GÜNDEM
  • 09-05-2024

    Versus Art Project, Huo Rf’nin “Hareket Alanı” başlıklı kişisel sergisini 14 Haziran tarihine kadar sanatseverlerle buluşturuyor.

    Huo Rf’nin son dönem çalışmalarından oluşan “Hareket Alanı” sergisi, sanatçının pratiğinin merkezinde yer alan empati ve utanç duyguları etrafında şekilleniyor. Huo Rf, sergide sanatsal sürecini şekillendiren bu iki duygunun yaratabileceği ağır yükleri bırakmayı tercih ederek bu duyguların birleştirici gücüne odaklanıyor. İzin verilen ya da kazanılan bir özgürlük alanı ya da tolerans marjı olarak tanımlanabilecek hareket alanı, dilin her daim önemli bir bileşeni olduğu Huo Rf’nin pratiğinde yeni bir aşamaya atıfta bulunuyor. Sanatçı, öfke ve üzüntüye saplanıp kalmak yerine akışkanlığın baskın olduğu başka bir düzlemde olma ihtimalini araştırıyor.

    Sergilenen eserler, Spot Işığı (2021) ve Kişi, Eylem, Durum serileri (2019-2024) ile İsimsiz heykel serisi (2015), utanç, umutsuzluk, depresyon, öfke ve melankoli gibi bir dizi mahrem duyguyu ele alıyor. Huo Rf, bu duyguları politik eylemliliğe sahip duygular olarak tasvir ediyor. Çalışmalarıyla kişisel ve politik olanın sınırlarını zorlayan ve kuir kimliğe buradan yaklaşan sanatçı, utancı hem bireysel hem de toplumsal yönleri olan, kişinin benlik algısını ve başkalarıyla ilişkilerini şekillendiren, dolayısıyla kimlik inşası için oldukça verimli bir tartışma alanı açan bir duygu olarak tanımlıyor.

    Künye: 
    1. Huo Rf, N.B. ,2024, ahşap kaide ve bakır üzerinde farklı tarihlerde üretilmiş ve farklı boyutlarda sabunlar, 21 cm x 20 cm x 33 cm
    2. Huo Rf, Spotlight, fotoğraf, 15 x 21 cm
    3. Huo Rf, H.R., 2022, bakır ve sanatçının annesi tarafından örülmüş perde, farklı ağırlıklarda üç taş, Mersin-Gözne’den, ahşap kaide,
    21 cm x 21 cm x 38 cm. Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi desteği ile üretilmiştir.
    ​4. Huo Rf, Untitled History III, Chromaİstanbul

    0
    0
    434
  • 09-05-2024

    Ara Güler’in 21-27 Mayıs 1952 tarihleri arasında Jamanak gazetesinde yayımlanan Kumkapı Ermeni Balıkçılarıyla Birlikte yazı dizisine odaklanan “Kumkapı Balıkçıları” sergisi, 27 Ekim’e kadar Ara Güler Müzesi’nde sanatseverlerle buluşuyor.

    “Kumkapı Balıkçıları” sergisinin ilham kaynağı olan yazı dizisi ve eşlik eden fotoğraflar, bugün artık var olmayan Küçük Deniz Sokağı ve balıkçı barınağını, burada çalışan insanları ve bir yaşam tarzını izleyiciye sunuyor. Ara Güler arşivinden Kumkapı’ya odaklanan daha önce sergilenmemiş fotoğraflar, efemera ve Ara Güler’in editoryal ve yaratıcı sürecini, seçimlerini gösteren kontakt baskılardan örnekler ilk kez izleyici karşısına çıkıyor.

