi, M.Ö. 2’nci yüzyıldan günümüze atın sanat ve mühendislikteki izlerini sürüyor, otomobilin endüstri tarihindeki dönüşümünü gösteriyor. Serginin “Rahmi M. Koç Koleksiyonu’ndan At Figürleri” bölümünde farklı coğrafyalardan ve kültürlerden seçilen at formunda yaklaşık 1000 adet obje ve eser sergileniyor. Metal, pişmiş toprak, ahşap, pirinç, teneke, silikon, seramik ve porselen gibi farklı malzemelerden üretilmiş bu objeler sergi kapsamında izleyicilerin beğenisine sunuluyor. Sergide yer alan porselen at figürleri arasında en çok ilgi çeken vitrin ise edebiyat ve sanatı bir araya getiren Canterbury Hikâyeleri’nin figürleri oldu. Canterbury Hikâyeleri’nin karakterlerini günümüze taşıyan el yapımı figürler Rye Pottery imzası taşıyor. Geoffrey Chaucer tarafından 14’üncü yüzyılda yazılan Canterbury Hikâyeleri, İngiliz edebiyatının ilk büyük eserlerinden biri kabul ediliyor. Şiir biçiminde yazılan bu eserde 4’üncü yüzyıl İngiltere’sinin toplumsal yapısı eğlenceli ve eleştirel bir dille anlatılıyor.

    Aziz Thomas Becket’in Canterbury’deki mezarını ziyaret etmek için Londra’dan yola çıkan farklı sosyal sınıfların oluşturduğu bir grup hacı, vakit geçirmek için yol boyunca hikâyeler anlatır. Farklı türlerdeki bu hikâyeler, dönemin ahlak değerlerini, halkın günlük yaşamını, din adamlarının yozlaşmışlığını ve soyluların ikiyüzlülüğünü de yansıtır. Chaucer'ın ölümsüz eserindeki en ünlü hacı olan Bath’in Karısı, İngiliz edebiyatının en tanınmış karakterlerinden biri. Diğer dikkat çekici figür ise hayranlık uyandıran karakteri ile Şövalye. Canterbury Hikâyeleri’nin önemli karakterleri ve aynı zamanda bu seçkinin ilgi çeken parçaları arasında Değirmenci, Rahip, Çiftçi, Tüccar, Memur, Hukuk Çavuşu ve Bağışlayıcı bulunuyor. Ayrıca, eserde sürpriz bir karakter de yer alıyor: Hikâyede kendini bir gözlemci olarak konumlandıran yazar Geoffrey Chaucer. Hacılar hakkındaki gerçeği ustalıkla aktaran masum bir anlatıcı rolünü üstlenen Chaucer, hikâyelere kurgu değil, birinin yolculuğunun gerçek anlatımlarıymış gibi bir izlenim veriyor.

    ​“Beygir Gücü” sergisini 10 Haziran’a kadar Rahmi M. Koç Müzesi’nde ziyaret edebilirsiniz.

    0
    0
    1375
  • 05-03-2025

    Arjantinli sanat eleştirmeni María Gainza’nın on bir ressam ve kendi dünyasından, hayatından on bir anı konu edinen romanı Optik Sinir, Sena Akalın’ın İspanyolca aslından çevirisiyle Everest Yayınları’ndan çıktı.

    Optik Sinir’in anlatıcısı kendini, yaşadıklarını, geçmişini ve bugününü resim sanatıyla kurduğu ilişkiyle anlamlandırabiliyor. Buenos Aires müzelerinde ziyaret ettiği resimlerin ve ressamların hikâyeleri onun da hikâyesi: Cándido López’in savaşta yaptığı resimlerin akıbeti; Rothko’nun lüks bir otelin siparişiyle yaptığı duvar resimlerini teslim etmeyi son anda reddetmesi; Katalan sanatçı Josep Maria Sert’in, anlatıcının mensup olduğu Errázuriz ailesinin malikânesine tuhaf, kâbusumsu karnaval sahneleri çizişi; Picasso’nun Henri Rousseau’nun onuruna verdiği ziyafet ve bazı resimleri arasındaki itiraf edilmemiş bağ ve sanat tarihinden pek çok başka sahne… Bunların her biri anlatıcının hayatından anlarla eşleşiyor: Arjantin üst tabakasına mensup ailesiyle ilişkisindeki sevme, uzaklaşma ve kırılma anları, ayrılıklar, korkular, ölüler, kemoterapi odalarının kendine has zamanı.

    0
    0
    1912
  • 04-03-2025

    Pera Film, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne özel hazırladığı “Başka Bir Yerde” film programını 5-28 Mart tarihleri arasında izleyicilerle buluşturacak.

    Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi Film ve Video Programları (Pera Film), 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne özel hazırladığı “Başka Bir Yerde” film programı kapsamında sinemanın kadın ustalarının yönettiği altı filmden oluşan bir seçkiyi sinemaseverlerin beğenisine sunacak. Program, kadın yönetmenlerin imzasını taşıyan altı filmle, kadın karakterlerin içsel ve dışsal yolculuklarını merkezine alıyor. Beyazperdenin öncü kadın yönetmenleri Chantal Akerman, Jane Campion, Agnès Varda, Lucrecia Martel, Kelly Reichardt ve Payal Kapadia’nın eserlerinden oluşan seçki, seyircisini yalnızca fiziksel mesafelerle değil; zaman, hafıza, beden ve kimlikler üzerinden şekillenen yolculuklara davet ediyor.

    Farklı kadın deneyimlerini yansıtan seçkide; 2024’ün en çok konuşulan filmlerinden olan ve yönetmenliğini Payal Kapadia’nın üstlendiği Aydınlık Hayallerimiz, yönetmen koltuğunda avangart ve feminist sinemanın öncü isimlerinden Chantal Akerman’ın oturduğu 1976 yapımı belgesel Evden Haberler, Amerikan bağımsız sinemasının öncü isimlerinden Kelly Reichardt’ın yönettiği ve prömiyerini 2008’de Cannes Film Festivali’nde yapan Wendy ve Lucy, bağımsız sinemanın cesur ve istikrarlı auteur yönetmenlerinden Lucrecia Martel’in imzasını taşıyan ve Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye için yarışan Başsız Kadın, yönetmen Jane Campion’a, Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye kazanan ilk kadın yönetmen unvanını kazandıran Piyano ve Venedik Film Festivali’nde Altın Aslan da dahil olmak üzere üç ödüle layık görülen, yönetmenliğini Agnès Varda’nın üstlendiği Yersiz Yurtsuz yer alıyor.

    Sinemanın öncü ve ödüllü kadın yönetmenlerinin filmlerinden bir seçki sunan “Başka Bir Yerde” programı hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

    Program:
    Aydınlık Hayallerimiz
    5 Mart Çarşamba - 19.00 
    23 Mart Pazar - 15.00

    Evden Haberler
    7 Mart Cuma - 19.00 
    16 Mart Pazar - 15.00

    Wendy ve Lucy
    12 Mart Çarşamba - 19.00 
    21 Mart Cuma - 19.00

    Başsız Kadın
    13 Mart Perşembe - 19.00 
    28 Mart Cuma - 19.00

    Piyano
    9 Mart Pazar - 15.00 
    20 Mart Perşembe - 19.00

    Yersiz Yurtsuz
    14 Mart Cuma - 19.00 
    ​26 Mart Çarşamba - 19.00

    0
    0
    1162
DAHA FAZLA
Geldanlage