    Ara Güler, henüz 24 yaşındayken yayımlanan Kumkapı Ermeni Balıkçılarıyla Birlikte yazı dizisi ile, foto muhabirliği alanında erken yaşta kendine bir yer edindi. Mesleğinde ün kazanmasını sağlayan önemli çalışmalarından biri olarak tarihe geçen bu foto-röportaj, yakın gelecekteki başarılı uluslararası kariyerinin de habercisi oldu. Ara Güler 1952 senesinin ardından, yıllar içerisinde Kumkapı Mahallesi’ni pek çok kez ziyaret ederek; kaybolacağını bildiği bir bölgeyi orada yaşayan insanlar ile kaydetti. Balıkçı reislerini, tayfaları, merametçileri günlük hayatları içerisinde fotoğraflayarak ölümsüzleştirdi.

    ​Doğuş Grubu’nun, Ara Güler ile iş birliği sonucu 2016 yılında hayata geçirdiği Ara Güler Müzesi’nin “Kumkapı Balıkçıları” başlıklı yeni sergisini 27 Ekim’e kadar ziyaret edebilirsiniz.

    0
    0
    543
  • 09-05-2024

    Olivier Roy’un yaşadığımız dönemi ve içinden geçtiğimiz dönüşümü anlamak ve yorumlamak isteyenlere kapsamlı bir çerçeve sunduğu çalışması Dünyanın Düzleşmesi - Kültürün Krizi ve Normların Tahakkümü, Haldun Bayrı’nın çevirisiyle Metis Yayınları’ndan çıktı.

    Roy kitabında şu sorulara yanıt arıyor: Psikolojik destek almak için uçağa tavuskuşunuzla ya da tasmalı bir timsahla binmeyi düşünür müydünüz? Yirmi-otuz yıl önce aklımızdan bile geçmeyecek bu tür davranışlar bugün yaşanmakla kalmıyor, bunlara ilişkin düzenleme ve açıklamaların yapılması zorunlu hale geliyor. Peki neden?

    ​Bu yanıt arayışında davranışların zımni kabullerle belirlenmesi anlamına gelen kültürün aşılması ihtiyacına işaret ediyor. Dünyanın pek çok yerinde geleneksel anlamıyla kültür aşınır; edebiyatı, sanatı, düşünceyi kapsayan “yüksek kültür” de değerini kaybederken, kültür kelimesinin kullanım alanı genişliyor ve “iptal kültürü” gibi ifadelere rastlıyoruz. Giderek daha çok davranış apaçık ifade edilen normlarla düzenlenmeye çalışılıyor; genç kuşaklar woke denen, “duyarlılık yanlısı” bir tavırla yeni doğruları ve yanlışları gündeme getirmeye ve belirlemeye yöneliyor. Yazara göre eşzamanlı sayılabilecek dört hareketin bir sonucu bu da: 68’le birlikte başlamış kültür eleştirisi, internet teknolojisinin dünyanın büyük kısmını birbiriyle iletişime sokmuş olması, neoliberalizmle birlikte her türlü ilişkinin metalaşması ve ürünlerin, ilişkilerin yurtsuzlaşması, bu arada kitleselleşen göçler.

    0
    0
    448
  • 08-05-2024

    Slovenya’nın sevilen rock grubu Joker Out, Charm Music Türkiye organizasyonuyla 10 Ağustos akşamı Maximum Uniq Açıkhava’da konser verecek.

    Bojan Cvjetićanin, Jure Maček, Kris Guštin, Jan Peteh ve Nace Jordan’dan oluşan Joker Out, bugüne kadar Umazane Misli ve Demoni olmak üzere iki albüm yayımladı. Kendine özgün görsel kimliği, grup üyelerinin müzikal yetenekleri ve eşsiz dinamizmleri, arka arkaya Slovenya Yılın Sanatçısı ödüllerini (2021 ve 2022) ve bir IMPALA ödülünü gruba kazandırdı.

    Joker Out, 2023 yılında Slovenya’yı Eurovision Şarkı Yarışması’nda temsil etti. “Carpe Diem” adlı hit şarkılarıyla bu yarışmada Avrupa’da çok dinlendi. Eurovision, grubun dünya çapında milyonlarca dinlenmeye ulaşarak hayran kitlesini genişletmesine sebep oldu. Eurovision’daki başarılarının ardından, Joker Out Avrupa genelinde tura çıktı.

    ​10 Ağustos akşamı Maximum Uniq Açıkhava’da gerçekleşecek Joker Out konserinin biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    540
  • 08-05-2024

    Kaan Tanhan’ın “Vizör” başlıklı ilk kişisel sergisi 14 Haziran’a kadar Galeri / Miz’de sanatseverlerle buluşuyor.

    ​Kaan Tanhan, üretimlerinde ağırlıklı olarak sanat ve teknolojinin bir aradalığına başvuruyor ve aşina olduğumuz durum ve kavramları, teknolojinin sunduğu olasılıklar dahilinde yeniden ele alarak, yeni ihtimalleri arıyor. Bu bağlamda sanatçının çalışmaları, bu durum ve kavramlara nihai çözümler öneren sonuçlar olmanın dışına çıkarak, sürekli bir deney hâlini sürdürüyor. Adını, kameranın görüş alanını çerçeveleyen merceği tanımlamak için kullanılan optik araçtan alan “Vizör” sergisinde sergilenen eserler, sanatçının üretim pratiğinin temelinde yer alan bu deneysel yaklaşımın bir sonucu olarak Orwell’ın 1984 adlı romanında tasvir ettiği dünyanın, günümüz dünyasındaki teknolojik izdüşümünü izleyici ile buluşturuyor. Tanhan’ın gözetleme, takip ve vizör kavramları ekseninde kurguladığı bu eserler, alternatif bir dünyanın temsili olmakla kalmıyor, bunun aksine; sanatçının yarattığı algoritmalar vasıtasıyla vizör, izleyici ile etkileşime giriyor ve izleyicinin- bu durumda gözlenenin- varlığı ile döngüsünü tamamlıyor. Kavramsal çerçevesini Öykü Demirci’nin oluşturduğu sergide sunulan dünya, Orwell’ın çoğunluğun azınlığı izlediği ve azınlığın ise kontrol ettiği distopik dünyaya bir alternatif sunuyor. Sanat ve teknolojinin birleşimi vasıtasıyla denetim ve kontrolü azınlığın elinden alarak, topluma veriyor ve kendi denetimini kendi yapan bir toplumun ihtimallerini araştırıyor.

    0
    0
    597
  • 08-05-2024

    British Council, Türkiye ve Birleşik Krallık’taki kültür-sanat kuruluşlarının yaratıcı iş birlikleri geliştirmelerini desteklemek amacıyla hayata geçirdiği ve bu yıl üçüncüsü gerçekleşecek “Yaratıcı İş birlikleri Hibe Programı”na 2 Haziran’a kadar başvurulabilecek.

    Yenilikçi ve sanatsal üretimleri teşvik etmeyi amaçlayan program kapsamında, 5 kuruma kurum başına 17,500 Sterlin ve 5 kuruma ise 7,500 Sterlin’e kadar destek sağlanacak ve toplamda 10 projeye toplam 125 bin Sterlin hibe desteği sağlanacak.

    Tüm Türkiye’den başvurulara açık olacak hibe çağrısında, yeni biçimler ve içerikler sergileyen, yeni ortaklarla çalışan ve izleyicilere geniş kapsamda ulaşan yenilikçi kültür ve sanat projeleri aranıyor. Program kapsamında, iklim değişikliğinden küresel sorunlara kadar çağdaş temaları ele alan özgün ve yaratıcı proje iş birlikleri desteklenecek. Film, yaratıcı teknolojiler, edebiyat, görsel sanatlar, tiyatro ve dans, müzik, mimarlık, tasarım ve disiplinler arası projeler alanlarındaki yenilikçi başvuruların dikkate alınacağı programda, Türkiye'deki sanatçı ve sanat kuruluşlarının Birleşik Krallık'taki sanatçı ve kurumlarla iş birliği içinde yaratıcı projeler geliştirmeleri amaçlanıyor.

    Çevrim içi veya yüz yüze sergilenebilecek projeler, performans, rezidans, sergi, festival, gösterim, panel, söyleşi ve atölye formatlarında olabilmekle beraber, farklı yenilikçi yaklaşımlara da açık olacak. Belli bir tema şartı aranmayan projeler arasında, özellikle cinsiyet, ırk, etnik köken, engellilik, kapsayıcılık, yaş ve diğer çeşitlilik alanlarına odaklanan iş birlikleri teşvik ediliyor. Programa başvuruda bulunan projelerin, 31 Mart 2025 tarihine kadar hayata geçmesi isteniyor. 

    Hibe programı hakkında detaylı bilgiye ve başvuru için ayrıntılara buradan ulaşabilirsiniz. British Council Türkiye web sitesi üzerinden gerçekleştirilebilen başvurular için son tarih 2 Haziran Pazar günü olacak ve 21 Mayıs Salı günü saat 11:00’de açık çağrı ile ilgili olası soruların cevaplandırılacağı çevrim içi bir oturum gerçekleştirilecek. Hibe programı kapsamında seçilen projeler, 22 Temmuz 2024 tarihinde British Council web sitesi üzerinden açıklanacak. 

    0
    0
    522
  • 08-05-2024

    Volkswagen Arena, “Her Şey Bir Arenada” mottosuyla mayıs ayı boyunca da birbirinden farklı etkinlikleri katılımcılarıyla buluşturacak.

    Volkswagen Arena mayıs ayı boyunca; All Night Long World Tour adıyla çıktığı turne kapsamında Klangkuenstler, Türkçe pop müziğin pek çok vazgeçilmez şarkısında imzası bulunan Gülşen, dört yılın ardından beklenen albümü Dönmek İçin Eve lansmanıyla Gazapizm, trance, acid ve techno türlerini harmanladığı müziği ile KI/KI ve modern dans müziğinin öne çıkan DJ ve müzik yapımcısı Dax J, yüksek enerjisiyle göz dolduran techno'nun durmak bilmeyen Belçikalı ismi Amelie Lens, 2024 dünya turu kapsamında dünyaca ünlü Harlem Globetrotters, eleştirmenler tarafından “Rönesans Adamı” olarak tanımlanan dünyanın en büyük seslerinden Plácido Domingo ve müziğin heyecan dolu ritminin bir an olsun eksilmeyeceği geri dönüş partisi “Welcome Back Devil”ı sahnesinde ağırlayacak.

    ​Volkswagen Arena’nın detaylı programına buradan ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    448
  • 08-05-2024

    Yeşim Akdeniz’in “Flanşlı” başlıklı kişisel sergisi, 15 Haziran’a kadar Galerist’te sanatseverlerle buluşuyor.

    Yeşim Akdeniz, yirmi yılı aşkın sanat pratiğinde çatışma anlarını, kültürel ve sosyo-politik kavramları teorilerle sağlamlaştırarak, onları temsil eden nesneleri resimsel bir kompozisyon dinamiği yardımıyla ve semiyotik bir teknikle eserlerine yerleştiriyor. Resimlerinden tekstil çalışmalarına, kumaş-silikon-metal yerleştirmelerine kadar çeşitli disiplinlerdeki üretimlerinde, toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri, sınıfsal ve ırksal farklılıkların üzerinden yaratılan adaletsizlikleri anlatmak için yıllar içinde oluşturduğu kendine özgü nesnelerle kodlanmış simgeleri kullanıyor.

    Sergideki yumuşacık, hatları temiz, göze hoş görünen renk tonlarına sahip, dikkatle tasarlanmış veya var olan tasarımları titizlikle mimleyen nesnelerin yer aldığı eserler, ilk bakışta görsel bir uyum sunuyor. Ancak dikkatlice incelendiğinde, bu ahengi bozan bilinçli bir uyumsuzluk hissediliyor. Kullanılan malzemeler aracılığıyla ortaya çıkan keskin ve ironik anlatım izleyeni, o ilk şefkatli histen, dikkati çekmek istediği yaşanan adaletsizliğin gerçekliğine, tekinsiz bir duyguya götürüyor. Yeşim Akdeniz’in sanatsal yaklaşımında ister soyut bir biçimde ister somut, hazır-nesneleri bir araya getirerek, kurgulayarak, yerleştirerek onları ilk anlamlarından tehcir ederek olsun, başka bir anlam vermesi, tuvallerinden kumaş çalışmalarına kadar sürekliliğini koruyor.

    Sergi adını, iki ayrı yöne giden boruları, yapıları tutturan tırnaklı ve silindir biçiminde olan bir yapı malzemesi olan flanştan alıyor. Almanca kökenli bu kelimeden türeyen flanşlı, birbirine tutturulmuş anlamında izleyicinin karşısına çıkıyor. Sanatçının eserleri, farklı medyumların bir araya gelerek farklı anlamlar yüklenen, bütüne bakıldığında ise ortak bir anlatı yapısının inşası niteliğini taşıyor. Bu sergide, silikon, kumaş veya metal gibi malzemeler, sanatçının konu edindiği politik, kültürel ve toplumsal sorgulamalar yapıyor. Sergiye Elâ Atakan’ın kaleme aldığı katalog metni eşlik ediyor.

    ​Künye: 
    1. Yeşim Akdeniz, Beyaz Şifre #6, 2024, Silikon, metal, boya, tekstil, ahşap, dikiş, 30x25 cm. Fotoğraf: Barış Özçetin
    2. Yeşim Akdeniz, Brown #8, 2024, Silikon, metal, boya, tekstil, ahşap, dikiş, 30x25 cm. Fotoğraf: Barış Özçetin
    3. Yeşim Akdeniz, İsimsiz, 2024, Silikon, metal, boya, tekstil, ahşap, dikiş, 111,5 x 90 cm. Fotoğraf: Barış Özçetin

    0
    0
    477
  • 08-05-2024

    Irmak Zileli’nin ilk gençliğin sesine kulak verdiği, kırılgan ilişkilerin ve zorbalığın izini sürdüğü yeni romanı Her Şeyi Gördüm, Günışığı Kitaplığı’ndan çıktı.

    Roman, beklenmedik bir kayıp ile altüst olan bir lisedeki gizemli tanıklığı anlatıyor. Zileli, okurlarını vicdan ve masumiyet üzerine düşündürürken, insanlık kadar eski bir sorunun cevabını arıyor: Sessizce tanıklık etmek, suça ortak olmak mıdır?

    "Gece yarısı gizlice okulun bahçesine sızan beş öğrencinin amacı, kuralları yıkmak, çılgın bir macera yaşamaktı. Ama tam tersi oldu. Arka bahçedeki kuyunun kapağını kaldırıp karanlığa seslenme oyunu, okulun emektar köpeği Tarçın'ı bir anda yaşamdan kopardı. Beş genç, iç hesaplaşmalarıyla birlikte derin bir sessizliğe bürünürken, her şeyi gördüğünü iddia eden gizemli bir tanığın yazdığı e-posta mesajları okulu karıştırdı. Eğitimciler de, veliler de telaş içindeydi..."

    0
    0
    479
  • 07-05-2024

    İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından Borusan Holding sponsorluğunda 21 Mayıs-12 Haziran tarihleri arasında gerçekleşecek 52. İstanbul Müzik Festivali’nde altı yeni eser prömiyer yapacak.

    2011 yılından bu yana çağdaş müzik üretimine katkıda bulunmak amacıyla yurt içinden ve yurt dışından bestecilere eser siparişleri veren İstanbul Müzik Festivali, bu yıl sipariş ettiği üç yeni eserin dünya prömiyerine ev sahipliği yapacak. Program kapsamında, bu üç eser de dahil olmak üzere, toplam dört eserin dünya prömiyeri, iki eserin de Türkiye prömiyeri gerçekleştirilecek. 24 Mayıs’ta Disko Klasik, 8 Haziran’da Bir Prömiyer Gecesi: Borusan Quartet & Synergy Vocals, 11 Haziran’da Kökler, 12 Haziran’da Lautten Compagney Berlin & Asya Fateyeva “ABBA Dancing Queen” konserleri dinleyicilerle buluşacak.

    Festivalin yeni serisi Disko Klasik, barok müzik uzmanı olduğu gibi elektronik müziğin sınırsız imkânlarını da kullanan Burak Özdemir ve Musica Sequenza’yı müzikseverlerle bir araya getirecek. Topluluk, festivalde dünya prömiyerini yapacak Sampling Baroque Purcell projesinde Purcell’in müziğini 21. yüzyılın tınıları ve teknolojisiyle buluşturuyor. Türkiye prömiyerine sahne alacak Transmute ise görsellerle çağdaş müzik öğelerini bir araya getiren deneysel tasarımıyla topluluğun avangart tarzını yansıtıyor. Konser 24 Mayıs saat 21.30’da Babylon’da gerçekleşecek.

    Amerika’nın yaşayan en büyük bestecilerinden Steve Reich’ın, İstanbul Müzik Festivali ile Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın da ortak siparişçisi olduğu yeni eseri Yakup’un Merdiveni, Türkiye prömiyerini festivalde Sibil Arsenyan yönetiminde BİFO üyeleri ve Synergy Vocals ile yapacak. Bir Prömiyer Gecesi: Borusan Quartet & Synergy Vocals konseri 8 Haziran saat 20.00’de Süreyya Operası’nda gerçekleşecek.

    Festivalin temasına göndermede bulunan Kökler başlıklı konser, programıyla bu topraklarda geçmişten günümüze yaşamış farklı halkların, dillerin, dinlerin kültürel zenginliğine odaklanırken Türkiye ve Yunanistan toplumlarını derinden etkileyen mübadeleyi de 100. yılında iki özel eser siparişiyle anıyor. Besteci Dimitris Skyllas’ın eserinin dünya prömiyerini şef Burak Onur Erdem’in kurduğu Rezonans korosu ile Maria Deli, Tolga Akkaya ve Müşfik Galip Uzun gerçekleştirecek. Onur Türkmen’in son eserinin dünya prömiyeri, bestecinin de kurucuları arasında yer aldığı, Nermin Kaygusuz Ensemble tarafından gerçekleştirilecek. Konser, 11 Haziran saat 20.00’de Deniz Müzesi’nde gerçekleştirilecek.

    İlk ortak projeleri Zaman Yolculuğu büyük ses getiren saksofoncu Asya Fateyeva ile barok müzik topluluğu Lautten Compagney Berlin, ikinci projeleri Dancing Queen’in dünya prömiyerini İstanbul Müzik Festivali’nde yapacak. Bu projeye özel düzenlemelerle, Jean-Philippe Rameau’nun eserleri o dönemde henüz icat edilmemiş saksofon ile zenginleşiyor; barok dönem çalgılarının otantik tınısı ABBA’nın müziklerine bambaşka bir boyut kazandırıyor. Konser, 12 Haziran saat 20.00’de Atatürk Kültür Merkezi Tiyatro Salonu’nda gerçekleştirilecek.

    ​52. İstanbul Müzik Festivali biletlerini Passo üzerinden satın alabilirsiniz.

    0
    0
    434
DAHA FAZLA
Geldanlage